deneme

23 Temmuz 2012 Pazartesi

KRİZ KARŞILAŞTIRMASI (II) EKONOMİK KRİZ VE KAPİTALİZMİN GELECEĞİ ÜZERİNE FANTEZİLER

KRİZ KARŞILAŞTIRMASI (II)

EKONOMİK KRİZ VE KAPİTALİZMİN GELECEĞİ ÜZERİNE FANTEZİLER


II-DÜNYA ÇAPINDA GENEL VE KAMU BORÇLANMASI – BORÇLANMA KRİZİ

Borçlanma konusunda durum tespiti yapmakla yetineceğiz. Zaten bir biçimde yazı içinde borçlanmanın nedenlerine değinilmiştir.

IMF verilerine göre dünya çapında toplam borç (özel + kamu) miktarı 1990'da 18 trilyon dolardı. Bu miktar 2000 yılında 35 trilyon dolara çıkar; 10 senede yaklaşık 2 misli artar. 2010 yılında ise dünya borç tutarı 95 trilyon dolara çıkar; 10 sene içinde 2,78 misli artar. 1990'dan 2010'a, sadece 20 sene içinde dünya borç miktarı yüzde 427 oranında -yaklaşık 5,3 misli- artar. Bu ve aşağıdaki veriler dünya ekonomisinin borç üzerine kurulmuş olduğunu değil, ama çarkın borçlanarak ancak çevrilebildiğini göstermektedir. Dünya ve ülkelerin borçlanma boyutu bizdeki halk deyimi “borç yiğidin kamçısıdır”ın öyle pek geçerli olmadığını göstermektedir. Belki de meydanda “yiğit” olmadığı için geçerli değildir. Şüphesiz, borçlu hiçbir devlet ve şirket, borcun “üzerine yatmıyor”, borcu borçla kapatıyor; yani eski borcu, daha doğrusu çoğu kez eski borcun faizini ödemek için yeniden borçlanıyor (Ama bu, borç miktarını düşürmek için hile yapılmadığı -enflasyon-, iflas ettim denmeyeceği vb. anlamına gelmez. Bunlar yapılıyor). Bugüne kadar çark böyle döndü, şimdi de bazı ülkeler ve işletmeler için oldukça zorlaşmasına rağmen hala dönüyor. Ama bu arada iflas edenler de oldu. Sorun işletme olunca iflas kavramı kullanılıyor, ama bir de devletlerin iflası var. Orada iflas kavramı pek kullanılmıyor.
Niye borç alınır sorusunun en sade cevabı, söz konusu olabilecek, saymakla bitmeyecek ve her bir ülke açısından farklı olan faktörleri/nedenleri bir kenara bırakırsak şudur: “Olanakların üstünde yaşamak”; gelirinden çok harcamak!

SURİYE SORUNU - ORTADOĞU'NUN JEOPOLİTİK ÖNEMİ


SURİYE SORUNU - ORTADOĞU'NUN JEOPOLİTİK ÖNEMİ
Önce bölge tanımlamasına bakalım. Ortadoğu, menşe itibariyle Osmanlı İmparatorluğunun hakimiyetinde olan bölgelerden birisiydi. Şimdilerde ise bu kavram genellikle Güneybatı Asya ve Kuzeydoğu Afrika'yı kapsayan alan için kullanılmaktadır. Yani Fas'tan Pakistan'a kadar uzanan alan. Bu tanımlanmasıyla Ortadoğu, “Büyük Ortadoğu Planı“yla neredeyse tamamen örtüşmektedir. “Büyük Ortadoğu Planı“, Kuzey Afrika, Yakın Doğu ve Orta Asya'nın Amerikan emperyalizminin çıkarları doğrultusunda geniş bir bölge olarak yeniden yapılandırılmasını içermektedir.

5 Temmuz 2012 Perşembe

KRİZ KARŞILAŞTIRMASI (I) EKONOMİK KRİZ VE KAPİTALİZMİN GELECEĞİ ÜZERİNE FANTEZİLER




KRİZ KARŞILAŞTIRMASI (I)
EKONOMİK KRİZ VE KAPİTALİZMİN GELECEĞİ ÜZERİNE FANTEZİLER


Kapitalizm, tarihinin ikinci büyük, kapsamlı ve derin krizini yaşamaktadır. 2008'de patlak veren bu krizin 1929-32 krizinden daha ağır olup olmadığı aslında tali bir sorundur. Ama “olup-olmama” sorunundan siyasi sonuçlar çıkartanlar olduğu için önemlidir. Yaşanmakta olan dünya fazla üretim krizi 2009'un I. ve II. çeyreklerinde dibe vurmuş ve sonraki dönemde üretimde belli bir canlanma sürecine girilmişti. Emperyalist burjuvazinin ve ekonomistlerinin krizden çıkılıyor umudu zaman içinde umutsuzluğa dönüşmüş, söz konusu belli canlanma sanayi üretiminde durgunluk sürecine girmiştir.

Dünya ekonomik krizi bütün ülkelerin krizde olması anlamına gelmez. Kriz, ABD ve AB merkezli olmak üzere çok ülkede patlak vermiştir. Türkiye gibi krize giren bir çok ülke, krizden çıkabilmiştir. Bunun ötesine başta BRIC ülkeleri (Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin) olmak üzere birçok ülke de krize hiç girmemiştir.