SAVAŞ KARŞITI MÜCADELENİN İÇERİĞİ VE ÖRGÜTLENMESİ SORUNLARI
Amerikan emperyalizminin Irak’a saldırı olasılığı, yeni bir kitle hareketinin gelişmesine neden olmuştur. Geçen yüzyılın ‘80’li yıllarının silahsızlanma ve barış hareketinin yerini, aynı yüzyılın ‘90’lı yıllarının başından itibaren gelişen ve bugünlerde doruk noktasına ulaşmış olan “antiküresel hareket” aldı. Şimdi, 1990’lı yıllardaki Balkan Savaşlarına karşı protestolarla gündeme gelen ve Irak’a karşı emperyalist savaşı protesto ile şekillenen yeni bir kitle hareketiyle karşı karşıyayız. Şüphesiz ki bu hareketi, sınıfsal bileşenleri ve siyasal yönelimleri; bir bütün olarak amaçları bakımından “antiküresel hareket”ten tamamen farklı olarak göremeyiz. Yakın geçmişte kendisini, IMF, Dünya Bankası ve Dünya Ticaret Örgütü’nün oluşturduğu “üçlü kutsal ittifak”a karşı mücadele ile ifade eden ve bileşenlerinin büyük çoğunluğunun emperyalizme karşı mücadeleyi, bu “üçlü kutsal ittifak”a karşı mücadele ile sınırlayan ve daha ziyade antiamerikancı olan “antiküresel hareket” içinde yer alan akımlar, bugün bu hareketi, somut savaş olasılığından dolayı savaş karşıtı hareket olarak devam ettiriyorlar.
Amerikan emperyalizminin Irak’a karşı olası savaşı vesilesiyle oluşan ve özellikle ABD ve İngiltere’de görüldüğü gibi yüz binleri harekete geçiren savaş karşıtı hareketin, devrimci ve komünist güçlerin yönlendirici müdahalesi olmazsa, hangi yöne doğru gelişeceğini tahmin etmek kehanet olmaz. “Antiküresel hareket”in bugünkü durumu, savaş karşıtı hareketin geleceğini göstermektedir. Bu nedenle devrimci ve komünist güçlerin görevi, daha başından bu hareketi içeriklendirmek ve örgütsel bir yapıya kavuşturmak için mücadele etmek olmalıdır.
Nasıl ki “antiküresel hareket”te, antiküreselliği veya antiemperyalistliği, neredeyse salt antiamerikancılıkla ve antitekelcilikle sınırlandırma eğilimi belirleyici olmuşsa, savaş karşıtı harekette de genel olarak savaşa karşı olmak ve Amerikan emperyalizminin savaşına karşı olmak gibi eğilimlerin hâkim olma olasılığı oldukça güçlüdür.
“Antiküresel hareket”e bütün yönleriyle antiemperyalist öğe yüklemekten özellikle kaçınanlar ve kapitalizmi, birtakım hayallerden öteye gitmeyen “talepler”le reforme edeceğine inanan güçler, savaş karşıtlığını, genel olarak savaş karşıtlığı ve barışı da, savaşın olmadığı mevcut kapitalist düzen olarak algılayan ve bu doğrultuda mücadele eden güçlerdir. Burada, savaş karşıtı hareketi, genel olarak savaş karşıtı hareket olarak algılayanlarla, savaş karşıtı hareketi her türlü haksız savaşlara karşı, ama haklı savaşların yanında olan bir hareket olarak algılayanlar arasında ideolojik farklılık söz konusudur. Burada soruna yaklaşımda, görünümü nasıl olursa olsun reformizmle Marksizm-Leninizm arasında bir çatışma söz konusudur.
Savaş karşıtı hareketin, genel olarak savaşa karşı bir hareket olarak şekillenmemesi için komünist ve devrimci güçler, bu hareketi antimilitarist bir hareket olarak algılamak ve ona göre hareket etmek zorundadırlar.
Antimilitarizm, devrimci işçi hareketinin emperyalizme ve emperyalist savaşlara, haksız savaşlara karşı ve özgürlük ve sosyalizm için mücadelesinin esasını oluşturur. Yani antimilitarizm, genel olarak savaşa değil, haksiz savaşlara, emperyalist savaşlara ve dolayısıyla emperyalizme karşı duruşun ifadesidir. Bunun ötesinde antimilitarizm, özgürlük için (antiemperyalist, antifaşist) ve sosyalizm için (antikapitalist) mücadele demektir.
K. Liebknecht’in dediği gibi militarizm, “kapitalizmin barışı ihlal eden eğilimlerinin” toplamı ve içeriğidir. Militarizm, demokrasi karşıtlığıdır, hümanizm karşıtlığıdır ve savaş tehlikesini sürekli gündemleştirir.
Antimilitarizm;
a)daimi orduya,
b)halkların birbirlerine karşı kışkırtılmasına (şovenizme),
c)üretici güçlerin silah üretimiyle israf edilmesine,
d)emperyalist, haksız savaşlara,
e)kapitalist/emperyalist ülkeler arasındaki askeri ittifaklara (örneğin NATO) karşıdır.
Antimilitarizm;
a)kamu yaşamının militarizmden arındırılması,
b)silahsızlanma,
c)özgürlük ve demokrasi ve
d)nihai olarak militarizmi ortadan kaldırmak için emperyalizmi ortadan kaldırma mücadelesi demektir.
Bunu gerçekleştirmenin yegâne yolu, belirttiğimiz gibi, emperyalizme karşı mücadeledir; militarizmi ve emperyalizmi ortadan kaldırmak ancak ve ancak antiemperyalist demokratik ve sosyalist devrimlerle mümkün olabilir.
Demek oluyor ki militarizme karşı mücadele, gerçek antiemperyalist, antifaşist ve antikapitalist mücadeleleri; devrimleri ifade eden bir mücadeledir.
Gelişen savaş karşıtı hareketi, militarizm karşıtı harekete dönüştürmek için komünist ve devrimci güçlerin bu hareket içinde etkin bir şekilde yer almaları gerekmektedir.
Bu nedenle, antiküresel ve şimdi de savaş karşıtı hareketin bileşenleri, birbirlerine siyasal ve ideolojik yakınlık nedeniyle nasıl ki koordineli hareket ediyorlarsa, devrimci ve komünist güçler de bu hareket içinde güçlerini koordine etmek zorundadırlar. Bu kendiliğindenci harekete, sınıf bilinçli karakter vermek zorundayız.
Bu harekete koordineli katılmak, ona sınıf bilinçli karakter vermek ve yönlendirici gücü olmak için, hareketin gelişmesine yön verecek bir platformun oluşturulması gerekir. Böyle bir platform çabası, uluslararasında tek tek devrimci ve komünist oluşumların bir araya gelmesini sağlayabileceği gibi, mevcut “enternasyonal” karakterli gruplaşmaları da bir araya getirebilir. Böyle bir platformu oluşturma çabası, bölgesel antiemperyalist güçlerin ortak hareket etmelerinin yolunu açan bir vesile de olabilir.
Her halükarda Marksist Leninist Komünistler, gelişen savaş karşıtı bu harekete anti militarist karakter verme, bu hareket içinde devrimci; antiemperyalist, antifaşist ve komünist güçleri uluslararası bir antiemperyalist oluşumda bir araya getirme ve aynı zamanda bölgesel (örneğin, emperyalistler arası çelişkilerin en çok keskinleştiği ve ülkemizi doğrudan ilgilendiren Balkanlarda, Kafkasya’da ve Ortadoğu’da) antiemperyalist ve komünist güçlerin cephe oluşturmaları için mücadele göreviyle karşı karşıyadırlar. Amerikan emperyalizminin Irak’a saldırısı ve bu ülkeyi işgali durumunda alevlenecek antiemperyalist mücadelede güçlü olmanın, emperyalizmi bölgemizde kovmanın ve işbirlikçi düzenleri yıkmanın yolu, bölgemizin devrimci ve komünist güçlerinin ortak hareket etmesinden geçer.