deneme

21 Ocak 2018 Pazar

AFRİN’İ İŞGAL GİRİŞİMİ SÖMÜRGECİLİKTİR


AFRİN’İ İŞGAL GİRİŞİMİ SÖMÜRGECİLİKTİR,
TÜRK BURJUVAZİSİNİN ULUSAL GÜVENLİK POLİTİKASININ BİR SONUCUDUR

Afrin’i işgal girişimi, sömürgeci hayalde, Kürt halkına yönelik katliamda yeni bir adımdır; Suriye merkezli Ortadoğu’da emperyalistler arası (Rusya-ABD) çıkar çatışmasının yeni bir görünümüdür. Bu, kendi geleceğini kendi eline almak isteyen, kendi yönetimini özgürce kurmak, özgürce yaşamak isteyen Afrin halkına baskıyı ve sömürgeciliği dayatmaktır. Bu işgal girişimi Türk burjuvazisinin ulusal güvenlik konzepti algılamasının bir sonucudur; bunda ne işçi sınıfının ne emekçi yığınları ve ne de bölge halklarının bir çıkarı vardır. Bu, Suriye sahasında yer alan irili ufaklı işgalci güçler arasındaki çelişkilerin bir yansıma biçimidir. Sorun sadece Arfin’le sınırlı olarak da kalmayacaktır. Cerablus-el Bab’ın işgali döneminde öncelikle Menbiç ve Afrin de dillendirilmişti. İşgalcilerin Afrin’de amaçlarına ulaşmaları durumunda sırada Menbiç ve “Fırat’ın doğu yakası”nın olduğu açıkça söylenmektedir.

17 Ocak 2018 Çarşamba

KARL LIEBKNECHT’İN ANISINA


Rosa Luksemburg ve Karl Liebknecht’in Anısına (II)

Alman İşçi Sınıfı Geleneğinin Bir Parçası ve Devamı

Baba Wilhelm ve Oğul Karl Liebknecht*

Önsöz Yerine

“K. Liebknecht … Bu ismi bütün ülkelerin işçileri tanıyorlar. Antant ülkelerinde bu isim proletaryanın çıkarları için bir önderin sadakatının, sosyalist devrime bağlılığının sembolüdür. Bu isim kapitalizme karşı gerçekten dürüst, gerçekten fedakar, acımasız mücadelenin sembolüdür. Bu isim, emperyalizme karşı uzlaşmasız mücadelenin, sözde değil fiiliyatta mücadelenin, tam da kendi ülkesini emperyalist zaferlerin sarhoşluğunun sardığı zamanda büyük fedakarlık gerektiren (mücadelenin) sembolüdür.” (Lenin, “Amerika ve Avrupa İşçilerine Mektup”tan, C. 28, s. 445)

15 Ocak 2018 Pazartesi

ROSA LUKSEMBURG’UN ANISINA


Rosa Luksemburg ve Karl Liebknecht’in Anısına (I)*

Rosa Luksemburg’un Siyasi Yaşama Atılışı

Rosa Luksemburg (bundan sonra Rosa), bir Yahudi tüccar ailesinin kızı olarak Polonya’nın o dönem Rusya’ya dahil olan Lublin ilinde 5 Mart 1871’de doğmuştu. Çarlığın milliyetler ve azınlıkların dinleri üzerindeki baskısı, işçi ve köylülerin korkunç yoksulluğu Rosa’yı çocuk yaşta siyasi faaliyete çekti. O, daha 16 yaşındayken Polonya’da illegal devrimci mücadelede yer alıyordu. Ne var ki, O’nun Polonya’daki -Varşova- illegal mücadelesi fazla sürmedi. Tutuklanma tehlikesi olduğundan dolayı bağlı olduğu “II. Proletarya” örgütü tarafından 1889’da yurt dışına kaçırıldı. İsviçre’nin Zürih şehrine gitti. Zürih o zaman Rus ve Polonya’lı mültecilerin merkezi durumundaydı. 1893’de O, “Polonya Krallığı Sosyal Demokrasisi”nin kurucularından birisiydi. Yine 1893’de Rosa “İşçi Davası” -Polonya Krallık Sosyal Demokrasisi”nin organı redaksiyonu üzerinden, ilk defa “Enternasyonal Sosyalist İşçi Kongresi”ne katıldı. Rosa, Plechanov, Axelrod, Vera Sassulitsch gibi devrimci sosyalistleri Zürih’te tanımıştı. Leo Jogisches’i de (eşi) 1890’da yine Zürih’te tanımıştı. Bir Alman sosyalisti ile kısa bir göstermelik evlilik yaparak Alman vatandaşı olan Rosa, 1896’da Almanya’ya geçer. Bebel ve Liebknecht’in devrimci sosyal demokrasisine katılır.