deneme

30 Ocak 2003 Perşembe

DÜNYA SOSYAL FORUMU ALTERNATİF Mİ?

Bu seferki Dünya Sosyal Forumu’nda (DSF), dört veya beş ana başlık altında toplayabileceğimiz 30 kadar konu ele alındı: Demokratik gelişme; ilkeler ve değerler, insan hakları ve çeşitlilik ve eşitlik; siyasi iktidar, sivil toplum ve demokrasi; demokratik dünya düzeni, militarizme karşı mücadele ve barışın teşviki.

23-28 Ocak arasında gerçekleştirilen bu DSF’na kimler katıldı? (Daha doğrusu kim katılmadı ki!) Soruna sınıfsal açıdan baktığımızda bu foruma katılmayan hiçbir sınıf yoktu: Büyüğü, ortancılı ve küçüğüyle bir bütün olarak burjuvazi oradaydı. Emekçiler ve işçi sınıfı da oradaydı. Şöyle de diyebiliriz: Açılışına katılan 100 binlik kitle, köylü örgütlerini, gençlik örgütlerini, sendikaları, reformist partileri, kiliseyi; dini grupları, barış hareketini, savaş karşıtı hareketi, feministleri, homoseksüelleri, kendini satan kadınlar hareketini, değişik hükümet dışı örgütlenmeleri temsil ediyorlardı. Yani bu forumda, dünyalı adına hemen herkes; her siyasi akım oradaydı.

Bu foruma 121 ülkeden ve toplam 4962 örgütten 29704 delege katıldı. Ve Davos’a (Dünya Ekonomik Forumu) alternatif olarak aynı zaman dilimi içinde gerçekleştirildi

DSF, bütün dünyada kurulan bölgesel ve konulara göre sosyal forumların çatı örgütü durumunda (Avrupa, Asya, Afrika, Pan-Amazon, Filistin Sosyal Forumları).

DSF, Haziran 2001’deki ilk DSF tarafından kararlaştırılan „İlkeler Şartı“nı esas almaktadır: Buna göre DSF, bütün bölgesel ve konuya göre forumları birleştirerek neoliberalizme, paranın hâkimiyetine, her biçimde emperyalizme karşı ve insan ve vatandaş hakları, çevre temizliği, demokratik ve sosyal adalet, halkların eşitliği ve kendi kaderlerini tayin hakkı için mücadele etmeyi esas alır. Örgütleyicilerinin açıklamasına göre bu türden sosyal forumlar, dünya çapında bütün örgütlere, gruplara, inisyatiflere, partilere vs. açıktır ve tartışmak, siyasi analizler yapmak, görüş teatisinde bulunmak için bir kürsü görevi görmektedir. Bu anlamda sosyal forumların kendileri siyasi tavır belirlemiyorlar, ama başkalarının siyasi tavır belirlemeleri için olanak sağlıyorlar. Bu forumlara parti ve askeri örgütlenmelerin temsilcileri çaeğrılmıyor. Buna rağmen, parti temsilcilerinin çağrıldıkları ve konuştukları da bir gerçektir.

DSF’unun anlamı nedir? Kime hizmet ediyor veya ele alınan sorunlara hangi sınıfsal açıdan bakıyor? Veya DSF, belirtilen sorunların çözümünde bir araç mıdır? Irak’a karşı emperyalist savaşın ve neoliberalizme karşı mücadelenin ön plana çıkarıldığı bu forum veya genel olarak DSF, bir alternatif midir? Bir stratejiye ihtiyacı var mıdır veya bir strateji oluşturmak için gerekli siyasal ve sınıfsal özelliği var mıdır?
Şüphesiz, soruna hangi açıdan bakarsak bakalım, bu forumda da sermayenin uluslararasılaşmasına; burjuva kavramla ifade edecek olursak “küreselleşmeye” alternatif olmak esas alındı.

DSF’nun temel özelliği, kapitalist sistemin eleştiriyle düzeltilmesine yardımcı olmaktır. Bu forumun bileşenlerinin ezici çoğunluğu veya onun politik yönlenmesini belirleyen güçler, burjuva düzenin, kapitalist üretim biçiminin reformist savunucularıdır. DSF açısından bugünkü kapitalizm/emperyalizm vahşidir, insan haklarını, başka ulusların kendi kaderini tayin hakkını dikkate almıyor, azami kar için talan ediyor, başka ülkeleri işgal ediyor. Bu haliyle kapitalizm işsizliğe neden oluyor vs. vs. DSF, bu kapitalizm/emperyalizm karşısında reforme edilmiş, demokratikleştirilmiş (!) bir kapitalist-emperyalist sistemi alternatif olarak görüyor. Dolayısıyla bu forumun temel sloganı “başka bir dünya olasıdır”, reforme edilmiş kapitalizmi ifade ediyor. “Başka bir dünya olasıdır” kavramı, mülkiyet ve üretim ilişkilerini hiçbir şekilde tartışma konusu yapmıyor. Tam tersine, sosyal forumun bileşenlerinin ezici çoğunluğu, açıktan açığa burjuva mülkiyet ilişkilerini savunuyor. Onlara göre bu mülkiyet ilişkilerine dokunulmayacak, bu mülkiyetten dolayı siyasi iktidarı elinde tutan burjuvazinin hâkim konumuna dokunulmayacak. Peki ne yapılacak? Tekellerin, sermayenin “aşırı” kar hırsı, talancı eğilimleri frenlenecek, kar için, nüfuz alanı için savaşmaya değmez denecek. Ve gerçekten de bu yapılıyor. Savaşa hayır deniyor, ama bu forumun eylemlerine, faaliyetine umutla bakan milyonlarca insana savaşın, talanın, sömürünün gerçek nedeni açıklanmıyor. Dünya çapında milyonlarca insan nezdinde kapitalist/emperyalist sistemin reforme edilebileceği, düzeltilebileceği ve insanların özgürce yaşayabilecekleri bir sistem haline getirilebileceği hayali yayılıyor.

DSF anlayışı, sosyalizme karşı bir anlayıştır. Marksistler de “başka bir dünya olasıdır” diyorlar ve bu olasılığı 1917’de Ekim Devrimiyle gerçekliğe dönüştürdüler. Markistlerin anladığı “başka bir dünya olasıdır” ile bu forumun anladığı “başka bir dünya olasıdır” arasındaki çelişki sınıfsal karakter taşımaktadır, uzlaşmazdır. Birisi mevcut kapitalizm/emperyalizm karşısında reforme edilmiş kapitalizm/emperyalizmi alternatif olarak görüyor, diğeri ise hangi biçimde olursa olsun kapitalist/emperyalist sistemin alternatif olarak sosyalizmi görüyor. Yani soru reformizm mi devri mi anlayışında düğümleniyor.
Dünya çapında milyonlarca insanı etkileyen bu forum hareketine komünist güçler gerekli ilgiyi göstermiyorlar. Adeta seyrediyoruz, eleştiriyoruz. Yapmamız gereken, bu forumun her eyleminde uluslararası çapta örgütlü olarak hareket etmektir. Şu ülkenin, bu ülkenin komünistleri olarak değil, uluslararası komünist hareket olarak bu türden kendiliğindenci kitlesel hareket içinde yer alarak onu yönlendirmek zorundayız. Bunu yapmadığımız müddetçe de bu türden hareketlerin etkisinde kalan yığınlar, reformizm tarafından şekillendirilirler.