Rusya,1990’da imzalanan, 1992'de yürürlüğe giren ve 1999’da da güncelleştirilen AKKA‘yı (Avrupa Konvansiyonel Kuvvetler Antlaşması) askıya aldığını açıkladı. Rusya’nın aldığı bu kara ancak 150 gün sonra yürürlüğe girecek. AKK, Sovyetler Birliği ve Revizyonist Bloğun dağılmasından sonra Avrupa'nın güvenliğiyle, güya silahsızlanmayla ilgili en önemli anlaşmalardan birisiydi. Diğer şeylerin yanı sıra Anlaşma, 5 kategorideki konvansiyonel teçhizatta (tanklar, zırhlı muharebe araçları, toplar, savaş uçakları ve taarruz helikopterleri) önemli miktarlarda indirimi öngörüyor ve her bir kategori için taraf ülkelere ayrı bir sınırlama getiriyor.
Varşova Paktı’nın ve Sovyetler Birliği’nin dağılması ve bunun ötesinde çoğu eski Revizyonist Blok ülkelerinin NATO’ya üye olmaları AKKA’nın imzalanışındaki koşulları ortadan kaldırıyordu. Bu nedenden dolayı Alanlaşmayı yeni koşullara uygun hale getirmek için 1999’da İstanbul’da 30 ülkenin katıldığı yeni bir anlaşmanın kabulünde görüş birliğine varıldı. Ama bu anlaşma şimdiye kadar sadece Rusya, Beyaz Rusya, Ukrayna ve Kazakistan tarafından tasdik edilmişti. NATO devletleri bu anlaşmanın tasdikini, önce Rusya, Gürcistan ve Moldova’daki askerlerini çeksin bahanesiyle sürüncemeye bırakmışlardı. Rusya ise bu ülkelerdeki askersel varlığının anlaşmanın bir parçası olmadığını söylüyordu.
NATO ülkelerinin anlaşmazı tasdik etmeme tutumları, Rusya’nın anlaşmayı askıya alma nedenlerinden sadece birisidir.
Anlaşmanın rafa kaldırılması Rusya ile ABD arasındaki rekabetin; hemen her alanda gerginliğin artmaya başladığını göstermektedir. Amerikan emperyalizminin özellikle Orta Asya ve Doğu Avrupa’ya girmesi, Rus emperyalizmini oldukça rahatsız etmektedir. Rusya bu bölgeleri kendi nüfuz alanı olarak görmektedir. Petrol ve gaz gelirleriyle mali olarak güçlenen ve ABD’nin Irak’taki çıkmazını da kendisi açısından bir artı puan olarak gören Rusya, yeniden dünya gücü olmak için bir fırsat yakaladığını sanmaktadır.
Rusya, Amerikan emperyalizminin Polonya ve Çek Cumhuriyetinde kurmayı planladığı füze savunma sistemini ve Romanya ve Bulgaristan’da askeri üsler kurmasını da reddetmektedir. Ötesinde Ukrayna ve Gürcistan’ın NATO’ya üye olmaları Rusya açısından bir kâbustur.
Başka alanlarda da Rusya ile ABD arasındaki çelişkiler keskinleşmektedir. ABD ve AB tarafından kabul edilen Kosova’nın bağımsızlığını Rusya reddetmektedir. Rusya, Lübnan’ın Amerikan emperyalizmi tarafından silahlandırılmasına ve ABD’nin İran politikasına da karşıdır.
Tabii bazı çevreler bu anlaşmanın rafa kaldırılmasından sonra Avrupa’da silahlanmanın yeniden hızlanacağından korkmaktalar. Ama gerçek şudur ki AKKA, bu anlaşmayı imzalayan ülkelerde silahlanmanın önünde bir engel olmamıştır. Bir taraftan NATO ülkeleri anlaşmada yer alan 5 kategorideki konvansiyonel silah türlerinde (tanklar, zırhlı muharebe araçları, toplar, savaş uçakları ve taarruz helikopterleri) herhangi bir sınırlandırmaya gitmezlerken, Rusya da askerlerini Gürcistan ve Moldavya’dan çekmeye yanaşmamıştır.
Rusya ve ABD arasındaki son gelişmeler yeni bir „Soğuk Savaş“ olarak de değerlendirilebilir. Ama Rusya bu „Soğuk Savaşı“ her alanda sürdürecek durumda değildir. Ancak nükleer silah konusunda Amerikan emperyalizmi karşısında iddialı olabilir. Rusya, Orta Asaya ve Doğu Avrupa’da Sovyetler Birliği döneminden kalma nüfuz alanlarına sızan Amerikan emperyalizmini bu alanlardan çıkartmak ve yeniden iddialı olmak için söz konusu bölgelerdeki ülkelere karşı baskı ve tehdit de dâhil çok yönlü bir politika uygulamaktadır.
Başlı başına bir güç olmak isteyen AB, zor bir ikilemle karşı karşıyadır. Bir taraftan Rusya ile iyi ilişkiler kurma ve sürdürme çizgisinde ilerlemek istiyor. Bunun esasen iki nedeni var: AB, Rus petrol ve özellikle de doğalgazına bağımlı durumdadır. İkincisi de Rusya ile iyi ilişkileri Amerikan emperyalizminin AB üzerinde yaptırımlar uygulamasına karşı koz olarak kullanmak istemesidir. Amerikan emperyalizmi ise AB ve NATO içindeki kendine bağımlı ülkeleri kullanarak AB politikasını etkilemeye, yönlendirmeye çalışıyor, Avrupa’yı, dolayısıyla da AB’yi “eski” ve “yeni” Avrupa diye bölme tehdidiyle AB’nin Rusya ve Kafkasya/Hazar Havzası politikasını kendi çıkarlarına göre biçimlendirmeye çalışmaktadır.
Önümüzdeki haftalarda ABD’nin, Rusya’nın AB’nin ve Çin’in Orta Asya eksenli jeopolitik anlayışlarını bir-iki makalede ele alacağız.