deneme

3 Ağustos 2007 Cuma

Afrika’da Emperyalistler Arası Rekabet Keskinleşiyor


 
Geçen yüzyılın ‘70’li yıllarından bu yana petrole bağlı olarak Sudan emperyalist güçler bakımından önemli bir ülke oldu. 1956’ya kadar “Britanya Sudanı” olarak bilinen bu ülkenin sınırları İngiliz emperyalizmi tarafından kendi çıkarlarına göre çizildi. İngiliz emperyalizmi halkın yüzde 40’ını oluşturan Arap etniğine dayanarak sömürgeci iktidarını sürdürmüştü. “Bağımsızlık”tan sonra Sudan’da etnik gruplar arasındaki çatışmalar süreklilik kazanarak bugüne kadar geldi. 1983-2004 arasında yoğunlaşan çatışmalarda 2 milyondan fazla insan öldü ve yüz binlercesi de göç etmek zorunda kaldı. 2004’te varılan anlaşmaya göre 2011’de yapılacak bir referandumla Sudan’ın geleceği belirlenecek.

70’li yılların sonundan itibaren Sudan’ın tarihi aynı zamanda, bu ülkede bulunan petrol üzerine rekabetin tarihidir. Darfur’dan güney Sudan’a uzanan alanda Amerikan şirketleri tarafından bulunan petrol, bu ülkeyi önemli kıldı. 
 
Sudan petrolüne ABD’nin dışında başka güçler de ilgi duymakta. AB ülkelerinden özellikle Fransa ve Almanya güney Sudan’da “barış”ın sağlanması için yoğun çaba harcamakta. 2004 anlaşmasına göre Alman askerleri de ülkede “barış”ın sağlanmasına katkıda bulunacaklar. Yüzsüzlük, “barış” ve petrolü aynılaştıracak kadar açık. Fransız tekeli TotalFinaElf ülkenin güneyinde petrol çıkarma hakkına sahip. Alman tekellerinden Siemens ve ThyssenKrupp da, Kenya’dan geçerek doğu Afrika sahiline ulaşan demir yolu inşasına katılıyor. Bu hat petrol sevkiyatı için inşa ediliyor.

Darfur ve Kordofan’daki büyük petrol yatakları söz konusu olduğunda rekabet edenlerin sayısının arttığını ve rekabetin de keskinleştiğini görüyoruz. Bu alanda batılı emperyalist ülkelerin ve tekellerinin hesabını altüst eden “yeni oyuncu” Çin’dir (Çin Ulusal Petrol şirketi). Bu tekel üzerinden Çin, Sudan petrolünün üçte ikisini çıkartıyor ve bunun ötesinde petrol yataklarından Port Sudan’a (Kızıl Deniz kıyısı) uzanan petrol boru hattını da kontrol ediyor. Buna karşın ChevronTexaco tekeli de Sudan petrolü sevkiyat rotasını tamamen değiştiren planı uygulama çabası içinde. Çad petrolünü Atlantik sahiline (Kamerun) ulaştıran petrol boru hattı Darfur’a kadar uzatılacak. Sudan petrolünün doğu rotası üzerinden 
sevkıyatı (Port Sudan) bu enerji kaynağı üzerinde Çin hâkimiyetini, batı rotası üzerinden  sevkıyatı
da başta ABD olmak üzere batılı emperyalist ülkelerin hâkimiyetini gösterir.
Sudan hükümeti, Darfur petrolünü işletme hakkını Çin tekeline verdi. Bu durum, Sudan’da Çin egemenliğini ve bu ülke petrolünü Çin’e kaptırmak istemeyen batılı emperyalist ülkelerin neden giderek Sudan’a ilgilerinin yoğunlaştığını gösterir.

Çin emperyalizminin gelişmesi; jeopolitika üretecek yetenekte bir güç olması dünyayı yeniden paylaşmak için rekabet eden emperyalist güçleri zorlamaktadır. Afrika, Çin emperyalizmiyle batılı emperyalist güçler arasında rekabetin en çok keskinleştiği bir alan konumundadır. Çin, günde 7 milyon varil petrol tüketimiyle dünyada en çok petrol tüketen ülkeler arasında ABD’den sonra ikinci sırada yer alıyor. Bu petrolün yüzde 60’ını ithal eden Çin, sürekli, yeterli enerji arayışı içindedir. Bu nedenle, Latin Amerika’ya (Venezüella) ve Afrika’ya (özellikle Angola ve Sudan) büyük ilgi duymaktadır.

Afrika pazarları Çin malları tarafından istila edilmiş durumda. Çin, IMF ve Dünya Bankası’nınkinden daha uygun koşullarda kredi vermekte ve büyük projeleri Çin tekelleri kapmakta (petrol boru hattı, liman vs.). Bu yöntemlerle Afrika ülkelerinde nüfuz sahibi olan, öyle ki ucuz kredilerle Amerikancı Çad iktidarını dahi kendi yanına çeken Çin’e karşı alınacak tedbirler bakımında Afrika, son G-8 toplantısında gündemin en önemli maddelerinden biri olmuştu. Afrika’ya „yardım“, bazı ülkelerin borçlarının silinmesi, Çin’e kaptırılan alanların yeniden kazanılmasına hizmet eden çıkışlardı.

Bugün açısında Sudan’a müdahale ve Sudan petrolleri üzerinde rekabet Darfur sorununa müdahil olunarak sürdürülmektedir.
Sonuçta, şimdiye kadar veto hakkını kullanan Çin’in de onamasıyla Darfur sorununun çözümü için BM görevlendirildi. Bölgede BM ile Afrika Birliği'nin 26 bin kişilik uluslararası bir barış gücü konuşlandırılacak. 19 bin 555 asker ve 6 bin 432 polisten oluşacak BM-Afrika Birliği Karma Barış Gücü Misyonu (UNAMID) dünyanın en büyük barış gücü durumunda. En geç 31 Aralık 2007’de Darfur’daki 7 bin askerlik Afrika gücünün yerini alacak UNAMID ile Darfur ve böylelikle Sudan petrolü üzerine rekabet BM „barış gücü“ çerçevesinde sürdürülecek.