7.1-Önde gelen emperyalist ülkelerde GSYİH'nın büyüme hızı
Bu karmaşık gözüken grafikte esas itibariyle birbirini takip eden iki olgu görüyoruz: Söz konusu bu ülkelerde GSYİH'nın büyüme oranları 1974/75 dünya ekonomik krizine kadar oldukça yüksek; genellikle yüzde 3'ün üzerinde, Japonya örneğinde olduğu gibi dönem dönem yüzde 10'u aşan bir büyüme gerçekleşiyor. 1974/75 krizinden itibaren (sanayi üretimi dikkate alınırsa büyüme oranlarındaki küçülme 1970'li yılların başından itibaren görülüyordu) büyüme oranları genellikle yüzde 5 büyüme bandının altında kalıyordu; bu anlamda sanayide ve GSYİH'da büyüme oranları 1970'li yıllarla, özellikle de 1974/75 kriziyle birlikte küçülmeye başlamıştı.
- Önde gelen emperyalist ülkelerde GSYİH'nın yıllık büyüme oranıYıllarABDJaponyaAlmanyaİngiltereFransa1990-2000*3,51,11,82,71,92000-2005*2,61,40,72,41,520004,12,93,23,93,920011,10,21,22,51,920021,80,302,1120032,51,4-0,22,81,120043,62,71,232,520053,11,90,82,21,920062,723,22,92,220072,12,32,52,62,320080,4-0,71,30,60,4*)2007 World Development Indicators , s. 190-193.2000-2008 arası:OECD, Main Economics Indicators and individual national sources.
1990-2000 ve 2000-2005 ortalamaları, gelişmenin, büyüme oranlarının küçüldüğü yönünde olduğunu göstermektedir. Yıllık büyüme oranlarının giderek küçülmesi, 1970'li yıllarda başlayan büyüme oranlarındaki küçülme sürecinin devam ettiğini gösterir.
7.2-Gelişen ülkelerde GSYİH'nın büyüme hızı
Bu grafikte ise söz konusu bu gelişen ülkelerde GSYİH büyüme oranlarının genellikle yüzde 5 ve yüzde 5 üstü bir büyüme bandında seyrettiğini görüyoruz.
Gelişen ülkelerde GSYİH'nın yıllık büyüme oranı | ||||||
Yıllar | Çin | Hindistan | Kore | Rusya | Brezilya | Türkiye |
1990-2000* | 10,6 | 6 | 5,8 | -4,7 | 2,9 | 3,8 |
2000-2005* | 9,6 | 7 | 4,6 | 6,2 | 2,2 | 5,2 |
2000 | 8,4 | 4 | 8,5 | 10 | 4,3 | 6,8 |
2001 | 8,3 | 5,2 | 4 | 5,1 | 1,3 | -5,7 |
2002 | 9,1 | 3,8 | 7,2 | 4,7 | 2,7 | 6,2 |
2003 | 10 | 8,4 | 2,8 | 7,3 | 1,1 | 5,3 |
2004 | 10,1 | 8,3 | 4,6 | 7,2 | 5,7 | 9,4 |
2005 | 10,4 | 9,3 | 4 | 6,4 | 3,2 | 8,4 |
2006 | 11,6 | 9,7 | 5,2 | 7,7 | 4 | 6,9 |
2007 | 13 | 9,1 | 5,1 | 8,1 | 5,7 | 4,5 |
2008 | 9 | 7,3 | 2,2 | 5,6 | 5,2 | 1,1 |
*)2007 World Development Indicators , s. 190-193. 2000-2008 arası: IMF, International Financial Statistics. |
Gelişen ülkelerde 1990-2000 ve 2000-2005 ortalama büyüme oranları, emperyalist ülkelerdeki büyüme oranlarına nazaran oldukça yüksektir; öyle ki karşılaştırılamayacak kadar yüksektir.
- Önde gelen emperyalist ülkelerde GSYİH'nın yıllık büyüme oranıYıllarABDJaponyaAlmanyaİngiltereFransa1990-20003,51,11,82,71,92000-20052,61,40,72,41,5Gelişen ülkelerde GSYİH'nın yıllık büyüme oranıYıllarÇinHindistanKoreRusyaBrezilya1990-200010,665,8-4,72,92000-20059,674,66,22,2
Bunun ötesinde yıllık büyüme oranları da, konjonktürel dalgalanmalar dikkate alınmazsa, Brezilya hariç genellikle yüzde 5 bandının üzerindedir.
Her iki ülke grubunda büyüme oranları arasındaki bu fark, gelişen ülkelerde ekonomin yapısında önemli değişimin gerçekleşmiş olduğunun doğrudan bir göstergesidir. Emperyalist ülkelerde ekonomik büyümenin dinamiği durağanlaşıyor, gelişen ülkeler de ise ekonomi oldukça dinamik.
Ülke grupları açısından büyüme oranları da aynı eğilimi gösteriyor: 2000-2008 arasında gelişen ülkelerde GSYİH'nın büyüme oranı gelişmiş ülkelerdekinden 2,6 ve dünya ortalamasından da 2 misli daha hızlı. 2000'den 2008'e her bir yıl için büyüme oranlarını karşılaştırırsak yine aynı eğilimi görürüz: Gelişmiş ülkelerde ekonominin büyüme hızı kesilmiştir; gelişen ülkelerde ise ekonominin büyüme oranları oldukça yüksektir.
Ülke gruplarına göre GSYİH'nın yıllık büyüme oranı | ||||
Yıllar | “Gelişmiş” ülkeler ortalaması** | “Gelişen” ülkeler ortalaması* | AB ortalaması** | Dünya ortalaması |
2000-2008 | 2,2 | 5,8 | 2,2 | 2,9 (1990-2000**** |
2000 | 3,9 | 5,8 | 3,9 | 4,13*** |
2001 | 1,4 | 3 | 2 | 1,5 |
2002 | 1,4 | 4,3 | 1,3 | 1,89 |
2003 | 1,8 | 5,3 | 1,3 | 2,68 |
2004 | 3 | 7,3 | 2,5 | 4,09 |
2005 | 2,5 | 6,7 | 2 | 3,48 |
2006 | 2,8 | 7,3 | 3,2 | 3,96 |
2007 | 2,6 | 7,6 | 2,9 | 3,84 |
2008 | 0,5 | 5,4 | 0,8 | 1,7 |
*)IMF, International Financial Statistics. **)OECD, Main Economics Indicators and individual national sources. ***)2000-2008 arası: World Bank, June 14, 2010. ****)2007 World Development Indicators , s. 192. |
8-Brüt Sermaye Oluşumunun GSYİH'daki Oranına Göre Yapısal Değişim
8.1-Önde gelen emperyalist ülkelerde brüt sermaye oluşumunun
GSYİH'ya oranı
Yukarıdaki grafikte emperyalist ülkelerde büyüme oranlarının küçülmesiyle ilgili veriler doğrulanmaktadır. Söz konusu emperyalist ülkelerde brüt sermaye oluşumunun GSYİH'ya oranı ya değişmemekte (ABD) ya da Japonya, Almanya, Fransa, İngiltere örneğinde olduğu gibi düşmektedir. Diğer bir ifadeyle bu veriler bu ülkelerde ekonominin sefil durumunu gösterir. Sürecin başında brüt sermaye oluşumunun GSYİH'ya oranı her bir ülkede oldukça farklı ve sadece Japonya, Almanya ve Fransa'da yüksek. Verili dönemin sonunda ise oranlar birbirine çok yaklaşmış: ABD'de bu oran yüzde 18'den yüzde 18,3'e çıkıyor (hemen hiç değişmiyor); Japonya'da yüzde 39,7'den yüzde 24,1'e (2007) (15,6 puanlık bir gerileme); Almanya'da yüzde 30,5'ten yüzde 19,3' (11,2 puanlık bir gerileme); Fransa'da yüzde 26;5'ten yüzde 22,2'ye (4,3 puanlık bir gerileme, İngiltere'de yüzde 20,6'da yüzde 16,8'e (3,8 puanlık bir gerileme) ve dünya ortalaması da yüzde 25,5'ten yüzde 22,3'e (3,2 puanlık bir gerileme) düşüyor.
Önde gelen emperyalist ülkelerde brüt sermaye oluşumunun GSYİH'ya oranı | ||||||
Yıllar | ABD | Japonya | Almanya | Fransa | İngiltere | Dünya |
1970 | 18 | 39,7 | 30,5 | 26,5 | 20,6 | 25,5 |
1980 | 20,3 | 32,8 | 25,4 | 24,2 | 17,6 | 24,8 |
1990 | 17,7 | 33,1 | 23,2 | 22,5 | 20,2 | 23,5 |
2000 | 20,5 | 25,4 | 21,8 | 20,5 | 17,7 | 22,3 |
2005 | 19,6 | 23,6 | 16,9 | 20,3 | 17,2 | 21,9 |
2007 | 19,7 | 24,1 | 18,3 | 22,2 | 18,2 | 22,3 |
2008 | 18,3 | - | 19,3 | 22,2 | 16,8 | - |
Gelişen ülkelerde ise farklı bir gelişme görüyoruz: Çin, Hindistan, Kore ve Türkiye'de brüt sermaye oluşumunun GSYİH'daki payı artıyor, Rusya ve Brezilya'da ise azalıyor. Ama her halükarda bu ülke grubunda brüt sermaye oluşumunun GSYİH'daki payı oransal olarak söz konusu emperyalist ülkelerdekinden daha yüksektir. Verili dönem zarfında; 1970'den 2008'e bu oran Çin'de yüzde 29'dan yüzde 44,4'e (15,4 puanlık bir artış); Hindistan'da yüzde 15,6'dan yüzde 39,7'ye (24,1 puanlık bir artış); Kore'de yüzde 25,4'ten yüzde 31,4'e (6 puanlık bir artış) ve Türkiye'de de yüzde 14,7'den yüzde 21,8'e (7,1 puanlık bir artış) çıkmıştır. Çin ve Hindistan'da bu oran sürekli artarken, Kore ve Türkiye'de nispeten istikrarsız bir artış olmuştur; her iki ülkede de artış 1990'a kadar sürmüş sonrasında düşmeye başlamış ve 2007'den itibaren de yeniden yükselme trendine girmiştir.
Gelişen ülkelerde brüt sermaye oluşumunun GSYİH'ya oranı | |||||||
Yıllar | Çin | Hindistan | Kore | Rusya | Brezilya | Türkiye | Dünya |
1970 | 29 | 15,6 | 25,4 | - | 20,5 | 14,7 | 25,5 |
1980 | 35,2 | 18,5 | 31,8 | 33,8 (1989) | 23,3 | 18,2 | 24,8 |
1990 | 36,1 | 24,2 | 37,5 | 30,1 | 20,2 | 24,5 | 23,5 |
2000 | 35,1 | 24,2 | 30,6 | 18,7 | 18,3 | 20,8 | 22,3 |
2005 | 44 | 34,8 | 29,7 | 20,1 | 16,2 | 20 | 21,9 |
2007 | 43,1 | 38,7 | 29,4 | 24,3 | 17,7 | 21,5 | 22,3 |
2008 | 44,4 | 39,7 | 31,4 | 26,1 | 18,9 | 21,8 | - |
Aradaki farkı göstermek için verileri şöyle de karşılaştırabiliriz:
Önde gelen emperyalist ülkelerde brüt sermaye oluşumunun GSYİH'ya oranı | ||||||
Yıllar | ABD | Japonya | Almanya | Fransa | İngiltere | Dünya |
1970 | 18 | 39,7 | 30,5 | 26,5 | 20,6 | 25,5 |
2008 | 18,3 | 24,1 (2007) | 19,3 | 22,2 | 16,8 | 22,3 (2007) |
Gelişen ülkelerde brüt sermaye oluşumunun GSYİH'ya oranı | ||||||
Yıllar | Çin | Hindistan | Kore | Rusya | Brezilya | Türkiye |
1970 | 29 | 15,6 | 25,4 | 33,8 (1989) | 20,5 | 14,7 |
2008 | 44,4 | 39,7 | 31,4 | 26,1 | 18,9 | 21,8 |
Bu emperyalist ülkelerin, 1970'de brüt sermaye oluşumunun GSYİH'daki payı bakımından gelişen ülkelere nazaran bir üstünlüklerinin olduğu söylenemez, ama 2008 yılı itibariyle gelişen ülkelerin kesin bir üstünlükleri olduğu görülmektedir.
Önde gelen emperyalist ülkelerde ve gelişen ülkelerde brüt sermaye oluşumunun GSYİH'daki payının bu gelişme seyri, gelişen ülkelerde sanayileşmenin devam ettiğini, söz konusu emperyalist ülkelerin ise sanayisizleşme sürecinde bulunduklarını göstermektedir.
8.3-Brüt sermaye oluşumunun GSYİH'ya oranının dünya ortalamasının
üzerinde olan bazı ülkeler
Dünya ortalamasını kıstas olarak alırsak söz konusu bu iki gruptan ülkelerden oluşan yeni bir gruplaşma yapabiliriz: Bu durumda Çin, Hindistan, Kore ve Japonya, brüt sermaye oluşumunun GSYİH'daki oranı bakımında dünya ortalamasının üstünde olan ülkeleri oluşturuyorlar.
Brüt sermaye oluşumunun GSYİH'ya oranının dünya ortalamasının üzerinde olan bazı ülkeler | |||||
Yıllar | Çin | Hindistan | Kore | Japonya | Dünya |
1970 | 29 | 15,6 | 25,4 | 39,7 | 25,5 |
1980 | 35,2 | 18,5 | 31,8 | 32,8 | 24,8 |
1990 | 36,1 | 24,2 | 37,5 | 33,1 | 23,5 |
2000 | 35,1 | 24,2 | 30,6 | 25,4 | 22,3 |
2005 | 44 | 34,8 | 29,7 | 23,6 | 21,9 |
2007 | 43,1 | 38,7 | 29,4 | 24,1 | 22,3 |
2008 | 44,4 | 39,7 | 31,4 | - | - |
8.4-Brüt sermaye oluşumunun GSYİH'ya oranının dünya ortalamasının
altında olan bazı ülkeler
Grafik ve tablonun gösterdiği gibi Almanya, Fransa, İngiltere, ABD ve Türkiye, aynı kıstasa göre dünya ortalamasının altında kalan ülkeleri oluşturuyorlar.
Brüt sermaye oluşumunun GSYİH'ya oranının dünya ortalamasının altında olan bazı ülkeler | |||||||
Yıllar | Almanya | Fransa | Fransa | İngiltere | ABD | Türkiye | Dünya |
1970 | 30,5 | 26,5 | 26,5 | 20,6 | 18 | 14,7 | 25,5 |
1980 | 25,4 | 24,2 | 24,2 | 17,6 | 20,3 | 18,2 | 24,8 |
1990 | 23,2 | 22,5 | 22,5 | 20,2 | 17,7 | 24,5 | 23,5 |
2000 | 21,8 | 20,5 | 20,5 | 17,7 | 20,5 | 20,8 | 22,3 |
2005 | 16,9 | 20,3 | 20,3 | 17,2 | 19,6 | 20 | 21,9 |
2007 | 18,3 | 22,2 | 22,2 | 18,2 | 19,7 | 21,5 | 22,3 |
2008 | 19,3 | 22,2 | 22,2 | 16,8 | 18,3 | 21,8 | - |
9- Borsaya Kayıtlı İşletmelerin Sermayeleştirilme Değerinin GSYİH'ya
Oranına Göre Yapısal Değişim ve Küreselleşme
Almancada “Marktkapitalisierung”, İngilizcede “market capitalisation” diye tanımlanan, borsaya kayıtlı işletmelerin sermayeleştirilmesidir; belli hesaplara göre biçilen değerdir. Borsada “işletmelerin sermayeleştirmesi” veya “borsa değeri” denen bu değer biçmenin ve biçilmiş bu değer üzerinden oluşan işletmelerin piyasa değerinin gerçek durumla bir ilgisi yoktur. Burada işletmeler üzerinden birtakım gelişmeler; gelecekte olası gelişmeler alınıp satılır. Bu açıktan bir kumardır. Dünya borsaları bu kumar üzerine kurulmuştur ve burjuva ekonomistler, bu hayali değeri burjuva ekonominin seyri bakımından oldukça önemli bir kıstas olarak görürler. Soruna bu kıstas bazında baktığımızda söz konusu ülkelerde şu gelişmeyi görüyoruz:
9.1-Önde gelen emperyalist ülkelerde borsaya kayıtlı şirketlerin
sermayeleştirilme değerinin GSYİH'ya oranı
Şirketlerin borsa değerinde oldukça istikrarsız bir gelişmenin; sert düşüş ve yükselişin olduğunu yukarıdaki grafikte ve aşağıdaki tabloda görüyoruz. Bunun tek bir nedeni vardır, o da borsanın devasa çapta bir kumarhane olması ve orada şirketlerin gerçek değerinin değil, şirketler üzerine niyetin, geleceğin alınıp satılmasıdır. Tabii böyle bir “ticaret”, kaçınılmaz olarak her türlü toplumsal (güçlü grevler, politik gerginlik) gelişmeden, askeri hareketlilikten, ekonomik krizden veya kriz olasılığından, deprem vb. doğa afetlerinden doğrudan etkilenir. Sert düşüş ve yükseliş bundan dolayıdır. Dikkati çeken diğer bir nokta da şirketlerin borsa değerinin her bir konjonktürün (kriz çevriminin) son aşamasında, yani ekonominin açılıp serpilmiş olduğu; her şeyin “tıkırtında” gittiği dönemde en yüksek seviyede olması ve bu aşamayı takip eden kriz aşamasında da sert bir biçimde düşmesidir.
İşletmelerin borsa değerinin veya borsaya kayıtlı şirketlerin sermayeleştirilmesinin her hangi bir ekonomik yasaya tabi olmaları söz konusu değildir; belirttiğimiz gibi bu değer değişimi her türlü toplumsal, askeri, ekonomik ve doğasal gelişmelere bağlıdır; bu değer değişiminin maddi değerlerin üretimiyle ilgisi olmadığı için kapitalist üretim biçiminin nesnel ekonomik yasalarına tabi değildir.
Borsaya kayıtlı şirketlerin sermayeleştirilme değerinin GSYİH'ya oranı | ||||||
Yıllar | Japonya | ABD | İngiltere | Dünya | Fransa | Almanya |
1988 | 133 | 55 | 91 | 58 | 24 | 19 |
1989 | 149 | 65 | 96 | 67 | 36 | 27 |
1990 | 97 | 53 | 84 | 48 | 25 | 21 |
1991 | 91 | 69 | 94 | 51 | 28 | 22 |
1992 | 64 | 71 | 85 | 46 | 26 | 17 |
1993 | 69 | 78 | 117 | 58 | 35 | 23 |
1999 | 118 | 180 | 195 | 118 | 101 | 67 |
2000 | 68 | 155 | 174 | 102 | 109 | 67 |
2001 | 55 | 138 | 147 | 89 | 88 | 57 |
2002 | 54 | 107 | 116 | 72 | 66 | 34 |
2003 | 72 | 131 | 132 | 87 | 75 | 44 |
2004 | 80 | 140 | 128 | 93 | 76 | 44 |
2005 | 104 | 137 | 134 | 97 | 82 | 44 |
2007 | 102 | 145 | 138 | 120 | 107 | 63 |
2008 | 66 | 80 | 69 | 59 | 52 | 30 |
Yukarıdaki ve aşağıdaki işletmelerin borsa değerinin seyrini gösteren tablolarda ve grafiklerde küreselleşmenin; sermayenin uluslararasılaşmasının öyle anlatıldığı gibi sürekli yükselen bir trend içinde olmadığını; nesnel faktörlerden dolayı gerilediğini; küreselleşme diye emperyalizm ötesi bir düzenin olmadığını da görüyoruz. Ekonomik kriz nesnel bir faktördür. Söz konusu bu tablo ve grafiklerde krizden dolayı borsa değerlerinin oldukça güçlü eridiği, buharlaştığı, yok olduğu görülmüyor mu?
Örneğin bu değerler 1988'den 1989'a yükseliyor ve 1990'da patlak veren dünya ekonomik krizinden dolayı da 1990-1994 arasında birkaç yıl geriliyor.
1999'da yeniden doruk noktasına ulaşıyor (kriz çevriminin son aşaması, ekonomik gelişmenin yükselmiş olduğu dönem) ve 2000-2004 dünya kriz döneminde yeniden düşüyor.
Aynı gelişmeyi şimdiki kriz döneminde de görüyoruz. Borsa değerleri 2007 yılında doruk noktasına ulaşıyor, ama 2008'de -kriz yılında- neredeyse dibe vuruyor: Borsaya kayıtlı şirketlerin sermayeleştirilme değerinin GSYİH'ya oranı 2007'den 2008'e Japonya'da yüzde 102'den yüzde 66'ya; ABD'de yüzde 145'ten yüzde 80'e; İngiltere'de yüzde 138'den yüzde 69'a; Fransa'da yüzde 107'den yüzde 52'ye; Almanya'da yüzde 63'ten yüzde 30'a ve dünya ortalaması olarak da yüzde 120'den yüzde 59'a düşüyor. Değerler ABD ve İngiltere'de yarıya yakın, diğerlerinde ise yarıdan fazla azalıyor. (Aslında bu veriler, emperyalizmin Leninist analizinden sapanları, borsalardaki hayali sermaye hareketine bakarak küreselleşmeye ayrı bir nitelik biçenleri, emperyalizm ötesi bir evrede yaşadığına inananları, bu düşüncelerinden dolayı eriten, yok eden, bitiren verilerdir).
Borsaya kayıtlı işletmelerin değerinin GSYİH'ya oranının dünya ortalamasının üzerinde olan ülkeler sadece ABD ve İngiltere'den ibaret değildir. Önemli oldukları için bu iki ülkeye grafikte yer verdik.
Bu iki ülke dışında Luksemburg, Malezya, Singapur, Güney Afrika, İsviçre'de de borsaya kayıtlı işletmelerin değer bakımından GSYİH'ya oranı dünya ortalamasının üzerindedir. Kanada, Şili, Finlandiya, Hollanda, İsveç gibi ülkelerde de verili dönemin yaklaşık 2. yarısından itibaren borsaya kayıtlı işletmelerin değer bakımından GSYİH'ya oranı dünya ortalamasının üzerindedir.
- Borsaya kayıtlı şirketlerinin sermayeleştirilme değerinin GSYİH'ya oranının yüksek olduğu-dünya ortalamasının üstünde olduğu bazı ülkelerYıllarDünyaABD*İngiltere*19885855911989676596199048538419915169941992467185199358781171999118180195200010215517420018913814720027210711620038713113220049314012820059713713420071201451382008598069*)Bkz.: Ek 1.
değerinin GSYİH'ya oranı
Gelişen ülkelerde borsaya kayıtlı işletmelerin sermayeleştirilmesinin GSYİH'ya oranının düşük olması, dünya ortalamasının altında olması doğaldır. Bu oran bir biçimde söz konusu ülkede işletmelerin borsalar üzerinde dünya borsalarına; hayali sermaye dünyasına açılımıdır. Burada da devasa bir rekabet vardır. Açık ki borsaya kayıtlı işletmelerde borsa değerinin gelişmesi o ülke ekonomisinin dünya çapında gücüyle de doğrudan ilişkilidir. Bunun böyle olduğunu ve başka türlü olamayacağını Kore, Rusya, Brezilya ve özellikle Çin ve Hindistan örneklerinde görmekteyiz.
Borsaya kayıtlı şirketlerin sermayeleştirilme değerinin GSYİH'ya oranının dünya ortalamasının altında olan bazı gelişen ülkeler | |||||
Yıllar | Dünya | Kore | Brezilya | Rusya | Türkiye |
1988 | 58 | - | 10 | - | 1 |
1989 | 67 | 89 | 10 | - | 6 |
1990 | 48 | 42 | 4 | - | 13 |
1991 | 51 | 31 | 11 | 0,05 | 10 |
1992 | 46 | 32 | 12 | 0,05 | 6 |
1993 | 58 | 38 | 23 | 0 | 21 |
1999 | 118 | 89 | 39 | 37 | 45 |
2000 | 102 | 32 | 35 | 15 | 26 |
2001 | 89 | 44 | 34 | 25 | 24 |
2002 | 72 | 43 | 25 | 36 | 15 |
2003 | 87 | 51 | 42 | 53 | 22 |
2004 | 93 | 59 | 50 | 45 | 25 |
2005 | 97 | 85 | 54 | 72 | 33 |
2007 | 120 | 107 | 103 | 116 | 44 |
2008 | 59 | 53 | 37 | 79 | 16 |
2007'de bu değer Kore'de (2007= yüzde 107), Brezilya (2007= yüzde 103) ve Rusya'da (2007= yüzde 116) yüzde yüzün üstüne çıkıyor. Türkiye'de ise ancak yüzde 44'e çıkıyor.
Yukarıda da belirttiğimiz gibi dünya ortalamasını geçen başka gelişen ülkeler de var (Örneğin Malezya, Singapur). Ne var ki bu ülkeler gerek dünya ekonomisinde, politikasında ve dolayısıyla jeopolitik açılımlarda yukarıdan sürekli “gelişen” ülkeler diye örneklediğimiz Çin'in, Rusya'nın, Kore'nin, Brezilyanın ve Türkiye'nin oynadığı rolü oynayacak durumda değiller.
Söz konusu bu gelişen ülkeler içinde Çin ve Hindistan; dünya ekonomisinde önemli rol oynayan, geleceğin jeopolitik temel oyuncularıdır. Bu iki ülke bu alanda 2005'ten bu yana sıçramalı bir gelişme göstermişlerdir.
Çin'de borsaya kayıtlı işletmelerin değerinin GSYİH'ya oranı 1991'de yüzde 1'den 2007'de yüzde 184'e (184 misli bir artış); Hindistan'da ise bu oran 1988'de yüzde 8'den 2007'de yüzde 155'e (19 misli bir artış) çıkıyor.
Şirketlerin sermayeleştirilmesi bakımında hızlı gelişen bazı ülkeler | |||
Yıllar | Dünya | Çin | Hindistan |
1988 | 58 | - | 8 |
1989 | 67 | - | 9 |
1990 | 48 | - | 12 |
1991 | 51 | 1 | 18 |
1992 | 46 | 4 | 27 |
1993 | 58 | 9 | 36 |
1999 | 118 | 31 | 41 |
2000 | 102 | 48 | 32 |
2001 | 89 | 40 | 23 |
2002 | 72 | 32 | 26 |
2003 | 87 | 42 | 47 |
2004 | 93 | 33 | 55 |
2005 | 97 | 35 | 68 |
2007 | 120 | 184 | 155 |
2008 | 59 | 65 | 56 |
10-Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımları (DYSY) ve DYSY'nin Brüt
Sabit Sermaye Oluşumuna Oranı Bazında Yapısal Değişim
Önce iki karmaşık tablo verelim ve bu tablolardaki veriler bazında sorunu açıklamaya çalışalım.
10.1-Doğrudan yabancı sermaye akışı
Doğrudan yabancı sermaye yatırımlarına genel bakış-1995-2009 arası-milyon dolar ve % olarak | |||||||||
| Yıllık sermaye akışı,(gelen-giden sermaye), milyon dolar | Brüt sabit sermaye oluşumuna oranı | |||||||
Sermaye akışı | 1995-2005 (yıllık ortalama) | 2006 | 2007 | 2008 | 2009 | 1995-2005 (yıllık ortalama) | 2007 | 2008 | 2009 |
ABD | |||||||||
Gelen* | 140 555 | 237 136 | 265 957 | 324 560 | 129 883 | 7.8 | 10.7 | 12.8 | 7.4 |
Giden** | 132 249 | 224 220 | 393 518 | 330 491 | 248 074 | 7.3 | 15.9 | 13.0 | 14.2 |
Japonya | |||||||||
Gelen | 5 468 | - 6 507 | 22 550 | 24 426 | 11 939 | 0.5 | 2.2 | 2.1 | 1.1 |
Giden | 29 695 | 50 264 | 73 548 | 128 019 | 74 699 | 2.7 | 7.3 | 11.2 | 7.1 |
İngiltere | |||||||||
Gelen | 62 191 | 156 186 | 186 381 | 91 487 | 45 676 | 23.6 | 37.4 | 20.5 | 14.1 |
Giden | 94 548 | 86 271 | 318 403 | 161 056 | 18 463 | 35.8 | 64.0 | 36.1 | 5.7 |
Almanya | |||||||||
Gelen | 41 758 | 55 626 | 76 543 | 24 435 | 35 606 | 9.2 | 12.3 | 3.5 | 6.0 |
Giden | 49 692 | 118 701 | 162 492 | 134 592 | 62 705 | 10.9 | 26.1 | 19.4 | 10.5 |
Fransa | |||||||||
Gelen | 40 827 | 71 848 | 96221 | 62 257 | 59 628 | 13,6 | 17,3 | 10 | 10,9 |
Giden | 72 431 | 110 673 | 164310 | 161 071 | 147 161 | 24,1 | 29,5 | 25,9 | 27 |
AB | |||||||||
Gelen | 323 314 | 586 815 | 923 810 | 536 917 | 361 949 | 16.2 | 25.7 | 14.0 | 11.6 |
Giden | 406 911 | 694 946 | 1 287 277 | 915 780 | 388 527 | 20.4 | 35.8 | 23.8 | 12.4 |
Gelişmiş ülkeler toplamı | |||||||||
Gelen | 516 296 | 970 098 | 1 444 075 | 1 018 273 | 565 892 | 9.7 | 18.2 | 12.1 | 8.4 |
Giden | 633 191 | 1 158 105 | 1 923 895 | 1 571 899 | 820 665 | 11.9 | 24,3 | 18.6 | 12.2 |
Gelişen ülkeler | |||||||||
Gelen | 211 470 | 434 366 | 564 930 | 630 013 | 478 349 | 11.9 | 14.0 | 12.5 | 9.3 |
Giden | 79 351 | 228 691 | 292 147 | 296 286 | 229 159 | 4.6 | 7.3 | 5.9 | 4.5 |
Brezilya | |||||||||
Gelen | 18 801 | 18 822 | 34 585 | 45 058 | 25 949 | 16,1 | 14,5 | 14,7 | 9,9 |
Giden | 1 942 | 28 202 | 7 067 | 20 457 | -10 084 | 1,7 | 3 | 6,7 | -3,8 |
Rusya | |||||||||
Gelen | 5 527 | 29 701 | 55 073 | 75 461 | 38 722 | 7,6 | 20,2 | 20,4 | 14,7 |
Giden | 4 883 | 23 151 | 45 916 | 56 091 | 46 057 | 6,7 | 16,8 | 15,2 | 17,4 |
Türkiye | |||||||||
Gelen | 2 184 | 20 223 | 22 023 | 18 148 | 7 611 | 4 | 15,9 | 12,5 | 7,3 |
Giden | 483 | 926 | 2 104 | 2 532 | 1 551 | 0,9 | 1,5 | 1,7 | 1,5 |
Kore | |||||||||
Gelen | 5 255 | 4 881 | 2 628 | 8 409 | 5 844 | 3.0 | 0.9 | 3.1 | 2.4 |
Giden | 4 011 | 8 127 | 15 620 | 18 943 | 10 572 | 2.3 | 5.2 | 7.0 | 4.3 |
Hindistan | |||||||||
Gelen | 4 137 | 20 328 | 25 001 | 40 418 | 34 613 | 3,2 | 6,3 | 9,6 | 8,4 |
Giden | 1 021 | 14 285 | 17 233 | 18 499 | 14 897 | 0,8 | 4,4 | 4,4 | 3,6 |
Çin | |||||||||
Gelen | 48 833 | 72 715 | 83 521 | 108 312 | 95 000 | 10,1 | 6 | 5,3 | 4 |
Giden | 3 820 | 21 160 | 22 469 | 52 150 | 48 000 | 0,8 | 1,6 | 2,6 | 2 |
Doğu Asya | |||||||||
Gelen | 78 765 | 131 774 | 150 991 | 185 497 | 154 838 | 10,2 | 8,3 | 7,6 | 5,6 |
Giden | 38 308 | 82 300 | 110 322 | 131 868 | 116 815 | 5 | 6,1 | 5,4 | 4,2 |
Asya ve Okyanuslar | |||||||||
Gelen | 123 886 | 284 426 | 338 226 | 374 639 | 303 230 | 9.7 | 11.2 | 9.8 | 7.5 |
Giden | 54 314 | 154 013 | 225 550 | 204 344 | 176 795 | 4.3 | 7.5 | 5.4 | 4.4 |
Dünya | |||||||||
Gelen | 741 045 | 1 459 133 | 2 099 973 | 1 770 873 | 1 114 189 | 10.3 | 16.9 | 12.6 | 9.1 |
Giden | 717 852 | 1 410 574 | 2 267 547 | 1 928 799 | 1 100 993 | 10.0 | 18.4 | 13.8 | 9.0 |
*Yurt dışından bir ülkeye gelen doğrudan yabancı sermaye yatırımları. **)Bir ülkeden başka bir ülkeye (yurt dışına) giden doğrudan yatırımlar (Yatırılan ülke açısından doğrudan yabancı sermaye yatırımları). -- Kaynak: UNCTAD, World Investment Report 2010; www.unctad.org/wir veya www.unctad.org/fdistatistics. |
Yukarıdaki veriler, genel anlamda sermaye ihracının, özel olarak da doğrudan yabancı sermaye yatırımları biçiminde sermaye ihracının uluslararası ekonomik güç bakımından ne anlama geldiğini gösteriyorlar. Bu verilerden hareketler konuya ilişkin kapsamlı bir araştırma da yapılabilir. Ama bu yazının çerçevesi içinde kalarak bazı noktalara değinmekle yetineceğiz.
Emperyalist ülkelerin, gelişmiş ülkelerin ve AB'nin özellikle dünya çapında “giden” sermaye içindeki payı oldukça yüksektir.
Gelişen ülkelerin bu türden sermaye ihracının hacminde genel olarak, her ne kadar emperyalist ülkelerininki ile karşılaştırılamayacak derecede küçük de olsa, hızlı bir büyüme söz konusudur. 2006-2008 arasında dünya çapında “giden” sermaye miktarı yüzde 36,7 oranında artıyor. Aynı dönemde ABD açısında yüzde 47,4; Japonya açısında yüzde 154,7; İngiltere açısından yüzde 86,7; Almanya açısında yüzde 13,4; Fransa açısında yüzde 45,5; AB açısından yüzde 31,8 ve gelişmiş ülkeler açısından da yüzde 35,7 oranlarında artarken, gelişen ülkelerden Rusya açısından yüzde 142,3; Türkiye açısından yüzde 173,4; Kore açısından yüzde 134; Hindistan açısından yüzde 29,5; Çin açısından yüzde 146,5 ve gelişen ülkeler toplamında da yüzde 29,6; Doğu Asya açısından yüzde 60,2; Asya ve Okyanuslar açısından yüzde 32,7 oranlarında artıyor, ama Brezilya açısından da yüzde 27,5 oranında azalıyor. Gelişen ülkelerin dünya çapında “giden” sermaye miktarındaki payı da keza aynı dönemde yüzde 16,2'den yüzde 15,4'e düşüyor. Açık ki bu türden sermaye hacmindeki genel hızlı büyüme, dünya çapında “giden” sermaye miktarındaki payın artmasını beraberinde getirmiyor.
Soruna “gelen” sermaye açısından bakarsak:
Bu türden sermaye akışı için ABD büyük bir pazar olma özelliğini koruyor; 2006-2008 arasında bu ülkeye “gelen” sermaye miktarı yüzde 36,9 oranında artarken, diğer emperyalist ülkeler ve AB açısından kısmen önemli boyutlarda gerileme söz konusu. Gelişmiş ülkeler açısından ise önemsiz bir artış var.
2006-2008 arasında gelişen ülkelere giren bu türden sermaye miktarı yüzde 45; Brezilya açısından yüzde 139,4; Rusya açısından yüzde 154; Kore açısından yüzde 72,3; Hindistan açısından yüzde 98,8; Çin açısından yüzde 48,9; Doğu Asya açısından yüzde 40,8 ve Asya ve Okyanuslar açısından da yüzde 31,7 oranlarında artmıştır. Sadece Türkiye açısından yüzde 10,3 oranında bir gerileme söz konusudur.
2006-2008 arasında dünya çapında “gelen” sermaye miktarı yüzde 21,4 oranında artmıştır. Açık ki bu türden sermaye hareketinde gelişen ülkeler önemli bir rol oynamaktadır.
Yukarıda belirtilenler dışında bizi burada ilgilendiren, dünya çapında “gelen” sermaye miktarında gelişmiş ülkelerin payının 2006'da yüzde 66,5'ten 2008'de yüzde 57,5 oranında; gelişen ülkelerin payının da 2006'da yüzde 29,9 ve 2008'de de yüzde 35,6 oranında; “giden” sermayede de gelişmiş ülkelerin payının 2006'da yüzde 82 ve 2007'de yüzde 81,3, gelişen ülkelerin payınında keza aynı yıllarda yüzde 16,2 ve yüzde 15,4 oranlarında; yani gelişmiş ülkelerin sermaye ihraç ve ithalinde kesin hakim konumda olmalarıdır.
Bu tabloda sermayenin uluslararasılaşması ile ekonomik kriz arasındaki diyalektik bağı da görüyoruz: 2008'den 2009'a, yani ekonomik krizin başlangıç (2008) ve derinleştiği (2009) yıllarında “gelen” ve “giden” sermaye hareketinde tek tek ülkeler bazında bakıldığında önemli gerilemelerin olduğunu görüyoruz. Soruna toplamı ifade eden veriler bazında bakarsak:
1)Gelişmiş ülkeler toplamında “gelen” sermaye yüzde 44,4 ve “giden” sermaye de yüzde 47,8 oranında azalıyor.
2)Gelişen ülkeler toplamında “gelen” sermaye yüzde 24,1 ve “giden” sermaye de yüzde 22,7 oranında azalıyor.
3)Dünya toplamında “gelen” sermaye yüzde 37,1 ve “giden” sermaye de yüzde 42,9 oranında azalıyor.
Açık ki ekonomik kriz, nesnel bir faktör olarak sermaye hareketini; sermayenin uluslararasılaşmasını geriletiyor ve salt bu gerçeklik, küreselleşmenin veya da emperyalist küreselleşmenin emperyalizmin yeni bir aşaması olamayacağını gösteriyor. Ne yani, sermaye doludizgin uluslararasılaşırsa emperyalist küreselleşme, emperyalizmin yeni bir aşaması oluyor, en azından bir nitelik değişimi oluyor ve sermayenin uluslararasılaşması kriz tarafından frenlenince, gelişme süreci gerilemeye dönüşünce emperyalist küreselleşme aşamasından çıkıp yeniden klasik emperyalizme mi dönüyoruz?
Doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının brüt sermaye oluşumuna oranı şöyle okunmalıdır:
1)”Giden” sermayenin brüt sabit sermaye oluşumuna oranının emperyalist ülkelerde yüksek olması, bu ülkelerin sermaye ihracı hacmini gösterir.
2)”Gelen” sermayenin brüt sabit sermaye oluşumundaki payının yüksek olması emperyalist ülkeler açısından önemli bir pazar olmanın ifadesidir, ABD örneğinde olduğu gibi.
3)Gelişen ülkelerde ise tersi bir durum söz konusudur; bu ülkeler yabancı sermaye için yatırım alanıdır; bu anlamda “gelen” sermayenin brüt sabit sermaye oluşumundaki payı nispeten yüksektir. Sermaye ihracı bakımında yetersiz oldukları için de “giden” sermayenin brüt sabit sermaye oluşumundaki payı doğal olarak düşüktür.
Son yıllarda hızlı değişim:
Yaklaşık 10 sene içinde gelişmiş ülkelerin dünya çapındaki doğrudan yabancı sermaye akışındaki payı oldukça güçlü düşüyor; bu pay 1999-2001 döneminde yüzde 78'den 2007-2008 döneminde yüzde 63'e geriliyor. Aynı dönemde gelişen ve belirtilen diğer ülkelerin payı da toplam yüzde 22'den yüzde 37'ye çıkıyor.
Gelişmenin böyle olduğunu uluslararası tekellerin ülke gruplarına göre dağılımında da görüyoruz (Yukarıdaki grafik). '90'lı yılların başında bu tekellerin yüzde 90'ının -1992'de yüzde 92'si- merkezi gelişmiş ülkelerdeydi. Bu pay 2000'de yüzde 79'a ve 2008'de de yüzde 72'ye düşüyor; diğer taraftan da gelişen ülkelerin payı aynı yıllarda yüzde 21'den yüzde 28'e çıkıyor.
Gelişen ülkeler açısından küçümsenemeyecek bir gelişme, güç kazanımı.
10.2- Doğrudan yabancı sermaye yatırımları stoku
Yukarıdaki tabloda 2 yıllık bir dönem karşılaştırıldı; aslında bir an tespitidir. Aşağıdaki tabloda ise 1995-2009 arasında doğrudan yabancı sermaye hareketi sermaye stoku bazında ele alınıyor. Bu tabloyu ayrıca yorumlamayacağız. Çünkü buradaki veriler yukarıdaki sonuçları ya doğrudan ya da dolaylı olarak doğrulamaktadır; bir nevi sağlama yapmış oluyoruz. (Aynı sonuca varan başka değerlendirme için bkz.: Ek 2).
Doğrudan yabancı sermaye yatırımlarına genel bakış-1995-2009 arası-milyon dolar ve % olarak | |||||||||
| Sermaye stoku, milyon dolar ve % olarak | Brüt sabit sermaye oluşumuna oranı | |||||||
Sermaye stoku | 1995 | 2000 | 2007 | 2008 | 2009 | 1995 | 2007 | 2008 | 2009 |
ABD | |||||||||
Gelen* | 1 005 726 | 2 783 235 | 3 596 885 | 2 552 572 | 3 120 583 | 13.7 | 26.1 | 17.9 | 21.9 |
Giden** | 1 363 792 | 2 694 014 | 5 274 991 | 3 103 704 | 4 302 851 | 18.6 | 38.3 | 21.8 | 30.2 |
Japonya | |||||||||
Gelen | 33 531 | 50 322 | 132 851 | 203 372 | 200 141 | 0.6 | 3.0 | 4.2 | 3.9 |
Giden | 238 452 | 278 442 | 542 614 | 680 331 | 740 930 | 4.5 | 12.4 | 13.9 | 14.6 |
İngiltere | |||||||||
Gelen | 199 772 | 438 631 | 1 242 949 | 980 920 | 1 125 066 | 17.6 | 44.4 | 36.8 | 51.7 |
Giden | 304 865 | 897 845 | 1 835 639 | 1 531 128 | 1 651 727 | 26.8 | 65.6 | 57.5 | 76.0 |
Almanya | |||||||||
Gelen | 165 914 | 271 613 | 695 498 | 666 037 | 701 643 | 6.6 | 20.9 | 18.2 | 21.0 |
Giden | 268 419 | 541 866 | 1 331 751 | 1 315 775 | 1 378 480 | 10.6 | 40.1 | 36.0 | 41.2 |
Fransa | |||||||||
Gelen | 191 434 | 390 953 | 1 260 244 | 920 842 | 1 132 961 | 12.2 | 48.6 | 32.3 | 42.8 |
Giden | 204 431 | 925 925 | 1 805 591 | 1 308 157 | 1 719 696 | 13.0 | 69.6 | 45.9 | 64.9 |
AB | |||||||||
Gelen | 1 146 923 | 2 322 127 | 7 568 571 | 6 669 996 | 7 447 904 | 12.5 | 44.7 | 36.4 | 45.5 |
Giden | 1 322 742 | 3 492 879 | 8 913 085 | 8 068 163 | 9 006 575 | 14.5 | 52.6 | 44.1 | 55.0 |
Gelişmiş ülkeler toplamı | |||||||||
Gelen | 2 521 480 | 5 653 182 | 12 858 740 | 10 851 276 | 12 352 514 | 10.8 | 33.3 | 26.3 | 31.5 |
Giden | 3 272 237 | 7 083 493 | 16 506 514 | 13 585 857 | 16 010 825 | 14.0 | 42.8 | 32.9 | 40.8 |
Gelişen ülkeler | |||||||||
Gelen | 211 470 | 434 366 | 564 930 | 630 013 | 478 349 | 11.9 | 14.0 | 12.5 | 9.3 |
Giden | 79 351 | 228 691 | 292 147 | 296 286 | 229 159 | 4.6 | 7.3 | 5.9 | 4.5 |
Brezilya | |||||||||
Gelen | 47 887 | 122 250 | 309 668 | 287 697 | 400 808 | 6.2 | 22.7 | 17.6 | 25.5 |
Giden | 44 474 | 51 946 | 136 103 | 162 218 | 157 667 | 5.8 | 10.0 | 9.9 | 10.0 |
Rusya | |||||||||
Gelen | 5 601 | 32 204 | 491 232 | 213 734 | 252 456 | 1.4 | 38.2 | 12.7 | 20.3 |
Giden | 3 346 | 20 141 | 370 161 | 202 837 | 248 894 | 0.8 | 28.8 | 12.1 | 20.1 |
Türkiye | |||||||||
Gelen | 14 933 | 19 163 | 153 124 | 70 118 | 77 729 | 6.7 | 23.7 | 9.6 | 12.6 |
Giden | 1 418 | 3 659 | 12 146 | 13 745 | 14 790 | 0.6 | 1.9 | 1.9 | 2.4 |
Kore | |||||||||
Gelen | 9 497 | 38 110 | 119 630 | 94 680 | 110 770 | 1.8 | 11.4 | 10.2 | 13.3 |
Giden | 10 231 | 26 833 | 74 780 | 97 910 | 115 620 | 2.0 | 7.1 | 10.5 | 13.9 |
Hindistan | |||||||||
Gelen | 5 641 | 16 339 | 105 790 | 123 294 | 163 959 | 1,5 | 8,8 | 9,6 | 12,9 |
Giden | 495 | 1 733 | 44 080 | 62 451 | 77 207 | 0,1 | 3,7 | 4,9 | 6,1 |
Çin | |||||||||
Gelen | 101 098 | 193 348 | 327 087 | 378 083 | 473 083 | 13,4 | 9,7 | 8,7 | 10,1 |
Giden | 17 768 | 27 768 | 95 799 | 147 949 | 229 600 | 2,3 | 2,8 | 3,4 | 49 |
Doğu Asya | |||||||||
Gelen | 357 419 | 710 475 | 1 684 602 | 1 348 864 | 1 561 482 | 21.0 | 33.2 | 22.8 | 25.4 |
Giden | 149 444 | 509 636 | 1 341 262 | 1 184 052 | 1 361 528 | 8.8 | 26.6 | 20.1 | 22.2 |
Asya ve Okyanuslar | |||||||||
Gelen | 571 926 | 1072 150 | 2 877 821 | 2 540 106 | 2 905 987 | 16.3 | 29.5 | 22.4 | 25.8 |
Giden | 210 589 | 614 051 | 1 820 112 | 1 719 462 | 1 946 038 | 6.1 | 19.0 | 15.4 | 17.6 |
Dünya | |||||||||
Gelen | 3 381 329 | 7 442 548 | 17 990 069 | 15 491 182 | 17 743 408 | 11.4 | 32.5 | 25.4 | 30.7 |
Giden | 3 606 556 | 7 967 460 | 19 313 981 | 16 206 795 | 18 982 118 | 12.2 | 35.3 | 26.8 | 33.2 |
*Yurt dışından bir ülkeye gelen doğrudan yabancı sermaye yatırımları stoku. **)Bir ülkeden başka bir ülkeye (yurt dışına) giden doğrudan yatırımlar stoku (Yatırılan ülke açısında doğrudan yabancı sermaye yatırımları stoku). -- Kaynak: UNCTAD, World Investment Report 2010; www.unctad.org/wir veya www.unctad.org/fdistatistics. |
Doğrudan yabancı sermaye ihraç ve ithalatında başta emperyalist ülkeler olmak üzeren gelişmiş ülkelerin hakimiyetini göstermek açısından:
Gelişmiş ülkelerin dünya çapında “giden” sermaye stokundaki payı 1995'te yüzde 74,6'dan 2009'da yüzde 69,6'ya geriler. “Gelen” sermaye stokundaki payları da aynı dönemde yüzde 90,7'den yüzde 84,3'e düşer.
Gelişen ülkelerin dünya çapında “giden” sermaye stokundaki payı 1995'te yüzde 6,3'ten 2009'da yüzde 2,7'ye, aynı dönemde “gelen” sermaye stokundaki payı da yüzde 2,2'den yüzde 1,2'ye düşer.
Gelişmiş ülkelerde 1995'ten 2009'a “gelen” sermaye stoku artışı yüzde 389,9 ve aynı dönemde “giden” sermaye stoku artışı da yüzde389,3 oranındaydı.
Aynı dönemde gelişen ülkelerde “giden” sermaye stoku artışı yüzde 126,6 ve “gelen” sermaye stoku artışı da yüzde 188,8 oranındaydı.
Keza aynı dönemde dünya çapında “gelen” sermaye stoku artışı yüzde 424,7 ve “giden” sermaye stoku artışı da 426,3 oranındaydı.
Bu durum gelişen ülkelerin doğrudan yabancı yatırımlar bazında ne denli geri bir konumda olduklarını ve başta emperyalist ülkeler olmak üzere gelişmiş ülkelerin hakimiyetini gösterir.
Daha çok verilerin konuşturulduğu ve az yorum yapılan bu yazıdan hangi sonuçları çıkartabiliriz?
1) Gerek emperyalist, gerekse de gelişen ülke ekonomilerinde göz ardı edilemeyecek yapısal değişimler olmaktadır; kiminde bu değişimler sonuçlanmış, kimisinde değişim süreci devam etmektedir.
2)İster “çarpık” diye, ister montaj sanayi diye, isterseniz “tekelci sermayenin çıkarlarına hizmet ettiği oranda” diye tanımlayın; nasıl tanımlarsanız tanımlayın, bütün dünyada; en geri ülkelerde de kapitalizm gelişmektedir. Dünün feodal, yarı feodal ülkeleri; emperyalizme bağımlı, yeni sömürge ülkeler, bugün dünya pazarlarında emperyalizmle rekabet edecek birer ekonomik güç olmuşlardır. Bu gerçeği şöyle de ifade edebiliriz: Dünün tarım ülkeleri, tarım-sanayi ülkelerine, tarım-sanayi ülkeleri sanayi-tarım ülkelerine ve sanayi ülkeleri de “rant” ülkelere dönüşmektedir. Bu süreç hem her bir ülke hem de kapitalist üretim biçiminin bütünü açısından geriye dönüşümü olmayan gelişmedir.
3)Acımasızca Marksizm-Leninizme mal edilen, esas itibariyle Leninist emperyalizm anlayışının yanlış anlayan çevrelerin ürünü olan 'emperyalizm geri ülkelerde kapitalizmi geliştirmez' teorisi, kapitalizmde eşitsiz gelişmenin nesnel bir yasa olduğunu reddeden bir teori olarak yaşamın kendisi tarafından çürütülmüştür.
4) Kendi kendine Marksistler, daha da ileri giderek Marks'ın Kapital'de analiz ettiği kapitalist üretim biçiminin; sermayenin oluşum ve gelişiminin diyalektiğini kavramadıkları için, rahatlıkla, maddi değerlerin üretiminden kopan bir sermaye türünü, nam-ı diğer spekülatif sermayeyi kendi başına konjonktür çevrimi (kriz çevrimi) oluşturma yeteneğine sahip bir sermaye olarak ele almışlar ve bu sermayenin uluslararasılaşmasına bakarak emperyalizm ötesi bir çağda, ama en azından emperyalizmin yeni bir evresinde yaşadıklarının teorisini yapmışlardır. Ama sadece dünya çapında etkili bir ekonomik kriz -yaşanmakta olan kriz- bu anlayışları güneş altında kalmış kar gibi eritti, yok etti.
*
Ek 1:
Borsacılığın veya piyasa kapitalizasyonunun veya hizmet sektörünün GSYİH'daki payının giderek artmasının ne anlama geldiğini; ekonomide nasıl bir yapısal çarpıklığa; çürümüşlüğe yol açtığını; asalaklığın hangi boyutlara varabileceğini ABD ve İngiltere ekonomilerini örnekleyerek gösterebiliriz.
Sanayisizleşmek bir ülkenin rekabet yeteneğini olumsuz etkileyen başlı başına bir faktördür. Yakın geçmişte İngiltere'nin başına geleni şimdi ABD yaşamaktadır; imalat sanayinde çalışanların Amerikan ekonomisinde toplam çalışanlar içindeki payı giderek düşmektedir; imalat sanayinde çalışanların toplam çalışanlara oranı veya toplam çalışanlar içindeki payı 1950'li yılların başında, 1951-1953 arasında yüzde 26 ila yüzde 27 arasındaydı. Bu pay 1950'li yılların sonuna kadar zikzaklı bir eğri çizerek düşer. Ancak 1960'tan itibaren artmaya başlar ve bu artış 1966-1967'ye kadar sürer. Bu tarihten itibaren de (1971-1973 arasındaki artış eğilimi hariç) sürekli düşer; Kasım 2009'da toplam çalışanların sadece yüzde 8,41'i imalat sanayinde çalışıyordu.
Bu veriler, Amerikan ekonomisinde sanayi üretiminin payının da azaldığını gösterir. Amerikan nominal brüt yurt içi üretiminde imalat sanayinin payı 1952'de yüzde 28 civarındaydı. Bu pay, imalat sanayinde çalışanların payındaki azalmaya paralel olarak sürekli düşmüştür. 2008'de bu pay yüzde 11,48 idi. Aşağıdaki grafikte bu gelişmeyi görüyoruz.
Aşağıdaki grafikte toplam işçi sınıfının/çalışanların sektörler arasındaki dağılımını görüyoruz:
Ağustos 2010 itibariyle Amerikan imalat sanayiinde çalışanların sayısı 11,679 milyondur. Ormancılık, balıkçılık, avcılık, madencilik, inşaat, enerji sektörleri de dahil geniş kapsamlı sanayide çalışanların sayısı 18,031 milyondur. Buna karşın hizmet sektöründe çalışanların sayısı ise 112,280 milyondur. Bunun arasında her seviyede devlet sektöründe çalışanların sayısı 22,441 milyondur. Bu durumda toplam çalışanların sayısı 141,99 milyondur. Bu verilere göre Amerikan işçi sınıfının imalat sanayiinde çalışanları toplamın ancak yüzde 10,4'üne tekabül etmektedir.
Neden öyle oldu? Küreselleşmenin itici gücü olan ABD'de maddi değer üretimi ve iş yeri kısa vadeli kazançlara “kurban” edilmiştir; gelirin yerini kredi, sanayi üretimini yerini de mali sektörde sınırsız spekülasyon almıştır. Bu çarpıklıklar, tarihsel bakıldığında, en düşük faizlerle aşırı teşvik edilmiştir. Amerikan merkez bankasının mali yenilikleriyle (inovasyonlarıyla), kredi senetlerini, derivatları, sınırsız kredi vermeyi uç noktaya sürükleyen bankaların, bu temeli çürük ekonomik işleyişte çıkarı vardı. Bilançolarını akıl almaz boyutlarda şişiren ve devasa hayali kazanç sağlayanlar o bankalardı.
Bunun sonucunda sanayi sektöründe brüt değer oluşumunun GSYH'daki payı 1950'li yılların başında yüzde 28'den 2008'de yüzde 11,48'e kadar düşmüştür.
Sanayide iş yeri sayısı da sürekli azalarak Mart 1941'deki seviyeye düşmüştür; Kasım 2009'da Amerikan sanayinde çalışan işçi sayısı 11,648 milyondu.
2008 yılında Çin, 1,74138 trilyon dolarlık (cari fiyatlar üzerinden) brüt sanayi üretimi hacmiyle, 1,637671 trilyon dolarlık Amerikan brüt sanayi üretim hacmini geçmiştir. 1990'dan bu yana Amerikan imalat sanayinde değer artışı ancak yüzde 1,73 civarındadır; Çin'de ise bu artış 12,36 mislidir.
Şüphesiz ki, 1,637671 trilyon dolarlık bir imalat sanayi üretimi küçümsenecek bir miktar değildir.(2008'de imalat sanayinde brüt değer üretimi bakımından Çin'den sonra 2. sırada ABD; 3. sırada Japonya; 4. sırada Almanya; 5. sırada İngiltere; 6. sırada Fransa; 7. sırada Rusya geliyordu). Ama bu miktarın 14,4414 trilyon dolarlık nominal GSYH'ya oranı ancak yüzde 11,34'tür. 10,1299 trilyon dolara varan Amerikan özel tüketim harcamaları göz önünde tutulursa, sanayi üretimi hacminin ne denli önemsizleştiği görülür. Yani Amerikan'da tüketim devasa boyutlarda, ama yeterli üretim yok; tüketilen maddeler ithal edilmek zorundadır.
Kazancın kaynağı:
1948-1989 arasında mali sektörün toplam işletme kazançlarına katkısı ortalama olarak yüzde 15,04 oranındaydı. Bu oran 1990-1999 arasında ortalama olarak yüzde 25,15'e ve 2000-2009 arasında da yine ortalama olarak yüzde 33,94'e çıkar.
Açık ki son on sene içinde mali sektörde adeta dramatik bir şişme yaşanmıştır; görünüşte kazançlar (hayali, kağıt üzerinde kazançlar) toplam ekonominin zararına türetilmiştir; devasa hacimde zehirli mali araçlar, çeşitli kredi kullanımlarına ve böylece spekülasyon balonunun şişmesine olanak sağlamıştır; buna ek olarak faiz fiyatlarının oldukça düşük olması mali sektördeki risklerin üstünü örtmüş ve akıl almaz bir spekülasyon şişmesine neden olmuştur.
Yaşanmakta olan krizden hiçbir şeyin öğrenilmediğini; yeni daha kapsamlı spekülasyon balonları için zemin hazırlandığı Amerikan türevler pazarındaki gelişmeden de anlaşılmaktadır. 2009'un dördüncü çeyreğinde Amerikan bankalarındaki türevlerin hacmi yeni bir rekor kırmıştır. Aşağıdaki grafikte bu gelişmeyi görüyoruz (Bkz.: Comptroller of the Currency, OCC’s- yılın çeyrekleri raporları):
Amerikan mali kurumlarının nominal türev hacmi 2009'un son çeyreğinde 212,808 trilyon dolara çıkıyor. Bu miktarın kendisi akıl almaz boyutta,türevlerdeki yoğunlaşma da; az elde toplanması da akıl almaz boyutta; Amerikanın en büyük beş bankası ( JP Morgan Chase Bank, Goldman Sachs, Bank of America, Citigroup, Wells Fargo) söz konusu bu türev miktarının yüzde 96,9'unu kontrol ediyor.
En büyük 25 Amerikan bankasının elinde tuttuğu türev miktarı ise 293,052 trilyon dolardır.
Gazino veya kumarhane bütün canlılığıyla varlığını sürdürüyor. Sanayi üretimin önemsizleştiği, hayali değer “üretimi”nin belirleyici olduğu bir ekonomide başka bir gelişme de beklenemez. Bu sistemin ne denli çürümüş, ömrünü doldurmuş olduğunun da açık bir ifadesidir.
Tarım dışında çalışanların yüzde 86'sı hizmet sektöründe ve yüzde 17'si de devlet sektöründe çalışıyor. İmalat sanayiinde çalışanların toplam çalışanlara oranı ise ancak yüzde 13,9. Bu da yukarıda bahsedilen gelişmenin başka bir görünümüdür.
İngiltere açısından durum:
Çürüyen kapitalizm, tefeci emperyalizm veya moda kavramla ifade edersek “gazino kapitalizmi” için ABD'den sonra İngiltere ikinci büyük örnektir. Sanayi üretimini veya genel anlamda maddi değerler üretiminin yerini giderek spekülasyon ve kredi almaya başlamıştır.
İmalat sanayi üretiminin GSYİH'daki payının hızlı düşüşü bunu göstermektedir.
İmalat sanayinin GSYİH'daki payı 1970'de yüzde 32,3'ten 2008'de yüzde 12,11'e düşmüştür. Bu gelişmeye bağlı olarak imalat sanayinde 1979'da (1. çeyrek) 7,19 milyon olan iş yeri sayısı 2009'un 3. çeyreğinde 2,84 milyona düşmüştür.
Buna karşın mali ve ticari sektörde çalışanların sayısı da 2,795 milyondan 6,375 milyona çıkmıştır.
Öyle ki İngiliz ekonomisi kendi iç üretimiyle ihtiyacını karşılamaktan oldukça uzaklaşmıştır.
Büyük Britanya'nın Avrupa'nın en büyük gıda maddeleri alıcısı olması tesadüf değildir; bu ülke ihtiyacı olan bütün gıda maddelerinin yüzde 40'ını, sebzenin yüzde 50'ni ve meyvenin de yüzde 95'ini ithal etmektedir.
Fransa açısında durum:
Bu ülke açısından da benzer bir durum söz konusudur. Fransa'da tarımın GSYİH'ya katkısının 2008 itibariyle yüzde 2; sanayide artı değer üretiminin katkısının keza 2008 itibariyle yüzde 20,4 ama hizmet sektörünün katkısının da yüzde 77,6 oranında olması bu ülkenin ne denli sanayisizleşmiş, tarımsızlaşmış ve tefecileşmiş olduğunu göstermektedir. Daha geçen yüzyılın başlarında Lenin'in Fransız emperyalizmini “tefeci emperyalizm” olarak değerlendirdiğini hatırlatalım. Bu ülkenin “tefeci” özelliğinde bir değişme olmamıştır.
–
Ek 1'deki veriler için bkz.: http://wirtschaftquerschuss.blogspot.com:
1) Mittwoch, 5. Mai 2010-"Food Stamps mit neuem Rekord".
2)Freitag, 26. März 2010- "US-Finanzindustrie macht satte Gewinne".
3)Donnerstag, 14. Januar 2010- "UK - eine glasklare Fehlentwicklung".
4)Mittwoch, 6. Januar 2010 -"Das verlorene Jahrzehnt".
5)Mittwoch, 30. Dezember 2009- "Fatale Entwicklung".
--
Ek 2:
Sermaye ihracı alanında ülkelerin konumunu şu verilerde görüyoruz.
20. Yüzyılın son çeyreğinde ve 21. Yüzyılın başında yurt dışına doğrudan yatırımlarda önde gelen emperyalist ülkelerin payı (miktar: milyar dolar ve %) | |||||||||||
Sıra | Ülke | 1973 | 1990 | 2000 | 2007 | 1973=100 | 2000=100 | ||||
Miktar | Toplam içindeki pay | Miktar | Toplam içindeki pay | Miktar | Toplam içindeki pay | Miktar | Toplam içindeki pay | 1973’ten 2000’e | 2000'den 2007'ye | ||
1 | ABD | 107 | 51,4 | 430 | 25,0 | 1293 | 21,2 | 2791 | 17,9 | 12 misli | 115 |
2 | İngiltere | 31 | 14,9 | 229 | 13,3 | 902 | 14,8 | 1705 | 10,9 | 29 misli | 89 |
3 | Fransa | 8 | 3,8 | 120 | 7,0 | 433 | 7,1 | 1399 | 9 | 54 misli | 223 |
4 | Almanya | 16 | 7,7 | 148 | 8,6 | 471 | 7,7 | 1236 | 7,9 | 29 misli | 162 |
5 | Çin/Hong. | - | - | 14 | 0,8 | 392 | 6,4 | 1122 | 7,2 | 28 misli* | 186 |
6 | Belçika/ Lux. | 3 | 1,4 | 41 | 2,4 | 382 | 6,3 | 498** | 3,2 | 127 misli | 30 |
7 | Hollanda | 5 | 2,4 | 107 | 6,2 | 310 | 5,1 | 851 | 5,4 | 62 misli | 174 |
8 | Japonya | 10 | 4,8 | 201 | 11,8 | 278 | 4,6 | 543 | 3,5 | 28 misli | 95 |
9 | İsviçre | 13 | 6,2 | 66 | 3,8 | 228 | 3,7 | 604 | 3,9 | 17 misli | 165 |
10 | Kanada | 6 | 2,9 | 85 | 4,9 | 227 | 3,7 | 521 | 3,3 | 38 misli | 129 |
Dünya | 208 | 100,0 | 1721 | 100,0 | 6086 | 100,0 | 15602 | 100 | 29 misli | 156 | |
bunun içinde AB | 71 | 34,1 | 799 | 46,4 | 3149 | 51,7 | 8086 | 51,8 | 44 misli | 157 | |
*) 1990=100; **) 2006. -UNCTAD, WIR 2002 (1990-2000), s. 315-317; WIR 2008, s. 257-259. - H. Kraegenau (1973 yılı için); “Internationale Direktinvestitionen 1950-1973”, s. 32. |
Bu verilerin gösterdikleri:
Dünya sermaye ihracında Amerikan emperyalizminin payı, 1973’te yüzde 51,4’ten 2007’de yüzde 17,9'a düşmesine rağmen bu ülke, dünya sermaye ihracında 1. sıra konumunu korumuştur. Bu dönemde Amerikan yurt dışı doğrudan yatırımları 26 misli artıyor.
İngiltere’nin payı 1973'de yüzde 14,9'dan 2007'de yüzde 10,9'a düşüyor. Her iki dönemde de 2. sırada yer alan İngiliz yurt dışı doğrudan yatırımları 55 misli artıyor.
1973’ten 2007’ye Almanya’nın yurt dışı doğrudan yatırımları 70 misli artıyor, toplam içindeki payı yaklaşık aynı kalıyor (1973= yüzde 7,7 ve 2007= yüzde 7,9). Ama 3. sıradan 4. sıraya geriliyor.
Fransa'nın doğrudan yurt dışı sermaye ihracı 1973'ten 2007'ye 175 misli artıyor ve toplam içindeki payı da 1973’te yüzde 3,8’den 2007’de yüzde 9'a çıkıyor ve 1973'de 6. sıradan 2007'de 3. sıraya çıkıyor.
1973’te hesapta olmayan Çin (Hongkong ile birlikte) dünya sermaye ihracında 2007'de yüzde 7,2'lik payıyla 5. sıraya yükseliyor.
Bu veriler, sermaye ihracı bazında rekabetin ne denli keskinleşmiş olduğunu göstermekteler.
Rekabet merkezlerine giren doğrudan yabancı sermaye mevcudu (milyar dolar) | |||||
Rekabet merkezleri | Yıllara göre ülkeye giren doğrudan yabancı sermaye mevcudu (sermaye ithali) | ||||
| 1980 | 1990 | 2000 | 2008 | 1980'den 2008'e |
Dünya | 495 | 1942 | 5757 | 14909 | 30,1 misli |
Payı | 100 | 100 | 100 | 100 | - |
Gelişmiş ülkeler | 374 | 1412 | 3960 | 10213 | 27,3 misli |
Payı | 75,6 | 72,7 | 68,8 | 68,5 | - |
AB | 186 | 809 | 2282 | 6933 | 37,3 misli |
Payı | 37,6 | 41,7 | 39,6 | 46,5 | - |
Almanya | 37 | 111 | 272 | 701 | 18,9 misli |
Payı | 7,5 | 5,7 | 4,7 | 4,7 | - |
Fransa | 23 | 98 | 260 | 991 | 43,1 misli |
Payı | 4,6 | 5 | 4,5 | 6,6 | - |
İngiltere | 63 | 204 | 439 | 982 | 15,6 misli |
Payı | 12,7 | 10,5 | 7,6 | 6,6 | - |
ABD | 83 | 395 | 1257 | 2279 | 2,5 misli |
Payı | 16,8 | 20,3 | 21,8 | 15,3 | - |
Japonya | 3 | 10 | 50 | 2003 | 667,7 misli |
Payı | 0,6 | 0,5 | 0,9 | 13,4 | - |
Çin/Hongkong | 29 | 202 | 455 | 856 | 29,5 misli |
Payı | 5,9 | 10,4 | 9 | 5,7 | - |
Kaynak: UNCTAD, WIR 2000, s. 294, 297 (sadece 1980 yılı verileri); WIR 2009, s. 251, 253. |
Giren doğrudan yabancı sermaye mevcudunun 1980'de yüzde 60,9'u ve 2008'de de 80,9'u AB, ABD, Japonya ve Çin'de yoğunlaşmıştır.
Sadece AB'nin payı 1980'de yüzde 37,6'dan 2008'de yüzde 46,5'e çıkıyor. Diğer önemli bir değişme de bu türden sermaye yoğunlaşmasının Japonya'da 1980'de yüzde 0,6'dan 2008'de yüzde 13,4'e çıkmasıdır.
Çıkan doğrudan yabancı sermaye mevcudu (milyar dolar) | |||||
Rekabet merkezleri | Yıllara göre dışarıya giden doğrudan yabancı sermaye mevcudu (sermaye ihracı) | ||||
| 1980 | 1990 | 2000 | 2008 | 1980'den 2008'e |
Dünya | 523 | 1786 | 6070 | 16206 | 31 misli |
Payı | 100 | 100 | 100 | 100 | - |
Gelişmiş ülkeler | 507 | 1640 | 5186 | 13624 | 26,9 misli |
Payı | 96,9 | 91,8 | 85,4 | 84,1 | - |
AB | 213 | 810 | 2983 | 8997 | 542,2 misli |
Payı | 40,7 | 45,3 | 49,1 | 55,5 | - |
Almanya | 43 | 152 | 542 | 1451 | 33,7 misli |
Payı | 8,2 | 8,5 | 8,9 | 8,9 | - |
Fransa | 24 | 112 | 445 | 1397 | 58,2 misli |
Payı | 4,6 | 6,3 | 7,3 | 8,6 | - |
İngiltere | 80 | 229 | 898 | 1511 | 18,9 misli |
Payı | 15,3 | 12,8 | 14,8 | 9,3 | - |
ABD | 220 | 431 | 1316 | 3162 | 14,4 misli |
Payı | 42,1 | 26,3 | 21,7 | 19,5 | - |
Japonya | 20 | 201 | 278 | 680 | 34 misli |
Payı | 3,8 | 11,2 | 4,6 | 4,2 | - |
Çin | - | 12 | 388 | 776 | 64,7 misli |
Payı | - | 0,7 | 6,4 | 4,8 | - |
Kaynak: UNCTAD, WIR 2000, s. 300, 3003 (sadece 1980 verileri); WIR 2009, s. 251, 253. |
Çıkan doğrudan yabancı sermaye mevcudunun 1980'de yüzde 86,6'sı AB'de, ABD'de ve Japonya'da, 2008'de ise yüzde 83,6'sı AB'de, ABD'de, Japonya ve Çin'de yoğunlaşmış.
Verili dönem içinde AB'nin bu türden sermaye ihracı yüzde 40,7'den yüzde 55,5'e çıkarak 14, 8 puan artarken, ABD'ninki yüzde 42,1'den yüzde 19,5'e düşerek 22,6 puan, yarıdan fazla azalıyor. 1980'de hesapta olmayan Çin'in payı ise 2008'de yüzde 4,8.