deneme

7 Kasım 2010 Pazar

KAPİTALİZMDE EŞİTSİZ GELİŞME YASASI - ÜLKE EKONOMİLERİNDE YAPISAL DEĞİŞİM (I)

 "...sömürge ve bağımlı ülkelerde pazarlarda eski kapitalist ülkelerle başarılı bir şekilde rekabet eden ve böylece pazarlar uğruna mücadeleyi keskinleştiren ve karmaşıklaştıran yerli, genç bir kapitalizmin doğması ve büyümesi..."
(Stalin; XVI. Parti Kongresine Sunulan Siyasi Rapor; C.12, s. 217).

Bu yazıda esas itibariyle iki ülke grubu ele alınmaktadır. Bir grubu önde gelen emperyalist ülkeler, ikinci grubu da “gelişen” ülkeler tanımlaması içinde yer alan birkaç ülke oluşturmaktadır. Çin ve Rusya da bu grup içinde ele alınmıştır. Ama bu, bu her iki ülkenin emperyalist ülke olmadıkları anlamına gelmez.

Ülke ekonomilerinde yapısal değişimi göstermek için bu ülkeleri, tekil olarak veya grup olarak belli verilere göre karşılaştırdık. Elde edilen sonuçlar, çok farklı teorik açıklamalara yarayabilir; isterseniz bu verilerden yeni sömürge ülkelerin de emperyalistleşebileceği sonucunu çıkartabileceğiniz gibi, ülke ekonomilerindeki yapısal değişimin engellenemez olduğu; emperyalizme rağmen bütün ülkelerde kapitalizmin geliştiği; dünün ve bugünün yeni sömürge ülkelerinin dünya pazarlarında emperyalist ülkelerle rekabet edebildiği, yani kapitalizmde eşitsiz gelişme yasasının geçerli olduğu; sermayenin uluslararasılaşmasının geriye dönüşümü olmayan bir süreç olmadığı ama kapitalist üretim biçiminin geriye dönüşümsüz uluslararasılaşmasının onun nesnel bir yasası olduğu sonuçlarını çıkartabilirsiniz. Belki sorunun şu veya bu yönünü abartmış olabilirsiniz, ama bu veriler sizi yukarıda belirtilen sonuçlara ve burada belirtilmeyen başka sonuçlara da götürür.

Ele alınan faktörlerin GSYİH'ya oranından hareketle bazı sonuçlara varılmaya çalışılmıştır. GSYİH'dan (gayri safi yurt içi hasıla) da kast edilen belli bir zaman dilimi (örneğin bir yıl) içinde bir ülkede bütün mal ve hizmet üretiminin toplam değeridir. Buna o ülkede faal olan yabancı sermayenin ürünleri de dahildir. Aslında GSYİH hesabı, maddi değerlerin dışında kalan, maddi değerlerin üretilmediği alanları da kapsamına aldığı için pek uygun değildir. Ama kullanılabilecek başka veriler de yok. Esas hesaplama toplam toplumsal ürün hesaplamasıdır; burada salt maddi değerlerin üretimi (sanayi, tarım, ulaşım, ticaret gibi bir kısım hizmet alanları) sonucunda oluşan toplam değer esas alınır. (Türkiye ekonomisi açısından bu hesaplama ve sonuçları için bkz.: İbrahim Okçuoğlu; Türkiye'de Kapitalizmin Gelişmesi ve İç Pazarın Oluşma Süreci, Kitap 3, s. 389-393). Ama ele aldığımız verilerde belli eğilimler oldukça güçlü olduğu için varılan sonuçlar gelişmenin yönünü doğrudan göstermektedir.

Gelişen ülkelere  Çin, Rusya, Kore, Brezilya ve Türkiye'yi örnek olarak alıyoruz. Bunlara eklenecek daha çok ülke vardır; örneğin, Meksika, Vietnam, Endonezya, Güney Afrika vb.

Ayrıca belirtilmediyse kullanılan kaynak:
http://www.finanz-links.de/frames/fr_indizes_aktien_welt_wirtschaft_fr.htm?http://www.finanz-links.de/wirtschaft
Bu web sitesinden çok sayıda veriye ulaşabilirsiniz. Aşağıdaki tablo ve grafikler, söz konusu bu siteden alınan verilerden oluşturulmuştur.
 
1-Tarımda Artı Değerin GSYİH'daki Payına Göre Yapısal Değişim

1.1-Önde gelen emperyalist ülkelerde tarımda artı değerin GSYİH'daki 
      payı


Bu ülkelerin yanı sıra Kanada, İtalya, Hollanda, Finlandiya, Norveç, İsveç, İsviçre, Belçika gibi ülkelerde de tarımda elde edilen artı değer, verili yıllar içinde her bir ülke için farklı oranlarda sürekli önemsizleşmiştir ve dünya GSYİH'sında tarımın payının altında kalmıştır. Dünya GSYİH'sında tarımın payı 1970'de yüzde 8,9'dan 2007'de yüzde 3'e düşmüştür; yaklaşık 3 misli bir azalma. Verili yıllar içinde tarımda elde dilen artı değerin GSYİH'daki payında azalma ABD açısında 2,7; Japonya açısından 4,6; Almanya açısında  4,1; Fransa açısında 4 ve İngiltere açısında da 4,1 misli olmuştur. Bu gelişmeyi şöyle de yorumlayabilirsiniz: Bu ülkelerde veya tarımda elde edilen artı değerin GSYİH'daki payının oldukça düşük olduğu ülkelerde devrimin köylülük; bu anlamda tarım ve tarımda kolhoz mülkiyeti diye bir sorunu kalmamıştır.


Önde gelen emperyalist ülkelerde tarımda üretilen artı değerin GSYİH'daki payı
Yıllar
ABD
Japonya
Almanya
Fransa
İngiltere
Dünya
1970
3,5
6,4
3,7
8,1
2,9
8,9
1980
2,9
3,8
2,4
4,9
2,1
6,6
1990
2,1
2,6
1,5
4,2
1,8
5,4
2000
1,2
1,8
1,3
2,8
1
3,6
2005
1,3
1,5
0,9
2,3
0,7
3,2
2007
1,3
1,4
0,9
2
0,7
3

1.2-Gelişen ülkelerde tarımda artı değerin GSYİH'daki payı






“Gelişen” ülkeler veya “yüksele pazarlar” diye tanımlanan ülkelerde tamamen farklı bir durumla karşı karşıyayız. Her şeyden önce bu ülkelerde de tarımda elde edilen artı değerin GSYİH'daki payı verili yıllar içinde oldukça hızlı gerilemiştir. 1960-2008 arasında bu pay, Türkiye'de  yüzde 40,2'den yüzde 8,6'ya (4,7 mili bir gerileme); Hindistan'da yüzde  42,3'ten yüzde 17,5'e (2,4 misli bir gerileme); Çin'de yüzde 35,2'den yüzde 11,3'e (3,1 misli bir gerileme); Kore'de yüzde 29,3'ten yüzde 2,5'e (11,7 misli bir gerileme); Brezilya'da yüzde 12,3'ten yüzde 6,7'ye (1,8 misli bir gerileme) ve Rusya'da da 1990-2008 arasında yüzde 16,6'dan yüzde 5'e (3,3 misli bir gerileme) düşmüştür. En dramatik gerileme; ekonomik yapıda en derin altüst oluş Kore'de yaşanmıştır. Tarımda elde edilen artı değerin ülke ekonomisinde oldukça hızlı bir biçimde önem kaybetmesi bunu gösteriyor. İkinci sırada Türkiye yer almaktadır. Türkiye'de de tarım nispeten hızlı bir biçimde ekonomideki önemini kaybetmeye başlamıştır.
Ama buna rağmen bu ve hemen bütün bağımlı, yeni sömürge ülkelerde tarımın GSYİH'daki payı dünya GSYİH'sında tarımın payından daha fazla olmuştur.
Bu veriler emperyalist ülkeler-sanayileşmiş ülkeler ve henüz sanayileşmemiş veya yeteri kadar sanayileşmemiş, büyük çoğunluğu emperyalizme bağımlı, yeni sömürge ülkeler arasında ekonomik, siyasi ve askeri güçten kaynaklanan bir iş bölümünün varlığını gösterir.


Gelişen ülkelerde tarımda artı değerin GSYİH'daki payı
Yıllar
Çin
Hindistan
Kore
Rusya
Brezilya
Türkiye
Dünya
1970
35,2
42,3
29,3
-
12,3
40,2
8,9
1980
30,2
35,7
16,2
-
11
26,5
6,6
1990
27,1
29,3
8,9
16,6
8,1
18,1
5,4
2000
15,1
23,4
4,6
6,4
5,6
11,3
3,6
2005
12,2
19,1
3,3
5,5
5,7
10,8
3,2
2007
11,1
18,1
2,9
5
6
8,7
3
2008
11,3
17,5
2,5
5
6,7
8,6
-

 Tabii bu verilere bakarak bu ülkelerde de bir köylü sorununun kalmadığını söyleyemeyiz. Bunu söyleyebilmek için bu ülkelerde nüfusun şehirleşme oranına bakmak gerekir.

Dünya çapında nüfusun şehirleşme oranı örneğin 1950'de yüzde 29,1'den 2000'de yüzde 47,1'e ve 2010'da da yüzde 51,3'e çıkmıştır. Aynı yıllarda dünya çapında kırsal nüfus da yüzde 70,9'dan yüzde 52,9'a ve yüzde 48,7'ye düşmüştür. (2006, “Bundeszentrale für politische Bildung”, s. 25) Böylece 50-60 yıl içinde dünya nüfusunun şehir-kır  yapılanmasında muazzam bir değişim olmuştur.

Söz konusu ülkelere gelince: Çin'de şehirleşme oranı yüzde 37,97; Hindistan'da yüzde 27,57; Kore'de yüzde 79,89; Rusya'da yüzde 73,33; Brezilya'da yüzde yüzde 81,02 ve Türkiye'de de yüzde 62,47'dir. (Bkz.:http://www.welt-in-zahlen.de/laendervergleich.phtml?indicator=20) Bu veriler, Kore hariç, farklı boyutlarda da olsa bu ülkelerde hesaba katılması gereken bir tarım-köylülük sorununun olduğunu ama tarım ekonomisinden sanayi ekonomisine geçiş bakımından yapısal bir değişime uğradıklarını göstermektedir. Ayrıca bu yapısal değişim, burada belirtmememize rağmen başka bir kısım emperyalizme bağımlı, yeni sömürge ülkeler için de geçerlidir.

2-Sanayide Üretilen Artı Değerin GSYİH'daki Payına Göre Yapısal 
   Değişim

2.1-Önde gelen emperyalist ülkelerde sanayide üretilen artı değerin  
      GSYİH'daki payı



Verili dönem içinde söz konusu bu ülkelerde GSYİH'da sanayide üretilen artı değerin payı küçümsenemeyecek oranlarda gerilemiştir. GSYİH'da sanayide üretilen artı değerin payı en çok İngiltere'de gerilemiştir. Bu ülkeyi Japonya; Almanya; Fransa ve ABD takip etmiştir. Böylece sanayide artı değerin GSYİH'daki payı İngiltere'de yüzde 42,1'den yüzde 23,7'ye (18,4 puanlık bir gerileme); ABD'de yüzde 35,2'den yüzde 21,8'e (13,4 puanlık bir gerileme); Japonya'da yüzde 46'dan yüzde 29,3'e (16,7 puanlık bir gerileme); Almanya'da yüzde 48,1'den yüzde 30,2'ye (17,9 puanlık bir gerileme); Fransa'da yüzde 34,9'dan yüzde 20,4'e (14,5 puanlık bir gerileme) ve dünya ortalaması olarak da yüzde 38,3'ten yüzde 27,7'ye (10,6 puanlık bir gerileme) düşmüştür. Bazı ülkelerde bu pay 1970'de neredeyse yüzde 50'den üçte bire; bazılarında üçte birden beşte bire düşmüştür. Dünya ortalamasındaki gerileme oranının nispeten az olması, başka ülkelerde sanayi üretiminin arttığının bir göstergesidir. Bu ülkelerde GSYİH'da sanayide elde edilen artı değerin payı verili dönem içinde genellikle yüzde 50 bandından yüzde 30 ila yüzde 20 bandına kadar gerilemiştir.


Önde gelen emperyalist ülkelerde sanayide üretilen artı değerin GSYİH'daki payı
Yıllar
ABD*
Japonya
Almanya
Fransa*
İngiltere*
Dünya
1970
35,2
46
48,1
34,9
42,1
38,3
1980
35,3
41,3
41,1
31,8
40,7
37,1
1990
27,9
39,7
37,3
27,1
34,1
33,2
2000
24,2
32,4
30,3
22,9
27,3
29,1
2005
22,3
30,5
29,2
20,7
23,4
28
2007
21,8
29,3
30,4
20,4
23
27,7
2008
-
-
30,2
20,4
23,7
-
*)Bkz.: Ek 1

 GSYİH'da sanayide elde edilen artı değerin payının azalması, açık ki bu ülkelerde sanayisizleşmenin söz konusu olduğunu gösterir. İsterseniz bunu, sermaye, sanayi alanında azami kar elde edemediği için başka alanlara (mali) kaymıştır diye de değerlendirebilirsiniz. Yanlış bir değerlendirme olmaz. Buna aşağıda geleceğiz.

2.2-Gelişen ülkelerde sanayide üretilen artı değerin  GSYİH'daki payı


Bu kategoride ele alınan ülkelerde sanayide üretilen artı değerin GSYİH'daki payında farklı bir gelişmenin olduğunu görüyoruz. Aslında bu ülkeler burjuvazi tarafından “yükselen pazarlar” olarak değerlendirildiği için hepsinde sanayi üretiminin GSYİH'daki payının sürekli ve hızla yükselmesi gerekir. Bu pay Çin'de zaten yüksek ve verili dönem içinde yüzde 40,5'ten yüzde 48,6'ya çıkıyor. Hindistan'da beşte birden (yüzde 20,8) yaklaşık üçte bire (yüzde 28,8); Türkiye'de de yine yaklaşık beşte birden (yüzde 22,5) dörtte bire (yüzde 27,6) ve Kore'de dörtte birden (yüzde 26) üçte biri (yüzde 37,2) çıkıyor. Ama diğer taraftan Rusya ve Brezilya'da sanayide elde edilen artı değerin GSYİH'daki payı azalıyor. Bu azalma 1990'dan itibaren Türkiye ve Kore'de de görülmektedir. Her halükarda bu ülkelerde sanayinin GSYİH'daki payında olağanüstü bir artış olmamıştır.


Gelişen ülkelerde sanayide üretilen artı değerin GSYİH'daki payı
Yıllar
Çin
Hindistan
Kore
Rusya
Brezilya
Türkiye
Dünya
1970
40,5
20,8
26
-
38,3
22,5
38,3
1980
48,2
24,7
36,6
-
43,8
23,8
37,1
1990
41,3
26,9
41,6
48,4
38,7
32,2
33,2
2000
45,9
26,2
38,1
37,9
27,7
31,5
29,1
2005
47,7
28,8
37,7
39,1
29,3
28,5
28
2007
48,5
29,5
37,1
37,7
27,7
28,3
27,7
2008
48,6
28,8
37,1
37,2
28
27,6
-

1970-2008 arasında, 37-38 sene içinde bu emperyalist ve gelişen ülkelerin, sanayide elde edilen artı değerin GSYİH'daki payı bakımından konumları tamamen değişmiştir. ABD ve Fransa, sanayide elde edilen artı değerin GSYİH'daki payı bakımından söz konusu bu gelişen ülkelerin hepsinden de geride durumdalar. Japonya  ve Almanya, ancak Hindistan, Brezilya ve Türkiye'nin önünde.


Önde gelen emperyalist ülkelerde sanayide üretilen artı değerin GSYİH'daki payı
Yıllar
ABD
Japonya
Almanya
Fransa
İngiltere
Dünya
1970
35,2
46
48,1
34,9
42,1
38,3
2007
21,8
29,3
30,4
20,4
23
27,7
2008
-
-
30,2
20,4
23,7
-
Gelişen ülkelerde sanayide üretilen artı değerin GSYİH'daki payı
Yıllar
Çin
Hindistan
Kore
Rusya
Brezilya
Türkiye
1970
40,5
20,8
26
-
38,3
22,5
2007
48,5
29,5
37,1
37,7
27,7
28,3
2008
48,6
28,8
37,1
37,2
28
27,6

Tarım sektöründeki değişim de göz önünde tutulursa sanayi üretiminin GSYİH'da artan payı gelişen bu ülkelerde ekonomide geriye dönüşümü olmayan bir yapısal değişimin gerçekleşmiş olduğunu gösterir. Bu türden veriler, bu ve benzer konumda olan başka ülkelerin tarım-sanayi ülkesi olmaktan çıkarak sanayi-tarım ülkesi olma özelliği kazandıklarını gösterir; geriye dönüşümü olmayan gelişme işte tam da budur (Türkiye ekonomisi bu değişimi geçen yüzyılın '80'li yıllarında yaşadı. Bkz.: İ. Okçuoğlu, “Türkiye'de Kapitalizmin Gelişmesi ve İç Pazarın Oluşma Süreci”, kitap 3). Krizden dolayı yabancı sermaye gidebilir; montaj sanayi değerlendirmesi yapıyorsanız, yabancı sermaye monte ettiği sanayii söküp götürebilir, ama toplumda sanayileşmeden; kapitalist ilişkilerden kaynaklana değişimi de alıp götüremez!

3-Hizmet Sektörünün GSYİH'daki Payına Göre Yapısal Değişim 
   (Asalaklığa Doğru Gelişme)

Hizmet sektöründe (ticaret, nakliyat, telekomünikasyon, turizm, mali işler, eğitim, sağlık vs.) genel anlamda artı değer üretimi olmaz. Ancak hizmet sektörünün hangi alanlarında artı değer üretiminin olduğu, sermayenin çoğaldığı ve hangi alanlarında her hangi bir artı değerin üretilmediği; bu anlamda GSYİH'ya bir katkının sağlanmadığı ayrıntılı bir analiz sorunudur. Bu analizi burada yapmamız yazının kapsamını genişletecektir. Aşağıdaki değerlendirmeleri sorunun bu yönünü göz önünde tutarak yapıyoruz.

3.1-Önde gelen emperyalist ülkelerde hizmet sektörünün  GSYİH'daki 
      payı


Hizmet sektörü bazında emperyalist ülkeleri ve sanayileşmiş ülkeleri iki gruba ayırabiliriz. Birinci grupta hizmet sektörünün GSYİH'daki payının oldukça yüksek olduğu; dünya ortalamasının üzerinde olduğu ve ikinci grupta da aynı sektörün GSYİH'daki payının birinci gruba göre nispeten düşük olduğu; dünya ortalaması kadar veya onun altında olduğu ülkeler yer almaktadır.

Bu grupta yer alan ülkelerde hizmet sektörünün GSYİH'ya katkısı 1970'lerde yüzde 55 ila yüzde 60 arası iken 2008'de bu oran yüzde 70 ila yüzde 80 arasında değişiyordu. Diğer bir ifadeyle: 1970'de söz konusu bu ülkelerde hizmet sektörü, GSYİH'nın yarıdan fazlasını oluşturuyordu; 2008'e gelindiğinde üçte ikisi ila beşte dördünü oluşturuyordu. Bu veriler bu ülkelerin sanayisizleşmede bayağı yol katettiklerini; ekonomilerini daha ziyade “paradan para kazanma” üzerine inşa ettiklerini; faizle, rantla, başka ülkeleri mali talanla varlıklarını sürdürdüklerini göstermektedir.


Hizmet sektörü gelirlerinin GSYİH'daki payının dünya ortalamasının üzerinde olan bazı emperyalist ve sanayileşmiş ülkeler
Yıllar
Fransa
ABD
İngiltere
Hollanda
İsviçre
İsveç
Dünya
1970
57
61,2
55
56,6
-
57,5
52,9
1980
63,3
63,6
57,2
63,1
-
63,9
56,3
1990
68,7
70,1
64,1
66,2
65,1
65,5
61,4
2000
74,3
74,6
71,7
72,4
71,1
69,4
67,3
2005
76,6
76,4
75,9
73,7
71,6
71,2
68,9
2008
77,6
76,9
75,6
72,9
70,8
70,5
69,3 (2007)

İkinci grupta yer alan ülkelere gelince:



Bu grupta yer alan ülkelerde hizmet sektörünün GSYİH'ya katkısı ya dünya otalamasına oldukça yakın oranlarda ya da biraz daha az. Bu gruba giren emperyalist ve sanayileşmiş ülkelerde 1970'de  hizmet sektörünün GSYİH'ya katkısı, Kanada ve Norveç hariç, yüzde  47 ila yüzde 53 arasında değişiyordu. 2008'e gelindiğinde bu oranlar İtalya'da yüzde 70'e; Japonya'da yüzde 69,3'e (2007); Almanya'da yüzde 69'a; Kanada'da yüzde 66,1'e (2004); Finlandiya'da yüzde 64,9'a ve dünya ortalaması olarak da yüzde 69,3'e (2007) çıkarken Norveç'te 1970'de yüzde 62,5'ten 2008'de yüzde 52,6'ya düşmüştür.

Her iki grupta yer alan ülkelerde hizmet sektörünün GSYİH'ya katkı oranları arasındaki fark 2008'e gelindiğinde kapanmamıştır. İkinci grupta yer alan ülkelerde sanayide elde edilen artı değerin GSYİH'daki payı birinci grupta yer alanlarınkinden daha yüksektir. 2008 itibariyle (ikinci grupta) bu oran İtalya'da yüzde 27; Japonya'da yüzde 29,3 (2007); Almanya'da yüzde 30,2; Kanada'da yüzde 31,4 (2004); Finlandiya'da yüzde 32,4 ve Norveç'te de yüzde 46,2 idi. Birinci grupta yer alan ülkelerde ise bu oran 2008 itibariyle Fransa'da yüzde 20,4; ABD'de yüzde 21,8 (2007); İngiltere'de yüzde 23,7; Hollanda'da yüzde 25,5; İsviçre'de yüzde 28 (2007) ve İsveç'te de yüzde 27,9 oranındaydı. Son üç ülkede GSYİH'ya katkı hem sanayide hem de hizmet sektöründe yüksek oranlardaydı.


Hizmet sektörü gelirlerinin GSYİH'daki payının dünya ortalaması civarında ve altında olan bazı emperyalist ve sanayileşmiş ülkeler
Yıllar
İtalya
Japonya
Dünya
Almanya
Kanada
Finlandiya
Norveç
1970
52
47,6
52,9
48,2
60,2
49
62,5
1980
55,9
54,9
56,3
56,5
58,8
51,9
56,8
1990
64,4
57,8
61,4
61,2
65,8
60,3
62,6
2000
68,8
65,8
67,3
68,5
64,5
62,8
56
2005
70,9
68
68,9
70
66,1 (2004)
65,7
55,6
2008
71
69,3 (2007)
69,3 (2007)
69
-
64,9
52,6

Bu veriler bu ülkelerin üretimden kopuşunu, sermayenin üretim dışı alanlara kaymasını, asalaklaşmasını gösterir.  Lenin'in “Emperyalizm” yapıtında kapitalizmde çürüme ve asalaklık üzerine tespitleri bu ülkelerdeki gelişmelerle bir kez daha doğrulanmıştır.

Gerçekten de kapitalizm işe küçük tefecilikle başlamış ve gelişme çizgisini büyük tefecilikle sonlandırmaktadır.(Lenin; Emperyalizm; “Sermaye ve mali oligarşi” bölümünden) Salt üretimden giderek kopma ve dünyanın önde gelen ülkeleri olma durumu, mevcut zenginliklerinin kaynağının ne olduğunu gösterir.
O dönemdeki özelliğinden dolayı Lenin,  “sömürgeci İngiliz emperyalizminden farklı olarak, Fransız emperyalizmini, tefeci olarak adlandırabiliriz” diyordu (Agk. ”Sermaye ihracı” bölümünden). Bugün söz konusu bu ülkelerin hepsi birer tefecidir; bu ülkeler dünyayı, üretim üzerinden değil mali ilişkiler, araçlar (sermaye ihracı, borçlandırma vs.) üzerinden haraca bağlamışlardır.
Bu ülkelerin en büyük sermaye ihracatçısı durumunda olmaları (bu konuyu aşağıda ayrıca ele alacağız), en büyük borsaların bu ülkelerde bulunması; bu ülkelerin dünya mali ilişkilerinin birer merkezi durumunda olmaları tesadüf değildir. Bu devletler Lenin'in tanımladığı gibi gerçekten birer “rantiye devlet”tir, “tefeci devlet”tir.
“Emperyalizmin başta gelen ekonomik temellerinden biri olan sermaye ihracı, rantiye tabakasının üretimden kopuşunu daha da artırır ve denizaşırı bazı ülkelerin ve sömürgelerin emeğinin sömürüsüyle yaşayan ülkenin topuna asalaklık damgasını vurur.
Rantiyelerin elde ettiği gelir, dış ticaret gelirinden,.... daha fazladır! Emperyalizmin ve emperyalist asalaklığın esası budur işte.
Bunun için, "rantiye-devlet"  ya da tefeci-devlet kavramı, emperyalizmi işleyen iktisat yazınında, sık sık kullanılan bir deyim olmuştur. Dünya, bir avuç tefeci devlete ve bir borçlu devletler çoğunluğuna bölünmüş bulunmaktadır” (Lenin; Agk, “Kapitalizmin asalaklığı ve çürümesi” bölümünden).
Yukarıdaki veriler, bu ülkelerin maddi değerlerin üretiminden ne denli kopmuş olduklarını gösteriyor. Ama buna rağmen dünyanın zenginliklerini talan edebiliyorlarsa bunun bir nedeni olmalıdır. O nedeni Lenin emperyalizmin ortaya çıkan bir eğilimi olarak tanımlıyordu: “Burjuvazinin, gitgide artan bir ölçüde sermaye ihracından gelen kazançlar ve "kupon kırpmak"la yaşadığı, "rantiye-devlet"in, tefeci-devletin yaratılması, gitgide daha belirgin biçimde emperyalizmin eğilimlerinden biri olarak ortaya çıkmaktadır. Ancak, bu çürüme eğiliminin, kapitalizmin hızlı gelişmesini önleyeceğini sanmak yanlış olur” (Agk. “Tarihte emperyalizmin yeri” bölümünden).
Lenin'in o zaman için “ortaya çıkmaktadır” dediği eğilim bugün emperyalist sistem gerçekliğini yansıtmaktadır. Aynı yerde Lenin, kapitalizmin çürümesinin onun gelişmesi önünde bir engel olarak görenlere de bir uyarıda bulunuyor: Kapitalizm çürüyebilir, ama bu çürüme onun “hızlı gelişmesini” önleyemez. Nitekim emperyalizm aşamasında kapitalizm 100 seneden fazladı çürüyor, ama aynı zamanda gelişiyor.
Evet, bu veriler söz konusu bu devletlerin birer rantiye devlet olduklarını, çürüyen kapitalizmin devleti olduklarını göstermektedir. (Lenin; agk. “Kapitalizmin asalaklığı ve çürümesi” bölümünden)

Tabii, kapitalizmin çürümüşlüğünden, asalaklığından, sermayenin maddi değerlerin üretiminden kopuşundan onun kendiliğinden çökeceği sonucunu çıkartanlar da var. Ama kapitalizmin çürümüşlüğü ne kadar doğruysa kendiliğinden çökmeyeceği de o kadar doğrudur. Yine Lenin'in deyimiyle “belki bu çürüme durumunu oldukça uzun bir süre sürdürecek”tir (Lenin; Agk, “Kapitalizmin asalaklığı ve çürümesi” bölümünden). Onun çöküşü, tarih sahnesinden yok olması ancak ve ancak öznel faktörün eseri olacaktır.

3.2-Gelişen ülkelerde hizmet sektörünün  GSYİH'daki payı



Gelişen ülkelerde hizmet sektörünün GSYİH'daki payı yukarıda belirtilen iki grup ülkeninkinden daha azdır. Bunun ülkenin sanayileşme derecesiyle de doğrudan ilişkisi vardır. Veriler, hızla sanayileşen bu ülkelerde hizmet sektörünün GSYİH'daki payının da hızlı arttığını göstermektedir. 1970'de 2008'e bu pay Brezilya'da yüzde 49,4'ten yüzde 65,3'e (15,9 puanlık bir artış);Türkiye'de yüzde 37,3'ten yüzde 63,7'ye (26,4 puanlık bir artış); Kore'de yüzde 44,7'den yüzde 60,3'e (15,67 puanlık bir artış); Rusya'da yüzde (1990) 35'ten yüzde 57,8'e (22,8 puanlık bir artış); Hindistan'da yüzde 36,9'dan yüzde 53,7'ye (16,8 puanlık bir artış) ve Çin'de de yüzde 24,3'ten yüzde 40,1'e (15,5 puanlık bir artış) çıkmıştır. Hizmet sektörünün GSYİH'daki payının en hızlı arttığı ülke Türkiye'dir. Onu Rusya takip ediyor. Çin'in geçmişteki sosyo-ekonomik yapısından dolayı hizmet sektörünün GSYİH'daki payı, diğer ülkelerle karşılaştırıldığında oldukça azdır.

Tarihsel gelişme, sanayileşmenin sonuç itibariyle hizmet sektöründe kaçınılmaz bir şişmeye neden olduğunu göstermektedir. Bu ülkelerle yukarıda belirtilen ikinci gruptaki emperyalist ve sanayileşmiş ülkeler arasında  hizmet sektörünün GSYİH'ya katkısı bakımından çok büyük bir fark yoktur.


Gelişen ülkelerde hizmet sektörünün GSYİH'daki payı
Yıllar
Dünya
Brezilya
Türkiye
Kore
Rusya
Hindistan
Çin
1970
52,9
49,4
37,3
44,7
-
36,9
24,3
1980
56,3
45,2
49,7
47,3
-
39,6
21,6
1990
61,4
53,2
49,8
49,5
35
43,8
31,5
2000
67,3
66,7
57,2
57,3
55,6
50,5
39
2005
68,9
65
60,7
59
55,3
52,2
40,1
2008
69,3 (2007)
65,3
63,7
60,3
57,8
53,7
40,1

4-İhracatın  GSYİH'daki Payına Göre Yapısal Değişim

4.1-Önde gelen emperyalist ülkelerde ihracatın  GSYİH'daki payı


ABD ve Japonya, dünyanın en büyük ihracatçı ülkeleri olarak bilinir. Bunun bir yanılgı olduğunu bu verilerden anlıyoruz. Bu ülkeler aynı zamanda kendi ürünleri için muazzam bir iç pazardır, dolayısıyla üretimlerinin çok önemli bir kısmını ülke içinde tüketiyorlar. Bu nedenle Amerikan GSYİH'sında ihracatın payı 1970'den 2007'ye ancak 6,2 puan ve Japonya'nınkinde de (2007) 7 puan artarken, bu artış 1970'den 2008'e Almanya açısından neredeyse üç misliydi (30,8 puan); Fransa açısından 10,7 puan ve İngiltere açısından da 6,6 puandı. Dünya çapında GSYİH'da ise ihracatın payı 15,3 puan artıyordu.


Önde gelen emperyalist ülkelerde ihracatın GSYİH'daki payı (Mal ve hizmet ihracı)
Yıllar
ABD
Japonya
Almanya
Fransa
İngiltere
Dünya
1970
5,8
10,6
16,4
15,7
22,3
13,6
1980
10,1
13,7
20,2
21
27,1
18,7
1990
9,6
10,5
24,8
21,2
24
19
2000
11,2
11
33,4
28,6
27,6
24,5
2005
10,6
14,3
41,1
26,1
26,4
27
2007
12,1
17,6
46,9
26,5
26,4
28,9
2008
-
-
47,2
26,4
28,9
-

Bu veriler, ihraç yapmayan bir Amerikan ve Japon ekonomisinin iç pazara yüklenerek belli bir dönem ayakta kalabileceğini, ama başta Alman olmak üzere Fransız ve İngiliz ekonomilerinin ihracatsız pek var olamayacaklarını göstermektedir. Özellikle Almanya'da ihracatın GSYİH'nın neredeyse yarısını oluşturması bu ülkenin dünya ekonomisindeki gelişmelere ne denli bağımlı olduğunu gösterir.
GSYİH'da ihracatın payının dünya çapında hızlı artışı, diğer ülkelerde ihracatın hızlı artışından kaynaklanmaktadır.

4.2-Gelişen ülkelerde ihracatın  GSYİH'daki payı




Gelişen ülkeler, GSYİH'da ihracatın payı bakımından adeta bir devrim gerçekleştirmişler. Sadece 38 sene içinde GSYİH'da ihracatın payı Çin'de 14 misli (34 puan); Hindistan'da yaklaşık 6 misli (18,9 puan); Kore'de yaklaşık 4 misli (39,3 puan) Rusya'da (1990) 1,6 misli (12,5 puan); Brezilya'da 2 misli (7,3 puan) ve Türkiye'de de yaklaşık 5,5 misli (19,5 puan) artıyor. Brezilya hariç, önem sırasına göre başta Kore ve Çin olmak üzere Rusya, Hindistan ve Türkiye ekonomilerinde ihracatın belirleyici olduğu açıktır.  GSYİH'da ihracatın payının çok hızlı artması ve önemli olması, aşağıda da göreceğimiz gibi, bu ülkelerin sanayileşmede devasa adımlar atmış olduklarını gösterir. Bu veriler, bu ülke ekonomilerinde yapısal değişimin gerçekleşmiş olduğunu da göstermektedir.


Gelişen ülkelerde ihracatın GSYİH'daki payı
Yıllar
Çin
Hindistan
Kore
Rusya
Brezilya
Türkiye
Dünya
1970
2,6
3,8
13,6
-
7
4,4
13,6
1980
10,6
6,2
32,1
-
9,1
5,2
18,7
1990
19
7,1
28
18,3
8,2
13,4
19
2000
23,3
13,2
38,6
44,1
10
20,1
24,5
2005
37,4
19,9
39,3
35,2
15,1
21,9
27
2007
39,7
21,2
41,9
30,3
13,7
22,3
28,9
2008
36,6
22,7
52,9
30,8
14,3
23,9
-

Aşağıdaki karşılaştırmalı veriler, her iki grupta GSYİH'da ihracatın verili dönem başında ve sonunda önemini, gelişme hızını göstermektedir. Bu aynı zamanda gelişen ülkelerde ihracatın dünya ihracatında artan önemini de göstermektedir.


Önde gelen emperyalist ülkelerde ihracatın GSYİH'daki payı (mal ve hizmet ihracı)
Yıllar
ABD
Japonya
Almanya
Fransa
İngiltere
Dünya
1970
5,8
10,6
16,4
15,7
22,3
13,6
2008
12,1 (2007)
17,6 (2007)
47,2
26,4
28,9
28,9 (2007)
Gelişen ülkelerde ihracatın GSYİH'daki payı
Yıllar
Çin
Hindistan
Kore
Rusya
Brezilya
Türkiye
1970
2,6
3,8
13,6
-
7
4,4
2008
36,6
22,7
52,9
30,8
14,3
23,9

Burada belirtilen gelişen ülkeler ihracatın GSYİH'daki payı bakımından ABD ve Japonya ile değil, diğer emperyalist ülkelerle karşılaştırılabilir. Veriler, Çin, Hindistan, Kore, Brezilya ve Türkiye gibi ülkelerin ihracatın GSYİH'daki payı bakımından bir Almanya'dan, Fransa ve İngiltere'den hiç de geri olmadıklarını göstermektedir.

5-Meta Ticaretinin GSYİH'daki Payına Göre Yapısal Değişim

5.1-Önde gelen emperyalist ülkelerde meta ticaretinin  GSYİH'daki payı


Bu karşılaştırma ekonomide sanayileşmenin ve sanayisizleşmenin de bir göstergesidir. Sadece meta ürünlerinin ticaretinin GSYİH'daki oranı o ülkede neyin daha ziyade ticarete konu olduğunu gösterir.

1970'li yılların başında belirginleşen emperyalist ülkelerde ekonomide büyüme oranlarındaki genel küçülme eğiliminden dolayı ve  1974/75 dünya ekonomik krizinden sonra tekellerin yoğun üçlü tedbiri (ihracatta, yatırımlarda ve rasyonelleştirmede yoğunlaşma) uygulamaya koymalarından önce yaklaşan krizin de etkisiyle ihracata yüklenmelerini verilerde görüyoruz. 1970-1973 arası ihracat ve meta ticareti verilerini 1974 verileriyle karşılaştırdığımızda 1974 yılının kırılma yılı olduğunu; bu yıla kadar sıçramalı bir gelişmenin olduğunu görüyoruz. İhracata yüklenme bir biçimde; inişler-çıkışlar göstererek, istikrarsızca 1980'li yılların  yarısına kadar devam etmiştir.

1970-2008 arasında GSYİH'da meta ticaretinin payı ABD'de  2,8 misli; Japonya'da yaklaşık 1,7 misli; Almanya'da yaklaşık 2,1 misli; Fransa'da  1,8 misli; İngiltere'de 1,2  ve dünya ortalamasında da 2,4 misli artmıştır.


Önde gelen emperyalist ülkelerde meta ticaretinin GSYİH'daki payı
Yıllar
ABD
Japonya
Almanya
Fransa
İngiltere
Dünya
1970
8,4
18,8
35,2
25,3
33,1
21,5
1974
14,1
25,6
41,2
35,1
46,7
31,5
1980
17,4
25,8
45,5
36,3
41,6
36,4
1984
14,6
24,3
53,2
38,8
45,3
32,5
1990
15,8
17,3
45,3
36,2
40,3
32,2
2000
20,9
18,4
55,2
50,2
42,9
41
2005
21,3
24,4
62,7
45,1
39,4
47
2007
23,2
30,5
71,7
45,2
37,9
51,2
2008
23,8
31,4
73,2
46,1
40,8
52,5

Meta ticaretinin GSYİH'ya oranları bu ticaretin söz konusu bu ülkeler açısından ne denli önemli olduğunu da gösterir. Almanya'da meta ticareti GSYİH'nın üçte ikisini; ABD'de beşte birini; Japonya'da üçte birini; biraz abartırsak Fransa ve İngiltere'de yarısını ve dünya ortalamasının da yarısını oluşturuyordu.

5.2-Gelişen ülkelerde meta ticaretinin  GSYİH'daki payı





Meta ticaretinin GSYİH'daki payı bakımından gelişen ülkelerin bazılarında (Çin, Hindistan ve Türkiye) olağanüstü denebilecek sıçramalı bir gelişme olmuştur: 1970-2008 arasında  meta ticaretinin GSYİH'daki payı Çin'de  11,8 misli; Hindistan'da 6 misli: Kore'de  2,9 misli; Rusya'da 1,5 misli (1994-2008), Brezilya'da 1,8 misli ve Türkiye'de 5,8 misli artmıştır.
Meta ticaretinin GSYİH'daki payındaki artış oranlarının nispeten düşüş olduğu  Kore, Rusya ve Brezilya'da meta ticaretinin GSYİH'daki payındaki artış, emperyalist ülkelerdeki artıştan hiç aşağı değildir.


Gelişen ülkelerde meta ticaretinin GSYİH'daki payı
Yıllar
Çin
Hindistan
Kore
Rusya
Brezilya
Türkiye
Dünya
1970
5
6,8
32
-
13,2
7,8
21,5
1980
20,1
12,8
62
-
19,2
16,5
36,4
1990
32,3
13,1
51
29,9 (1994)
11,7
23,4
32,2
2000
39,6
20,4
62
57,8
17,7
30,8
41
2005
63,6
29,9
65
48,3
22,2
39,3
47
2007
64,3
30,9
69
44,6
21,5
42,8
51,2
2008
59,2
40,6
92
45,5
24,2
45,4
52,5

Gelişen ülkelerle ilgili bu verilerde sanayileşmede bu ülkelerin katetmiş oldukları mesafeyi de görüyoruz; nihayetinde burada söz konusu olan üretilmiş maldır, metadır. Pazarlanan meta da ancak ve ancak sanayisel üretilebilir.


Önde gelen emperyalist ülkelerde meta ticaretinin GSYİH'daki payı
Yıllar
ABD
Japonya
Almanya
Fransa
İngiltere
Dünya
1970
8,4
18,8
35,2
25,3
33,1
21,5
2008
23,8
31,4
73,2
46,1
40,8
52,5
Misli artış
2,8
1,7
2,1
1,8
1,2
2,4
Gelişen ülkelerde meta ticaretinin GSYİH'daki payı
Yıllar
Çin
Hindistan
Kore
Rusya
Brezilya
Türkiye
1970
5
6,8
32
-
13,2
7,8
2008
59,2
40,6
92
45,5
24,2
45,4
Misli artış
11,8
6
2,9
1,5
1,8
5,8
1970-2008 arasında; dönemin başıyla sonunu karşılaştırdığımızda meta ticaretinin ve bu ticaretin GSYİH'daki payının gelişen ülkelerde daha önemli olduğunu görürüz. Yukarıdaki verilerden bunu anlıyoruz ve bu veriler, söz konusu bu gelişen ülkelerde ekonomide köklü yapısal değişimin olduğunu gösterir.

6-Yüksek Teknoloji İhracatının Meta İhracatındaki Payına Göre Yapısal Değişim

6.1-Önde gelen emperyalist  ülkelerde yüksek teknoloji ihracatının meta ihracatındaki payı



Bu alanda farklı bir durumla karşı karşıyayız. Söz konusu bu emperyalist ülkelerde yüksek teknoloji ihracatının meta ihracatındaki payı, verili dönemde ABD, Japonya ve İngiltere'de olduğu gibi ya azalmakta ya da Almanya ve Fransa'da olduğu gibi oransal olarak az artmakta. Söz konusu pay, ABD'de yüzde 33'ten yüzde 27,1'e (5,9 puanlık bir azalma), Japonya'da yüzde 23,8'den yüzde 17,9'a (5,9 puanlık bir azalma) ve İngiltere'de de yüzde 23,6'da yüzde 19,3'e 84,3 (4,3 puanlık bir azalma) düşüyor. Almanya'da yüzde 11,1'den yüzde 13,5'e (2,4 puanlık bir artış) ve Fransa'da da yüzde 16,1'de yüzde 20,2'ye (4,1 puanlık bir artış) çıkıyor. Dünya ortalaması ise önce artıyor ve sonra 2008'de 1970'deki seviyesine düşüyor.

Bu durumdan çıkartılması gereken tek sonuç: Emperyalist ülkeler yüksek teknoloji tekelini ellerinde tutmak için; yüksek teknolojiye bağlı olarak başka teknolojilerin başka ülkeler tarafından geliştirilmesini engellemek için bu teknoloji ihracatını stratejik bir sorun olarak ele alıyorlar.


Önde gelen emperyalist ülkelerde yüksek teknoloji ihracatının meta ihracatındaki payı
Yıllar
ABD
Japonya
Almanya
Fransa
İngiltere
Dünya
1990
33
23,8
11,1
16,1
23,6
17,4
2000
33,7
28,3
18
24,3
32,1
23,1
2005
29,9
22,5
17
20
28
20,5
2007
28,5
19
14,2
18,9
19,5
18,6
2008
27,1
17,9
13,5
20,2
19,3
17,4

6.2-Gelişen  ülkelerde yüksek teknoloji ihracatının meta ihracatındaki  
      payı



Gelişen ülkelerde verili dönemde teknoloji ihracatının meta ihracatındaki payı, bu ülkeler açısından genel bir trendi ifade etmiyor. Örneğin 1990-2008 arasında Çin'de (1992-2008) yüksek teknoloji ihracatının meta ihracatındaki payı 4,7 misli artarken, bu pay Hindistan'da  yaklaşık 2,4; Kore'de (1990-2007) yaklaşık 1,9; brezilyada yaklaşık 1,7 misli artıyor. Türkiye'de ancak 0,5 puanlık bir artış söz konusuyken, Rusya'da (1996-2008)  bu pay 2.9 puan azalıyor. Dünya ortalamasında ise bir değişim olmuyor.
 
Gelişen ülkelerde yüksek teknoloji ihracatının meta ihracatındaki payı
Yıllar
Çin
Hindistan
Kore
Rusya
Brezilya
Türkiye
Dünya
1990
6,1(1992)
2,4
17,8
9,4 (1996)
7,1
1,2
17,4
2000
18,6
4,8
34,8
17,2
18,6
4,9
23,1
2005
30,6
4,7
32,3
8,1
12,8
1,5
20,5
2007
29,7
5,3
33,4
6,9
11,9
2
18,6
2008
28,7
5,7
-
6,5
12
1,7
17,4

6.3-Teknoloji ihracatı karşılaştırması



Yüksek teknoloji ihracatının meta ihracatındaki payının yüksek olduğu gelişen ülkelerle bazı emperyalist ülkeleri karşılaştırırsak:  Çin ve Kore, söz konusu bu üç emperyalist ülkeden hiç de geri değil. 2007/2008 itibariyle bu iki ülkede, ABD'ye, Almanya ve Japonya'ya nazaran meta ihracatında yüksek teknoloji ihracatının payı yüksek. Grafikte ve tabloda bu durumu görüyoruz.

Bazı “gelişen” ve “gelişmiş” ülkelerde yüksek teknoloji ihracatının meta ihracatındaki payı
Yıllar
ABD
Japonya
Almanya
Çin
Kore
Dünya
1990
33
23,8
11,1
6,1(1992)
17,8
17,4
2000
33,7
28,3
18
18,6
34,8
23,1
2005
29,9
22,5
17
30,6
32,3
20,5
2007
28,5
19
14,2
29,7
33,4
18,6
2007
27,1
17,9
13,5
28,7
-
17,4