SSCB'DE
SOVYET TOPLUMUNUN VE İKTİDARININ ZAFERİ - GÖSTERGELER
(100.
YILINDA BÜYÜK SOSYALİST EKİM DEVRİMİ)
2. Makale
Bu
makalede giriş olarak Marksist-Leninist politik ekonomi, hangi
üretim biçimi olursa olsun ekonomide yasaların nesnelliği üzerine
kısa da olsa duracağız. Ne de olsa söz konusu olan, Ekim Devrimi
sonucunda kurulan bir sistemle karşı karşıyayız; bu sistemin
ortaya koyduğu gerçekler nasıl ki ölçülebilirse, aynı zamanda
teorik olarak da temellendirilebilir, açıklanabilir. Bu, söz
konusu sistemin sosyalist olum olmamasından bağımsız olarak
böyledir; adı sosyalizm olsun veya olmasın, önemli olan bundan
ziyade, inşa edilenin ne olduğudur, kimin nasıl inşa ettiğidir;
mülkiyetin karakterindeki değişimin sınıfsal olup olmadığıdır,
mülkiyetin toplumsallaşma derecesidir. Bu soruların toplamına
veya bu sorulara cevap vermede bize Marksist-Leninist politik ekonomi
yol göstermektedir. Bu politik ekonominin bazı özelliklerine
değinerek SSCB'de
Sovyet
toplumunun ve iktidarının zaferinin
ölçülebilirliğini bazı temel
göstergelerle açıklamaya
çalışacağız.
İşçi
sınıfının çıkarları, toplumsal gelişmenin nesnel seyriyle
uyumluluk içindedir. Onun çıkarları, toplumun kapitalist
boyunduruktan kurtuluşuyla aynılaşmıştır. Bu nedenle, bu
sınıfın politik ekonomisi, gerçek bilimsel politik ekonomidir. Bu
nedenle, işçi sınıfının politik ekonomisi; sosyalizmin politik
ekonomisi sıkı bilimseldir, tutarlı devrimci öze sahiptir. Bu,
Marksist-Leninist politik ekonomidir.
Marksist-Leninist
politik ekonomi, devasa örgütleyici ve harekete geçirici bir güce
sahiptir. Onun bu gücü, toplumun ekonomik gelişme yasalarını
açığa çıkartmasında, kapitalist toplumun kaçınılmaz olarak
devrimci mücadeleyle sosyalist topluma dönüştürüleceğinde
görülür.
Devrimin
diyalektiği; sınıfların konumu politik ekonomiden ayrı olarak
ele alınamaz.
Marksist-Leninist
politik ekonomi, insan toplumu tarihinin, toplumun yasal gelişme
süreci doğrultusunda basit biçimlerinden daha yüksek biçimlerine
doğru gelişeceğini göstermiştir. Gelişmenin böyle olması ve
başka türlü olmaması, insanların iradesinden bağımsız olarak
var olan ve etkide bulunan tarihsel materyalizmin yasalarının
içeriğinde aranmalıdır. Her bir toplum formasyonu, insanlık
tarihinin ileriye doğru gelişmesinin belli bir aşamasını ifade
eder. Bu anlamda, insanlık tarihinde şimdiye kadar beş üretim
biçimi; toplum formasyonu yaşanmıştır: İlkel toplum, köleci
toplum, feodal toplum, kapitalist toplum ve sosyalist toplum
(komünist toplumun ilk aşaması).
Marksist-Leninist
politik ekonomi, ilkel toplum ve sosyalizm/komünizm dışında bütün
ekonomik toplum formasyonlarının, üretim araçlarının özel
mülkiyetin şu veya bu biçimine dayanan, yani sömürüye dayanan
formasyonlar olduğunu öğretmektedir.
Marksist-Leninist
politik ekonomi, işçi sınıfının, geçmişten devraldığı
ekonominin sosyalist temeller üzerinde nasıl yeniden
şekillendireceğini ve aynı zamanda geriye dönüşün
olabileceğini; sosyalist ekonominin nasıl yeniden yıkılarak
kapitalizmin yeniden inşasının sağlanacağını göstermektedir.
Marksist-Leninist
politik ekonomi, sosyalizmi yıkan, “yeni” üretim ilişkilerinin
karakterini belirleyen, toplumu yeniden kapitalizme götüren nesnel
yasaların neler olduğunu inceler ve bunların kapitalizmin nesnel
ekonomik yasaları olduğunu açıklar.
İşçi
sınıfının siyasi iktidarı ele geçirmesi; proletarya
diktatörlüğünün kurulması, sosyalizmin inşasının olmazsa
olmaz koşuludur. Sosyalist inşanın gelişmesine paralel olarak,
kapitalizme özgü olgular ve etki alanı sınırlı olan
kapitalizmin ekonomik yasaları yok olmaya başlar.
Marksizm-Leninizm,
proletarya diktatörlüğünün zorunluluğunu açıklar,
temellendirir. Üretim ilişkilerinin, üretici güçlerin
karakteriyle uyumluluk yasasından hareketle ve sosyalizmde ekonomik
temel yasayı göz önünde tutarak proletarya diktatörlüğü
koşullarında sosyalizmin politik ekonomisi, ülkenin
sanayileştirilmesini ve kırsal alanda kolektifleştirmeyi
temellendirir.
Her
toplum formasyonunda olduğu gibi, sosyalizmde de ekonomik yasalar
nesneldir. İnsan iradesinden bağımsızdır. Bu yasaların
gereksinimlerini dikkate almamak, inkâra
kalkışmak, kaçınılmaz olarak, ekonomik ve buna bağlı olarak da
toplumsal yaşamın altüst olmasına, zorlukların ve çelişkilerin
açığa çıkmasına neden olur.
Sosyalizmin
ekonomik yasalarını kavramak, sosyalist ekonomide embriyon halinde
olan, gelişen süreçlerin özüne nüfuz etmeyi, toplumu komünizme
doğru götüren gelişmeyi görmeyi olanaklı kılar. Ama aynı
zamanda, sosyalizmde kapitalizme dönüşün maddi koşulları olduğu
için, kapitalizmin ekonomik yasaları, kategorileri,
sınırlandırılmaları ve yok edilmeleri yerine genelleştirilerek,
gelişmelerinin önü açılarak, sosyalist toplumun yeniden
kapitalist topluma dönüştürülmesi de mümkündür. Sovyet
revizyonistleri tam da bunu yapmışlardır.
Marksist-Leninist
politik ekonomi, sosyalizmin temel ekonomik yasasının “gelişmiş
teknik temelinde sosyalist üretimin kesintisiz büyümesi ve
mükemmelleştirilmesiyle bütün toplumun sürekli artan maddi ve
kültürel gereksinimlerinin azami giderilmesinin teminat altına
alınması” (Stalin)
olduğunu öğretir. Bu
öğretinin somutlaşmasını bu makale dizisinde göreceğiz.
Sosyalist
toplumda gelişmenin diyalektiği:
Diğer
bütün toplumlarda olduğu gibi sosyalist toplumun da gelişmesi
materyalist diyalektiğin; tarihsel materyalizmin genel yasalarıyla
uyumluluk içinde gerçekleşir. Diğer bütün toplumlar gibi
sosyalist toplum da, eski nitelikten yeni niteliğe doğru, eskiden
yeniye geçiş olarak, çelişkilerin doğması ve aşılması
yoluyla, eski ile yeni arasındaki, doğan/oluşan ile yok olan
arasındaki mücadele yoluyla gelişir. Ama sosyalist toplumda nesnel
yasaların etkisi, sınıflı, uzlaşmaz yapılı toplumlarda
olduğundan temelden farklıdır.
Uzlaşmaz
sınıfların –sömürücü ve sömürülen sınıflar- doğmasıyla
sınıf mücadelesi, toplumsal gelişmenin itici gücü olmuştur.
Köleci, feodal ve kapitalist toplumların temel özelliği, toplumun
uzlaşmaz sınıflara bölünmüş olması ve toplumun gelişmesinde
uzlaşmaz sınıf mücadelesinin itici güç olmasıdır.
Ancak
sosyalizmde bu durum tamamen değişmiş, uzlaşmaz sınıfların
uzlaşmaz sınıf mücadelesinin yerini, toplumun sosyalist sisteme
özgü nesnel yasalar doğrultusunda gelişmesi almıştır.
Toplum
bilimlerinin ve doğa bilimlerinin yasaları nesneldir, insanların
irade ve bilincinden bağımsız olarak var olurlar ve etkide
bulunurlar. Bunun ötesinde kapitalizmde ekonomik yasalar, etkisi
engellenemez, yönlendirilemez güç olarak etkide bulunurlar.
Kapitalizmde bu yasalar, insanların iradesine hükmederler, örneğin
değer yasasının, artı değer yasasının, kâr
yasasının, rekabet yasasının, üretimde anarşi yasasının,
ekonomik kriz yasasının etkisi böyledir, yıkıcıdır.
Kapitalizmde insanlar, bu yasaların gücünden kurtulamazlar.
Kapitalist toplum, bu yasaların etkisini kontrol etme yeteneğine
sahip değildir. Çünkü üretim araçlarının özel mülkiyette
olması, toplumun bu yasaları kontrol edebilmesini engellemektedir.
Kapitalist
toplum, sınıf mücadelesi yasasının da etkisini yok edemez, bu
yasaya tabidir. Çünkü toplum, uzlaşmaz sınıflardan; burjuvazi
ve proletaryadan oluşmaktadır ve bu iki sınıf arasındaki
mücadele, eskiyle yeni arasındaki mücadeledir.
Sosyalizmde
ekSovyet halkının maddi ve kültürel yaşam standardının
yükselmesionomik yasaların etkisi, toplumun kontrolü
altındadır. Sosyalizmde ekonomik taban, üretim araçlarının
toplumsal mülkiyeti üzerinde yükselir ve sosyalist ekonomi, nesnel
zorunluluğun doğrudan bir ifadesi olarak planlı gelişir. Bu
ekonomi, nesnel yasaların bilinmesi, kavranması üzerine
kurulmuştur. Bu ekonomi, ekonomik yasalarıyla uyumluluk içinde
olmak zorundadır.
Şimdi
SSCB'de Sovyet toplumunun ve iktidarının zaferi üzerine bazı
temel göstergelere geçelim:
1-SSCB'de
nüfusun sınıfsal yapısı
“SSCB
işçilerin ve köylülerin sosyalist devletidir” (SB Anayasası).
SSCB'de
sömürücü sınıflar yoktur; ne toprak beyleri ne de burjuvazi
vardır. Sosyalist toplum dost iki sınıftan oluşmaktadır; işçi
sınıfı, köylülük ve her bakımdan işçi sınıfı ve
köylülükle kaynaşmış olan aydınlar.
1956'nın
başında aile üyeleri de dahil işçilerin ve ücretli memurların
sayısı 117 milyondu; aile üyeleri de dahil kolektif köylülerin
ve kooperatiflerde örgütlenmiş esnafların sayısı 82 milyondan
fazlaydı ve aile üyeleri de dahil tekil köylülerin,
kooperatiflerde örgütlenmemiş esnafların sayısı da yaklaşık
bir milyondu.
“Görevimiz
her bir kadın için politikayı ulaşılabilir yapmaktır” (Lenin)
2-Kadın
vekil sayısı
SSCB
Yüksek Sovyeti'nde, Birlik ve Otonom Cumhuriyetleri Yüksek Sovyeti
kadın milletvekili ve Bölge, Kaza, Şehir, Semt, Köy ve Mezra
Sovyetleri'nde emekçi milletvekili sayısı.
Çarlık
Rusyasında kadınların hiçbir seçim hakkı yoktu. SSCB'de
Leninist en geniş tabanda kadınları devlet yönetimine dahil etme
ilkesi sürekli gerçekleştirildi. Yüzbinlerce kadın, halk
tarafından emekçi vekillerin yerel Sovyetlerine seçildi. Devletin
yüksek organlarında da kadınların sayısı sürekli çoğaldı.
SSCB Yüksek Sovyeti vekilleri arasında son seçim döneminde 348
kadın bulunmaktaydı; bu, toplam vekil sayısının yüzde 25,8'ine
denk düşmektedir.
3-SSCB
ekonomisinde sosyalist sistemin paylaşılamaz hakimiyeti
-
Sovyet ekonomisinde sosyalizmin hakimiyeti, %Sosyalist ekonominin payı1924192819371956Üretim yatırım fonu (iş hayvanları hariç)59,865,799,699,99Ulusal gelir35,044,099,199,99Sanayi brüt üretimi76,382,499,8100,0Tarımda brüt üretim (Kolhoz üyelerinin kişisel yan gelirleri de dahil)1,53,398,599,89Ticaret işletmelerinin perakende cirosu (kahvehaneler ve lokantalar dahil)47,376,4100,0100,0
Bu
veriler bize bir ölçü veriyor; mülkiyetin sınıfsal karakterinin
nitel değişiminin gerçekleştirildiğini ve bunun ölçülebilir
olduğunu göstermektedir:
1-BUrjuva
mülkiyet; özel mülkiyet üzerinde yükselen toplumun Ekim
Devrimiyle yıkılmış ve sosyalist mülkiyet hakim kılınmıştır.
Mülkiyetin sınıfsal karakterinde böyle nitel dönüşümün temek
kıstasları a) Üretim-yatırım fonunun; b) Ulusal gelirin; c)
Sanayi brüt üretiminin; d) Tarımda brüt üretimin ve e)Ticaret
işletmelerinde perakende cironun hangi sınıfın elinden alındığı
ve hangi sınıfın eline geçtiğiyle ölçülür.
SSCB'de,
tarihte ilk kez, üretim araçlarının toplumsal mülkiyeti
temelinde bir toplum düzeni kurulmuştur.
4-Sosyalist
ekonomi sistemi hızlı bir sanayileşmeyi garantiliyor
Sovyet iktidarının 40 yıllık varlığının neredeyse yarıya
yakın dönemi Sovyetler Birliği'ne dayatılan savaşlar ve tahrip
edilen ekonominin savaş sonrasında yeniden inşasıyla geçmiş
olmasına rağmen, SSCB'de sanayi üretimi 1913'e göre 33 misli ve
1917'ye göre de 46 misli artmıştır. Bu artış içinde üretim
araçları üretimi daha da hızlı bir yükseliş sergilemiştir.
1956
itibariyle SSCB'de her 8 günde bir 1917 yılı boyunca üretilen
sanayi ürünleri üretilmekteydi.
5-Ağır
sanayi- Sosyalist ekonomi
Sovyetler
Birliği, bütün sosyalist inşa aşamalarında sürekli ağır
sanayinin öncelikli gelişimi üzerine Leninist genel çizgiyi takip
etmiştir. Ekonominin inşasında üretim araçları üretiminin
önder rolü, teknik düzenlemeler ve bütün ekonomi sektörlerinde
üretimin genişletilmesi; iş verimliliğinin kesintisiz artırılması
ve Sovyet devletinin savunma gücünün güçlendirilmesi için
teminat olmuştur.
Çarlık
Rusyasında üretim araçları üretiminin sanayi üretimindeki payı
sadece üçte birdi. 1956 yılında ise üretim araçları üretiminin
toplam sanayi üretimindeki payı yüzde 70'den fazladır. Bu da yeni
toplumun, sosyalizmin kurulduğunu veya kurulmadığını ölçülebilir
yapan temel bir göstergedir.
Ağır
sanayinin öncelikli büyümesi temelinde tarımın gelişmesi ve
tüketim araçları üretiminin sürekli artışı güvence altına
alınmış oldu.
6-SSCB
ulusal gelirinin artışı – Önemli kapitalist ülkelerle
karşılaştırma
(karşılaştırılabilir
fiyatlarla ve % olarak)
a)Ulusal
gelirin toplam kapsamı açısından
-
YıllarSSCBABDİngiltereFransa191310010010010019291381461121381932217911121211937459144128117194061116114510219501003259165136195313672951711451955171631018116819561908324188176
1913
yılında ulusal gelirin büyümesi, SSCB'nin
17 Eylül 1939 sınırları dahilinde 1913 verilerine
dayanmaktadır.1956 yılında ulusal gelir, şimdiki sınırları
dahilinde 1913'dekinin yaklaşık 17 misliydi.
b)
Kişi başına ulusal gelir açısından
-
YıllarSSCBABDİngiltereFransa1913100100100100192912411611113919373861091231171940444119137106195077016614913419539971791531391955121018316215919561322187167165
1913'ten
1956'ya SSCB'de kişi başına ulusal gelir 13 misli artmıştır.
Ulusal gelirde böyle bir büyüme hiçbir kapitalist ülkede mümkün
olmamıştır.
Aynı zaman zarfında ABD'de kişi başına ulusal gelir iki misli
dahi artmamıştır. İngiltere ve Fransa'da ise 1,6 mislinin biraz
üzerinde artmıştır.
7-Sanayi
üretiminin kapsamı bakımından SSCB, dünyada ikinci sıraya ve
Avrupa'da da ilk sıraya yükselmiştir
-
Sovyet sanayinin dünya ve Avrupa'daki yeriSektörler19131956
DünyaAvrupaDünyaAvrupaToplam sanayi5421Makine imali4321Traktör üretimi (15 beygir gücü makineler bazında hesaplama)Çarlık Rusya'sında bu üretim yoktu21Kamyon (otobüs dahil)Çarlık Rusya'sında bu üretim yoktu21Elektrik enerjisi8621Kömür6521Demir madeni5421Ham demir5421Çelik5421Çimento5421Şeker4221
En
önemli sanayi ürünlerinin üretiminde SSCB, Avrupa'nın
önemli kapitalist
ülkelerini
çoktan geçmişti ve ABD'ye yetişir
duruma gelmişti.
Kişi başına sanayi üretiminde SSCB gelişmiş kapitalist
ülkelerden geriydi;
SSCB, ABD ve diğer bazı ülkelerle
arasındaki bu
mesafesi giderek kapatmaktaydı.
8-
Tarımda kolektifleştirme
Sovyet
halkı tarihsel olarak çok kısa bir zaman içinde sosyalist
sanayileşmesini gerçekleştirdi ve proleter devrimin iktidarı ele
aldıktan sonra en zor görevi olan tarımın kolektifleştirilmesini
çözdü.
Sosyalist
dönüşümün temellerini -tarımın kolektifleştirilmesi- W. I.
Lenin, kooperatif planında tasarladı. Sovyet halkı, iktidarın ele
alınmasından sonra proleter devrimin bu en zor görevini -tarımın
kolektifleştirilmesi- tarihsel bakımdan kısa bir zaman zarfında
çözebildi.
Kolhoz
düzeninin zaferiyle sosyalist ekonomi sistemi, SSCB'de tarımın tek
biçimi oldu. Tarımın kolektifleştirilmesi, SSCB'yi
dünyanın en güçlü büyük tarım işletmesine sahip olan
devleti yaptı.
Ekim
Devrimi'nden sonra tarımda mülkiyet ilişkilerinin niteliksel
değişimi, yeni toplumun kurulmasının ölçülebilirliğinin en
temel göstergesidir.
9-İş
verimliliğinde artış
1956
yılında SSCB sanayinde iş verimliliği 1913'e göre, kısalmış
iş günü dikkate alındığında yaklaşık 9 misli artmıştı
(Ortalama).
Demiryolu
ulaşımında iş verimliliği 1956'da 1913'e göre, kısalmış iş
günü dikkate alındığında yaklaşık 4,7 misli artmıştı.
10-Özel
ticaretin perakende ticaretinden silinmesi
Sovyet
ticareti -büyük ve küçük kapitalistlerin olmadığı ticaret-
ilk beş yıllık planın sonunda hakim konuma geldi.
Sosyalist
inşanın ilk yıllarında özel ticaret, SSCB'nin perakende
ticaretinde önemli bir yere sahipti. 1924 yılında perakende
ticaret cirosunun yüzde 50'den fazlası ve ticaret işletmelerinin
yüzde 90'ına yakını özel ticarete aitti.
1931'den
itibaren toplam perakende ticaret, devlet ve kooperatif örgütleri
tarafından yürütülmüştür. Belirtilen bu iki temel biçimin
dışında Sovyet ticaretinin üçüncü bir biçimi daha vardı;
kolhoz pazarı. Bu pazarda kolektif ekonomiler ve kolektif köylüler
kendi ürünlerini satabiliyorlardı.
11-Sovyet
halkının maddi ve kültürel yaşam standardının yükselmesi
SSCB'de
insanlık tarihinde ilk defa işsizlik ve yoksuluk yok edildi. İş
verimliliğinin, sanayi ve tarım ürünlerinin artmasına kentte ve
kırda emekçilerin yaşam standardının yükselmesi eşlik
etmiştir.
Sovyet
halkının maddi ve kültürel yaşam standardının yükselmesi
|
1956'da
durum (devrim öncesi durum = 1)
|
Ekonomide
işçilerin ve ücretli memurların sayısı
|
4
mislinden fazla
|
Sanayi
ve inşat işçilerinin gerçek ücretleri (işsizliğin yok
edilmesinin ve kısaltılmış iş gününün dikkate alındığı
koşullarda)
|
4,8
misli
|
Tarımda
emekçi köylülerin gerçek gelirleri (her bir çalışan başına
ortalama)
|
6
misli
|
Genel
eğitim veren okullarda, teknik okullarda, meslek okullarında,
yüksek öğretimde ve iş yedekleri sistemi okullarında ve
işletme okullarında eğitim gören kişilerin toplam sayısı
|
3,6
misli
|
Bunların
içinde:
|
|
Genel
eğitim veren okullarda
|
3,1
misli
|
Bu
okulların içinde 8-10. sınıflarda
|
40
misli
|
Teknik
ve başkaca meslek okullarında (açık öğretim dahil)
|
37
misli
|
Yüksek
okullarda (açık öğretim dahil)
|
16
misli
|
Yüksek
okul ve orta derece mesleki eğitim almış uzmanların sayısı
(askeri hizmet görenler hariç)
|
33
misli
|
Yayımlanmış
kitapların baskısı
|
11
misli
|
Gazetelerin
günlük tirajı
|
16
misli
|
Kulüp
tesisleri sayısı
|
536
misli
|
Halk
kütüphaneleri sayısı
|
10
misli
|
Halk
kütüphanelerinde kitap mevcudiyeti
|
69
misli
|
Film
gösterimleri sayısı
|
41
misli
|
Daimi
kreşlerde yer sayısı
|
1757
misli
|
Doktor
sayısı (diş doktorları hariç)
|
14
misli
|
Hastanelerde
yatak sayısı
|
6,6
misli
|
Halkın
ortalama ömrü
|
2
mislinden fazla
|
12-Sosyalist
ülkelerin iktisadi gelişmesi
Dünya
ölçeğinde sosyalist ülkelerin nüfusu ve toprakları (% olarak)
II.
Dünya Savaşı'ndan önce dünya topraklarının yüzde 17'si ve
dünya nüfusunun da yaklaşık yüzde 8'i sosyalist sistemin
payına düşüyordu.
1950'li yılların
ortası itibariyle
sosyalist kamp, dünya topraklarının yüzde 26'sını ve dünya
nüfusunun da yüzde 35'ini oluşturmaktaydı.
13.
Sosyalist ülkelerin dünya sanayi üretimindeki payı (%)
Dünya
sanayi üretiminde ve alt sektörlerinde sosyalist üretimin
1929-1956 arasında artış hızını görmekteyiz.
II.
Dünya Savaşı'ndan önce dünya sanayi üretiminin yaklaşık onda
biri, şimdi ise üçte biri sosyalist sistemin payına düşüyordu.
3.
makalede
SSCB'de sanayi üretimi temel göstergelerini ele alacağız.