Bitcoin
(Kripto Para) – Spekülasyon Çılgınlığı
Son
dünya ekonomik krizinin patlak vermesinden bu yana 10 sene geçti.
Bu kriz dünya mali sistemini neredeyse çökme noktasına getirdi.
Ama aynı zamanda bu krizin diğerlerinden nitelik olarak bir
farkının olmadığını da gösterdi. Bu kriz de daha öncekiler
gibi kapitalizmin dönemsel fazla üretim krizlerinden birisi
-küçümsemeyelim- en önemlilerinden birisi olarak tarihe geçti.
Bu kriz öncesinde dünya mali sistemi gerçek bir kumarhaneye
dönüşmüştü, Şimdi, bu fazla üretim krizinden 10 sene sonra
aynı durumla yeniden karşı karşıyayız; dünya mali sistemi yeni
bir kumarhane durumunda. Bunun nedeni, sistemi kurtarmak için o
zaman dağıtılan, adeta ucuz kredi adı altında bütün dünyaya
saçılan paraların önemli bir kısmının, burjuvazinin deyimiyle
“reel” sektöre değil de, mali sektöre akmış olmasıdır.
Tabii bu paralar merkez bankaları tarafından karşılıksız
verilmediği için dünya şimdiye kadar görülmemiş boyutlarda
borç batağına batmış durumdadır. Bu paraların önemli kısmı
maddi değerlerin (sanayi vs.) üretimine değil de, spekülasyon
alanına aktığı için hisse senetleri, gayrimenkul vb.
pazarlarında ardı arkası kesilmeyen bir “değer” artışı
yaşanmaktadır.
Bu
durum, daha önceki hemen her kriz öncesinde yaşanmış olan
birbirini tetikleyen iki gelişmeye neden olmaktadır; bir taraftan
borsalarda yaşanan bu yükselen “değer”den kaynaklanan “altına
hücum” ruh hali, sürekli daha fazla para alımına (kredi) ve
yatırımına (borsa) yol açarken, diğer taraftan da bu ruh halinin
sonuna gelinmeden önce başkaca kazanç kaynakları bulmak için
hummalı bir çabaya neden olmaktadır.
Daha
önceki kriz öncesindeki spekülasyon konularından farklı olarak
bu sefer kripo paralara hücum söz konusudur.
Yapılan
teklifi aşan tekliflerle sürekli yeni “değer” rekorları
kırmaya zorlayan spekülasyon anlayışı en geçerli olandır.
Böyle bir spekülasyon modelinin en uç örneğini bugün kripto
paralar, her şeyden önce de Bitcoin oluşturmaktadır.
Kısa
bir zaman öncesine kadar bankalar kripto para birimlerini
reddediyorlardı. Korkuları şuydu: Bu para birimlerinin alt
yapısını oluşturan Blockchain-teknolojisi (Blok Zincir
Teknolojisi) bankacılığı gereksiz kılabilir. Ama şimdi bankalar
görüş değiştirdiler ve kripo para, somutta da Bitcoin
sarhoşluğundan azami kazanç elde etmeye çalışmaktalar.
Bankaların
bu tavır değiştirmesi sadece bir gerçeği gösterir:
Spekülasyonda çılgınlık artık sınır tanımıyor. Bu, yarının
ne getireceğini düşündürtmeyen bir çılgınlıktır.
Bitcoin
ve diğer kripto para birimleri, hiç bir koşul altında belli, bir
maddi değeri ifade etmeyen, tamamen sanal, yapay olarak yaratılmış
spekülasyon nesneleridir. Kripto para birimleri, hiçbir biçimde
insanın bilinçli faaliyetiyle üretilmiş kullanım değerine,
gerçek değere bağlı değildir.
Bu
konuda; en azından Bitcoin somutunda kripto paraların değer
taşıdığı üzerine hayal yayanlar ve bu hayattan kopukluk
yetmiyormuş gibi bir de kendilerini “Marksist” sananlar da yok
değil. Bu türden unsurların hangi akla hizmet ettikleri ayrı bir
konu. Ama paranın tarihsel doğuşu başka bir anlam, başka bir
gelişmeyi ifade etmektedir. Hangi aşamadan, biçimden geçerse
geçsin, nihayetinde para, bir metanın (değerin) diğer bir meta
(değer) ile mübadelesini sağlar. Bu
gerçekliğe rağmen, Marks’ın Kapital’ini öne sürerek, hangi
biçimde olursa olsun bir birim paranın temsil ettiği değer ile
bizzat o paranın (metal veya kağıt) üretimi birbirine
karıştırılırsa ortaya acayip anlayışlar çıkar. Bu “teorik”
derinliğe Troçki bile tahammül edemez.
İster
kıymetli metal (altın, gümüş), isterse kağıt biçiminde olsun
para, gerçek değerleri temsil eder. Ne var ki, kağıt paranın
kullanıma girmesinden bu yana, gerçekte var olan değerlerden daha
fazla kağıt, para biçiminde basılmıştır. Bu, enflasyonun
doğuşudur.
Elektronik
ödeme yönteminin kullanılmaya başlamasıyla para yaratıcılığında
da engelleyici herhangi bir sınır kalmamıştır.
Mali
sektörde maddi değer üretilmez. Burada, bu sektörde para, sadece
sahip değiştirir; A’nın elinden B’nin eline geçer. Ama bütün
sistem krediye bağlı olduğu veya kredi üzerinden işlerlik
kazandığı için faiz ve borç ödemesi için kaçınılmaz olarak
yeni paraya ihtiyaç duyulur. Bu nedenle, en son kriz (2008)
örneğinde olduğu gibi merkez bankaları sürekli maddi karşılığı
olmayan para basmışlardır.
Yapay
olarak körüklenen bu çevrim kaçınılmaz olarak paranın değer
kaybına neden olur. Bu gelişmenin sonucu hiperenflasyondur. Bu
durum, insanların tasarruf anlayışından dolayı normal yaşamda
şimdiye kadar pek hissedilmemiştir. Ama hisse sendi, gayrimenkul
ve tahvil pazarlarında “değer”lerde patlama olmaktadır; burası
spekülasyon alanıdır. Balon patladığında üç-beş kişi
kazanacak, küçük yatırımcılar ve bu çılgınlığa, bu kumara
heveslendirilen insanlar kesin kes kaybedecekler. Borsa oyunlarının
sonuçları hiç değişmez.
Başta
Bitcoin olmak üzere bazı kripto paraların tam da şimdi devasa bir
yükseliş sürecinden geçiyor olmaları, bu para birimlerinin mali
spekülasyonun en son, en yüksek biçimini temsil ediyor
olmalarındandır. Mali pazarlardan türevsel ürünler en azından,
dolaylı da olsa gerçek değerlerle bir biçimde ilişkiliydi.
Kripto paralarda bu hiç yok; bunlar mutlak yapay, sentetik dijital
ürünler oldukları için hiç bir koşul altında ve hiçbir
biçimde gerçek ekonomiyle ilişkileri yoktur.
Bu
nedenle ve sadece bu nedenle kripto paralar, mali sektördeki
şişmenin, batmaya hazır hale gelmiş balonun nihai, kesin
kaçınılmaz mantıksal sonucudur. Borsalarda bu sanal paraların
“değeri” belli bir dönem daha artabilir, rekor üstüne rekor
kırabilirler. Nihayetinde bu bir balondur ve patlayacaktır. Kripto
paraların bu güncel yükselişi, ne kadar gerekli ve değerli
olduklarını göstermez. En fazlasıyla bu sistemin çoktan sonuna
gelindiğini ve yıkılması gerektiğini gösterir.
Yeni
bir kriz patlak verdiğinde ve mali sistem krizi içinde debelenmeye
başladığında Bitcoin ve benzeri sanal paralar mutlaka gerçek
değerlerini bulacaklardır: Sıfır değer = 0.