STALİN - BURJUVAZİNİN ANILMASINDAN BİLE KORKTUĞU DÜNYA
PROLETARYASININ ÖNDERİ
GORİ’DE ANMA İZLENİMLERİ
Daha önce Rusya izlenimlerinden farklı bir durumla
karşılaşmayacağımızı tahmin ediyorduk. Ama sözüm ona örgütlü
Gürcü güçlerin durumu ve Stalin‘i sahiplenmeleri bizi oldukça
şaşırttı.
Birbirinden bağımsız anmalar yapıldı.
Bir taraftan Avrupa‘dan Asya‘dan, Afrika‘dan irili-ufaklı
gruplar veya ailecek gelen insanlar müzeyi, doğduğu evi, Tahran,
Yalta Konferansları için kullandığı vagonu ziyaret ediyorlar,
hiç de istekli hareket etmeyen görevliler tarafından
bilgilendiriliyorlar. Bu ziyaretçiler arasında ancak başkalarının
yardımıyla yürüyebilen insanlar olduğu gibi genç insanlar,
çocuklar da vardı.
5 Martta anma amaçlı müze ziyaretine gelen gruplardan sadece
birisi.
Tekil, “yerli” olduğu her halinden belli olan genç insanlardan
oluşan arkadaş grupları, çocuklarıyla birlikte aileler. Bunlar
yakın çevreden gelen, yardım almaksızın müzeyi ziyaret
edenlerdi.
Üçüncü grubu da aşağıda anlatacağımız gibi “örgütlü”
olanlar oluşturuyordu.
Sevenlerinin anma eyleminden görüntüler.
Gori gibi Tifls’e, kimine göre 70, kimine göre 90 km uzaklıkta.
Stalin‘in doğduğu yer olmaktan öte hiçbir özelliği olmayan
bir yere bunca insan geliyorsa bu, Stalin‘e, onun nezdinde
sosyalizme, Marksizm-Leninizme inancın, sempatinin, ölmeyen,
öldürülemeyecek bir sevgi ve saygının sonucudur diye
düşünüyorum.
Doğduğu evden (oda) görüntüler. Bu ev iki odadan oluşmakta
ve yağmur, kar ve güneşe karşı koruma altına alınmış. Çatı
kısmını kapatan koruma örtüsü kızıl bayrak, orak+çekişle
süslenmiş.
Müze görevlilerinin umursamazlığına, istemeye istemeye iş
yapmasına teslim olursanız fazla bir şey göremeden dönersiniz.
Ama birazcık sorarsanız, mecburen yapmaları gereken iş
yapıyorlar.
Müzeden bir kesit.
5 Mart günü küçük çaplı anmaların yapıldığı söylenmişti.
Bekledik, öyle bir gelişme görmeyince saygı duruşunda bulunduk
ve gitmek üzereyken, kızıl bayraklı bir yaşlılar grupçuğu
geldi. Katıldık. Nereden geldiğimizi, niçin geldiğimizi
anlatmaya çalışırken, Türkçe bilen bir kadın devrimci
vasıtasıyla o küçük topluluğa hitaben kısa bir konuşma
yaptık. Memnun oldular.
Müzeden başka bir kesit.
Anladığımız kadarıyla devlet baskısı, maddi olanaksızlık bu
insanları çaresizliğe sürüklemiş. Anmadan sonra bizi bürolarına
davet ettiler, ama önce kiliseye gideceğiz, istiyorsanız
gelebilirsiniz dediler. Sindirilmişliği ve korkuyu, kiliseye
gitmekle atacaklarını sanıyorlar. Söyledikleri şu: Devlet,
burjuvazi, Stalin, dinsiz, tanrıya inanmıyor türünden
anti-propaganda yapıyor, bu propaganda halk arasında etkili oluyor
ve bu propaganda karşısında Stalin’i, ölüm gününde kilisede
de anmayı çare olarak görüyorlar.
Tahran ve yalta konfernslarına gitmek için kullandığı
vagondaki çalışma (toplantı) yeri.
Tuhaf duygular içinde merakıma yenildim ve 20-30 kişilik grupla
Gori‘nin en büyük kilisesine gittik. Kilisenin kapısında iki
papaz şaşkın ve sorgular gözle içeri girmemizi izlediler ve
içeride mumlar yakıldı, papaz sessiz olmamızı talep etti. Dua
edilen yerde, en önde bir Stalin portresi arkasında onca insan
papazın duasını dinledik.
Anlaşılan o ki, bu anma pratiği her yıl tekrarlanıyor. Bunun
Stalin‘i devrimci anmakla hiçbir ilişkisi yok. Bu tür anmalar,
onu, doğduğu evi/yeri kutsallaştırmaya hizmet etmektedir. Bu
arkadaşlar, bilmeyerek Stalin‘in, Bolşevizmin devrimci içeriğini
boşaltıyorlar, gizemleştiriyorlar.
II. Dünya Savaşı döneminde hükümet toplantılarında
kullanılan mbobilya.
Kilise çıkışında katılımcı sayısına göre oldukça
kalabalık olan basın “ordusu”ndan bir yerel tv. söyleşi
talebinde bulundu. Kim olduğumuzu, nereden ve niçin geldiğimizi,
Stalin’i anmanın ne anlama geldiğini sordu. Anlattık.
Müzeden bir kesit.
Türkçe bilen Gürcü devrimci kadın arkadaş, Stalin‘in
anılarının özel evlerden yaşatıldığını, oralara da
gitmemiz gerektiğin söyledi. Öyle bir eve gittik. O zamana kadar
görmediğimizin ötesinde fazla bir şey görmesek de insanlardaki
Stalin sevgisi, devletin yok etmeye çalıştığı çok şeyin
bugünlere gelmesini sağlamış. Bu anlamda şunu da belirtmek
gerekir:
Gürcü devleti, burjuvazisi, Bolşevizmi ve Stalin‘in izini
tamamen silmek için yoğun bir uğraşı içinde. Heykellerin
yıkıyor, kırıyor, müze umursamazlık içinde yönetiliyor. Bu
durumlarda özel kişiler bazı şeyleri sahiplenince devlet bir şey
yapamıyor. Örneğin müze önündeki o devasa heykelin devlet
yerinden söküp atıyor, anma yapan örgütlü grupçuk özel
sahipleniyor ve bakımını üstleniyor.
Gelecek (son) yazıda Bolşeviklerin Tiflis’teki izini süreceğiz.
Çarlık polisinin üç sene boyunca (1903-1906) bulamadığı o
illegal matbaayı, o baskı makinasını, baskı işinin nasıl
örgütlendiğini resim ve krokileriyle birlikte anlatacağız ve
gezinin bir değerlendirmesini yapacağız.
5 Mart 2019, Gürcistan, Gori.