deneme

12 Mart 2019 Salı

TİFLİS’TE BOLŞEVİKLERİN - STALİN’İN İZİNDEN...



TİFLİS’TE BOLŞEVİKLERİN - STALİN’İN İZİNDEN...

Aslında Ekim Devriminde geriye ne kaldı diye sormak daha doğru olurdu. Ama bu sefer de Gürcistan’da, en azından Tiflis’te Ekim Devriminin izini sürecek derecede tarih bilgisine sahip olmak gerekirdi. Biz de bunu birkaç güne sığdıracak durumda olmadığımızdan dolayı sorunu “illegal matbaa”yı ziyaret etmekle sınırlandırdık.

Öncelikle şunu belirtmem gerekir: SB’de 20. parti kongresinde Kruşçev revizyonistlerinin siyasi iktidarı gasp etmelerinden sonra Stalin’e saldırı adı altında O’nunla bağlam içinde ne varsa yok edilmeye çalışılmıştır. Ama Stalin’e duyulan sevgi ve saygının revizyonistlerin her şeyi yapamayacaklarını gösterdiği durumlar da olmuştur. Örneğin Gori’deki Stalin-Müzesi 1957’de açılmıştır. Aynı yerde belediye binası önündeki görkemli heykeli ancak 2010’da kaldırılmıştır. Şimdi sevenleri tarafından korunuyor ve bakımı yapılıyor.

SB dağıldıktan sonra her bir cumhuriyette iktidara gelen açık burjuva diktatörlüklerin ilk işlerinden birisi de Ekim Devrim, sosyalizm, Bolşevikler anısına ne varsa hepsini yok etmeye çalışmak olmuştur. Bu kıyım, bu yok etme hala devam etmektedir. Burjuvazi tarihi kendine göre yazıyor.

Şüphesiz ki, Tiflis’te de görülecek çok yer vardır. Ama “Stalin’in illegal matbaası” diye bilinen o yere gitmeksizin olmazdı. Öyle de yaptık.

Bu illegal basım evi, Tiflis’in Avlabari semtinde kurulmuş. Matbaa işini düzenleyen Mikail Bohoridze adında birisi. Arazi, demiryolunda çalışan Rostomaşvili adında bir işçiye ait. İnşa izni alındıktan sonra iki odalı bir ev yapılır ve onun altında da illegal matbaa kurulur. Matbaaya geçebilmek için evin hemen yanına bir su kuyusu açılır. Ev ile kuyu arasındaki mesafe 2,4 metredir. 
 



Evin bugünkü hali ve matbaaya giriş krokisi. Evin sağındaki baraka kuyunun bulunduğu yer.










Başka bir perspektiften kroki ve evin bugünkü görünümü. Her iki krokide de aşağıda bahsedeceğimiz bölmeler görülmektedir.








1903-1906 arasında faal olan bu illegal matbaada Gürcü, Rus ve Türk (Azeri) dillerinde sayısız bildiri, broşür ve gazete basılmış ve ağırlıkta Kafksya-Rusya olmak üzere Avrupa’nın çeşitli başkentlerine ulaştırılmıştır.

Anlaşılır kılmak için şöyle bir anlatım sıralaması yapmak doğru olacaktır:
1) (Su) kuyusu; 2) Kuyudan matbaaya giden tünele geçit; 3) Matbaaya giden tünel; 4) Tünelden baskı makinesinin bulunduğu yere geçit; 5) Baskı makinesinin bulunduğu yer; 6) Basılmış olanlarının yukarıya çıkartıldığı delik; 7) Baskı makinesinin bulunduğu yer ile odalar arasındaki ara bölüm; 8)Yukarısı (evin odaları); iki oda var; birisi Stalin tarafından kullanılan oda, ikincisi ise ne için kullanıldığını öğrenemediğimiz bir oda. İkinci makine şimdi bu odada tutuluyor.

Matbaaya gidebilmek için önce su kuyusundan aşağıya iniliyor. Matbaaya geçmek zorunda olan, kova üzerine oturuyor ve aşağıya indiriliyor. 
 



















































Toplam derinliği 17,5 metreye varan kuyu




























Başka bir perspektiften ayı kuyu


Yukarıdan aşağıya 14,7 metrede matbaaya geçmek için açılan dikey tünelin girişi başlıyor. Bu geçiş tünelinden matbaaya giden dikey tünele geçiliyor. Tabanında yukarıya doğru 15 metre uzunluğunda. 8. metrede matbaaya aşılan geçiş tüneli başlıyor. 
 





Bu resim matbaaya giriş yerinin sonuna varılarak çekilen dikey tünelin yukarıdan aşağıya görüntüsüdür. Matbaaya geçmek için bu merdivenle 8 metre yukarıya çıkılıyor.












Bu dikey tünelin üst kısmı kapalı. Yüzeyden 3 metre aşağıda bitiyor. 
 

























Yerdeki borular havalandırmak içindir.


Ölçülere göre oldukça geniş, iki, biraz sıkışılırsa üç kişinin aynı anda biraz bükülerek geçebilir. Dikey tüneli makinenin bulunduğu alana bağlayan bu geçiş tünelinin uzunluğu en fazlasıyla 2,5 metre kadardır.

Baskı makinesinin bulunduğu alan oldukça geniş. Tavan köşelerinde havalandırma delikleri açılmış, ama bu delikleri dışarıda görmek mümkün değil. Duvarda tehlike haber veren zil mekanizması var.

































Almanya’dan Bakü’ye, oradan da Tiflis’e getirilen makine bu alanda bulunuyor.
Farklı perspektiflerden söz konusu baskı makinesi. 
 


















































































































Aslında ikinci bir baskı makinesi daha var; daha ziyade bildiri basımı için kullanılan bir makine. Bu makine şimdi söz konusu evin bir odasında sergileniyor.
Makinenin bulunduğu geniş alan ile ev arasında zemin kat denebilecek , biraz basık alan bulunuyor. Üstte iki odalı ev, altında bu biraz basık olan alan ve onun altında da baskı makinenin bulunduğu alan. Uzunluk ve genişlik ölçüleri aynı.

Basılan broşür, gazete vb. makinenin bulunduğu alanın tavanında açılmış geniş kare biçimindeki delikten yukarıya, o nispeten basık olan alana çıkartılıyor.






































Resim yukarıda, basık alanda çekilmiştir. Aşağıda görünen yer baskı makinesinin bulunduğu alandır.


Herhalde, ziyaretçiler düşmesin diye şimdi korunaklı hale getirilmiş. Anlatılana göre, herhangi bir tehlike durumunda kapak kapatılıyor ve üstüne de halı, kilim veya ottan örülmüş eşya seriliyor.

Tehlikeye karşı tedbir de alınmış. Makinenin bulunduğu yerde zil çalınca, makinenin çalışmaması gerekiyor. Zil sesi, yukarıda tehlike var demek anlamına geliyor. Veya evin önünde oturan iki kadın iğ aletiyle yünden ip yapıyor. Aslında bunlar nöbetçidir. Görevleri, tehlike anında içeriye haber vermektir. 
 































İki odadan birisinde Stalin’in kaldığını anlattılar. Eşyaların da o zamandan kamla olduğunu söylediler.




















































Stalin’in kullandığı yatak. 

 

























Daha geniş bir perspektiften aynı oda.

Diğer odanın niçin kullanıldığını bilmiyoruz. Ama orada da bir tertibat var. Dışarıdan gelebilecek muhtemel tehlikeyi aşağıda basım işini yapanlara ileten bir tertibat. Düğmeye basıldığında iğ makinelerinin çıkardığı ses duyuluyor. Bunun ne işe yaradığı lisan sorunundan dolayı öğrenemedik.
İkinci makineyi şimdi bu odada tutuyorlar.




















































Çarlık polisi, bu matbaayı tesadüfen bulur. 1906’da binayı kontrol eden polis, kuyunun derinliği hakkında bilgi sahibi olmak için yanan kağıdı kuyudan aşağıya atar. Yanan kağıt belli bir yerde, hava akımından dolayı matbaaya giden tünele açılan giriş kısmında gözden kaybolur. Binanın altında farklı bir şeyin olabileceğini düşünen polis, evin altını üstüne getirir, tahrip eder, yıkar. Matbaa böylece açığa çıkar.
Gürcüler, bu binayı sonra yeniden inşa ederler. Şimdi resimde görüldüğü gibi. Yine dil sorunundan dolayı, o baskı makinesinin neden yok edilmediğini, teksir makinesinin neden kırılmadığını öğrenemedik.

Rusya genelinde biraz farklı olabilir, ama Gürcistan genelinde Stalin sevgisi, ideolojiden, sınıf mücadelesinden, örgütlenmeden kopartılmış, kendisi ve bulunduğu, yaşadığı yerler “kutsal mekan”lara dönüştürülmüş. Stalin, sevenleri tarafından farkına varılmadan devrimci, komünist özünden kopartılmıştır. 5 Martta Gori’deki anmadan sonra kiliseyi ziyarete giden 20-30 kişilik grup, sadece, birbirinden bağımsız olarak oraya gelmiş olan Stalin’i sevenler değildi. Bunlar güya örgütlü olan insanlardı. Parti büroları vardı. Önce gidelim, büromuzu görün dediler. Sonra, önce kiliseye gidelim, sonra büroya gideriz dediler. Ama kilise çıkışında işleri çıktı. Olmadı. Tiflis’te de benzer durumla karşılaştık. İllegal matbaayı ziyaretten sonraki gün, Stalin ile anılan bir partinin merkezini ziyaret etmek istedik. Amacımız bazı sorular sormak, sohbet etmekti. Gittiğimiz yer, matbaanın tam karşısındaki bina. Kapalı olduğu için matbaadakilere soralım dedik. Karşılaştığımız kişi, ben liderim dedi. Derdimizi anlatmaya çalıştık, ama o bize bir gün önce gördüğümüz yerleri göstermeye çalıştı. Kim olduğumuzu söyledik, kim olduğunu sorduk. Sadece liderim dedi, hangi partinin lideri olduğunu söyletemedik. O ara gelen Almanca da konuşan Çinli turiste, “derdimizi anlatamadık, şu lidere bir de siz söyleyin, biraz sohbet etmek istiyoruz” der misiniz dedik. Demesine dedi de, lider hiç oralı olmadı. Odasına gitti.

Gürcistan’da resmi olarak bir Stalin müzesi var. O da Gori’deki müze. Tiflis’te gittiğimiz yer özel yerler, devletle bir ilişkisi yok. Stalin’i kutsallaştıranlar da bunlar. Bu yaşlıların nesli tükendiğinde, yerlerini dolduracak kimse olmadığı için o mekanlar da yok olup gidecektir.

Bu izlenimleri edinmemizi sağlayan arkadaşa ayrıca teşekkür ederim.

6-7 Mart 2019, Gürcistan, Tiflis.