deneme

25 Eylül 2002 Çarşamba

ALMANYA’DA SEÇİMLER

 
Seçim sürecinde burjuva partiler seçim programlarını bir kenara attılar ve işi popülizme döktüler. Medyalarının da doğrudan desteğiyle Alman halkının gerçeği görmemesi için adeta birbirleriyle yarıştılar. Tekelci sermayenin partileri, sorunları gizlemek için söz birliği etmişcesine hareket ettiler. Seçimler, iki büyük partinin Başbakan adaylarının TV-düellosuna dönüştürüldü. Milyonlarca seçmen, iki adayı, programlarının içeriğine göre değil, kıyafetlerine, mimiklerine; bir bütün olarak şov yeteneklerine göre değerlendirmeye zorlandı. Seçimlere, popülizm damgasını vurdu ve milyonlarca seçmen, “çaresizliğin seçim sonucunu” belirlemek zorunda kaldı.

Milyonlarca seçmenin sorunları ele alınmadı. Onların korku, his ve çaresizliğiyle oynandı. Hiçbirisi gerçeği seçmene açıklama cesaretini gösteremedi: Devam eden ekonomik kriz, borsalarda düşüş, kitlesel kronik işsizlik; 4 milyona varan işsiz sayısı, eğitim sorunu, sağlık sisteminin çalışanların aleyhine değiştirilme girişimleri vb.

Sosyal Demokrat Parti (SPD), 18,484 milyon oy aldı ve Hristiyan Demokratik Birlik/Hristiyan Sosyal Birlik (CDU/CSU) partilerinden kıl payı farkla mecliste çoğunluğu oluşturabildi. Yeşillerin de Hür Demokrat Partiden (FDP) daha fazla oy alarak üçünü parti olmasıyla eski koalisyon hükümeti yeni mecliste de çoğunluğu sağlamış oldu.

Geniş yığınlar, Stoiber’i Başbakan olarak kabullenemedikleri, tasavvur edemedikleri; onun Başbakan olmasını engellemek istedikleri ve Irak’a karşı olası bir savaşa katılmayı reddettikleri için onu seçmediler. Ama Schröder’i de, ülkenin sorunlarına çözüm getiremediği, özellikle işsizliğe çare bulamadığı için affetmediler. Ülke ortalamasında CDU/CSU biraz oy kazandı, SDP ise biraz oy kaybetti.

SPD, 1998 seçimlerine göre 1.7 milyon oy kaybetti. Özellikle işçiler arasında bu partinin oy kaybı oldukça büyüktü. İşçi sınıfının seçim bazında da olsa bu partiden kopuşu, burjuva düzenden kopuş sürecinin devam ettiğini gösterir. SPD de biliyor ki, sayısız işçi, Stoiber’i engellemek için, istemeye istemeye Schröder’i seçmiştir.

Tekelci sermaye, taleplerini gerçekleştireceğine inandığı Stoiber’i destekledi ve kaybetti. Schröder, popülizme oynadı ve kazandı. Doğu Almanya’da yaşanan sel felaketi, acımasızca kullanıldı, seçime malzeme yapıldı, insanların çaresizliği, yaşanan sefaleti hafifletmek için yapılan acil maddi yardım oya tahvil edildi.

Schröder, birdenbire anti savaş oldu. Amerika’nın Irak’a karşı olası savaşına karşı çıktı ve savaş karşıtlarından faşistlere varana kadar geniş bir yelpazenin oylarını aldı. Anketlere göre seçimleri kaybedeceğine kesin gözüyle bakılan Schröder/Fischer ikilisi, işi popülizme dökerek ipi önde göğüsledi.
CDU/CSU ‘nun adayı Stoiber, hükümetin sorunların üstesinden gelememesinden, özellikle işsizliğe karşı mücadele edememesinden dolayı yığınların bu hükümetten umutlarını kesmelerini kazanılmış oy olarak gördü. Özellikle işçi yığınlarının CDU/CSU’yu da seçmemeleri Stoiber’i hayal kırıklığına uğrattı. Bu birlik, faşist kesimden aldığı oylarla oyunu arttırabildi.
Partilerinden (SPD, FDP ve PDS) memnun olmayanların; hükümette daha “çevre bilinçli”, daha “barışa yönelik” bir potansiyelin olmasını isteyenlerin oyunu alan Yeşiller, görece en fazla oy kazanan parti oldu.
İşçi düşmanı programından, açıklamamasına rağmen CDU/CSU ile koalisyona hazır olmasından ve iç sorunlarından dolayı, orta tabakaların partisi olarak bilinen FDP, bu seçimlerde hedeflediği yüzde 18 oy oranının yarısına bile ulaşamadı ve yüzde 7,4 ile yetinmek zorunda kaldı.
Gerici, faşist partiler bu seçimlerde tam bir hezimete uğradılar. bu kesimdeki partilerin 1998 seçimlerine göre toplam oy kaybı 1,3 milyon.
PDS (Demokratik Sosyalizm Partisi), kriz içinde, varlık nedeninin ortadan kalktığını görüyor. Burjuva mülkiyet ilişkilerine dokunmadan “demokratik sosyalizmin” kurulabileceği anlayışı bu partiyi eritti. Bu parti, revizyonist partinin bir uzantısı olarak, bir Doğu Almanya partisi olarak kuruldu ve bir Doğu Almanya partisi olarak da eriyor.
Tekelci burjuvazi, hükümetin değişmesini ve tekelci sermaye lehine reformların gerçekleştirilmesini talep ediyordu. Her ne kadar sermayeye hizmette kusur etmese de Schröder/Fischer hükümeti, bazı sosyal hakları rafa kaldırmada ve tekelci sermayenin taleplerini gerçekleştirmede beklenenden daha ağır hareket ediyordu ve aynı zamanda gereken sertliği ve kararlılığı gösteremiyordu.
Alman tekelci burjuvazisi bu seçimlerde umduğunu bulamadı; istediği güçlü hükümete bu sefer de sahip olamadı, zayıf ve istikrarsız bir hükümetle yetinmek zorunda kaldı.
Tekelci sermaye seçim sonuçlarını kabullenmek zorunda kaldı ve seçimin ertesi günü sürekli dile getirdiği taleplerini yeniden sıraladı; konjonktüre itici güç kazandırılmalıdır, iş piyasasında düzensizleştirme süratle gerçekleştirilmelidir. İşsizlikle mücadele için değil, işsizlere karşı mücadele için hazırlanmış olan Hartz-Komisyonu raporuyla yetinilmemelidir. Yaşlılık sigortası reformunun, sağlık sitemine vatandaşların katılımını sağlayan reformların çıkartılmasında kararlı hareket edilmelidir vs. vs.
Eski ve yeni hükümet arasında önemli fark olacaktır. Birkaç oydan ibaret bir çoğunlukla yeni hükümet, iktidarda kalabilmek için muhalefetin ve tekelci sermayenin önerileri karşısında “sosyal” olarak kalma şansına sahip değil.
Schröder/Fischer ikilisi, hükümet etmek için tekelci sermayenin reform taleplerini istenilen kapsam ve zamanında gerçekleştirmek zorundadır.