deneme

10 Ekim 2002 Perşembe

SAVAŞ ÜZERİNE (I)

SAVAŞIN NEDENİ VE ÖZÜ


Savaş, toplumsal bir fenomendir ve tarihsel koşullu üretim biçimleriyle bağlam içindedir. Diyalektik ve tarihsel materyalizm kıstaslarına göre savaşlar, sömürüye dayanan toplumlara; sınıflı toplumlara özgü toplumsal bir fenomenin ifadesidir. Tarihsel materyalizm, özel mülkiyetin, insanın insan tarafından sömürüsünün toplumsal olgu olmasıyla; yani sınıfların oluşmasıyla birlikte sınıflar arasında ve sınıflı devletler arasında çatışmaların, zor kullanımının doğmasının kaçınılmaz bir gelişme olduğunu öğretiyor. Demek oluyor ki savaşların nedeni, doğrudan alt yapıda; gelişmesinin belli bir aşamasına varmış toplumun ekonomik sisteminde aranmalıdır; savaşın nedenleri antagonist sınıflı toplumun sosyal, ekonomik yapısında aranmalıdır. Ve böyle bir toplumda hâkim konumda olan sınıf veya sınıfların politikası da savaşın amaç ve karakterini belirler. Ezen ve ezilen; sömüren ve sömürülen ilişkisini ifade eden üretim ilişkilerinin belirleyici olduğu toplum düzenlerinde (köleci, feodal, burjuva) savaş, sömürücü sınıfların politikasının ifadesi olarak kaçınılmazdır. Hangi biçimde olursa olsun, savaşsız sömürü düzeni düşünülemez: köleci düzen, feodal düzen ve burjuva düzen savaşları nihai olarak aynı amaçlara hizmet ederler.; yeni alanların fethedilmesi, hammadde kaynaklarının elde edilmesi ve sömürmek ve talan etmek için insanların baskı altına alınması. Burada antagonist sınıflı toplumlarda savaşın üç temel nedenini görüyoruz: Birincisi; hakim sınıflar kendi ülkelerindeki emekçileri sömürmeksizin var olamazlar. Bu nedenle geniş yığınları baskı altında tutarlar, yani zora ve savaşa başvururlar. Bu da yığınların ayaklanmasına, devrimci gelişmelere ve nihayetinde devrime neden olur. (Sömürüden ve siyasal baskıdan kurtulmak için emekçi yığınların haklı savaşları). İkincisi; hâkim sınıfların fetih, talan, başka ülkeleri, dolayısıyla halkları boyunduruk altına alma politikası güderler. Böylece elde edilen hammaddenler ve başka maddi zenginliklerle güçlenirler ve iktidarlarını sağlamlaştırırlar. Bu durum; fetih savaşları kaçınılmaz olarak fethedilen, boyunduruk altına alınan ülkelerde yabancı güce karşı, baskı ve talana karşı baskı altında olan geniş yığınların kurtuluş için savaşlarına neden olur. Bu da haklı savaştır. Üçüncüsü; sömürüye dayanan devletler, güç dengesi durumuna göre, başka ülkeleri fethetmek için veya dünyanın mevcut paylaşılmışlık durumunu kendi lehlerine değiştirmek için birbirleriyle savaşırlar. Köleci düzende durum böyleydi. Feodal düzende durum böyleydi. Kapitalizmde de durum böyle.
“Savaş özel mülkiyetin temelleriyle çelişmez, bilakis savaş, bu temellerin doğrudan ve kaçınılmaz gelişme sonucudur” (Lenin; Über den Kampf um den Frieden, s. 64).
Öyleyse savaş, antagonist sınıflı toplumlarda kaçınılmazdır. Bu anlamda savaş, antagonist sınıflı toplumların; köleci, feodal ve kapitalist toplumların mutlak refakatçisi olan bir fenomendir.
“Yabancı toprakların talanı, sömürgelerin fethi ve talanı, yeni pazarların fethi, kapitalist devletlerin fetih savaşlarının sık nedenleri olmuştur. Kapitalist ülkeler için savaş, aynen işçi sınıfının sömürülmesi gibi, doğal ve yasal bir olgudur” (SSCB-KP(B) Tarihi, Syf. 204).
Dünya topraksal olarak emperyalist ülkeler arasında paylaşıldığı için en güçlü emperyalist devletler arasında, kapitalizmde eşitsiz gelişme yasasının bir ifadesi olarak, dünyayı, yeni güç dengelerine tekabül edecek bir biçimde yeniden paylaşma mücadelesi alevlenir. Bütün emperyalist ve emperyalistler arası savaşların nedeni budur. 1991’deki Irak savaşının, Yeni Balkan Savaşlarının, Afganistan savaşının ve şimdilerde de Irak’a olası saldırının nedeni budur.
Savaş, “söz konusu ilgi duyan güçlerin –bu güçlerdeki çeşitli sınıfların- o andaki politikalarının devamıdır.” Yani savaş, şu veya bu sömürücü, hâkim sınıfın zor aracıyla politikasını devam ettirmesidir.
Savaşın özü, sömürücü sınıfların veya kapitalist devletlerin uğruna savaşmayı göze aldıkları hedeflerde somutlaşır. Savaşın amaçları ve dolayısıyla karakteri, proletarya partisinin somut tavrını belirler.
“Savaşın niçin sürdürüldüğü, hangi sınıflar tarafından hazırlandığı ve yönlendirildiği, savaşın nasıl değerlendirilmesinde” bütün dünyada Marksist Leninist komünistler için temel kıstasıdır.
Bütün burjuva savaş teorileri”nin sınıfsal içeriği, gerçek savaş nedenlerini gizlemeye, emekçi yığınları, savaşın gerçek neden ve sorumlularına karşı mücadeleden alıkoymaya, onların dikkatlerini başka yönlere çekmeye hizmet eder. Aynen bugün Amerikan emperyalizminin “uluslar arası terörizme karşı savaş” adı altında dünya üzerinde hegemonya politikasının ve Irak’a karşı olası savaşının gerçek nedenlerini gizlemeye çalışması gibi.
Gelecek makalede haklı ve haksız savaşları ele alacağız.