deneme

18 Mart 2008 Salı

DÜNYA EKONOMİSİNİN SON DURUMU




Mali-kredi-spekülasyon krizleri kapitalizm öncesinde de vardı. Spekülatörlerin büyük beklentileri spekülasyon yapılan alanda şişmeye neden olur ve bu hep böyle gider anlayışından dolayı şişen balonun patladığı dahi görülmez. „Lale krizi“nden bugüne sayısız mali krizler yaşandı.  

Para veya sermaye bolluğu içinde kriz nasıl olur sorusu akla gelebilir. Ama mali ve ekonomik krizlerin de sermaye bolluğunun en doruk noktaya ulaştığında patlak vermesi sermaye bolluğu ve kriz arasından bir bağın olduğunu gösterir.

Dünya Mali Varlıkları-Dünya GSYİÜ(Trilyon dolar)
Yıl
Dünya Mali Varlıkları (Trilyon dolar)
Dünya GSYİÜ
(Trilyon dolar)
1980
12
10
1990
43
22
1995
66
29
2000
94
32
2001
92
32
2002
96
33
2003
117
37
2004
134
42
2005
142
45
2006
167
48
Kaynak: Frankfurter Allgemeine Sonntagszeitung, 03.02.2008.

Yukarıdaki tabloda görüldüğü gibi dünya çapında her türlü mali varlıkların miktarı 1980 yılında 12; 1990’da 43; 1995’te 66: 2000’de 94; 2001’de 92; 2002’de 96; 2003’te 117; 2004’te 134; 2005’te142 ve 2006’da da167 trilyon dolardı. Dünya gayri safi hâsılanın tutarı da 1980’de 10; 1990’da 22; 1995’te 29; 2000’de 32; 2001’de 32; 2002’de 33; 2003’de 37; 2004’te 42; 2005’te 45 ve 2006’da da 48 trilyon dolardı. 
Dünya çapında her türden mali varlıklar, 1980’de 2006’ya yaklaşık 14 misli, 1990’dan 2006’ya yaklaşık 4 misli, 2000’de 2006’ya da yüzde 177,6 oranında artıyor. Aynı dönemde dünya gayri safi hâsılası ise 1980’de 2006’ya 4,8 ve 1990’dan 2006‘y 2,2 misli ve 2000’den 2006’ya da yüzde 50 oranında artıyor.

Dünya çapında gayri safi yurt içi hâsılanın artış hızı, dünya çapındaki tüm varlıkların artış hızından oldukça düşüktür. Diğer taraftan her türden mali varlıkların miktarı ile dünya gayri safi hâsılası miktarı 1980 yılında birbirine çok yakınken, aralarındaki fark sonra artmaya başlıyor ve 2006’ya gelindiğinde dünya gayri safi yurt içi hâsılası dünya çapında tüm mali varlıkların ancak yüzde 29’una, yani yaklaşık üçte birine tekabül ediyordu.

Uluslararası sermaye akışının yıllık olarak büyüme hızı 1980-1900 döneminde yüzde 8,8’den 1990-2006 döneminde yüzde 14,2’ye çıkıyor. Bu yıllık sermaye akışı miktarı, dünya gayri safi hâsılasının 1980’de ancak yüzde 4,7’ne,   1990’da yüzde 5,2’ne, 2000’de yüzde 15,3’ne ve 2006’da da yüzde 17,2’ne eş düşmekteydi. Yıllı olarak bu miktar 1990’da yaklaşık 1 trilyon dolardan 2006’da 8 trilyon dolara çıkmıştır. Aşağıdaki veriler bu gelişmeyi göstermektedir.

Uluslar arası Sermaye Akışı
Yıl
Dünya GSYİÜ’e oranı
Yıllık artış
1980
4,7
% 8,8
1982
3,5
1984
3,7
1986
5,6
1988
4,5
1990
5,2
% 14,2
1992
3,8
1994
3,9
1996
7,1
1998
7,0
2000
15,3
2002
8,1
2004
13,1
2006
17,2
Kaynak: Frankfurter Allgemeine Sonntagszeitung, 03.02.2008

Dünya sermaye piyasalarındaki bu sermaye bolluğunun nereden kaynaklandığını araştırmak bu makale çerçevesinde ele alınabilecek bir iş değildir. Ancak burada şu kadarını belirtelim ki, azami kar peşinde koşan sermaye, bu azami kar olanağını maddi değerlerin üretim alanında göremediği için; bu alanda kendini değerlendirme; yani çoğaltma imkânları göremediği veya yeterli göremediği için mali sektöre akmıştır.

Mali sektörlerdeki şişme, spekülasyona yol açmıştır ve bu da Amerikan konut pazarında patlak veren krizle birlikte banka ve kredi krizi olarak dünya mali piyasasında etkili olmaya başlamıştır.

Yaşanan süreç para/sermaye bolluğu içinde nasıl sermaye sıkıntısı, nakit sıkıntısı çekilebilir sorusuna cevap vermektedir.  Herkes; her fon, her yatırım bankası, her mali kurum kendi derdine düşmüş durumda. Bir taraftan iflas etmemenin yollarını arıyor, ama diğer taraftan da fırsatını bulursa iflas eden veya iflasın eşiğine gelmiş kurumları adeta bedavaya satın alıyor. Bunun en son örneğini JP Morgan Chase’in Bear Stearns’ü satın alması oluşturmaktadır. JP Morgan Chase, Bear Stearns'ü hisse başına 2 dolardan, toplam 236 milyon dolara satın aldığını açıkladı. Birkaç gün öncesine kadar piyasa değeri 20 milyar dolar olan Bear Stearns'ün piyasa değeri cuma günü 3,5 milyar dolara düşmüştü.  

Durumu kurtarmak,   iflas etmemek için ABD’nin önde gelen  Citigroup, Merrill Lynch veya Morgan Stanley gibi büyük bankaları kapılarını yabancı yatırımcılara açtıklarını açıkladılar. (Singapur’dan devlet holdingi Temasek ABD-Bankası Merrill Lynch‘e 4,4 milyar dolarla; bir Çin devlet fonu Morgan Stanley’e yüzde 10’luk bir payla ve Abu Dabi de 7,5 milyar dolarlık bir miktarla Citigroup’a ortak olmuşlardır). Bunlar Uzakdoğu’dan, Rusya ve bazı Arap ülkelerinden devlet fonlarıdır. Şimdi bunlar da mali piyasalar da „big Player“ oldular.

Mali kriz, İngiltere ve ABD’de iflasla karşı karşıya kalan mali kurumların devletleştirilmesini de gündeme getirdi.  

29.02.2008 tarihli bir açıklamasında ABD Merkez Bankası Başkanı Bernanke, “bazı bankaların batacağı”ndan, bazı bankaların kredi krizinin üstesinden gelemeyeceklerinden, bu durumdan kurtulmak için sermayelerini arttırmak zorunda olduklarından bahsetmiştir.

Bankalardan önce Hedge-Fonlar, mali krizin girdabına girmişlerdi. Bilindiği gibi kredi piyasası, bu fonların en yaygın faaliyet sürdürdükleri alandır. Çok güncel olmamasına rağmen aşağıdaki veriler bu alandaki sermaye miktarı hakkında bir ipucu vermektedir: Kendi alanında uzmanlaşmış Hedge-Fonlar, sadece 2005 yılında 1,6 ila 1,8 trilyon dolarlık bir miktarı kredi olarak yatırmışlardı, vermişlerdi.  

„Çekirge“ işletmeler de iflas girdabına girdiler. Krizin patlak vermesinden bu yana „çekirge“ firma denen „Private-Equity“ işletmelerinin başka işletmeleri devralma hevesi kaçmış ve 2007 yılında rekor seviyeye varan devralmalar durma noktasına gelmiştir. Devralmak için bankalardan kredi alınması gerekir. Bu koşullarda hangi banka kredi verebilir?

Burjuvazi mali piyasalardaki gelişmeleri, borsalardaki düşüşleri, iflasın eşiğine gelmiş bankaların halini dramatik gelişmeler olarak tanılamaktadır. Oysa burada dramatik olan bir şey yok. Bütün bu gelişmeler kapitalizmin çelişkilerinin yansımasıdır. Bugün mali sektörde patlak veren bu kriz yarın,  sanayi sektöründe de gündeme gelerek dünya çapında bir ekonomik krize yol açacaktır. Bundan kurtuluş yok. Kapitalizm bundan kurtulamayacaktır.