Planlanmasını da sayarsak Nakba'nın tarihi 19.yüzyılın sonlarında başlar. Siyonist hareket bir Yahudi ulusal devleti kurmak için örgütlenir. Başta Avrupa olmak üzere dünyanın çeşitli ülkelerinde baskıya uğrayan, Yahudi düşmanlığı nedeniyle bulundukları ülkelerde yaşayamaz duruma gelen Yahudilerin Filistin'e göçü özendirilir. Bundan başarılı olunamaz. 1930'lara gelindiğinde ancak 120.000 Yahudi Filistin'e yerleşir. Alman faşizminin etkisi ve II. Dünya Savaşı sonrası koşullar, durumu Siyonistlerin lehine değiştirir ve 1931-1946 arasında Filistin'e yerleşen Yahudi sayısı yarım milyona varır. Alman faşizminden kaçanların, Filistin'e yerleşenleri çoğunluğu, Siyonizme inandıklarından dolayı değil, özellikle yerleşmek istedikleri ABD'nin kapıları kapatmasından ve gidecek yerlerinin olmamasından dolayı Filistin'e yerleşirler.
Filistin'e göçenlerin barış umutları boşa çıkar ve yerli Arap halkıyla çatışmanın koşullandığı bir yaşam sürecine girerler. Siyonizm, başından beri, yeni gelen Yahudilerin Filistinlilerle karışık yerleşimini değil, Filistinlileri dışlayan bir yerleşim planını uygular. Amaç, sadece ve sadece Yahudilerden oluşan bir Siyonist devlet kurmaktır. Siyonist örgütler Arap büyük toprak sahiplerinden toprak satın alırlar, bu topraklarda çalışan kiracılar, işçiler ve göçmeler göçe zorlanırlar. Siyonist terör örgütlerinin Filistinliler üzerindeki baskıları giderek artar ve 1948'de bir Filistin köyünde gerçekleştirdikleri kitlesel katliam göç dalgasına neden olur. 700 binden fazla Filistinli yurtlarını terk etmek zorunda kalır.
Siyonizm amacına ulaşmıştır. Filistin, zor kullanılarak Filistinli Araplardan temizlenmeye başlanır. Onlardan boşalan yerlere Yahudiler yerleştirilir. Filistinliler, teslim olmazlar, direnirler. 1936-1939 arasındaki Filistin direnişi Siyonist teröristlerle işbirliği yapan İngiliz ordusu tarafından bastırılır. Zor kullanılmasından dolayı sorunu ele alan „Peel-Soruşturma Komisyon“na açıklama yapmakla karşı karşıya kalan o Winston Churchill, Filistinlilerin Siyonistler tarafında yurtlarından kovulmasıyla ilgili olarak şöyle der:
„Yalaklığın yanında duran köpeğin, çok uzun bir zamandır orada olmasına rağmen, yalaklık üzerinde geri alınamaz hakka sahip olduğu düşüncesinde değilim. Ona bu hakkı tanımıyorum. Örneğin, Kuzey Amerikalı Kızılderililere veya Avustralya'da Siyahlara büyük haksızlık yapıldığını da kabul etmiyorum. Güçlü bir ırk, daha üst düzeyde, kültürlü bir ırk,... gelip onların yerini aldığı için bu insanların haksızlığa uğradıklarını da kabul etmiyorum“
8 Mayıs 1948'de İsrail, Filistinliler kovularak işgal edilen topraklar üzerinde kurulur. Siyonizm daha başından Filistinlileri dışlayan bir devlet kurma amacında olduğu ve bunu gerçekleştirdiği için Filistin'in 1948'den bu yana tarihi aynı zamanda onların „felaketi“, „nakba“sı tarihidir.
Siyonizm’in amacı iki aşamalıdır: İlk aşamada sadece Yahudilerden oluşan bir devlet kurmak. Bu amacına ulaşan Siyonizm’in ikinci aşaması, Filistinlileri kovarak, göçe zorlayarak, onlardan boşalan alanlara yerleştirdiği Yahudilerle sınırlarını genişletmek ve kalan Filistinlileri devlet kurma yeteneğinden yoksun bırakacak duruma getirmektir. Siyonizm ikinci aşamasının bir ayağını; Filistin'i Filistinlisizleştirerek genişlemeyi şimdilik gerçekleştirdi, ama Filistinlilerin mücadele iradesini kıramadı. Açık ki nakba, aynı zamanda Filistin direnişinin, Filistin iradesinin beslendiği en önemli kaynaklardan birisidir.
60 sene İsrail, sadece Filistin için değil, komşu ülkeler ve bütün Ortadoğu için de 60 sene savaş ve felaket demektir.
İlk savaş 1948'de İsrail'in kuruluşuyla başlar ve 700 binden fazla Filistinli yurtlarını terk etmek zorunda kalır. Savaş sonunda İsrail topraklarını ikiye katlar.
İkinci savaşı (1956 Sina Savaşı) İsrail, Fransız ve İngiliz emperyalizmiyle işbirliği içinde Mısır'ın Süveyş Kanalını millileştirmesini engellemek için sürdürür.
Üçüncü savaş, 1967 Haziran Savaşıdır. Güya İsrail'i yok etmek için harekete geçmelerinin önünü almak bahanesiyle İsrail, komşu ülkelerine saldırır. 250 bin Yahudi'yi işgal ettiği bölgelere, Filistin topraklarına yerleştirir, bir milyondan fazla Filistinli üzerinde ayrılıkçı, ırkçı bir işgal rejimi kurar.
Dördüncü savaş, 1968-1970 arasında İsrail ile Mısır arasında sürdürülen savaştır.
Beşinci savaş 1973-“Jom-Kippur Savaşı“dır. Bu savaş sonucunda İsrail Sina yarım adasından çekilmek ve Mısır ile barış anlaşması imzalamak zorunda kalmıştır.
Altıncı savaş, 1982 birinci Lübnan savaşıdır. Katliamlarına rağmen İsrail, Filistinlileri Lübnan'dan çıkartma ve Ürdün'e sürme amacına ulaşamamıştır.
Yedinci savaş 2006 ikinci Lübnan savaşıdır. İsrail'in, Hizbullah'ı, dolayısıyla İran'ı etkisizleştirme ve bölgede Amerikan emperyalizminin başka işgalleri için önünü açma planı Lübnan direnişi tarafından yenilgiye uğratılmıştır.
Birinci, üçüncü ve altıncı savaşlarda doğrudan Filistinlilerin topraklarından kovulmaları, katledilmeleri amaçlanırken, diğer savaşlarda İsrail, toprak kazanmanın yanı sıra Arap komşu ülkeleri üzerinde her zaman bir baskı unsuru olacağını göstermiştir.
Başta ABD olmak üzere emperyalist ülkelerin desteği ile İsrail, bütün barışçıl çabaları, BM kararlarını, sorunla ilgili şu veya bu konferansta alınan kararları geçersiz kılmak için zor da dahil yer yola başvurmuş ve bunda da şimdiye kadar amacına ulaşmıştır. İsrail, Filistinlilere yaşamın her alanında zulüm etme üzerine kurulmuş bir devlettir. Filistin direniş cephesindeki olumsuz gelişmeleri de kullanarak yaşamı Filistinlilere „felaket“ yapmaya devam etmektedir.
İsrail'i İsrail yapan emperyalizmdir. Özelikle Amerikan emperyalizmi açısından İsrail bölgemizde vazgeçilemez bir üstür. Emperyalizm-İsrail işbirliği hem Filistin sorununun çözümü önünde ve hem de bölgemizde sorunlarımızın kapsamlaşmasında ve derinleşmesinde belirleyici bir rol oynamaktadır. Filistin sorununun çözümüne katkı adı altında Ortadoğu politikasında aktif rol almak isteyen her emperyalist ülke, Filistin „felaket”ini kalıcı yapmaktan ve Filistin kurtuluş mücadelesine zarar vermekten öte bir iş yapmamaktadır.
İnanıyoruz ki Filistin halkı, sergilenen bölünmüşlük durumunun Siyonizm’e ve emperyalizme karşı mücadelesini zayıflattığını, etkisiz bıraktığını görecektir ve 60 yıllık „felaket”inin ancak ve ancak yeni İntifadaların sonucunda elde edilebileceği bilinciyle hareket edecektir.