“REFORM
PAKETİ” VE EKONOMİK KRİZ
Yaşanmakta
olan ekonomik kriz üzerine (ALÇAK, ÇUKUR, SEÇİM, EKONOMİK
KRİZ!) yazının son kısmına geçmeden önce açıklanan reform
paketinin ne olup olmadığına bakalım.
10
Martta “Yeni Ekonomi Programı” çerçevesinde "Yeni
Ekonomi Programı Yapısal Dönüşüm Adımları 2019", Hazine
ve Maliye Bakanı Berat Albayrak tarafından açıklandı. "4,5
yıl sürecek" “reform paketi”nin ilk sırasında mali
sektöre ilişkin düzenlemeler yer alıyor. Tarım, ihracat, turizm,
yeni vergi sistemi, bireysel emeklilik ve kıdem tazminatı konuları
da söz konusu pakette önemli yer
tutuyorlar.
Sermaye
“reform paketi”nden oldukça memnun:
“Türkiye
İş Kadınları Derneği” (TİKAD) Başkanı Nilüfer Bulut,
“Türkiye ekonomisinin temel sorunlarının çözümü konusunda
hükümetin bugüne kadar ve bundan sonraki süreçte göstereceği
irade açısından büyük önemi olduğunu düşünüyoruz” diyor.
İstanbul
Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, "Reform
paketi, ekonomi yönetiminin Türkiye’nin değişim ve dönüşüm
sürecini, reformist bir akılla yönetmek istediğini açıkça
ortaya koyuyor. Yapısal Dönüşüm Adımları, reformist bir aklın
yansımasıydı" diyor.
Ankara
Ticaret Odası (ATO) Başkanı Gürsel Baran, "Paket, ayakları
yere basan, uygulanabilir, etkili, yapısal sorunlara reçete içeren
etkili bir pakettir. Yapısal dönüşüm adımları ekonomimizi
geliştirip, güçlendirecektir." görüşünde.
“Müstakil
Sanayici ve İşadamları Derneği” (MÜSİAD) Genel Başkanı
Abdurrahman Kaan, “reform paketi”nin “hayırlara vesile
olmasını” diliyor: "4,5 yıl sürecek seçimsiz yönetim
döneminde açıklanan Dönüşüm Adımları Paketi'nin,Türkiye'nin
ihtiyacı olan kabuk değişiminin ilk safhası ve yeni hikayemizin
ilk adımı olarak hepimize hayırlar getirmesini dileriz".
“Reform
paketi”, İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı
Erdal Bahçıvan’ın temsil ettiği sermaye gruplarına bayağı
umut vermiş: “Türkiye’nin artık üretim ekonomisine yönelik
yeni adımlar atması açısından bize umut vermiştir".
“Dış
Ekonomik İlişkiler Kurulu” Başkanı (DEİK) Nail Olpak söz
veriyor: “Ülkemizin sürdürülebilir büyümesine ivme katacak
bu gerçekçi adımların takvimlendirilerek hayata geçmesinde
üstümüze düşen ne varsa yapacak ve ticari diplomasi
faaliyetlerimizi yoğunlaştıracağız".
Türkiye
İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı İsmail Gülle ise “reform
paketi”ni “bavul ticareti”nin kayıt altına alınması
açısından ön plana çıkartılacak derecede önemli buluyor.
İstanbul
Ticaret Borsası Başkanı Ali Kopuz, “reform paketi”nden bir
devrim çıkartıyor (Damat Albayrak da bu durumda -herhalde-
“devrimci” oluyor): "Yıllardır güçlü ve kararlı bir
şekilde sürdürülen yapısal reform adımlarının en büyüğü
olduğunu gördüğümüz bu açıklamalar, iş dünyası olarak
bizleri çok umutlandırdı. Her bir başlık bir devrim niteliğinde
ve doğrusunu söylemek gerekirse bizlerin beklentilerinin çok
üzerinde".
Ankara
Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir de, "Yoğun,
kapsamlı ve bütünselliği olan bir paket. Özellikle reform
alanlarının başında finansal sektörün ön plana çıkmasını
önemsiyoruz" diyor.
“Anadolu
Aslanları İşadamları Derneği” (ASKON) Genel Başkanı Orhan
Aydın’a göre "Sürdürülebilir büyüme ve istihdamın
öncelendiği, finans sektörü başlığı altında bankacılık,
tasarruf ve sigorta, ihracat ve üretim odaklı kredi arzı, reel
sektöre yönelik reformlar, yerlileşme, ihracat, yüksek katma
değerli üretim finans sektörümüzü rahatlatacaktır ...
Açıklanan yeni yapısal dönüşüm adımları sayesinde topyekun
kalkınma yolunda yeni bir rota belirlenmiş oldu. Bu adımlar
şüphesiz beraberinde yeni bir heyecan getirecek ve ekonomimiz
açısından arzulanan girdiler sağlanmış olacaktır".
“Tüm
Sanayici ve İş Adamları Derneği” (TÜMSİAD) Başkanı Yaşar
Doğan’a göre "Açıklanan reform paketi Türkiye
ekonomisinin 2019’daki rotasını gösteriyor ve iş dünyasının
beklentilerini karşılayan argümanlardan oluşuyor ...Türkiye’nin
önceliği ekonomi reformuydu ve şu anda hükümetimizin yaptığı
çalışmalar da ekonomi alanında yapılacak reformların süreceğini
gösteriyor. Türkiye milli üretimle, ihracatla ve ekonomide
oluşacak olumlu hava ile daha güçlü temellere oturacaktır".
İstanbul
İnşaatçılar Derneği (İNDER) Yönetim Kurulu Başkanı Nazmi
Durbakayım "Bakanımızın açıkladığı reform paketini,
güçlü Türkiye yolunda atılan önemli bir adım olduğunu
söyleyebiliriz” diyor.
TÜSİAD
da “reform paketi”ni, dolayısıyla diktatör Erdoğan’ı
desteklemeye devam edeceği sözünü veriyor: "Bugün
açıklanmış olan yeni ekonomik reform paketinin ülkemizin
sürdürülebilir büyüme hedefleri ve küresel rekabet gücü
açısından olumlu sonuçlara vesile olmasını diliyoruz. Açıklanan
hedeflerin başarısı için acilen gerekli çalışmalara her türlü
desteği vermeye devam edeceğiz” (10.04.2019 tarihli Hürriyet
gazetesinden).
Görüyoruz
ki, bütün sermaye kesimleri diktatör Erdoğan’ı desteklemek
için adeta sıraya girmişler. Türk sermayesinin tümü rejimin;
faşist diktatörlüğün arkasında. Bunu göstermek istedim. Bu,
iki açıdan önemlidir: Birincisi, diktatör Erdoğan adımlarını
sermayenin tümüne dayanarak atacaktır. Güçlü olduğunu,
uluslararası alanda sermayenin desteğiyle göstermeye çalışacaktır.
İkincisi ise, diktatör 31 Mart yerel seçimlerin kaybetti,
iktidardan alınması kolaylaştı vb. türünden iç politik
gelişmeleri beklemenin sonuç vermeyeceğidir. Diktatörün iktidara
gelmesinde Türk sermayesinin her kesiminin payı yoktu. Ama şimdi,
iktidarını devam ettirmesini bütün kesimleri istemektedir.
Peki,
bu paket sermayenin dediği kadar güçlü mü?
Seçim
bitti ve ayaklar yere bastı. Seçim döneminde bol keseden vaatlerin
geride kaldı. Şimdi acı gerçekle yüz yüze kalışın
açıklanması yapılıyor. Bu da o göklere çıkartılan, devrim
denen “reform paketi”inde ifadesini buluyor. “Kriz mriz yok”tan
krize karşı önlemlere geçildi. Alınacak tedbirler, paketin
içeriği, gidişatın hangi yönde olduğunu çok açık bir şekilde
göstermektedir. Bu tedbirler uygulanamaz diye bir şey tabii ki,
söylenemez. Ancak, nasıl uygulanabileceği tartışılır. Bu
tedbirleri, faşist diktatörlük uluslararası sermayenin desteğini
alarak uygulayabilir. Bu da aynen, 2001 krizinde olduğu gibi,
uluslararası sermayeye tam teslimiyetten geçer. Yeni bir Kemal
Derviş’e ihtiyaç duyulur mu, uluslararası sermaye bunu dayatır
mı, ihtiyaç duyulursa veya uluslararası sermaye tarafından
dayatılırsa yeni Derviş’in kim olacağı şimdilik bir
spekülasyon meselesidir.
Bu
paketin içeriği uluslararası sermayenin desteği alınmadan
uygulanabilir mi? İmkansız denecek kadar zor. Tek başına Türk
sermayesinin bu kriz yükünü kaldırması imkansız. “Dost”
ülkelerden gelmesi muhtemel sermayenin katkısıyla ekonominin
çarklarını çevirmek de imkansıza yakın bir durumun ifadesidir.
“Reform
paketi”nin içeriği her şeyi anlatıyor:
Genel
olarak yabancı sermayenin çıkarları, talepleri göz önünde
tutuluyor; önemli olan sermaye çekmek olduğuna göre, yabancı
sermayenin gelmesini teşvik etmek gerekir. Yapılan tam da budur.
İflaslar
kolaylaştırılıyor ve böylece geriye kalanlar, iflas etmeyenler
güçleniyor. Kıdem tazminatı fona devrediliyor. BES dayatılıyor,
kurumlar vergisi düşürülüyor. Zora giren, ama henüz patlak
vermeyen bankacılık alanındaki krizin -yaşanmakta olan ekonomik
krizin mali görünümü- patlak vermesini engellemek için tedbirler
alınıyor. Bunun adı, banka kurtarma operasyonudur. İnşaat
sektörü ödeyemeyeceği bir borç yük altında. Açık ki, bir fon
gerekiyor. Özel sektöre sürekli garanti üzerine garanti veren
diktatör, açık ki, bu sektörün sorunlu kredilerini kamunun
sırtına yıkacak. Nefes almaları için kamu bankalarına iç borç
senedi verilecek. Tutarı 28 milyar lira. Yani bolca karşılığı
olmayan para basılacak.
Pakette
pek ayrıntı yok. Ama söylenmek istenen oldukça açık:
Uluslararası sermayeye güvence veriliyor. Gelin, yeter ki, gelin,
isteklerinizi kabul ederiz deniyor. Unutmamak gerekir ki,
uluslararası sermaye pakette yer alanla asla yetinmeyecektir. Şimdi
teslimiyetin boyutunu ölçmeye çalışıyor, aynen 2001 krizinde
olduğu gibi. İsteği hiç bitmeyecektir; şunu, bunu yaparsan bu
kadar sermaye, onu da yaparsan ek olarak bu kadar sermaye pazarlığı
sürecektir. Uluslararası sermaye, Türk ekonomisini ne onduracak ne
de öldürecektir. Sadece ve sadece kendi kullanımına, çıkarlarına
yarayacak duruma getirecektir.
Diğer
taraftan önemli olan, Türkiye’yi eski pozisyonuna getirmek
olacağı için bu teslimiyete IMF’yi katıp katmamak pek de
bağlayıcı olmayacaktır. Kurtuluşu ABD’de aradığı için
paketi açıkladıktan sonra bir orduyla o ülkeye uçan damadı
nezdinde diktatör, şimdi Amerikan emperyalizmine ters düşen
politikalarının da ceremesini ödeyecek. ABD, Türkiye’den Suriye
politikasının hesabını soracak. Rusya yakınlaşmasını hesabını
soracak. S-400 alımının hesabını soracak. Doğu Akdeniz’de ABD
aykırılığının hesabını soracak. Astana sürecinin hesabını
soracak. Ege’de Yunanistan’a karşı diklenmenin hesabını
soracak. Silah sanayi geliştirmenin hesabını soracak. İran ile
ilişkilerin hesabını soracak vs. vs. Türkiye’yi eski konumuna
getirmek için Amerikan emperyalizmi, soracağı hesap kalmadıysa
yenilerini bulmaktan ve sormaktan geri kalmayacaktır.
Ama
bir ihtimal daha var; ABD-Almanya arasındaki çelişkiler
keskinleşiyor. Amerikan emperyalizmi, Alman emperyalizmini AB
içinde, Avrupa genelinde, Ukrayna, Rusya, Çin politikalarında
köşeye sıkıştırmak, etkisiz kılmak veya eski “uysal”
konumuna getirmek için her fırsatı kullanıyor. Bu durumda Alman
emperyalizminin Rusya, Çin ve Türkiye ile ilişkilerini
geliştirmesi Türkiye'nin işine yarar. Şundan dolayı: Türkiye’de
ekonomik kriz ABD’den ziyade AB ve özellikle de Alman ekonomisini
olumsuz etkiler. Krizin derinleşmesi, Türk burjuvazisini sınırları
açmaya ve göçmenleri Avrupa’ya yönlendirmeye neden olabilir
veya diktatör Erdoğan bu tehdidi, şimdiye kadar olduğundan daha
ciddi olarak dillendirebilir. Bu durumda AB’nin bütünlüğünü
korumaya ve yeni göçmenlerin gelmesini engellemeye çalışan
Almanya, Türk ekonomisinin ihtiyaç durduğu sermayenin
sağlanmasında yabana atılamayacak bir rol oynayabilir. Ancak bu
durumda Türk burjuvazisi, Amerikan emperyalizminin artan siyasi ve
ekonomik baskısına direnmeye devam edebilir. Ama her iki ihtimal de
borçlanmaya devamdan başka bir anlam taşımaz.
Dün
olduğu gibi bugün de ABD ile restleşmek uluslararası sermaye ile
restleşmek demektir. Bu restleşmede, Amerikan emperyalizmiyle
siyasi, ekonomik ve askeri olarak restleşen Almanya, Rusya ve Çin’in
Türkiye politikaları, Türkiye’nin ABD ile restleşmesinde önemli
bir rol oynayabilir.
*
Diktatör
ve damadı likidite ve kaynak yaratmak için kapı kapı dolaşırken
ekonominin hal-i pürmelaline bakmaya kaldığımız yerden devam
edelim.
3-
Teknoloji Kategorilerine Göre Üretimin Seyri
Sanayi
sektörleri, nihayetinde belli teknolojiler kullanarak üretim
yapmaktalar. Bu teknolojiler, düşük, orta-düşük, orta-yüksek
ve yüksek olmak üzere sınıflandırılmıştır. Bu sınıflandırma,
aynı zamanda sektörlerin de bu teknoloji kategorilerine göre
sınıflandırılması anlamına gelir.
Nasıl
bir teknolojiyle üretildiği ve bunun ihracata, toplam sanayi
üretimine katkısının ne olduğu o ekonominin gelişmişlik
seviyesi hakkında aydınlatıcı olur. Öyle ki, kullanılan
teknolojiye bakarak söz konusu ekonominin neye muktedir olduğunu,
dünya pazarlarında rekabet gücünün olup olmadığını
çıkartabilirsiniz.
Kriz
olgusunu ve hangi sektörlerin durumunun ne olduğunu açıklama
konusunda da bu teknolojik sınıflandırma bir kıstas olarak ele
alınabilir. Burada bu teknolojik sınıflandırmadan bu açıdan
yararlanacağız.
3.1-Düşük
teknolojiyle üretim
Düşük
teknoloji yoğunluklu sektörlerde
(1)
üretim, krizde olan bir
ekonominin halini sergiliyor. Aşağıdaki grafik, 2017’nin aynı
dönemine göre 2018’de ve Temmuz ayından itibaren
üretimin
sürekli daraldığını
gösteriyor.
Bir
ay öncesine göre değişim:
2018’in
ayları itibariyle üretimde süreklilik arz eden bir
istikrarsızlığın olduğunu görüyoruz. Temmuz ayı esas
alındığında üretimin Aralık ayında 5,2 puan gerilediğini
görüyoruz. Aralık-Ocak arasında da üretimde 1,4 puanlık bir
artış olmuştur.
3.2-Orta-düşük
teknolojiyle üretim
Orta-düşük
teknolojiyle (2)
üretim yapan sektörlerin durumu, düşük teknolojiyle
üretim yapanlarınkine göre felaket. Bu sektörde üretim, 2017’nin
Eylül, Ekim, Kasım ve Aralık aylarına göre 2018’in aynı
aylarında sırayla yüzde 7,5, yüzde 11, yüzde 14,7 ve yüzde 19,7
oranlarında daralıyor. Ocak 2018’e göre Ocak 2019’daki daralma
da yüzde 13,5 oranında.
Bir
ay öncesine göre değişim:
2018
yılı boyunca bu teknoloji ile üretim yapan sektörlerde üretim
dengesiz de olsa sürekli geriliyor. Temmuz ayından sonra ise
üretimdeki daralma süreklilik kazanıyor. Temmuz-Aralık ayı
arasında üretim 13,5 puan geriliyor.
3.3-Orta-yüksek
teknolojiyle üretim
Orta-yüksek
teknolojiyle (3) üretim
yapan sektörlerde durum, orta-düşük teknolojiyle üretim yapan
sektörlerin durumundan pek farklı değil. Sadece daralama
oranları biraz küçük.
2015
= 100 bazında 2017’nin Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım ve Aralık
aylarında üretim 2018’in aynı aylarında sırayla yüzde 0,7,
4,6, 10,6, 8 ve 9,9 oranlarında daralıyor. Bu daralma 2019’un
Ocak ayında 2018’in aynı ayına göre yüzde 6,5 oranında
gerçekleşiyor.
Bir
ay öncesine göre değişim:
2018’in
Nisan ayına kadar artan bir üretim, sonrasında da Aralık ayına
kadar inişli çıkışlı, ama giderek daralan bir üretim
görüyoruz. Bu sektörde üretim Temmuz-Ekim arasında 9,6 puan
geriliyor. Sonrasında Ocak 2019’un Ocak ayına kadar artıyor.
3.4-Yüksek
teknolojiyle üretim
Yüksek
teknolojiyle üretim yapan sektörlerde (4) başka bir gelişme
görüyoruz. Bu teknolojiyle üretim yapan sektörlerde üretim
2018’in verili aylarında 2017’nin verili aylarına göre dengesi
de olsa artıyor.
Bir
ay öncesine göre değişim:
Yukarıdaki
dengesizliği aşağıdaki grafikte de verili aylar bazında
görüyoruz. 2015 = 100 bazında üretim 2018’in Ocak-Haziran
ayları arasında tam bir dengesizlik, kırılganlık sergiliyor.
Temmuz ayından itibaren de yine dengesiz ama Ocak-Haziran arasına
göre daha yüksek oranlarda bir artış söz konusu.
Sanayi
üretimini kullanılan teknoloji bazında sınıflandırmanın
sonuçlarını aşağıdaki tabloda (5) görüyoruz.
Düşük
ve orta-düşük teknoloji ve
aynı zamanda, oransal olarak biraz daha geride orta-yüksek
teknoloji imalat sanayinin
omurgasını oluşturmaktadır. Yaşanmakta
olan kriz de daha ziyade düşük ve orta-düşük
teknolojiyle üretim yapan sektörlerde etkili
olmaktadır. Yani kriz
lokal, sadece şu veya bu sektörde değil,
yüksek teknoloji bazlı
sektörler hariç ekonominin genelinde yaşanmaktadır.
4.1-İmalat
sanayi toplamında kapasite
kullanım oranı
İmalat
sanayi kapasite kullanım oranları bir ekonominin durumunu
açıklamada en önemli göstergelerden birisidir. Sanayide çarkların
dönüp dönmediğini, ne kadar, hangi kapsamda döndüğünü veya
dönmediğini kapasite kullanım oranlarına bakarak tespit
edebiliriz.
Yukarıdaki
grafikte Haziran ayndan itibaren imalat sanayinde kapasite kullanım
oranlarının inişli çıkışlı da olsa sürekli düştüğünü
görüyoruz. Bu, Haziran 2018’den Şubat 2019’a 4,3 puanlık bir
gerileme. Kapasite kullanım oranının yüzde 75’in altına düşme
durumu, ekonomide doğrudan bir kriz olgusuna işarettir.
4.2-Ara
malları üretiminde kapasite kullanım
oranları
Ara
malları üretiminde kapasite kullanım oranı Haziran 2018-Şubat
2019 arasında 6,8 puan geriliyor Hızlı gerilemenin Ağustos
ayından itibaren gerçekleştiğini görüyoruz. Ara malları
üretimi olmaksızın sanayide çarkların dönmesi pek mümkün
değildir. Yukarıdaki grafikte de Eylül 2018’den itibaren böyle
bir durumla karşı karşıya kalındığını göstermektedir.
4.3-Yatırım
malları üretiminde kapasite kullanım
oranları(6)
Krizin
boyutunu göstermek bakımdan yatırım malları üretiminde kapasite
kullanım oranlarının seyrini Kasım 2017’den bu yana gösterdik.
Fabrika, teçhizat ve
makineler olmaksızın ne üretim ne de yeniden üretim
yapılabilir. Yatırım malları üretimi, sanayinin
diğer sektörleri için bağlayıcı bir öneme sahiptir. Mart
2018’e, hatta Mayıs 2018’e
kadar bu sektörde kapasite kullanım oranları krizde olmayan bir
ekonomiye işaret ediyor, ama Haziran ayından sonra kapasite
kullanım oranı dengesiz de olsa sürekli düşüyor. Bu alanda
Şubat 2019’da toplam kapasitenin ancak dörtte üçü
kullanılıyordu. Bu oran, ekonominin durumunun
felaket olduğunu göstermektedir.
5-İşsizlik
Tabii
sanayide büyüme oranların düşmesi ve kapasite kullanım
oranlarındaki gerileme kaçınılmaz olarak işgücü durumunu da
etkileyecekti. İşsizler ordusunun büyümesini aşağıdaki
verilerde görüyoruz.
Resmi
verilere(7) işsizlik:
Aylara
göre işsizlik
Bir
sene içinde, Ocak 2018’den Ocak 2019’a işsizlik oranı yüzde
9,8’den yüzde 13,3’e çıkıyor. Aynı dönemde tarım dışı
işsizlik yüzde 11,7’den yüzde 15,5’e ve genç nüfus arasında
işsizlik de yüzde 18,3’ten yüzde 24,5’e çıkıyor.
Resmi
veriler gerçek durumu yansıtmamakta. DİSK-AR’ın Mart 2019
tarihli “İŞSİZLİK VE İSTİHDAM RAPORU”na göre işsiz
sayısı (dar tanımlı ) 4 milyon 302 bine; dar tanımlı işsizlik
oranı yüzde 13,5; kriz nedeniyle bir yılda işsizler ordusuna
katılanları sayısı 1 milyon 11 bine; geniş tanımlı işsizlik
oranı yüzde 20,9’a; geniş tanımlı işsiz sayısı 7 milyon 153
bine; tarım dışı işsizlik oranı yüzde 15,6; tarım dışı
kadın işsizlik oranı yüzde 18,9 ve tarım dışı genç işsizlik
oranı da yüzde 27’ye çıkıyor.
Bir
sene içinde; Aralık 2017’den Aralık 2018’e işsilik alanında
felaket gelişmenin boyutlarını yukarıdaki grafikte görüyoruz.
6-Kriz
Karşılaştırması
Ekonomi
üzerine bundan sonraki yazılarda yaşanmakta olan krizin seyrini
daha önceki krizlerle (2008 kriziyle ve gerekirse 2001 kriziyle de)
karşılaştıracağız. Bunu yapmamızın nedeni, krizin şiddeti,
derinliği, tahribatı vb. konularda abartılı değerlendirmeler
yapmamak içindir. Yaşanmakta olan krizin ne denli ağır bir kriz
olduğu, olacağı konusunda daha şimdiden spekülasyonlar
yapılmaktadır. Buna gerek yok. Daha önceki krizlerle karşılaştırma
yaparak krizin şiddetini, derinliğini, tahribat boyutlarını
ölçebiliriz.
6.1-Aylık
sanayi üretimi bazında kriz karşılaştırması
Aylık
bazada sanayi üretiminin seyri Haziran 2008 ve Temmuz 2018 = 100
bazında 2 ay sonra farklılaşmaya başlıyor; Ağustos 2008’de
üretimin seyri -3,4 iken Eylül 2018’de -4,3’e düşüyor. Yani,
2018’de sanayi üretiminde daha sert bir düşüş oluyor. Ancak,
durum, Ekim 2008 ve Kasım 2018 verilerinin gösterdiği gibi tersine
dönüyor; sanayi üretimindeki düşüş, 2008’e göre 2018’de
yavaşlıyor; 2018’de üretimin yönü artış istikametindeyken,
20018’de gerileme istikametindeydi.
6.2-Yılın çeyrekleri bazında sanayi üretimi karşılaştırması
Çeyrek
yıllık üretimin en yüksek olduğu 2008’in 1. ve 2017’nin 4.
çeyreğini baz aldığımızda takip eden 2. çeyreklerde (2008’in
2. ve 2018’in 1. çeyreği) üretimdeki daralmanın hemen hemen
aynı seviyede olduğunu görüyoruz (2008’in 2. çeyreği = 0,6 ve
2018’in 1. çeyreği = 0,4). Üretim seyrindeki farklılaşma takip
eden 3. çeyreklerden itibaren görülüyor. 2008 krizinde üretimdeki
gerileme, şimdiki krize nazaran oldukça daha hızlı gerçekleşiyor.
2018’in son çeyreğinde üretimdeki gerileme ancak yüzde 7,1
oranındayken 2009’un 1, çeyreğinde yüzde 19,7 oranına
varıyordu. 2009’un ilk çeyreğinde üretim, 2018’in 4.
çeyreğine göre neredeyse 3 misli daha hızlı daralıyordu.
6.3-
İmalat sanayinde kapasite kullanım oranlarına göre kriz
karşılaştırması
Kapasite
kullanım oranlarının seyrinde ise oranların birbirine
yakınlaşması, krizin patlak vermesinden (her iki krizi için
Haziran ayı baz alındığında) sonra Ekim ayında görülüyor.
Ekim ayından sonra 2018 krizinde kapasite kullanım oranındaki
gerileme yavaşlıyor, ama devam ediyor ve Mart 2019’da yüzde 74,4
oranına kadar gerilemiş oluyor. 2008’in aynı döneminde, yani
Mart 2009’da ise imalat sanayi kapasite kullanım oranı yüzde
58,7’ye düşmüştü.
İşsizlik
bazında kriz karşılaştırması:
Yukarıdaki
grafikte Ocak 2008’den Ocak 2019’a kadar bütün aylarda işsizlik
oranlarındaki değişimi görüyoruz. Genel işsizlik oranı 2008
krizi sürecinde Nisan 2009’da yüzde 13,8 ile doruk noktasına
ulaşmıştı. 2011-2013 arasında yüzde 10’un altına düşen
işsizlik oranı, 2014’ün Temmuz ayından itibaren yüzde 10’un
üzerine çıkmış ve Ocak 2019’da da 13,3 oranında
gerçekleşmiştir. Yaşanmakta olan kriz sürecinde işsizlik oranı
2009’un Nisan ayıdaki seviyeye yaklaşmıştır.
Buradan,
kriz karşılaştırmasından çıkartılması gereken sonuç şudur;
Şimdiki kriz, 2008 krizi gibi hızla derinleşmiyor. Üretimin dibe
vurma süreci 2008 krizinde, şimdiki krize göre daha dik bir
daralmayı ifade ediyordu.
Sonuç:
Yaşanmakta
olan krizin şimdiye kadarki seyrini yukarıda grafikleştirilmiş
göstergeler açıklıyor. Bundan sonra ne olur, krizin derinleşmesi,
krizin şiddeti hangi boyutlara varır; bütün bunları dönem dönem
ele alacağız. Şurası açık; şimdiye kadarki gelişmesi göz
önünde tutulduğunda yaşanmakta olan kriz, 2008 krizi kadar
şiddetli olmamıştır. Üretim ibresi yukarıya çevrilmiş, ama
birçok krizde görüldüğü gibi bir W hareketi gerçekleşebilir;
yani artan üretim yeniden daralma sürecine girebilir. Bütün
bunlar önümüzdeki dönemin değerlendirme sorunlarıdır.
Türk
ekonomisinde kriz, başlangıç aşamasında olduğu gibi artık
bazı sektörlerle sınırlanmış lokal bir kriz değildir; bu kriz
hemen bütün sektörlere yayılmış ve böylece ekonominin tümünü
etkisi altına almıştır. Türk ekonomisi şimdiki süreçte
çevriminin kriz aşamasından geçmektedir.
Kaynaklar,
Açıklamalar:
1)
Düşük Teknoloji Yoğunluklu Sektörler: Gıda ürünleri imalatı,
içeceklerin imalatı, tütün ürünleri imalatı, tekstil ürünleri
imalatı, giyim eşyaları imalatı, deri ve deri ürünleri imalatı,
ağaç ve mantar ürünleri, kağıt ve kağıt ürünleri, kayıtlı
medyanın basım ve dağıtımı, mobilya imalatı.
2)
Orta-Düşük Teknoloji Yoğunluklu Sektörler: Kok kömürü ve
petrol ürünleri, kauçuk ve plastik ürünleri, diğer metalik
olmayan mineral ürünler, ana metal sanayi, fabrikasyon metal
ürünleri, diğer ulaşım araçları sanayi.
3)
Orta-Yüksek Teknoloji Yoğunluklu Sektörler: Kimyasal ürünler,
elektrikli teçhizat imalatı, makine ve ekipman imalatı, kara
taşıtları imalatı.
4)
Yüksek Teknoloji Yoğunluklu Sektörler: Eczacılık ürünleri
imalatı, bilgisayar-elektronik ve optik ürünler imalatı.
5)
Zafer Yükseler; “Türkiye İmalat Sanayi Sektörü, (Kısa Vadeli
İş İstatistikleri, Sektörel Gelişmeler ve Teknoloji Düzeyi)”,
Ocak 2016, s. 19.
6)Kapasite kullanım
oranları için bkz.:
https://evds2.tcmb.gov.tr/index.php?/evds/portlet/T8bFlYDo9JA%3D/tr
7)
tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=30681
*
Bir
önceki yılın aynı ayına göre değişim oranları, 2016-2019,
2015=100
|
||||||||||
2018
|
2019
|
Yıllık
ortalama
|
||||||||
Temmuz
|
Ağustos
|
Eylül
|
Ekim
|
Kasım
|
Aralık
|
Ocak
|
2016
|
2017
|
2018
|
|
Toplam sanayi |
5,3
|
0,8
|
-3,4
|
-6,2
|
-7,0
|
-10,0
|
-7,3
|
3,4
|
9,0
|
1,3
|
Ara malı |
4,5
|
-1,5
|
-5,5
|
-10,3
|
-12,5
|
-15,3
|
-10,9
|
1,8
|
9,4
|
-0,1
|
Dayanıklı tüketim malı |
4,0
|
-10,0
|
-7,5
|
-1,4
|
7,2
|
-9,5
|
0,9
|
1,4
|
8,1
|
-1,2
|
Dayanıksız tüketim malı |
10,1
|
2,5
|
0,6
|
-2,9
|
-2,7
|
-6,0
|
-3,5
|
3,8
|
6,6
|
4,3
|
Enerji |
3,8
|
4,4
|
-1,3
|
-0,8
|
-0,7
|
-1,2
|
-1,0
|
5,4
|
7,6
|
1,7
|
Sermaye malı |
0,9
|
3,7
|
-4,1
|
-6,7
|
-8,6
|
-9,1
|
-8,1
|
5,9
|
12,6
|
-0,2
|
Düşük teknoloji |
6,4
|
0,8
|
-1,8
|
-5,0
|
-3,6
|
-9,2
|
-4,5
|
3,0
|
6,9
|
2,3
|
Orta-düşük teknoloji |
2,5
|
-3,2
|
-7,5
|
-11,0
|
-14,7
|
-19,7
|
-13,5
|
3,4
|
10,0
|
-1,8
|
Orta-yüksek teknoloji |
5,9
|
-0,7
|
-4,6
|
-10,6
|
-8,0
|
-9,9
|
-6,5
|
3,0
|
10,7
|
0,4
|
Yüksek teknoloji |
14,8
|
23,8
|
6,9
|
14,5
|
6,0
|
14,5
|
0,0
|
9,5
|
12,4
|
10,7
|
Madencilik ve taşocakcılığı |
4,3
|
1,6
|
0,9
|
0,2
|
-5,5
|
-5,3
|
-7,0
|
-0,5
|
11,0
|
3,2
|
Kömür ve linyit çıkartılması |
6,4
|
21,0
|
13,0
|
13,5
|
16,3
|
-7,0
|
-19,7
|
11,4
|
8,3
|
12,2
|
Ham petrol ve doğalgaz çıkarımı |
10,0
|
17,7
|
1,0
|
10,1
|
10,9
|
6,7
|
22,1
|
-0,4
|
0,9
|
7,9
|
Metal cevherleri madenciliği |
2,0
|
-9,0
|
-7,4
|
-0,2
|
-8,6
|
11,2
|
9,9
|
-6,3
|
14,3
|
1,8
|
Diğer madencilik ve taşocakçılığı |
2,9
|
-2,6
|
1,0
|
-5,8
|
-13,3
|
-13,8
|
-20,2
|
-1,5
|
12,5
|
-0,2
|
İmalat sanayi |
5,5
|
0,4
|
-3,7
|
-6,8
|
-7,3
|
-10,8
|
-7,5
|
3,4
|
9,0
|
1,2
|
Gıda ürünleri imalatı |
13,8
|
12,7
|
-2,4
|
-4,9
|
-3,1
|
-10,4
|
-3,5
|
5,5
|
8,0
|
4,8
|
İçeceklerin imalatı |
13,4
|
7,1
|
25,0
|
7,2
|
0,5
|
-7,2
|
-12,8
|
0,3
|
8,9
|
10,4
|
Tütün ürünleri imalatı |
3,9
|
1,9
|
4,9
|
-7,4
|
-2,2
|
9,8
|
7,7
|
2,6
|
-2,4
|
10,2
|
Tekstil ürünleri imalatı |
5,6
|
1,6
|
-1,1
|
-5,2
|
-5,3
|
-7,4
|
-5,2
|
1,3
|
6,2
|
2,5
|
Giyim eşyaları imalatı |
5,0
|
-4,8
|
2,9
|
-3,4
|
-3,8
|
-2,8
|
-1,5
|
3,6
|
4,6
|
4,2
|
Deri ve ilgili ürünlerin imalatı |
-6,1
|
-14,3
|
-6,0
|
-11,1
|
-8,4
|
-2,5
|
-12,8
|
8,1
|
9,3
|
-0,8
|
Ağaç, ağaç ve mantar ürünleri imalatı (mobilya hariç) |
-4,8
|
-3,6
|
-14,4
|
-16,4
|
-11,1
|
-22,3
|
-32,0
|
8,0
|
8,1
|
-5,9
|
Kağıt ve kağıt ürünleri imalatı |
-2,6
|
1,0
|
2,8
|
-8,8
|
-12,4
|
-17,3
|
-6,2
|
4,8
|
9,1
|
-2,6
|
Kayıtlı medyanın basılması ve çoğaltılması |
3,0
|
6,9
|
7,2
|
-2,3
|
-1,0
|
-15,8
|
-8,6
|
-7,8
|
4,2
|
1,7
|
Kok kömürü ve rafine edilmiş petrol ürünleri imalatı |
5,1
|
-3,6
|
-9,7
|
-12,6
|
2,9
|
11,0
|
9,9
|
-0,4
|
0,6
|
-10,3
|
Kimyasalların ve kimyasal ürünlerin imalatı |
10,4
|
6,7
|
-2,9
|
-7,5
|
-5,5
|
-7,1
|
-4,1
|
0,8
|
6,4
|
5,8
|
Temel eczacılık ürünlerinin ve eczacılığa ilişkin malzemelerin imalatı |
36,8
|
-4,8
|
3,0
|
7,4
|
4,3
|
13,7
|
16,2
|
6,9
|
7,0
|
8,0
|
Kauçuk ve plastik ürünlerin imalatı |
4,9
|
-0,3
|
-4,4
|
-9,7
|
-12,1
|
-14,6
|
-12,0
|
4,3
|
11,3
|
0,9
|
Diğer metalik olmayan mineral ürünlerin imalatı |
6,1
|
-8,2
|
-9,9
|
-13,9
|
-21,6
|
-25,1
|
-22,9
|
2,3
|
9,7
|
-2,7
|
Ana metal sanayi |
1,2
|
-1,2
|
-6,2
|
-9,5
|
-11,3
|
-18,9
|
-19,3
|
-1,2
|
7,1
|
-0,2
|
Fabrikasyon metal ürünleri imalatı (Makine ve teçhizat hariç) |
-4,0
|
-7,2
|
-10,2
|
-13,4
|
-14,7
|
-24,0
|
-8,3
|
5,6
|
12,0
|
-5,2
|
Bilgisayarların, elektronik ve optik ürünlerin imalatı |
-23,9
|
10,1
|
-3,4
|
-4,7
|
-12,4
|
21,2
|
-6,7
|
16,6
|
14,6
|
6,2
|
Elektrikli teçhizat imalatı |
5,0
|
1,4
|
-7,4
|
-10,2
|
-11,3
|
-15,6
|
-8,3
|
-1,0
|
9,1
|
-2,7
|
Başka yerde sınıflandırılmamış makine ve ekipman imalatı |
4,3
|
-5,0
|
-8,9
|
-6,5
|
-10,6
|
-13,9
|
-18,2
|
0,9
|
9,5
|
0,3
|
Motorlu kara taşıtı, treyler (römork) ve yarı treyler (yarı römork) imalatı |
0,7
|
-7,1
|
-5,2
|
-15,5
|
-19,0
|
-14,8
|
-11,6
|
6,9
|
16,8
|
-3,6
|
Diğer ulaşım araçlarının imalatı |
35,3
|
58,3
|
25,4
|
19,5
|
55,9
|
33,8
|
38,5
|
11,0
|
17,4
|
18,2
|
Mobilya imalatı |
-10,1
|
-11,7
|
-34,4
|
1,6
|
12,7
|
6,8
|
1,6
|
-1,6
|
14,3
|
-7,8
|
Diğer imalatlar |
13,8
|
-19,1
|
27,0
|
-6,9
|
2,3
|
-22,2
|
26,1
|
-1,4
|
1,9
|
-0,3
|
Makine ve ekipmanların kurulumu ve onarımı |
0,8
|
11,8
|
3,1
|
-2,4
|
-8,9
|
-5,2
|
-11,3
|
6,9
|
9,9
|
2,9
|
Elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı |
3,1
|
2,8
|
-2,1
|
-1,9
|
-3,2
|
-1,8
|
-1,7
|
5,5
|
8,4
|
1,2
|
Aylık
değişim oranları, 2015=100. TÜİK, Sanayi Üretim Endeksi,
Ocak 2019, Takvim etkisinden arındırılmış endekslerden
hesaplanmaktadır.
|