deneme

kapasite kullanımı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kapasite kullanımı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17 Nisan 2019 Çarşamba

“REFORM PAKETİ” VE EKONOMİK KRİZ


REFORM PAKETİ” VE EKONOMİK KRİZ

Yaşanmakta olan ekonomik kriz üzerine (ALÇAK, ÇUKUR, SEÇİM, EKONOMİK KRİZ!) yazının son kısmına geçmeden önce açıklanan reform paketinin ne olup olmadığına bakalım.
10 Martta “Yeni Ekonomi Programı” çerçevesinde "Yeni Ekonomi Programı Yapısal Dönüşüm Adımları 2019", Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak tarafından açıklandı. "4,5 yıl sürecek" “reform paketi”nin ilk sırasında mali sektöre ilişkin düzenlemeler yer alıyor. Tarım, ihracat, turizm, yeni vergi sistemi, bireysel emeklilik ve kıdem tazminatı konuları da söz konusu pakette önemli yer tutuyorlar.

10 Kasım 2018 Cumartesi

"KRİZ MRİZ YOK, İNANMAYIN, HEPSİ MANİPÜLASYON"


KRİZ MRİZ YOK, İNANMAYIN, HEPSİ MANİPÜLASYON

EKONOMİNİN GÜNCEL SEYRİ (II)

Kriz kavramı çok, ama pek çok kolay kullanılıyor. Tamam, şunu anlıyorum; sorunun teorik muhtevasına, kapitalist sistemin iç çelişkilerine vakıf olmayanların, kendilerine göre ekonomide her olumsuz gelişmeyi kriz olarak tanımlaması anlaşılır. Bu türden olup da teori adına, sınıf adına, ideoloji adına; veya toplamında Marksizm-Leninizm adına görüş açıklayanların sayısı bu topraklarda hiç de az değildir. Ama bunların; ideolojik, sınıfsal, örgütsel, teorik duruştan ve mücadeleden bahsedenlerin kriz kavramını çok kolay kullanmaları oldukça düşündürücüdür. Bunun birçok nedeni olabilir, ama başlıca nedenler şunlar olabilir: Ya bunlar -bunlar örgütlü olanlardır- kapitalist sistemin siyasi yapısıyla baş edemeyecekleri düşüncesinden hareketle sistemi yıkma umutlarını krize bağlamışlardır ve bu nedenle kriz patlak verir Erdoğan giderde ısrar ediyorlar veya da Marksist kriz kavramının da birtakım nesnel yasaları içerdiğinden, daha genel anlamda ifade edersek; kapitalist ekonominin nesnel yasalarının olduğundan ve sermaye çevriminin de bu nesnel yasaların bir yansıması olduğundan bihaberler. Kriz veya değil, ne derseniz deyin, sermaye kendi yolunda ilerler. Önemli olan o yolu; sermayenin hangi yolda hareket ettiğini; çevriminin hangi aşamasında olduğunu anlamaktır. Bunun için de oldukça can sıkıcı, şevk kırıcı verileri ele almanız ve yüzde şu kadar arttı, yüzde şu kadar daraldı türünden açıklamalar yapmanız gerekir. Hele hele bir ekonomik krizin başlangıcından, ilk göstergelerinin analizinden bahsediyorsanız, o sıkıcı işten hiç kurtulamazsınız. Ama başka bir yol da yok değil: Kısa yolu, istatistiğin de bir bilim olduğunu reddedip, kolaycılığı seçip, önsel olarak herkesin kendiniz gibi düşündüğünden hareketle o sıkıcı işi atlarsınız ve burjuva basında işinize geleni alırsınız, bir de bunu uluslararası Post-marksist avane sürüsünün Marksizmin içini boşaltan, Marksizm-Leninizmi reddeden “yeni” görüşleriyle birleştirirseniz ekonomide kriz patlak verir ve diktatör gideri açıklamış olursunuz. Laf aramızda şunu da belirteyim; bu memlekette bu görüş son yıllarda, daha doğrusu sınıf mücadelesinde uzaklaşıldıkça sık sık dillendirilmeye başlandı ve hala da, hiçbir şey olmamış gibi savunuluyor. Tecrübe göstermiştir ki, bu türden dehşetli değerlendirmelerin ömrü çok kısadır. Doların TL karşısında hızlı değer kazanmasının ekonomi çökecek, diktatör gidecek umudunu nasıl yeşerttiğini unutmuş olamayız. Şimdi ne olacak? Yeşertilen o “umut”tan geriye ne kaldı? “Umut” yerini kısa zamanda hüsrana bıraktı. Aslında bu düşüncenin arkasında çok parlak bir zeka yatmakta! Düşünebiliyor musunuz, tek taş atmadan, toplumsal değişimi, altüst oluşu gerçekleştirecek özne diye gördüğün sınıfı örgütlemeden diktatörü gönderen, Saray’ını başına yıkan bir anlayış. Peki, dolar 10, 20, biraz da abartalım 30 TL’ye çıkar ve diktatör gider. Sonra ne olacak? İktidara mı geleceksin? Hayır. Aynı içerikli başka söylemlerle başka bir diktatör iktidara gelecek; bu burjuva sınıfın, sermayenin diktatörlüğüdür. Yoksa böyle olmayacak mı?

19 Ağustos 2017 Cumartesi

DÜNYA VE TÜRKİYE EKONOMİSİNDE GENEL GELİŞME EĞİLİMİ (II)


DÜNYA VE TÜRKİYE EKONOMİSİNDE GENEL GELİŞME EĞİLİMİ (II)

II-TÜRKİYE EKONOMİSİ

Türkiye’de ekonomi üzerine yazıp çizenlerin bir kısmı hakkında artık belli bir görüşe vardım. Bunlar için nesnel gerçekliğin beş para değeri yok. Ekonomi beyazsa siyah; siyahsa beyaz demeyi ilke edinmişler. Bunların temel özellikleri de şu: Ekonomiden anlamıyorlar ama öznel görüşlerini gerçeklik yerine koyuyorlar. Örneğin ibre biraz aşağıya dönünce kriz patlatıyorlar ve hükümeti de devirme umutlarını canlandırıyorlar. Eski dönemlerde ekonomiyi hep krizde tutanlar vardı. O dinozorlara şimdilerde pek rastlamıyoruz veya da varlıklarından benim haberim yok.