deneme

31 Mart 2003 Pazartesi

BARIŞ HAREKETİ VE EMPERYALİST SAVAŞ


 
Amerikan emperyalizminin hesabı tutmadı. Kaç günde Bağdat’a varılacağı, Saddam rejiminin nasıl yıkılacağı, nasıl bir rejimin kurulacağı, Irak petrolünün nasıl paylaşılacağı ve hangi firmalara Irak’ın yeniden inşası için ihale verileceği çok önceden hesaplanmıştı. Öyle ki Iraklılar, saldırganları ellerinde çiçeklerle kurtarıcı olarak karşılayacaklardı. “Cerrahi savaş” sürdürüleceği için hiçbir işgalcinin burnu dahi kanamayacaktı. Bunların hiçbirisi gerçekleşmedi. İşgal orduları Necef çöllerinde çakıldı kaldı. Irak halkı, işgalcilere çiçek uzatmadı, ülkesine savunmaya başladı. Açık ki işgalciler, ikinci bir Vietnam yaşayacaklar. Irak halkı, Saddam rejiminin karakterinden, bu rejimi isteyip istememesinden bağımsız olarak, ülkesine işgalcilere karşı korumakta kararlı olduğunu gösterdi.

Bu mücadelesinde Irak halkı yalnız değil. Dünya çapında milyonlarca insan, bu savaşı engelleme umuduyla sokaklara döküldü, görkemli gösteriler yaptı. Savaşın başlamasından sonra da yine milyonlar, savaşa karşı protestolarını yükselttiler. Öyle ki, gösterileri yasaklayan İran ve Çin de kontrollü gösterilere izin vermek zorunda kaldı. Amerikan emperyalizmi, Irak halkının yalnız olmadığını, uluslararası güçlü bir desteğe sahip olduğunu gördü.
Bu destek ifadesini, bazı emperyalist ülkelerin bu savaşa karşı çıkma hareketinde değil, barış hareketinde buluyor.

Irak’ın yer altı zenginliğinin nasıl paylaşılacağı, Ortadoğu’da emperyalist hakimiyetin nasıl gerçekleşeceği konusunda emperyalist ülkeler arasındaki çelişkinin keskinleşmesi, emperyalist dünyayı ikiye böldü. Irak’a karşı savaş konusunda BM, NATO, AB ikiye bölündü. ABD, İngiltere ve İspanya’dan oluşan savaş cephesinin karşısında başını Almanya ve Fransa’nın çektiği, Rusya ve Çin’in de desteklediği “barış” cephesi yer aldı. Bu cephenin ne istediği Almanya, Fransa ve Rusya Dışişleri Bakanlarının 6 Mart 2003 tarihli açıklamalarında görülüyor:

Amacımız, Irak’ın tamamen ve barışçıl silahsızlandırılması olduğu için, bugün, Ortadoğu’nun barışçıl araçlarla kapsamlı düzenlenmesine ulaşmak için olanağımız var”.

Böylece bu emperyalist ülkeler, ulusların kendi kaderlerini tayin hakkını çiğnediklerini, Ortadoğu’nun yeniden ve kendi çıkarları doğrultusunda düzenlenmesi için BM’in görevine devam etmesi anlayışında olduklarını açıklamış oluyorlar. Her iki emperyalist kamp arasındaki çelişki, Irak ve bölgenin yeniden düzenlenmesinde izlenmesi gereken yöntemdir. BM şemsiyesi altında statükonun devam etmesi, son kertede Alman, Fransız, Rus ve Çin emperyalistlerinin işine yarayacaktı. Çünkü bu ülkeler Irak rejimiyle petrolün çıkartımı ve pazarlaması için milyar dolarlarla ifade edilen anlaşmalar yapmışlardı. Bu süreç Amerikan ve İngiliz emperyalistlerini dışlayan bir süreçti. Amerikan emperyalizmi Irak’a saldırısıyla bu süreci devre dışı bıraktı. Şimdilerde ise “barış” cephesinin bu unsurları, savaş sonrası Irak’ın yeniden yapılanmasında BM sorumlu olmalıdır demeye başladılar. Bunu, müdahale olanağı elde etmek ve Irak’ın zenginliklerinden pay kapmak için yapıyorlar. Bunu yaparken de kendilerini “barışsever” olarak göstermekten ve barış hareketini kendi emperyalist çıkarlarına alet etmeye çalışmaktan da geri kalmıyorlar. Başarısız oldukları da söylenemez. Özellikle Fransa ve Almanya’da barış hareketi, Fransız ve Alman emperyalizminin güdümüne girme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Barış hareketi içinde belirleyici etkisi olan pasifistler, bunların içinde de burjuva pasifistler, görkemli barış hareketini emperyalistler arası çelişkilerin keskinleşmesinden dolayı bilinen ayrışmada taraf olmaya zorluyorlar. Bu unsurlar, işe önce “savaşa karşı” olma anlayışını işleyerek başladılar ve böylece haklı ve haksız savaş ayrımı yapmadan her türlü savaşı, dolayısıyla haklı savaşları da reddetme çağrısında bulundular. Bu anlayış, Irak savaşı somutluğundan dolayı tutmadı veya bastırıldı. Şimdilerde ise “Irak’a karşı savaş hayır”, “barışçıl çözüm” demagojisiyle BM, Almanya ve Fransa, “barış”ın adresi olarak gösterilmeye çalışılıyor. Bu, bir oyundur ve bu oyunu Alman ve Fransız emperyalistleri, emperyalist pasifistler destekliyorlar. Bunlar için önemli olan, dünya çapında yükselen bu hareketi kendi emperyalist çıkarlarına alet ederek Amerikan emperyalizmiyle rekabetlerinde güçlü olmaktır.

Barış hareketi bu oyuna gelmemelidir, emperyalist, gerici, haksız savaşlara karşı mücadele etmeli ve haklı savaşların, ulusal kurtuluş mücadelelerinin, antiemperyalist devrimlerin yanında yer almalıdır. Barış hareketi, emperyalistler arası çelişkilerden dolayı taraf olmamalıdır, burada bağımsızlığını korumalıdır. Ama haklı ve haksız savaşlar konusunda taraf olmalıdır, burada bağımsız olmamalıdır.

Emperyalizm var olduğu müddetçe genel anlamda savaşlar ve savaş tehlikesi de var olacaktır, dolayısıyla barış hareketi de var olacaktır. Önemli olan, bu harekete yön vermektir. Dünya çapında milyonlarca emekçinin haksızlığa, talana ve sömürüye karşı tepkisini bu “kötülük”lerin nedeni olan düzenin yıkılması mücadelesine çevirebilmektir.