deneme

ortadoğu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ortadoğu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

7 Ağustos 2022 Pazar

SOÇİ’DE ÇITA YÜKSELTİLDİ! ERDOĞAN-PUTİN GÖRÜŞMESİ


SOÇİ’DE ÇITA YÜKSELTİLDİ!


ERDOĞAN-PUTİN GÖRÜŞMESİ


Erdoğan-Putin görüşmesinde (5 Ağustos 2022) her iki ülke arasındaki ilişkilerin bu denli kapsamlı, derinleşmesi açık ve jeopolitik merkezli ele alınacağı birçok çevreyi şaşırttı. Batı ne der sorularının yanı sıra, Rusya ile bu ilişkilerin sonu nereye varır kaygıları da dile getirildi.

22 Temmuz 2022 Cuma

ROJAVA DEVRİMİ VE TAHRAN ZİRVESİ

 İKİSİ BİR ARADA

ROJAVA DEVRİMİ VE TAHRAN ZİRVESİ

Arka arkaya gerçekleşen iki zirvede ele alınan konular, her ne kadar Ortadoğu’nun sorunları olarak ön plana çıkmış olsalar da aslında jeopolitik sorunlardı ve bu anlamda uluslararasu sorunlardı. Diğer taraftan tartışmalarda hakim olan, kimin hangi soruna hangi açıdan baktığıydı, yani belirleyici derecede güçlü olanın her dediği kabul görmedi. 

15 Ekim 2021 Cuma

AMERİKAN EMPERYALİZMİNİN YENİ JEOPOLİTİK DOKTRİNİ

 

AMERİKAN EMPERYALİZMİNİN YENİ JEOPOLİTİK DOKTRİNİ

YERİNDEN OYNAYAN TAŞLAR, YENİ YÖNELİMLER


Jeopolitikaya Göre Sürüklenen Ortadoğu

Ortadoğu’nun önemi petrolün bulunması ve motorize dünya için yakıt olarak kullanılmaya başlamasıyla artmıştı. Bu özelliğinden dolayı da I. Dünya Savaşı döneminde Fransa ve İngiltere arasında SykesPicot anlaşmasıyla paylaşılmış, savaşta yenilen Osmanlı devleti bölgeyi terk etmek zorunda kalmıştı. Ortadoğu bugün de hala o anlaşma sonucunda belirlenen sınırlara göre bölünmüş durumdadır.

12 Mart 2020 Perşembe

SURİYE (İDLİB) SAHASINDA ABD-RUSYA- TÜRKİYE ARASINDA JEOPOLİTİK OYUNLAR



SURİYE (İDLİB) SAHASINDA ABD-RUSYA-

TÜRKİYE ARASINDA JEOPOLİTİK OYUNLAR

 
Suriye (İdlib), Doğu Akdeniz, Libya sahasında ABD-Rusya-Türkiye 

jeopolitik ilişkileri ve “Sol”un muhteşem değerlendirmeleri


1-İdlib Sahasında Rekabet Eden Güçler Ve Amaçları

İdlib sahasında rekabet eden güçler bloklaşmış durumdadır; bir taraftan Rusya önderliğinde İran ve Esad rejimi, diğer taftan doğrudan, fiilen sahada olmasa da HTŞ başta olmak üzere birtakım cihatçı örgütleri destekleyen ABD ve SMO (Suriye Milli Ordusu) adı verilen eski “ılımlı” diye tanımlanan “Özgür Suriye Ordusu” mensuplarıyla birlikte Türkiye. Ancak mücadele şimdilik silahlar susmuş olsa da Suriye ordusu, İran’a bağlı güçler ve bunları destekleyen Rusya ile SMO/TSK arasında sürdürülmektedir. 5 Martta Moskova’da imzalanan “askeri faaliyetleri durdurma” anlaşmasına kadar durum böyleydi. HTŞ ve benzeri cihatçı güçler silahlı çatışmaya henüz girmediler.

21 Ocak 2020 Salı

DAĞ FARE DOĞURDU – BERLİN KONFERANSI



DAĞ FARE DOĞURDU – BERLİN KONFERANSI

LİBYA ÜZERİNE EMPERYALİSTLER ARASI REKABETTE KARŞILIKLI 

YOKLAMA AŞAMASI

Almanya, Libya’da iç savaşı sonlandırmak için aracı olma rolüne geçen sene soyunmuştu. 11 Eylül 2019’da Trablus’ta Alman elçisinin savaşı sonlandırmak için uluslararası bir konferans düzenleneceğini açıklamasından bu yana bir kaç deneme yapıldı. Ancak Rusya-Türkiye inisiyatifinde Moskova’da 13 Ocakta düzenlenen Libya’da tarafları barıştırma çabasının başarısız kalmasından sonra Almanya’nın yoğun çabası sonucunda 19 Ocakta Berlin’de gerçekleştirilen konferans, sonuç itibariyle “dağ fare doğurdu”ndan öteye geçmeyen bir sonuçla sonlanmıştır.

9 Kasım 2019 Cumartesi

DİRENİŞTEN BAŞKA YOL VE ÇARE YOK - ROJAVA DEVRİMİNİN TASFİYE SÜRECİ

 

ROJAVA DEVRİMİNİN TASFİYE SÜRECİ - 
 
DİRENİŞTEN BAŞKA YOL VE ÇARE YOK!


1- Rojava Devriminin Tasfiye Süreci 
 
6 Ekimde diktatör, Trump ile görüşür ve harekat hakkında bilgi verir. Bu görüşmeden sonra da Amerikan silahlı güçleri bölgeden çekilmeye başlar. Ancak, ABD Dışişleri Bakanı M. Pompeo, çekilmenin harekatın onaylanması anlamına gelmediğini açıklar, ABD yetkilileri Türkiye’yi ekonomik yaptırımlarla tehdit etmeye başlarken. YPG de ABD’yi ihanetle suçlar.

31 Ağustos 2019 Cumartesi

İDLİB’İN SADECE İDLİB OLMADIĞINI ŞİMDİ DEĞİL DE NE ZAMAN ANLAYACAĞIZ?



İDLİB SADECE İDLİB DEĞİLDİR!

İDLİB’İN SADECE İDLİB OLMADIĞINI ŞİMDİ DEĞİL DE NE ZAMAN 

ANLAYACAĞIZ?

Ya biz akıllanmayacağız veya da aklımızın hepsi bu kadar” diyesim geliyor, ama olmuyor. Bu sefer Putin’e diktatör Erdoğan’ı azarlattırmadık! Ama Erdoğan’a dondurma ikramını da “yorumlamak”tan geri kalmadık. Bu durumda Putin sopa (azarlama) politikası yerine havuç (dondurma) politikasına göre hareket etmiş olması gerekir. Diktatör Erdoğan’a muhalif burjuva basın Rus planını “tıkır tıkır” işletiyor, Şam’a “çözüm masasını” devirtiyor, Sol tarafa baktığında ya Erdoğan’ın umduğunu bulamadığını veya Putin’in bildiğini okuyup, bu krizden de kârlı çıktığını ve ya da İdlib sorununa “Plombir” dondurması katıldığını görüyoruz.

14 Nisan 2018 Cumartesi

DOST VE DÜŞMAN



DOST VE DÜŞMAN*

Sosyalist Sovyetler Birliği, mazlumların, ezilen ulusların hep yanında olmuştur

Suriye savaşı sadece Suriye savaşı değildir
Suriye savaşı, sadece Suriye ile sınırlı kalabilecek bir savaş değildir. Suriye'den kim ne istiyor veya koskoca dünyada neden Suriye gibi nispeten küçük bir ülke, irili ufaklı emperyalist ülkeler ve gerici bölge iktidarları arasındaki çıkar çelişkilerinin keskinleştiği bir alan oldu? Suriye, Amerikan emperyalizminin “Genişletilmiş Ortadoğu Projesi”nin merkez alanlarında olmasaydı; İsrail ile (İsrail'e göre) nispeten büyük ve güçlü ülke olarak komşu olmasaydı; Doğu Akdeniz'de enerji kaynakları keşfedilmeseydi; Basra Körfezi'nden Avrupa ve dünya pazarlarına enerji nakli için boru hattı rekabeti olmasaydı (Türkiye yerine Körfez'den Doğu Akdeniz'e uzanan boru hattı); İran'ın “Şii Hilali” kavramı üzerinden Doğu Akdeniz'e inme stratejisi olmasaydı; Türkiye'nin Ortadoğu üzerinde tahakküm planları olmasaydı; Rus emperyalizminin Avrasya üzerine Amerikan jeopolitikasını Ortadoğu'da karşılama anlayışı olmasaydı; Doğu Akdeniz enerji kaynakları ve dünya pazarlarına sevkıyatına müdahil olmak istemeseydi vs. Suriye'de “Suriye savaşı” diye tanımladığımız bir savaşa gerek kalmazdı veya bu kadar kanlı olmaz ve uzun sürmezdi. Belirttiğimiz bu esas nedenlerden dolayı emperyalistler arası çelişkiler bu ülkede yoğunlaşmıştır. 

SURİYE EKSENLİ SAVAŞ ÇIĞIRTKANLIĞI



SURİYE EKSENLİ SAVAŞ ÇIĞIRTKANLIĞI*

Suriye'de emperyalist güçler arasında savaş tehlikesi dramatik bir seviyeye çıktı. Bir taraftan Amerikan emperyalizmi, diğer taraftan da Rus emperyalizmi Suriye sahasında bölgesel ve küresel oyunları için şimdiye kadarki rekabetlerini savaş tehlikesi boyutuna getirdiler. Bu dramatik gelişmenin görünürdeki nedeni Duma'da gerçekleştirildiği söylenen zehirli gaz saldırısı. Ortada bir kanıt olmamasına rağmen ABD başta olmak üzere Batı'lı güçlerin tepkisi, her halleriyle saldırmak için bir fırsat kolladıklarını göstermektedir. Buna karşın Rusya, bunun bir provokasyon olduğunu söylüyor ve Amerika'nın açık savaş tehdidine boyun eğmeyeceğini açıklıyor.

5 Mart 2018 Pazartesi

SURİYE'DE KESKİNLEŞEN EMPERYALİSTLER ARASI ÇELİŞKİLERİN VE SAVAŞIN YENİ BİR AŞAMASI



SURİYE'DE KESKİNLEŞEN EMPERYALİSTLER ARASI ÇELİŞKİLERİN VE SAVAŞIN YENİ BİR AŞAMASI

Afrin'de faşist diktatörlük şiddetli bir direnişle karşı karşıya kaldı. İşgal planladıkları gibi ilerlemiyor. Kürtlerin şiddetli direnişi işgali yavaşlatıyor. Her halükarda Türkiye'nin Afrin'i işgal girişimi daha şimdiden Suriye'de emperyalistler arası çelişkilerin oldukça keskinleştiğini ve Suriye eksenli Ortadoğu'da emperyalist savaşın yeni bir aşamaya geçtiğini; tarafların bugüne kadar olmadığı derecede açıkça saflaştığını göstermektedir.

21 Ocak 2018 Pazar

AFRİN’İ İŞGAL GİRİŞİMİ SÖMÜRGECİLİKTİR


AFRİN’İ İŞGAL GİRİŞİMİ SÖMÜRGECİLİKTİR,
TÜRK BURJUVAZİSİNİN ULUSAL GÜVENLİK POLİTİKASININ BİR SONUCUDUR

Afrin’i işgal girişimi, sömürgeci hayalde, Kürt halkına yönelik katliamda yeni bir adımdır; Suriye merkezli Ortadoğu’da emperyalistler arası (Rusya-ABD) çıkar çatışmasının yeni bir görünümüdür. Bu, kendi geleceğini kendi eline almak isteyen, kendi yönetimini özgürce kurmak, özgürce yaşamak isteyen Afrin halkına baskıyı ve sömürgeciliği dayatmaktır. Bu işgal girişimi Türk burjuvazisinin ulusal güvenlik konzepti algılamasının bir sonucudur; bunda ne işçi sınıfının ne emekçi yığınları ve ne de bölge halklarının bir çıkarı vardır. Bu, Suriye sahasında yer alan irili ufaklı işgalci güçler arasındaki çelişkilerin bir yansıma biçimidir. Sorun sadece Arfin’le sınırlı olarak da kalmayacaktır. Cerablus-el Bab’ın işgali döneminde öncelikle Menbiç ve Afrin de dillendirilmişti. İşgalcilerin Afrin’de amaçlarına ulaşmaları durumunda sırada Menbiç ve “Fırat’ın doğu yakası”nın olduğu açıkça söylenmektedir.

22 Eylül 2017 Cuma

SURİYE-IRAK (ORTADOĞU) “JEOPOLİTİK OYUN”UNDA YENİ BİR AŞAMA


SURİYE-IRAK (ORTADOĞU) “JEOPOLİTİK OYUN”UNDA YENİ BİR AŞAMA

1-Amerikan emperyalizmi Ortadoğu'yu kendi çıkarlarına göre dizayn etme politikasının Suriye ayağında önce Türkiye'yi sahaya sürdü. Suriye devletinin yıkılması gerekiyordu. Bir an önce Emevi Caminde cuma namazı kılmak isteyen hükümet, Suriye'nin devlet olarak ortadan kaldırılması için en önde en aktif rolü üstlendi.

15 Eylül 2017 Cuma

ZAMAN'IN RUHU! Almanya Türkiye'den ne istiyor veya da Türkiye Almanya'dan ne istiyor?



ZAMAN'IN RUHU!
Almanya Türkiye'den ne istiyor veya da Türkiye Almanya'dan ne istiyor?

Çok değil, 2 seneden bu yana Türkiye'yi en çok ziyaret eden yabancı devlet ve hükumet başkanları arasında A. Merkel herhalde ilk sırada yer alır. Savaştan kaçan ve göç yollarına düşen Afganistan'dan, Pakistan'dan, Irak ve Suriye'den göçmenlerin AB'ye girişinin engellenmesi gerekiyordu ve bu engellene işinde de Türkiye kilit rol oynuyordu ve oynuyor. Bu nedenle Merkel de aynen göçmenler gibi Türkiye yollarına düşmüştü. Göçmenlerin AB kapılarına dayanmasını engelleyen anlaşma AB ve Türkiye arasında imzalandı. Ama AB, anlaşma çerçevesinde mali yükümlülüklerini yerine getirmedi. Bu arada Gümrük Birliği anlaşmasının güncellenmesi de gündeme geldi. Bunun ötesinde AB ülkelerinde seçimler de gündemdeydi ve gündemde. Bu arada diktatör Erdoğan diktatörlüğünü kurumsallaştırmak için anayasa değişikliğinden birtakım yasalara varana kadar yeni düzenlemelerini gerçekleştirmek için hiçbir engel tanımayacağını dünya aleme göstermeye başladı.

12 Kasım 2016 Cumartesi

MUSUL “SEFERİ” VE TÜRK BURJUVAZİSİNİN DURUMU




MUSUL “SEFERİ” VE TÜRK BURJUVAZİSİNİN DURUMU
(Darbe Karakterli “Renkli Devrim” Girişimi ve Sonrası – III)

I-Musul'da kim kime karşı ve niçin savaşıyor?

Bu kadar ülkenin (35 ülke olduğu söyleniyor) daracık bir alanda, bu ülkelerden birçoğunun, en azından önde gelenlerinin (ABD) eseri olan IŞİD'e karşı savaşmak için, dar bir ahıra sıkıştırılmış katırların tepinmesi gibi tepinmeleri ve savaş naraları atmaları oldukça düşündürücü. Alan dar; Musul ili ve yakın çevresi, buna ek olarak Telafer. Coğrafi bakımdan dar, savaş tekniği bakımından, şehir olduğu için ağır imha silahlarının kullanılabileceği bir ortam pek yok. Ama dişinden tırnağına kadar silahlanmış bunca güç, IŞİD'e karşı “meydan muharebesi” vermek için Amerikan komutasında adeta yarışıyor. Ve “sınır”ın öbür tarafında, yani Suriye'de Rusya bu durumu seyrediyor. Sanki kıyamet Musul'da kopacak; sanki dünyanın geleceği Musul'un IŞİD'den kurtarılmasıyla veya kurtarılamamasıyla yeniden belirlenecek!

13 Ekim 2016 Perşembe

ORTADOĞU'DA “İT DALAŞI” VE TÜRK BURJUVAZİSİNİN DURUMU



ORTADOĞU'DA “İT DALAŞI” VE TÜRK BURJUVAZİSİNİN DURUMU
(Darbe Karakterli “Renkli Devrim” Girişimi ve Sonrası - II)

Neden Türkiye ile bu kadar uğraşıyorlar? Erdoğan'ın diktatör olduğunu, faşist, ırkçı olduğunu, dini bütün olduğunu ve bu özelliklerinden dolayı da “sempatik” görmediğinizi anladık. Dünyada bu sıfatlara haiz çok sayıda diktatör var. Onlarla neden bu kadar uğraşılmıyor da Erdoğan'la uğraşılıyor? Yoksa “kasap sevdiği postu yerden yere vururmuş” durumuyla mı karşı karşıyayız? Böyle bir durumla karşı karşıya olmadığımız açık. Ama aynı zamanda Erdoğan sevilmediği, faşist, ırkçı, İslamcı olduğu için gitsin durumuyla da karşı karşıya değiliz. O zaman bu darbe girişiminin, Erdoğan gitsin demenin; bunda ısrarlı olmanın başka nedeni veya nedenleri olsa gerek. Darbe, girişimden öteye geçemediği ve iktidarda kaldığı için şimdi Erdoğan'ın eline hiç beklemediği fırsatlar geçti ve o da bunları tepe tepe kullanıyor; savaş uçağının düşürülmesinden sonra Rusya ile neredeyse savaşın eşiğine gelinmişti, ama şimdi ilişkiler, uçak krizinden önceki gelişmişlik seviyesinin üstüne taşınıyor; Putin ve Erdoğan “can ciğer dost” oldular. ABD ve AB, kendi eserleri olan başarısız darbe girişiminden sonra süklüm püklüm durumdalar; suç üstü yakalandılar. Batı'lı güçler darbeyle Erdoğan'ın gideceğine; istedikleri bir iktidarın geleceğine kesin gözüyle bakıyorlardı. Ama olmadı ve darbenin gerçekleşememesinden duydukları rahatsızlığı hiç de diplomatik olmayan dille ifade ederek duydukları hazımsızlığı dünya kamuoyuna yansıttılar. ABD, Almanya, İngiltere gibi ülkeler darbe sürecinde müttefikleri Türkiye'ye karşı hiç de müttefiklik ilişkilerine tekabül etmeyen, hasmane tavır almışlardır. Bu tavır, bu ülkelerde resmi ve özel birçok medya organı tarafından dile getirilmişti. Şimdi ise mevcut ilişkileri daha da germemek ve Erdoğan'ın daha fazla Kuzey'e ve Doğu'ya bakmasını engellemek için birtakım dayatmalarına evet demek zorunda kaldılar. Cerablus'un işgaline ABD'nin adeta boyun eğmesi ve son olarak da “uçuşa yasak bölge” talebine AB'nin olumlu yaklaşımı buna birer örnektir.

2 Eylül 2016 Cuma

DARBE KARAKTERLİ “RENKLİ DEVRİM” GİRİŞİMİ VE SONRASI (I)



DARBE KARAKTERLİ “RENKLİ DEVRİM” GİRİŞİMİ VE SONRASI (I)

15 Temmuz'da canlı yayın eşliğinde Türkiye tarihinde ilk defa görülen bir darbe girişimi yaşandı. Canlı, görsel yayın eşliğinde bir darbe girişimini ve sonucunu izlemek her zaman mümkün olmasa gerek. Niyetin deşifre olmasından dolayı sabaha karşı gerçekleştirilmesi gereken darbenin erkene alınması bu girişimin seyrini de doğrudan etkiledi.

İki karşıdevrimci güç karşı karşıya geldi: Kendilerini “Yurtta Sulh Konseyi” olarak tanımlayan darbeciler ve ona karşı gelen örgütlü güç. Toplumda karşılık bulamayan darbeciler orduyu neredeyse ele geçirmiş olan Gülenci subaylardan ve sayısal olarak önemsiz de olsa kendine Atatürkçü diyen, kendine göre nedenlerden dolayı Erdoğan karşıtı olan subay takımından oluşmaktaydı.

27 Mart 2016 Pazar

Bir Söyleşi (2)


Bir Söyleşi (2)*

“Ortadoğu da siyasal gelişmelere damgasını vuran Kürt devrimci dinamiğidir”

31 Ekim 2015 Cumartesi

ORTADOĞU CEHENNEMİ - DAR ALANDA JEOPOLİTİK “İT DALAŞI”



ORTADOĞU CEHENNEMİ
DAR ALANDA JEOPOLİTİK “İT DALAŞI”

Rusya, Suriye eksenli Ortadoğu sorununda sessizliğine son verdi ve bölgedeki güçler dengesinde kartlar yeniden karıldı. 28 Eylülde (2015) BM Genel Kurulu'nda konuşan Rusya Başkanı W. Putin, ABD'nin art niyetli, aptalca olduğu kadar başarısız da olan; bölgeyi kaosa sürükleyen Ortadoğu politikasına artık göz yummayacağını açıkladı. Bu konuşmadan veya o an için verbal olarak Ortadoğu'da kartların yeniden karılacağına işaret eden Putin, iki gün içinde Duma'dan aldığı yetki ile Suriye iç savaşına askeri olarak müdahil oldu ve IŞİD'e karşı mücadele adı altında Esad rejimine karşı savaşan diğer güçlere hava saldırıları başlattı.

10 Mart 2015 Salı

ORTADOĞU'YU NASIL BİR GELECEK BEKLİYOR?


ORTADOĞU'YU NASIL BİR GELECEK BEKLİYOR?

Amerika (sonraları İngiltere ve Fransa da) Ağustos 2014'ten bu yana Irak'ta belli hedefleri, somutta da IŞİD'i bombalamaya başladı. 2011 sonunda terk etmek zorunda kaldığı Irak'a yeniden 3000'den fazla asker gönderme kararı alan ABD, bu ülkede yıkıma kaldığı yerden devam edecek. Sorunun sadece Irak ile sınırlı kalmadığını, ABD'nin, müttefiki olan ülkelerle birlikte IŞİD mevzilerini, bazende El Nusra'yı bombalamak için Suriye topraklarında da faal olduğunu görüyoruz. ABD öncülüğünde emperyalist ülkeler hep İslam ülkelerini bombalıyorlar; Afganistan, Somali, Yemen, Pakistan Libya, Irak ve Suriye. Bu yedi ülke, barış ödülü almış B. Obama'nın emriyle bombalanıyor.

11 Ağustos 2014 Pazartesi

ORTADOĞU HARİTASI DEĞİŞİYOR MU?


ORTADOĞU HARİTASI DEĞİŞİYOR MU?

Ortadoğu'daki gelişmeler, bölgenin siyasal haritasını değiştirecek boyutlara varmıştır. Anlaşılan o ki, “Hiçbir şey artık eskisi gibi olmayacak”, en azından yüzyıllık statüko yıkılıyor. Ülkeler parçalanıyor, en azından fiilen bölünmüş durumdalar. Libya, Suriye, Irak bu durumda. Görünüşte din motifli çatışmalar; Sünni-Şii çatışmaları derinleşiyor. Her bir tarafın arkasında farklı güçler ve çıkarlar var. Amerikan emperyalizmi, kendi yetiştirmesi El Kaide'yi sonradan dövmeye kalkışması gibi şimdi de yine kendi beslemesi IŞİD'i son hareketlerinden dolayı dövüyor. Bu IŞİD, her nasılsa Irak'ta doğuyor, Suriye'de kendine bir alan açıyor ve yeniden Irak'a saldırarak Halifelik kurduğunu ilan ediyor. Öyle ki, bölgedeki ülkelerin sınırlarını tanımadığını açıklıyor. İngiliz, Fransız emperyalistlerinin, sonrasında ve şimdi Amerikan emperyalistlerinin, Rus ve Çin emperyalistlerinin bir türlü vazgeçemedikleri, yerli işbirlikçileriyle birlikte kanlı savaş yürüttükleri alanın tam da göbeğinde Ortadoğu'nun siyasal tarihini değiştiren adımlar atıyor. IŞİD'in doğuya (Güney Kürdistan ve Irak Şii hakimiyeti alanına) doğru ilerlemesi Amerikan hava saldırılarından ve Kürt direnişinden (HPG, YPG, YPJ) dolayı şimdilik durdurulmuş durumda. Açık ki, IŞİD doğuda sınırına varmıştır. Ama Güneyi Ürdün, S. Arabistan), Kuzeyi (Türkiye) ve Batısı (Lübnan) IŞİD için açık alan.