deneme

jeopolitika etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
jeopolitika etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

29 Ekim 2022 Cumartesi

AMERİKAN EMPERYALİZMİ HER ŞEYE MUKTEDİR DEĞİL


AMERİKAN EMPERYALİZMİ HER ŞEYE MUKTEDİR DEĞİL

Önceki makalede tanımlanan ABD-Türkiye çatışma alanlarını, başka bir ifadeyle her iki ülke arasındaki jeopolitik kaynaklı çelişkileri ele almadan önce Amerikan jeopolitik doktrininde, bu doktrinin gerçekleşmesi için “olmazsa olmaz” kenar-kuşak hakimiyeti bakımından durumun ne olduğuna bakmak gerekir.

7 Ağustos 2022 Pazar

SOÇİ’DE ÇITA YÜKSELTİLDİ! ERDOĞAN-PUTİN GÖRÜŞMESİ


SOÇİ’DE ÇITA YÜKSELTİLDİ!


ERDOĞAN-PUTİN GÖRÜŞMESİ


Erdoğan-Putin görüşmesinde (5 Ağustos 2022) her iki ülke arasındaki ilişkilerin bu denli kapsamlı, derinleşmesi açık ve jeopolitik merkezli ele alınacağı birçok çevreyi şaşırttı. Batı ne der sorularının yanı sıra, Rusya ile bu ilişkilerin sonu nereye varır kaygıları da dile getirildi.

27 Temmuz 2022 Çarşamba

YENİ BİR DÜNYA DÜZENİNE DOĞRU DÖRTNALA

YENİ BİR DÜNYA DÜZENİNE DOĞRU DÖRTNALA

Marksist-Leninist teori son birkaç yıl içinde birçok badire atlatarak bugüne geldi. Elini soğuktan sıcağa vurmadan Erdoğan rejimini bir ekonomik krizle devirmeye umut bağlayanlardan geçilmiyordu bir ara. Sonra ve aynı zamanda kapitalizmi “sistem krizi” içinde boğmaya çalışanlar da bayağı bir bahar yaşadılar. Ortalık “Geçiş dönemi” hayallerinden geçilmez oldu desek hiç de abartmış olmayız. Bu arada, tabii bu “Geçiş Dönemi” teori ve hayalleriyle bağlam içinde kapitalizmi kaosa mahkum edenler de az değildi. “Allaha şükür” şimdi bütün bu “sevimsiz”, Marksizm-Leninizme yabancı ideolojiden kaynaklı teori kırıntılarından kurtulduk. Bu düşünceler ayrık otu gibi şimdilik yeraltına çekildiler. Eminim, yeni bir ekonomik kriz geldiğinde, dünya genelinde yeni bir halk ayaklanmalarını yükseldiğinde bunlar yeniden yeşerecektir. Ama onlar yeniden yeşermeye başlayana kadar zamanımız var. Neydi o hal öyle! Neredeyse bizi, kapitalizmin bile kendi kendine çökeceğine az kalsın inandıracaklardı!

22 Temmuz 2022 Cuma

ROJAVA DEVRİMİ VE TAHRAN ZİRVESİ

 İKİSİ BİR ARADA

ROJAVA DEVRİMİ VE TAHRAN ZİRVESİ

Arka arkaya gerçekleşen iki zirvede ele alınan konular, her ne kadar Ortadoğu’nun sorunları olarak ön plana çıkmış olsalar da aslında jeopolitik sorunlardı ve bu anlamda uluslararasu sorunlardı. Diğer taraftan tartışmalarda hakim olan, kimin hangi soruna hangi açıdan baktığıydı, yani belirleyici derecede güçlü olanın her dediği kabul görmedi. 

22 Mart 2022 Salı

OLDU MU YANİ ŞİMDİ BU?

DİKTATÖR DEVRİLİYOR, HA GİTTİ HA GİDİYOR, 

KURTULUYORUZ DERKEN...

TÜRKİYE NEDEN BİRDENBİRE YENİDEN KIYMETLENDİ?


Zahmetsiz iktidar devirmeye alışmışız gibi bir halimiz var. Tam da pandeminin, kur krizinin, yoksulluğun, enflasyonun ortasında çaresiz kalmış bir diktatörü bizzat devirmediysek de koşulların devireceğine, ondan kurtulacağımıza o kadar inanmıştık ki...

11 Mart 2022 Cuma

SAVAŞ VE EKONOMİ

 

SAVAŞIN EKONOMİ ÜZERİNE ETKİLERİ

Nasıl ki, ekonomik krizsiz kapitalizm olmazsa savaşsız da kapitalizm olmaz. Ekonomik kriz ve savaş kapitalizmin/emperyalizmin nesnel içsel yasalarının dışa vurumudur. Kapitalizmde eşitsiz gelişme yasası ülkelerin gelişmesinde eşitliğin olamayacağını, bu durumun rekabeti keskinleştireceğini, keskinleşen rekabetin de son kertede savaşa yol açabileceğini gösterir. Bunun ötesinde jeopolitik nedenlerden dolayı birbiriyle dünya hegemonyası için rekabet eden ülkeler, I. ve II. Dünya Savaşlarında olduğu gibi dünyayı yeniden paylaşmak için doğrudan savaşabilecekleri gibi bugün bu savaşı farklı biçimlerde sürdürmekteler.

21 Şubat 2022 Pazartesi

SOSYALİZME SALDIRMANIN DAYANILMAZ HAFİFLİĞİ



İDEOLOJİ VE JEOPOLİTİKA

SOSYALİZME SALDIRMANIN DAYANILMAZ HAFİFLİĞİ


Yavuz Alogan 18 Şubat 2022 tarihli “Veryansın tv”de yayımlanan “İdeoloji ve Jeopolitik” başlıklı yazısında ideoloji ve jeopolitik kavramlarını birbirine sınıf/iktidar açısından tamamen zıt sistemlerin (kapitalizm-sosyalizm) temel özelliklerini dikkate almadan kullanmış. Şüphesiz, bu türden bir anlayış sadece Y. Alogan’a mahsus değildir. Ancak, yazısında dikkatimizi çeken, Büyük Sosyalist Ekim Devrimi’ni, bu devrimin sonucu olarak kurulan Sovyetler Birliği’ni “Rus jeopolitiğinin” takipçisi, uygulayıcısı olarak göstermesidir.

28 Ocak 2022 Cuma

“SAVAŞ KIŞKIRTICILARI”*


UKRAYNA’DA BİRBİRİNE “GEL GEL” EDENLER

VE

AT PAZARLIĞI”


Dünyanın jeopolitik haline baktığımızda üç ülkenin savaş kışkırtıcılığı” yaptığını görüyoruz. Bunlardan birisi gerileyen/çöken ve dünya hegemonyasında elinde olanı kaybetmeyerek ömrünü uzatmaya çalışan savunmadaki Amerikan emperyalizmi. İkincisi Putin önderliğinde yeniden toparlanan Rus emperyalizmi. Üçüncüsü ise ahtapot gibi dünyayı sarmaya çalışan Çin emperyalizmi. Bu üç ülke doğrudan dünya jeopolitikasına oynuyor. Tabii 2. , 3. kategoride yer alan bölgesel savaş kışkırtıcısı ülkeler de var. Ancak, bu ülkelerin hiçbirisi tek başına veya kendi önderliğinde müttefikleriyle beraber dünya jeopolitikasına oynayacak güçte değiller ve artık öyle bir güç olmalarının maddi koşulları da pek kalmamıştır. İngiltere, ancak ABD ile ortaklık halinde hareket edebilir. Fransa’nın, “grande Nation” olarak böbürlenme, gidip işgal etme dönemi çoktan bitmiştir. Kanada, en fazlasıyla ABD’nin kuyruğuna takılır. İtalya’nın Akdeniz’de, Libya’da gözü vardır, ama kimin arkasından gideceği belli olmaz. Almanya’nın dış politikasında esas olan AB’yi kaybetmemektir. Ukrayna meselesinde savaş çığırtkanlığına katılmaması, ABD ile ters düşmesi, Rusya ile ekonomik, siyasi ilişkilere önem vermesi bu ülkenin nerede durmak istediğini gösterir. Japonya, ancak ABD ile ortak hareket ederek dünya jeopolitikasında yer alabilir. Hindistan’ın ne tarafa yaslanacağı; ABD’den yana mı, yoksa Rusya’dan yana mı tavır alacağı henüz pek belli değil. Aynı durum Türkiye için de geçerlidir. İran ise yerini çoktan belli etti.

15 Ekim 2021 Cuma

AMERİKAN EMPERYALİZMİNİN YENİ JEOPOLİTİK DOKTRİNİ

 

AMERİKAN EMPERYALİZMİNİN YENİ JEOPOLİTİK DOKTRİNİ

YERİNDEN OYNAYAN TAŞLAR, YENİ YÖNELİMLER


Jeopolitikaya Göre Sürüklenen Ortadoğu

Ortadoğu’nun önemi petrolün bulunması ve motorize dünya için yakıt olarak kullanılmaya başlamasıyla artmıştı. Bu özelliğinden dolayı da I. Dünya Savaşı döneminde Fransa ve İngiltere arasında SykesPicot anlaşmasıyla paylaşılmış, savaşta yenilen Osmanlı devleti bölgeyi terk etmek zorunda kalmıştı. Ortadoğu bugün de hala o anlaşma sonucunda belirlenen sınırlara göre bölünmüş durumdadır.

27 Eylül 2021 Pazartesi

DİKTATÖR ERDOĞAN ABD’DEN ELİ BOŞ MU DÖNDÜ?

 

DİKTATÖR ERDOĞAN ABD’DEN ELİ BOŞ MU DÖNDÜ?

Coğrafyanın Jeopolitikada Oynadığı Rol

 

Diktatör Erdoğan ABD’den eli boş dönmedi. Bunun böyle olduğunu yakınmalarından anlıyoruz. Diktatör ABD hakkında şimdiye kadar söylemediğini birkaç gün içinde arka arkaya sıraladı. Bunu yapmak zorundaydı, aksi taktirde kendi kendini bitirirdi. Ne dediğini alt alta sıralayalım:

16 Ağustos 2021 Pazartesi

BİTMEYEN AFGANİSTAN SAVAŞI


JEOPOLİTİKA VE BİTMEYEN AFGANİSTAN SAVAŞI -

1001 DÜŞMANLI AFGANİSTAN


Ne Olmuştu ve Niçin Olmuştu?

Afganistan’da 18., 19. ve 20. yüzyıllarda dönemin hakim güçleri arasında oynanan “büyük oyun” 21. yüzyılın başında tekrarlanıyor. Afgan halkı, ülkenin stratejik konumundan ve dolayısıyla jeopolitik öneminden dolayı sürekli, “büyük oyunculara” karşı bağımsızlığı için mücadele etmek zorunda kalmıştır. Rusya ile İngiltere arasındaki rekabetin bir sonucu da Afganistan’ın işgal edilmesi olmuştu. Afganistan, 20. yüzyılın son çeyreğinde Sovyet sosyal emperyalizmi ile Amerikan emperyalizmi arasındaki rekabetin bir sonucu olarak Sovyetler Birliği tarafından işgal edilmişti. Sovyet işgaline karşı direnen Afgan halkı, Sovyet işgalcilerini ülkeden kovdu ve kukla rejimini de yıktı. 21. yüzyılın başında ise Afganistan, 11 Eylül saldırısı bahane edilerek ABD tarafından NATO aracılığıyla işgal edildi. Sanıldı ki, Afgan halkı bu işgale boyun eğecek, kendini Taliban rejiminden “kurtaran” işgalcileri selamlayacak.

14 Temmuz 2021 Çarşamba

DEĞİŞEN GÜÇLER DENGESİNİN JEOPOLİTİĞİ

 

TÜRK BURJUVAZİSİ KENDİ HİKAYESİNİ YAZIYOR (VI)

DEĞİŞEN GÜÇLER DENGESİNİN JEOPOLİTİĞİ


TÜRKİYE-ABD-RUSYA VE ÇİN İLİŞKİLERİ

 I

Sovyetler Birliği ve bu revizyonist, sosyal emperyalist ülkenin yönlendirdiği Varşova Paktı’nın 1990/1991 döneminde dağılmasından; dünya tarihinde ilk kez yaşanan revizyonist, bürokratik kapitalist sistemin çökmesinden sonra dünya iki kutuplu haline veda etmiş oluyordu. Böylece iki kutupluluğa dayanan jeopolitika da geçersiz olmuştu.

27 Haziran 2021 Pazar

TÜRK BURJUVAZİSİ KENDİ HİKAYESİNİ YAZIYOR (IV)



TÜRK BURJUVAZİSİ KENDİ HİKAYESİNİ YAZIYOR (IV)

ALT-EMPERYALİZM”, “ÜST”-EMPERYALİZM VE TÜRKİYE


ALT-EMPERYALİZM” VE TÜRKİYE

III. Enternasyonal'in ülkeleri kategorilere ayrıştırma yönteminde belirleyici olan kapitalizmde eşitsiz ekonomik gelişme yasasının işlerliğidir. Nitekim III. Enternasyonal sınıflandırmasından bugüne geçen zaman zarfında bahsedilen ülkelerin yerleri değişmiştir. Ancak, ne gariptir ki, bu değişim bir türlü Anadolu coğrafyasına uğramamıştır. Aslında tabii ki, uğramıştır da, Türkiye devrimci hareketi bunu göremediği için, yok saymıştır. Bu yok sayış bir biçimde hala devam etmektedir. Türkiye hala bir biçimde yarı-sömürge, yarı-feodal, yeni-sömürge, bilmem ne sömürge kategorisinde ele alınmaktadır. Biz bunu, gelişmenin dondurulmasını 1970'li yıllardaki sakatlanmış, dondurulmuş emperyalizm kavrayışımıza borçluyuz. Bu nedenle bazı ülkelerin sergilediği gelişme görülmüyor; yöntem buna izin vermiyor. Bir defa bağımlı hep bağımlı, bütün zamanlar için sömürge, yarı-sömürge, yeni-sömürge veya bir defa emperyalistsen bütün zamanlar için emperyalistsin anlayışı ilke, kural haline getirilmiş.

23 Haziran 2021 Çarşamba

TÜRK BURJUVAZİSİ KENDİ HİKAYESİNİ YAZIYOR (II)


TÜRK BURJUVAZİSİ KENDİ HİKAYESİNİ YAZIYOR (II)

ALT-EMPERYALİZM”, “ÜST”-EMPERYALİZM VE TÜRKİYE


JEOPOLİTİKA VE ULUSAL GÜVENLİK


Ulusal Güvenlik ve Jeopolitika

Ulusal güvenlik politikaları günümüzde, daha doğrusu II. Dünya Savaşından bu yana uluslararası güvenlik politikaları olarak geliştirilmektedir. Başlangıçta sistemler arası (kapitalist dünya-sosyalist dünya, sonrasında kapitalist dünya-revizyonist dünya) güvenlik olarak geliştirilen güvenlik politikaları, revizyonist blokun dağılmasından sonra kapitalist dünyada (bütünleşmiş tek dünya) güvenlik politikaları olarak geliştirilmiştir. Burada söz konusu olan, tekil ülkelerin ulusal güvenlik politikalarının yanı sıra AB ve NATO gibi ekonomik ve askeri entegrasyonların geliştirdikleri uluslararası güvenlik politikalarıdır. Örneğin Rusya'nın, Çin'in, Japonya'nın ulusal güvenlik politikalarının yanı sıra AB'nin, ABD'nin de geliştirdikleri ulusal güvenlik politikaları vardır. Ama ABD'nin ve AB'nin ulusal güvenlik politikaları aslında NATO çerçevesinde geliştirilen ve uygulanan güvenlik politikasıdır. NATO örneğinde olduğu gibi ortaklaştırılmış güvenlik politikası olarak sunulan politika, aslında bu kurum içinde belirleyici rol oynayan ülke ve ülkelerin çıkarlarını, oluşan ve oluşturulan tehdide karşı savunmak ve korumak içindir. Örnek; ABD ve AB'nin Almanya ve Fransa gibi emperyalist ülkeleri dışında başka NATO üyesi ülkelerin Ukrayna'da, Rusya ile ilişkilerini germe pahasına bir çıkarı yoktur veya bu ülkeler Ukrayna üzerinde başka güçlerle rekabet edecek durumda değiller. Aynı durum Afganistan, Suriye, Irak için de geçerlidir. (Afganistan ve Irak tipik bir oluşturulan tehdittir). Demek ki, NATO politikası adı altında üye ülkeler, AB'nin, ama özellikle ABD'nin çıkarları için savaşa sürükleniyorlar.

20 Haziran 2021 Pazar

ABD/AB-TÜRKİYE İLİŞKİLERİNDE YENİ BİR DÖNEM Mİ?

 

ABD/AB-TÜRKİYE İLİŞKİLERİNDE YENİ BİR DÖNEM Mİ?

Baskın görüş, Biden ve diktatör Erdoğan’ın görüşmeye kılıçlar çekili olarak gidecekleri şeklindeydi. Ama tam tersi oldu.

9 Nisan 2021 Cuma

KANAL İSTANBUL VE MONTRÖ

 

KANAL İSTANBUL VE MONTRÖ

BÜYÜK JEOPOLİTİK OYUNUN BİR PARÇASI

 

Boğazlar (İstanbul ve Çanakkale) bu “belalı” coğrafyanın stratejik olarak da oldukça önemli bir parçasıdır. Asya ve Avrupa'yı, Kuzey (Rusya) ile Afrika’yı, Okyanusları birbirine bağlayan bulunduğu ülke açısından stratejik, dünya politikası bakımından, jeopolitik bakımdan oldukça önemli olan Boğazlar, sadece bugün değil, bütün tarih boyunca hep önemli olmuştur. Boğazlar bu öneminden dolayı tarih boyunca bölgeye egemen olmak isteyen güçlü devletlerin en önemli hedefi olurken, onu elinde tutan devletin/devletlerin ise en önemli politika aracıydı ve hala da öyledir.

27 Mart 2021 Cumartesi

SON DÖNEMDE ABD-AB-TÜRKİYE İLİŞKİLERİ


SON DÖNEMDE ABD-AB-TÜRKİYE İLİŞKİLERİ

 

Son dönemdeki ABD-AB ve Türkiye arasındaki ilişkileri ve bu ilişkilerin önümüzdeki dönemde nasıl bir seyir izleyeceğini değerlendirebilmek için her üç tarafın bölgesel ve küresel çıkarlarına ve bu çıkarlar temelinde karşılıklı yaptırım gücüne bakmak gerekir. Aynı zamanda her üç taraf arasındaki ilişkilerin seyrini doğrudan ve dolaylı olarak etkileyebilecek uluslararası güçler dengesindeki değişimi de göz önünde tutmak gerekir.

27 Kasım 2020 Cuma

Şimdi de Güney Kafkasya

 

Şimdi de Güney Kafkasya

Soğuk savaşın galibi Batılı emperyalist devletler, Hırvatistan ve Bosna savaşları (1991-1995), Dayton Anlaşması (1995) ve Kosova savaşıyla Balkanlar’ın paylaşımını tamamlayarak aralarındaki güç ilişkisini düzenleyip çatışmaları dondurdular.

11 Eylül 2020 Cuma

YANLIŞ ANLAŞILAN “DEĞERLİ” YALNIZLIK



YANLIŞ ANLAŞILAN “DEĞERLİ” YALNIZLIK

AKP hükümetinin belli bir aşamasından sonra; genel anlamda diktatör Erdoğan’ın AB ve ABD ilişkilerinin gerilmesinden bu yana Türkiye’nin “değerli” bir yalnızlık içinde olduğu ve bunun da tek sorumlusunun diktatör Erdoğan olduğu burjuva muhalefetin dilinden düşmez oldu. “Değerli” yalnızlık sol kesimde de sürekli işlenmiştir. Bu yalnızlık, diktatör Erdoğan önderliğinde hükümetin politikalarında arandı; diktatör Erdoğan ve hükümetinin AB ve ABD ile, komşu ülkelerle ilişkileri gerdiği, diplomasiyi zora soktuğu, oysa ilişkilerin “dostluk” içinde, germeden de devam ettirilebileceği burjuva muhalefetin anlayışıdır.

30 Ağustos 2020 Pazar

İYİ POLİS-KÖTÜ POLİS POLİTİKASIYLA AB DOĞU AKDENİZ’DE SÖZ SAHİBİ OLMAK İSTİYOR


                     İYİ POLİS-KÖTÜ POLİS POLİTİKASIYLA AB 

              DOĞU AKDENİZ’DE SÖZ SAHİBİ OLMAK İSTİYOR

Son birkaç gün içinde Doğu Akdeniz’de sular ısınmanın ötesinde kaynamaya başladı. Yunanistan’ın kıta sahanlığı hak talebi, daha doğrusu burası benim demesi ile Türkiye’nin Libya ile yaptığı anlaşma sonucunda bu alana giremezsin demesi karşımıza sadece Türkiye-Yunanistan anlaşmazlığı olarak çıkmıyor. Arka planda Doğu Akdeniz’de Türkiye-AB rekabeti var.