KORONA-VİRÜSÜN
DÜNYA EKONOMİSİNE ETKİLERİ
Bir
virüs bütünleşmiş, ilave edeyim birbirine kenetlenmiş,
uluslararasılaşmış, kendi kendine çökme eşiğine gelmiş dünya
ekonomisini bu kapsamda, genişlikte (yaygınlık) ve derinlikte
sallayabildiyse, sarstıysa, acaba iki virüs ne yapardı denklemini
kurabilirsiniz.
Gerçekten
de bir virüs dünya ekonomisini hallaç pamuğu gibi atıyorsa;
ulusal ekonomiler, çıkarlar temelinde uluslararasılaşmış dünya
ekonomisine rağmen darmadağın ediliyorsa emperyalizm ötesi dünya
anlayışının, sermaye ve üretimin uluslararasılaşmasının
geriye dönüşü mümkün olmayan süreç olarak görülmesinin de
bir anlamı kalmamış demektir. Bu, bu türden teorilerin
korona-virüsüne yenildiğini gösterir. Öyleyse bu virüsü
“teori” açısından küçümsememek gerekir!
Korona-Virüsün
Dünya Ekonomisine Etkileri
Dünya
ekonomisi zaten krize ha girdi ha girecek sürecindeydi. Kasım 2019
tarihli “Dünya
Ekonomisinin Gelişme Seyri – Fazla Üretim Krizi” makalesinde
yapılan tespit şuydu:
“1-Dünya
ekonomisinde ağırlığı olan ülkelerde sanayi üretiminin genel
seyri, dünya ekonomisinde
her bir ülke için farklı değerlerde devam eden
inişli-çıkışlı durgunluk sürecinin artık
sonuna gelindiğini ve dünya genelinde ekonominin kriz sürecine
girdiğini veya ha girdi ha girecek halde olduğunu göstermektedir.
...veriler,
dünya ekonomisinin 2018’in ikinci yarısından itibaren
inişli-çıkışlı durgunluk aşamasından kriz aşamasına geçiyor
olduğunu göstermektedir.
IMF’nin
değerlendirmesine göre bütün devletlerin yüzde 90’ında
ekonomi, geçen yıla göre 2018’de eş zamanlı
daralmaktadır, büyüme oranları küçülmektedir (1).
2-Böylesi
kırılgan bir süreçte Amerikan emperyalizminin başlattığı
dünya çapında sürdürülen ticaret savaşları yeni bir dünya
krizinin tetikleyicisi olarak görülebilir. Görülebilir, çünkü
ticaret savaşları kaçınılmaz olarak uluslararası tekelleri
sarsabilir. Amerikan emperyalizminin korumacı, küreselleşme
karşıtı hamlelerinden dolayı, emperyalist ülkelerin, 2008
krizinde olduğu gibi sorunu ortaklaşa çözme imkanı pek mümkün
olmayacağı için kendi aralarındaki çelişkiler daha da
keskinleşmiş olacaktır.
Amerikan
emperyalizminin esasen Çin'i hedef alan ticaret savaşı, AB ve
başkaca ülkeleri de etkilemektedir.
Krizi
tetikleyen başka nedenler de var; örneğin teknolojik gelişmeye
bağlı olarak ekonomide adeta süreklilik kazanmış olan yapısal
kriz sorunu, aşırı sermaye birikimi sorunu.
3-Dünya
çapında “müesses nizam”ın artık pek geçerliliği kalmadı;
kendi başına hareket eden rekabet merkezlerinin varlığı,
uluslararası alanda nüfuz alanlarının yeniden paylaşım
rekabetini keskinleştiriyor. Bu durum ister istemez ekonomiye de
yansımaktadır. Emperyalistler arası rekabet, politikada ve
ekonomide esas yönü oluşturmaktadır; sürekli yeni kümeleşmeler
ve ittifaklaşma denemeleri gündemdedir.
4-
Kriz, doğrudan maddi değerlerin üretim sektöründe, sanayide
patlak vermiştir; ne krizin patlak verdiği Türkiye, Brezilya,
Almanya gibi ülkelerde ve ne de, IMF’nin tespitine göre bütün
ülkelerin yüzde 90’ında ekonominin eş zamanlı küçülme
sürecinde bankaların iflası, mali sektör krizi gündemdedir; bu
ülkelerde ve dünya ülkelerinin yüzde 90’ında sanayi
sektörü/üretimi krizdedir. Böylece mali sermayeye özel bir önem
veren, sermaye hareketinin kaynağı olan sanayi sermayesi hareketini
geri plana iten “Post-Marksist” çevrelerin bir kez daha
yanıldıkları açığa çıkıyor.(2)
Şimdi,
haftalardır burjuvazinin ve medyanın bilinçli olarak körüklediği
korku ve paniğe neden olan korona-virüs salgını dünya çapında
ekonomiyi doğrudan etkileyen en önemli faktör olmuştur. Aşağıdaki
veriler önde gelen emperyalist ülkelerde ve iktisadi
entegrasyonlarda ekonominin seyrini gösteriyor.
Belli
Ülkelerde ve İktisadi Entegrasyonlarda Sanayi Üretiminin Seyri
|
|||||||||
Avro Bölgesi (19) |
G7
|
OECD-Avrupa
|
OECD-Toplam |
Fransa
|
Almanya | Japonya | ABD | Türkiye | |
Yıl
|
|||||||||
2018
|
0,9
|
2,3
|
1,6
|
2,3
|
0,3
|
1,2
|
1,0
|
3,9
|
1,1
|
2019
|
-1.7
|
-1.0
|
-0.7
|
-0.4
|
0,1
|
-4,7
|
-2,4
|
0,8
|
-0,6
|
2019’un
çeyrekleri
|
|||||||||
Ç/I
|
0.3
|
-0.7
|
0.5
|
-0.4
|
0,8
|
-1.8
|
-2,4
|
-0,5
|
1,5
|
Ç/II
|
-0.8
|
-0.5
|
-0.5
|
-0.1
|
0.1
|
-1.8
|
0.8
|
-0,6
|
0,7
|
Ç/III
|
-0.8
|
-0.4
|
-0.4
|
-0.1
|
-1.1
|
-0,9
|
-0.6
|
0,3
|
1,8
|
Ç/IV
|
-1,4
|
-1.3
|
-0.8
|
-0.7
|
-0,6
|
-2.0
|
-3.9
|
0,0
|
1,5
|
2019-Aylar
|
|||||||||
Ocak
|
1.1
|
-0.7
|
0.6
|
0.9
|
-1.3
|
-2.5
|
0.8
|
||
Şubat
|
-0.1
|
0.0
|
0.3
|
0.1
|
0.3
|
0.6
|
1.6
|
||
Mart
|
-0.3
|
0.1
|
0.2
|
-1.3
|
0.7
|
-0.3
|
2.2
|
||
Nisan
|
-0.5
|
-0.7
|
-0.7
|
0.5
|
-2.4
|
0.8
|
-0.9
|
||
Mayıs
|
0.7
|
0.8
|
0.8
|
1.9
|
0.8
|
1.7
|
1.2
|
||
Haziran
|
-1.5
|
-1.0
|
-1,6
|
-2.3
|
-1.4
|
-3.3
|
-3.4
|
||
Temmuz
|
-0.3
|
-0.1
|
0.5
|
0.3
|
-0.4
|
1.0
|
4.5
|
||
Ağustos
|
0.4
|
0.2
|
-0,3
|
-0.9
|
0.8
|
-0.7
|
-2.7
|
||
Eylül
|
0.0
|
0.0
|
0.5
|
0.3
|
-1.3
|
1.8
|
3.4
|
||
Ekim
|
-0.9
|
-1.2
|
-0.6
|
0.4
|
-1.4
|
-4.4
|
-0.9
|
||
Kasım
|
0.0
|
0.2
|
0.1
|
0.2
|
0.0
|
1.0
|
-1.2
|
0.6
|
|
Aralık
|
-2.1
|
-0.8
|
-1.3
|
-0.3
|
-2.8
|
-2.0
|
1.0
|
2.0
|
|
2020-Ocak
|
-
|
2.9
|
0.5
|
-0.3
|
-
|
||||
17 Mart 2020 itibariyle OECD verileri. |
2018’den
2019’a gelişme söz konusu bu ülkelerde ve entegrasyonlarda
ekonominin hemen hemen zaten krizde olduğunu açıkça
göstermektedir. Hem yıllık, hem yılın çeyrekleri ve hem de
aylık büyüme bakımından sanayinin Avro Bölgesi’nde, G7
ülkelerinde OECD-Avrupa ve OECD-toplamında krizde olduğu bu
verilerden anlaşılıyor. Ülkeler bazındaki veriler de aynı
doğrultuyu gösteriyor.
Virüsün,
depremin
vb. ekonominin devrevi hareketinde yeri yoktur. Ancak bu türden
olgular ekonomi üzerinde olağanüstü etkide bulunursa sermaye
hareketinin
seyrini etkiler, onun devrevi hareketin değiştirebilir. Örnek: I.
Dünya Savaşı o dönemde sermaye
hareketinin
devrevi hareketini (çevrimsel aşamasını) etkilemiştir. Sermaye
hareketinin yasal gelişmesini
devre dışı bırakabilmiştir. Bunun sonucudur ki, o dönem bir ara
kriz patlak vermiştir. Örneğin Marmara depremi (17 Ağustos
1999) Türk ekonomisinin devrevi hareketini etkilemiş
ve bir ara krizin patlak vermesine neden olmuştur. Korona-virüsü,
dünya ekonomisinin bir ara krizin patlak vermesinin değil, ama
dünya ekonomisinin krize
girmesini hızlandıran bir faktör, evet krizin
patlak vermesinin bir vesilesi olmuştur. Tabii ki, burjuvazi
açısından krizin nedeni, korona-virüs
olacaktır. Virüs olmasaydı işler yolunda gidiyor olacaktı, kriz
olmayacaktı, işsizlerin
sayısı artmayacaktı vb. türünden açıklamalar yapılacaktır.
Ama bunların hepsi durumu kurtarmak içindir. Krizin nedeni
korona-virüs
değildir. Kriz patlak verdiyse bunun “suçu” bu virüste
aranmamalıdır. Ortada bir “suçlu” varsa
o da kapitalizmin kendisidir.
İşçi
sınıfına ve emekçi
yığınlara, diyelim ki, bir avuç dünya burjuvazisi hariç bütün
insanlığa yol gösterdiğini
sanan avanak küçük burjuvazi, çöküş tellallığı
yapanlar, kıyamet günü
habercileri bu sefer de yanılacaklar: Burjuvazi, virüsün
salgınıyla baş etme bahanesiyle veya tedbir olarak, adına
sıkıyönetim demese de sıkıyönetim ilan ediyor; yaşamı hemen
bütün alanlarda sınırlandırıyor, ancak zorunlu ihtiyaçlar için
sokağa çıkmaya izin veriyor. Üretimi sınırlandırıyor, ama
bunu salgını
önlemekten ziyade krizden dolayı yapıyor. Açıkçası, silah,
zorunlu gıda üretimi ve ilaç dışında ekonominin hemen bütün
diğer sektörlerinde üretimin şimdiye kadar nadir görülmüş
veya hiç görülmemiş kapsamda sınırlandırılması veya
durdurulması söz konusu olabilir. Ama böyle olsa dahi,
burjuvazinin salgını
önleme adı altında aldığı hemen bütün tedbirler düzeni
ayakta tutma tedbirleridir. Bu
çevreler, virüsü düzeni çökerten faktör olarak görüyorlar.
Diğer
taraftan borsalardaki hareketlenme doğrudan virüsün etkisinden
dolayı değildir; maddi
değerlerin üretimindeki (sanayideki) olumsuz gelişmenin
banka-borsa hareketlenmesi üzerindeki etkisinin korona-virüs
faktörüyle açığa
vurmasıdır. “Kara Pazartesi”, borsa çöküşleri; hemen bütün
önemli borsa merkezlerinde frenlenemeyen düşüşler, birden bire
oluşan bir nedenin (salgın)
sonucu değil, dünya ekonomisinde maddi değerlerin üretiminde
gündemde olan kriz/(krizsel gelişmenin mali sektöre yansımasıdır.
Örneğin 2000-2001
krizinin nedeni Dotcom balonunun, 2008 krizinin nedeni Subprime kredi
köpüğünün
patlaması değildi. Daha gerilere gidersek 1929’da krizin patlak
vermesinin
nedeni Wall Street çöküşü (borsa çöküşü) değildi; bunların
hepsi fazla üretim krizini açığa çıkartan faktörlerdi.
Korona-virüs
salgını krizin nedeni değil, fazla üretim krizinin
tetikleyicisidir;
ekonominin
krize girme sürecinin hızlandırıcısıdır.
Bu
virüs salgını olmasaydı, ekonomi kendi seyrinde belki birkaç ay
sonra, belki de daha yakın bir süreçte (petrol sektöründeki
rekabet ve petrol fiyatındaki düşüş göz önünde tutulursa)
zaten krizin göstergelerini açığa çıkartacak bir gelişme
içinde olacaktı.
Vesilesi/tetikçisi
ne olursa olsun dünya ekonomik krizi şunu göstermektedir:
1-Dünya
çapında devlet borçlanması, 2008 krizinin patlak verdiği
dönemdeki seviyesinin çok üstündedir. Financial Times gazetesine
göre dünya çapında borçlanma miktarı 250 trilyon doları
aşmıştır. Bu miktar, dünya GSYİ üretiminin yaklaşık yüzde
320’sine denk düşmektedir.
2-Sermaye
ve üretimin uluslararasılaşması kapitalizme yaramıştır; dünya
ticaretini yoğunlaştırdığı için kapitalizmi küresel olarak
güçlendirmiştir.
3-Ancak
sermaye ve üretimin uluslararasılaşmasının bir de öbür yüzü
var; kriz veya korona-virüs örneğinde olduğu gibi bir salgın,
Just-in-Time üretim hatlarını, sermaye ve üretimi
uluslararasılaştıran üretim ve sermaye ağlarını, tedarik
zincirlerini kopartıyor. Bu durumda ekonomik yükselişi teşvik
eden bütün faktörler, tam tersi etkide bulunabiliyorlar. Dünya
ekonomisinde bugün yaşanan tam da budur.
Salgının
uzun dönem etkide bulunması, bir kriz veya en ağır kriz döneminde
olabileceklerin çok ötesinde olumsuz gelişmeleri beraberinde
getirebilir:
-Salgından
dolayı her bir ülkenin sınırlarını diğer ülkelere kapatması,
dünya ticaretini durma noktasına getirebilir, korumacılık
gelişebilir.
-Üretimde
“ulusallık” önplana çıkabilir.
-Uluslararası
kredi, sermaye hareketi; dolayısıyla uluslararası yatırımlar
durabilir.
-Ulaşımın
durma noktasına gelmesi, ekonomisinde turizmin önemli olduğu
ülkelerde yıkıma neden olabilir.
-Üretimin
ve ulaşımın durma noktasına gelmesi, enerji kaynağı olarak
petrol üretimini doğrudan etkiler ve bu enerji kaynağının
ihracatına dayanan ekonomileri yıkıma uğratabilir.
-Sermaye,
üretimin devam etmesi için salgına aldırmaksızın işçileri
çalıştırıyor. Çok sınırlı da olsa bazı işletmelerin
kapanması durumu değiştirmez. Yaşamın tamamen durmasını
engellenmek, açlığın önünü almak için burjuvazinin, polis
gücü yetmeyeceğinden orduyu işçileri zorla çalıştırmak için
görevlendirmesi gündeme gelebilir vs.
-Salgının
önlenememesi durumunda işçilerin sokağa atılması, işsizlik,
kapitalizmin tarihinde görülmemiş boyutlara ulaşabilir.
Burjuvazinin
salgına karşı aldığı tedbirler aslında
salgından
ziyade ekonomiyi ayakta tutma tedbirleridir. Amerikan
emperyalizmi, AB’nin önde gelen ekonomileri, trilyon dolarla ifade
edilen miktarları ekonomiyi ayakta tutmak, bankaların ve ödeme
sıkıntısındaki işletmelerin iflas etmemeleri için harcıyorlar.
2008 krizinde olduğu gibi faizleri düşürerek ortalığa para
saçıyorlar. Bundan yararlananlar da bankalar oluyor.
Neoliberalizme
dayalı sağlık sisteminin
dünya çapında çökmüş
olması, insanların salgın karşısında neredeyse korumasız
kalması burjuvazinin umurunda değil.
Aslında
hemen her kriz döneminde gündeme gelen sorunlar bugün bu virüs
salgınından dolayı daha kapsamlı olarak gündeme gelmiş oldu.
“Normal” ekonomik kriz dönemlerinde öncelikli olarak pek
gündeme gelmeyen sağlık sistemi, salgın döneminde alınan
tedbirler, salgını önlemek adı altında sıkıyönetim
uygulamaları, tepkinin önlenmesi için bazı ülkelerde adı konan,
bazılarında henüz konmayan sokağa çıkma yasakları; salgına
karşı tedbir adı altında alınan tedbirlerin içeriği bu virüs
salgınını doğrudan “sınıfsal” karakterli yapmaktadır.
Şüphesiz salgın zengin-fakir, işçi-kapitalist ayrımı yapmıyor.
Kapitalistin korunma olanaklarının daha fazla olmasından bağımsız
olarak, devletin aldığı tedbirler, doğrudan ekonomiyi kurtarma
tedbirleridir.
Korona-virüsünün
ekonomi ve toplum üzerindeki etkileri devrimci mücadeleye
dönüştürülebilir. Dünya burjuvazisinin bugünlerde en büyük
korkusu, ekonomik kriz ve salgının şu veya bu ülkede veya dünya
çapında devrimci bir krize yol açmasıdır. Bu durumda
belirleyici eksiklik, bu krizi iktidar mücadelesine döndürecek
öznel faktörün olmaması veya zayıf olması olur.
Ancak,
“Yoldaş Pançuni” yaşıyor olsaydı, dünya kapitalizmini
derhal, bir cümlelik bir direktifle yıkar ve dünya devrimini
gerçekleştirirdi. Bunu yapamasa da korona-virüsü salgınından
hareketle, öznel faktöre bakmaksızın, bir değil, birkaç dünya
devrimi çıkartabilirdi!
Bunu
yapanlar da var!
*
1)Örneğin
“Handelsblatt”;
https://www.handelsblatt.com/politik/konjunktur/nachrichten/world-economic-outlook-iwf-sagt-globale-wirtschaftsflaute-voraus/25117554.html?ticket=ST-4722740-b6wUDJAHVNZhdEUrnhkg-ap5
2)Bkz.:
http://ibrahimokcuoglu.blogspot.com/2019/11/dunya-ekonomisinin-gelisme-seyri-fazla.html)