GÜNCEL
KRİZ TEORİLERİ (III)*
MARKSİST
KRİZ TEORİSİ
Marksizmi,
sonra da Marksizm-Leninizmi etkisizleştirmek, içini boşaltmak,
işçi sınıfının ideolojik silahı olmaktan çıkartmak için
emperyalist burjuvazi, ideologlar, salt bu konuyla uğraşan “bilim”
insanları; kısaca “Marksologlar” yetiştirmiştir, enstitüler
açmıştır. Bu da yetmemiş, Marksizmden kopan, onu çarpıtan,
revize eden revizyonist ve oportünistler de kendi açılarından
saldırılarını sürdürmüşler ve sürdürmekteler. Uluslararası
komünist hareket bu saldırılardan etkilenmiştir. Ama en çok
etkilendiği konu, ekonomik kriz (fazla üretim krizi, aşırı
üretim krizi) olmuştur. Burjuva kavramların en çok kullanıldığı
alandır kriz. Ekonomik kriz, burjuva kriz teorilerinden
esinlenilerek açıklanıyor; kriz nedenleri dendiğinde burjuvazinin
söylediğinin pek ötesine geçilmiyor.
Ekonomik
kriz teorisi akıl almaz bir çöküş sürecinden geçiyor. İlk iki
makalede bunlara değindim. Burjuvazi için önemli olan, krizin
sisteme özgü oluşunun göz ardı edilmesidir; dış bir olgu
olarak gösterilmesi ve açıklanmasıdır. Aynı burjuvazi,
birikimin seyrinin ekonomik krizden farklı olarak ele
alınamayacağını da çok iyi bilmektedir. Birikimin kaçınılmaz
olarak çevrimsel bir süreç olmasının nedeni kriz gerçeğinde
aranmalıdır. Bir tekelin, bir şirketin veya tekil olarak bir
kapitalistin birikim ve yatırım planlaması ekonomik krizden
bağımsız değildir. Kriz, sermayenin birikim ve yatırım seyrini
belirler. Bu özelliğinden dolayı ekonomik kriz, işçi sınıfı
açısından sadece iktisadi alanda bir mücadele değildir; kriz
ideolojiden kopuk ele alınamaz.
Kriz
süreci, sermayenin ölmekle yeniden canlanmayı beraber yaşadığı
süreçtir.
“Kapitalist
üretim tarzının egemen olduğu toplumların zenginliği, "muazzam
bir meta birikimi" olarak kendini
gösterir; her bir meta, bu “muazzam meta birikimi”nin
temel biçimidir. Bu nedenle, araştırmalarımız
metanın analizi ile başlıyor” (1).
Kapital’in
ilk cümlesi böyle. Emperyalist burjuvazi ve her türden
kalemşorları, kapitalist üretim biçiminin bu evrensel
kategorisini pek inkara kalkışmadılar, yani metasız kapitalizm
olur demediler, ama oluşumunu farklı yorumladılar ve hala da
yorumluyorlar. Ancak, kendine Marksist, Marksist-Leninist diyenler,
bir kısım küçük burjuva anti-finansallaşmacılar, sermaye ve
üretimin uluslararasılaşmasından bir “mali kapitalizm”
üreterek metasız, en azından meta üretiminin tali olduğu
kapitalizmin temellerini atmaya çalışmışlar ve çalışıyorlar.
Kriz,
yüzeysel bir gelişme/olgu değildir. Kapitalist sistemin özüne
derin kök salmış, bu üretim biçiminin seyrini etkileyen “olmazsa
olmaz”ı olmuştur. Krizsiz bir kapitalizm düşünüyorsanız, o
zaman, meta üretimi ve dolaşımı olmayan bir kapitalizm bulmanız
gerekir. Bu olamayacağına göre ve Marks’ın kapitalist üretim
biçimi analizinin gösterdiği gibi, kriz, bizzat kapitalist
ekonomiden kaynaklanmaktadır.
Kriz,
kapitalizmin ruhudur; kapitalizm şimdiye kadar sürekli kendini
yenileyebilmişse bunu krize borçludur.
Marks’ın
kriz analizi, kapitalist ekonominin belli temel yasa ve
yasallıklarını gözler önüne sermektedir. Bu analizin önemi
buradadır.
1-
Kriz, kapitalizmde birikimin temel bir özelliğidir; krizin
çevrimsel karakteri kendini birikimde de gösterir.
2-Kriz,
yatırımların seyrini belirler.
3-Kriz
ile işsizlik, bugün açısından kitlesel işsizlik arasında
diyalektik bir bağ vardır.
4-Kriz,
her bir çevrimin başladığı ve sonlandığı aşamadır.
5-Kapitalist
üretim biçimi kendi yasalarından, işleyişinden kaynaklanan krizi
ortadan kaldıramaz; krizin ortadan kaldırılması için kapitalist
sistemin ortadan kaldırılması gerekir.
6-Marks’ın
kriz analizi, kapitalist sistemin ortadan kaldırılmasının sadece
mümkün olduğunu değil, bu sistemi yıkmanın bir zorunluluk
olduğunu göstermektedir.
7-Burjuvazinin/politikanın
kriz yönetiminin, ekonominin nesnel yasallıklarından kaynaklanan
sınırları vardır:
-Devletin
(hükümetlerin), merkez bankalarının vs. krize müdahale etmeleri,
krizin seyrini olumlu veya olumsuz etkileyebilir, ama krizi asla
ortadan kaldıramaz.
-Kriz,
kapitalizmin nesnel ekonomik yasaları doğrultusunda seyreder.
Örneğin, ekonominin yeniden rekabet gücü kazanması için
“eskiyen” üretim araçlarını, teknolojiyi yok etmeden ve
yenileri bazında üretim sürecini yenilemeden sermaye,
döngüselliğinin kriz aşamasından çıkamaz.
-Devlet,
hükümet, sermayenin, onun çevrimsel hareketinin kölesidir; onun
gereksinimlerini karşılamak veya da karşılamanın önünü açmak
zorundadır. 2008 kriz sürecinde, devletlerin “destekleme
programları”yla ekonomiye müdahale etmeleri, trilyon dolarla
ifade edilen meblağları tekellerin kullanımına sunmaları,
birtakım iflasların önünü almaları, sermayenin gereksinimlerini
karşılamaya veya da karşılamanın önünü açmaya örnektir. Bu
müdahaleler krizin seyrini olumlu etkilemiştir. Ama ne pahasına?
-Birçok
devlet, içinden çıkamayacak derecede borçlanmıştır. Bu borçlu
devletlerin yaklaşan kriz sürecini nasıl yöneteceklerini,
ekonominin seyrine nasıl müdahale edeceklerini göreceğiz.
-Emperyalist
ülkelerde milyonlarla ifade edilen kitleselleşmiş, kronikleşmiş
işsizlik, yoksulluk, diz boyu sefalet pahasına.
Marksist
kriz teorisini sıkça ele aldığım (2) için bu makalede sorunu
bütün yönleriyle analiz etmekten ziyade krizin hareket seyrini;
sermaye hareketinin aşamalarını ve bu seyirdeki değişimi; krizin
çevrimsel olmasının nedenini ön plana çıkartacağım.
Bunlara
geçmeden önce şunu belirtmeliyim. Marks’ın kriz üzerine
bütünlüklü bir çalışması yok. Dünya proletaryasının diğer
önderlerinin de (Engels, Lenin ve Stalin) böyle bir analizleri yok.
Bundan hareketle, Marksizmin, sonra da Marksizm-Leninizmin kriz
teorisinin olmadığı ve geliştirilmediği söylenemez. Marks,
krizi genel birikim teorisinin bir parçası olarak ele almıştır.
Ekonomi ve özellikle de
kriz üzerine çalışmalardan dolayı, konu üzerine yazılanı her
seferinde aramamak için bir liste çıkarmıştım(3). Listede
eksikliğin olduğunu sanmıyorum. Ne de olsan 1980’li yıllardan
kalma bir listedir. Bu listeyi, belki bir kolaylık sağlar diye
okurla paylaşıyorum.
SERMAYE
HAREKETİNİN AŞAMALARI
1-Klasik
çevrim ve aşamaları
Konjonktür
seyrinin, sermaye hareketinin aşamaları konusuna da Marksist teori
açıklık getirmiştir. Marks, birbirini takip eden dört
“karakteristik periyot”tan
bahseder (4) ve tek tek periyotları
da şöyle tanımlar:
1)
Durgunluk (5), gevşeme (6) veya hareketsizlik, sessizlik (7)
devreleri veya dönemleri.
2)
Açılıp serpilme (8), orta canlanma (9), artan canlanma (10)
dönemleri.
3)
Fazla üretim ve spekülasyon (11) dönemi, aşırı gerilim (12),
hızlanma (13) veya yüksek yoğunluktaki üretim (14), sahte açılıp
serpilme dönemi (15).
4)
Kriz (16) ve patlama (çökme) -kriz anlamında- dönemleri (17) .
Veya
“Modern sanayinin izlediği kendine özgü yol. ... ortalama
canlılık dönemleri, yüksek yoğunlukta bir üretim, kriz ve
duraklama...”dır (18).
Sabit sermayenin “çevrimi sırasında işler, birbirini izleyen
durgunluk, orta derecede faaliyet, hızlanma ve kriz dönemlerinden
geçer” (19).
Marks
ve Engels’in tespitlerinden hareketle Marksist literatürde
konjonktür çevriminin dört temel aşamasından bahsedilir; kriz,
durgunluk, canlanma ve yükseliş. Ama açıktır ki, bu her bir
aşama, birbirinden Çin Seddi’yle ayrılmamıştır. Her bir
aşamanın sınırları açıktır. Bu durum özellikle son iki aşama
(canlanma ve yükseliş) için geçerlidir. Her bir aşama, bir
öncekinden bir sonrakine geçişte
bir
köprüdür, bizzat geçiştir. Hiçbir aşama, sürekli aynı
kalmaz. Örneğin canlanma aşaması, başlangıçta durgunluk
özellikleri, sonunda da yükseliş özellikleri taşır.
Marks’ın,
“durgunluk durumu, yükselen canlanma, açılıp serpilme, fazla
üretim, kriz, durgunluk, durgunluk durumu” (20).
tespiti, aşamaların iç içe geçmişliğinin bir ifadesidir.
Marks’a
göre konjonktür çevrimi, durgunluk aşaması (21) ile başlar ve
kriz aşaması (22) ile sonlanır.
Yine
Marks’a göre “Sanayi yaşamı, birbirini takip eden orta
canlılık, yükseliş, aşırı üretim, kriz ve durgunluk gibi
periyotlara dönüşüyor” (23).
Bu
soruna ilişkin olarak Engels:
“Gerçekten,
ilk genel krizin patlak verdiği 1825’ten beri bütün sanayisel ve
ticari dünya, bütün medeni halkların ve onların şu veya bu
şekilde barbar eklerinin üretimi ve mübadelesi takriben her 10
senede bir bozuluyor. Mübadele tıkanıyor, pazarlar dolup taşıyor,
ürünler kütlesel ve satılmadan ortada duruyor, nakit para
görünmezliğe bürünüyor, kredi kayboluyor, fabrikalar duruyor,
çalışan kitleler, çok fazla gıda maddesi ürettikleri için gıda
maddelerine muhtaç duruma düşüyorlar, iflası iflas, cebri satışı
cebri satışı takip ediyor. Tıkanıklık (durgunluk-
çn)
yıllarca sürüyor. Üretici güçler ve ürünler
saçıp-savruluyor ve yok ediliyor, ta ki, yığılmış meta kütlesi
şu veya bu şekilde değerden düşürülerek nihayet satılmaya
başlanıncaya kadar üretim ve mübadele yavaş yavaş hareket
etmeye başlayıncaya kadar. Gidiş, yavaş yavaş hızlanır, tırısa
geçer, sanayisel tırıs, dörtnala gidişe geçer ve bu dörtnala
gidiş nihayet en tehlikeli sıçramalardan sonra yeniden, krizin
çukuruna ulaşmak için, tam sanayisel, ticari, kredisel ve
spekülatif engelli yarışın dizginsiz aşamasına
ulaşır. Ve (bu) çevrim yenilenir. Bunu 1825’ten beri beş kere
yaşadık ve şu anda (1877) altıncı defa yaşıyoruz” (24).
Marks’tan
aktardığımız sözler, kriz çevriminin veya ekonomik çevrimin
aşamalarını gösterirken, Engels’ten yaptığımız alıntı
yine bu aşamalar ve aşamaların nasıl geliştiğini
göstermektedir.
Marks’a
göre konjonktür yükselişi, çevrimin açılıp serpilme ve fazla
üretim aşamalarında ve konjonktür gerilemesi de çevrimin
durgunluk ve kriz aşamalarında söz konusudur. Sanayi çevriminin
doruk noktasını kriz aşaması, Marks’ın deyimiyle “genel
kriz” (25) oluşturur.
Demek
oluyor ki, konjonktür aşamaları içinde kriz aşaması,
belirleyici aşamadır. Kriz aşaması, konjonktürün temelini ve
karakterini belirler. Durgunluk aşamasında kriz sorunları; kriz
döneminde açığa çıkan/patlak veren çelişkiler çözümlenir.
Çözümlenme ve yükseliş ise ufuktaki, gelen krize hazırlıktır.
Klasik konjonktür aşamalarında durum böyledir. (26).
Klasik
çevrimi şekil olarak gösterelim:
Çevrimin
aşamaları:
1)
Kriz
2)
Durgunluk
3)
Canlanma
4)
Yükseliş
Söz
konusu bu çevrim aşamalarının özelliklerinin ne olduğunu
belirtelim:
Kriz
aşaması:
1-Üretimde
hızlı düşüş olur.
2-Fazla
üretim (sabit sermaye veya meta biçiminde) yoğun ve kütlesel
biçimde yok edilir.
3-Fiyatlar
düşer.
4-
Sabit sermaye (fabrika binaları, makineler vs.) olağanüstü
ucuzlar.
5-Bazen
bankalara “hücum” olur, mevduatlar çekilir.
6-Banka
iflasları gündeme gelir.
7-İşsizlik
olağanüstü artar, kitlesel işsizlik gündeme gelir.
Durgunluk
aşaması:
1-Canlanma
aşamasına geçişe hazırlığın yapıldığı süreçtir.
2-Durgunluk
aşamasında artık yeteri kadar sermaye kıyımı yapılmıştır,
yeni sermaye oluşumunun, yeni yatırımların şartları
olgunlaşmıştır.
3-Bu
aşamada üretim, geri ve yaklaşık aynı kalan seviyede devam eder.
4-Ürün
yığılması (stok) olmaz.
5-Fiyatların
düşüşü de durma noktasına gelir.
6-Kitlesel
işsizlik devam eder.
7-Ücretler
düşüktür.
Canlanma
aşaması:
1-Bu
aşamada üretimin kriz öncesi seviyesine ulaşılır.
2-Üretimdeki
mevcut yığılma eritilir (satılır).
3-İşsizlik
azalmaya başlar.
4-Fiyatlarda
artış kıpırdanmaları görülür.
5-Kredilerde
canlanma başlar.
Yükseliş
aşaması:
1-Bu
aşamada üretim hızlı artar; üretim kriz öncesi seviyesini
geçer.
2-Fiyatlar
yükselir.
3-Krediler
artar.
4-Fiyatlarda
hızlı bir artış olur.
5-İşsiz
sayısı azalır.
6-Ücretlerde
artış olur.
(Çevrim
aşamalarının sosyal-toplumsal etkileri, ayrı bir konudur. Bu
bağlamda 2 nolu kaynaklardan yararlanılabilinir)
Sermaye
çevriminin kriz aşaması belirleyici aşamadır. “Kriz,
daima geniş yeni yatırımların çıkış noktasını oluşturur.
Bu nedenle, bir bütün olarak toplumun bakış açısından, bir
sonraki devir çevrimine az çok yeni bir maddi temeli sağlarlar”
(27).
Kriz
süreci,
yükseliş aşamasının doruk noktasında patlak verir ve yukarıda
anlattığımız bu ekonomik çevrim-kriz çevrimi yeniden başlar.
Çevrimin kriz aşaması her seferinde genel
sermaye çevriminin yeniden başladığı aşamadır. Bu
aşamanın ne anlama geldiğini Marks, “Artı Değer Üzerine
Teoriler”, 2. kitapta şu sözlerle anlatır:
“Krizler
sırasında sermayenin tahrip edilmesinden söz edildiği
zaman iki etmen arasında ayrım yapmak gerekir.
Yeniden
üretim süreci gemlendiği, çalışma sürecinin sınırlandığı
veya da bazı durumlarda tamamen durduğu ölçüde gerçek
sermaye tahrip edilmiş olur. Kullanılmayan makine sermaye
değildir. Sömürülmeyen işgücü yitirilen üretime denktir.
Kullanılmaksızın kalan hammadde sermaye değildir. Kullanılmayan
veya da yarım kalmış yapılar (ve yeni yapılmış makineler),
depolarda çürüyen metalar - bütün bunlar sermayenin tahrip
edilmesidir. Tüm bunlar yeniden üretim sürecinin gemlenmesi
demektir, mevcut üretim araçlarının, üretim aracı olarak
kullanılmaması, işletilmemesi demektir. Böylece bu araçların
kullanım değeri ve değişim değeri mahvolur.
İkinci
olarak, krizler sonucu sermayenin
yıkımı, değerlerin aşınması
anlamına gelir; bu aşınma daha sonra sermaye olarak aynı ölçekte
yeniden üretimlerini yenilemelerini önler. Bu, meta fiyatlarındaki
düşüşün yıkıcı sonucudur...Toplumun nominal sermayesinin,
yani mevcut sermayenin değişim
değerinin büyük bir
bölümü...bir daha geri gelmemek üzere yıkılmıştır. Bu dönem
ayrıca parayı bir mülk olarak gören sınıfın, sanayinin
zararına kendini zenginleştirdiği dönemdir.”
(28).
Ekonomik
kriz çevrimi bağlamında Marks ve Engels’in tespitlerinin serbest
rekabetçi dönem kapitalizminde kriz çevrimi üzerine olduğunu
hatırlatalım.
Şimdi
sorun şu: Bu özellikler bugün de; yani tekelci devlet
kapitalizminde de, sermaye ve üretimin uluslararasılaşma sürecinin
ilerlemiş olduğu günümüzde de geçerli midir? Sermaye ve
üretimin uluslararasılaşma aynı zamanda emperyalizm/tekelci
kapitalizm, tekelci devlet kapitalizmi demektir. Yani kapitalizmin,
serbest rekabetçi aşamasından çıkması; ekonomik, siyasi
alanlarda, teknolojide yeni koşulların, olguların gündeme
gelmesidir. Bütün bu yeni şartlar, kriz çevrimini etkiliyor mu,
onu deforme ediyor mu? Bir de buna bakalım.
Devam
edecek
*)
Güncel
kriz teorileri üzerine yazıların ilki 22 Ocak 2019’da
yayınlandı. Bkz.: GÜNCEL KRİZ TEORİLERİ (I) - BURJUVA KRİZ
TEORİLERİ (I), ibrahimokcuoglu.blogspot.com
İkinci
yazı da 5 Şubat 2019’da yayınlandı. Bkz.:“DİNOZOR” MARKS’I
TAKİP EDELİM - BİR BURJUVA EFSANE: MALİ KRİZİ! GÜNCEL KRİZ
TEORİLERİ (II) - BURJUVA KRİZ TEORİLERİ (II),
ibrahimokcuoglu.blogspot.com
Kaynaklar
ve açıklamalar:
1)
Marks-Engels Toplu Eserleri (Bundan sonra METE), C. 23, s. 49
(Kapital, C. I).
2)
--Kapitalizmin
Dünya Krizi (2008...), Ceylan Yayınları, Eylül 2009).
--Kapitalizmin
Tarihi, (Ekonomik Kriz Ağırlıklı), 1600-1990, Sınırsız Baskım,
Ankara, 2016.
--Türkiye’de
Kapitalizmin Gelişmesi, Üçüncü Kitap (1950-1991), Ceylan
Yayınları, ikinci baskı, Haziran 2003. Bölüm VIII (Marksist
Ekonomik Kriz Teorisi ve Türkiye Ekonomisinde Fazla Üretim Krizi)
ve Bölüm IX (Marksist-Leninist Politik Ekonominin Bazı Sorunları,
Marksist ve Antimarksist Kriz teorisi, “Sürekli Kriz” Teorisi ve
Küçük Burjuva Devrimciliği).
--Özellikle
2008-2018 arasından yayınlanan Türkiye ve dünya ekonomisi üzerine
yazılar. Bkz.: http://ibrahimokcuoglu.blogspot.com
3)
Marks ve Engels Toplu Eserleri (Sayfa
numaraları Almanca aslına göredir):
K.
Marks; Artı Değer Teorileri Üzerine:
K.
Marks; Artı Değer Üzerine Teoriler II, METE; 26.2, s. 509.
K.
Marks; Artı Değer Üzerine Teoriler II, METE; 26.2, 503.
K.
Marks; Artı Değer Üzerine Teoriler II, METE; 26.2, 512/513.
K.
Marks; Artı Değer Üzerine Teoriler II, METE; 26.2,513.
K.
Marks; Artı Değer Üzerine Teoriler II, METE; 26.2, 511.
K.
Marks; Artı Değer Üzerine Teoriler II, METE; 26.2, 508.
K.
Marks; Artı Değer Üzerine Teoriler II, METE; 26.2, 516-518.
K.
Marks; Artı Değer Üzerine Teoriler II, METE; 26.2, 517.
K.
Marks; Artı Değer Üzerine Teoriler II, METE; 26.2,522.
K.
Marks; Artı Değer Üzerine Teoriler II, METE; 26.2, 511.
K.
Marks; Artı Değer Üzerine Teoriler II, METE; 26.2, 508.
K.
Marks; Artı Değer Üzerine Teoriler II, METE; 26.2, 500/501.
K.
Marks; Artı Değer Üzerine Teoriler II, METE; 26.2, 521 ve not
K.
Marks; Artı Değer Üzerine Teoriler II, METE; 26.2, 535.
K.
Marks; Artı Değer Üzerine Teoriler II, METE; 26.2, 506.
K.
Marks; Artı Değer Üzerine Teoriler II, METE; 26.2, 506.
K.
Marks; Artı Değer Üzerine Teoriler II, METE; 26.2, 496/497.
K.
Marks; Artı Değer Üzerine Teoriler II, METE; 26.2, 496.
K.
Marks; Artı Değer Üzerine Teoriler II, METE; 26.2, 469.
K.
Marks; Artı Değer Üzerine Teoriler II, METE; 26.2, 493.
K.
Marks; Artı Değer Üzerine Teoriler II, METE; 26.2, 535.
K.
Marks; Artı Değer Üzerine Teoriler II, METE; 26.2, 469.
K.
Marks; Artı Değer Üzerine Teoriler II, METE; 26.2, 528.
K.
Marks; Artı Değer Üzerine Teoriler II, METE; 26.2, 507.
K.
Marks; Artı Değer Üzerine Teoriler II, METE; 26.2, 528/529.
K.
Marks; Artı Değer Üzerine Teoriler III, METE; 26.3, 119.
Grundrisse:
K.
Marks, Grundrisse der Kritik der politischen Ökonomie, 112.
K.
Marks, Grundrisse der Kritik der politischen Ökonomie, 636.
K.
Marks, Grundrisse der Kritik der politischen Ökonomie, 78.
K.
Marks, Grundrisse der Kritik der politischen Ökonomie, 608.
K.
Marks, Grundrisse der Kritik der politischen Ökonomie, 494.
K.
Marks, Grundrisse der Kritik der politischen Ökonomie, 196.
Kapital
K.
Marks, Kapital I, METE; 23, 474.
K.
Marks, Kapital I, METE; 23, 128.
K.
Marks, Kapital I, METE; 23, 28.
K.
Marks, Kapital I, METE; 23, 476.
K.
Marks, Kapital I, METE; 23, 661.
K.
Marks, Kapital I, METE; 23, 662, Not 1
K.
Marks, Kapital I, METE; 23, 151/152.
K.
Marks, Kapital I, METE; 23, 152, Not 99
K.
Marks, Kapital I, METE; 23, 648.
K.
Marks, Kapital I, METE; 23, 476.
K.
Marks, Kapital I, METE; 23, 666.
K.
Marks, Kapital I, METE; 23, 568.
K.
Marks, Kapital I, METE; 23, 668/669.
K.
Marks, Kapital I, METE; 23, 675.
K.
Marks, Kapital II, METE; 24,185.
K.
Marks, Kapital III, METE; 25, 839.
K.
Marks, Kapital III, METE; 25, 533.
K.
Marks, Kapital III, METE; 25, 496-498.
K.
Marks, Kapital III, METE; 25, 500.
K.
Marks, Kapital III, METE; 25, 501.
K.
Marks, Kapital III, METE; 25, 457.
K.
Marks, Kapital III, METE; 25, 532.
K.
Marks, Kapital III, METE; 25, 254/255.
K.
Marks, Kapital III, METE; 25, 685.
K.
Marks, Kapital III, METE; 25, 277.
K.
Marks, Kapital III, METE; 25, 259/260.
K.
Marks, Kapital III, METE; 25, 265.
K.
Marks, Kapital III, METE; 25, 266.
K.
Marks, Kapital III, METE; 25, 501.
K.
Marks, Kapital III, METE; 25, 268.
K.Marx,
Kapital III, METE; 25, 268/269.
K.
Marks, Kapital III, METE; 25, 259/260.
K.
Marks, Kapital III, METE; 25, 506, Not 8.
K.
Marks, Kapital III, METE; 25, 543.
K.
Marks, Kapital III, METE; 25, 507.
K.
Marks, Kapital III, METE; 25, 372/373.
K.
Marks, Kapital III, METE; 25, 505.
K.
Marks, Kapital III, METE; 25, 507/508.
K.
Marks, Kapital III, METE; 25, 500.
K.
Marks, Kapital III, METE; 25, 264.
K.
Marks, Kapital III, METE; 25, 510.
K.
Marks, Kapital III, METE; 25, 264.
K.
Marks, Kapital III, METE; 25, 265.
K.
Marks, Kapital III, METE; 25, 263/264.
K.Marx,
Kapital III, METE; 25, 275.
K.
Marks, Kapital III, METE; 25, 269.
K.
Marks, KapitalIII, METE; 25, 261.
K.
Marks, Kapital III, METE; 25, 251/252.
K.
Marks, Kapital III, METE; 25, 259/260.
K.
Marks, Kapital III, METE; 25, 508/509.
K.
Marks, Kapital III, METE; 25, 508.
Diğerleri:
F.
Engels, Anti-Dühring, METE; 20, 289.
F.
Engels, Anti-Dühring, METE; 20, 256/257.
F.
Engels, Anti-Dühring, METE; 20, 257.
K.
Marks, Credit mobilier, METE; 12, 33.
K.
Marks, Lohn, Preis und Profit, METE; 16, 145/146.
F.
Engels, Brief an Oppenheim (1891), METE; 38, 63.
K.
Marks, Kommunistisches Manifest, METE; 4, 468.
F.
Engels, Ludwig Feuerbach, METE; 21, 300.
4)
Marks; “Grundrisse der Kritik der politischen Ökonomie”, s.
608, Berlin
1953.
5)
Bkz.: METE Marks-Engels Toplu Eserleri), C. 23, s. 661 (Kapital, C.
I).
6)
Bkz.: METE, C. 25, s. 506 (Kapital, C. III).
7)
Bkz.: Agk., s. 372.
8)
METE, C. 25, s. . III) s. 507. )
9)
METE; C. 23, s. 661
10)
METE; C. 25, s. 372 (Kapital, C. III).
11)
Agk., s. 507
12)
Agk., s. 505.
13)
METE; C. 24, s. 185/186 (Kapital, C. II).
14)
METE; C. 23, s. 661 (Kapital, C. I).
15)
METE; C. 24, s. 409 (Kapital, C. II).
16)
Örneğin, Kapital, C. I, s. 662.
17)
METE; C. 25, s. 372 (Kapital, C. III).
18)
METE; C. 23, s. 661 (Kapital, C. I).
19)
METE; C. 24, s. 185/186 (Kapital, C. II).
20)
METE; C. 25, s. 372 (Kapital, C. III).
21)
Agk., s. 506, 511.
22)
METE; C. 23, s. 662, 697 (Kapital, C. I); C. 25, s. 506 (Kapital, C.
III); C. 26/2, s. 525 (Kapital, C. IV. İkinci kısım).
23)
METE; C. 23, s. 476.
24)
METE; C. 19, s. 218/219.
25)
METE; C. 23, s. 28.
26)
Bkz.: İ. Okçuoğlu; Kapitalizmin Tarihi (Ekonomik Kriz Ağırlıklı),
1600-1990; Sınırsız Yayınevi, Ankara 2016, s. 23-24.
27)
METE; C. 24, s. 185 (Kapital,
C.
II).
28)
K. Marks; “Artı Değer Üzerine Teoriler”; METE; C. 26/2,
s. 496.