Filistin
Kazanacak
Vesile-fırsat:
1-Üç
İsrailli yerleşimcinin cenazeleri, kayıp olmalarından 18 gün
sonra 30 Haziran’da Batı Şeria’nın güneyinde El Halil
yakınlarında bulunduğunda İsrail yasa bürünmüştü.
2-Dünyanın
farklı yerlerinden insanlar bu olayın acısını paylaşmışlardı.
3-Bu üç
İsrailli yerleşimcinin kaybolması ve ölümleriyle ilgili
ayrıntılar belirsizliğini hala korumaktadır. Olayla ilgili
yorumlar, sorunun arka planını açığa çıkartmak bakımından
yetersiz kaldı.
4-Bu üç
İsrailli yerleşimci, İsrail basını tarafından topluma talihsiz
gençler olarak yansıtıldı.
5-Netanyahu
bu üç İsrailli yerleşimci için “çocuklar” kavramını
kullanıyordu. Açık ki bir sempati oluşmuştu ve İsrail devleti
bu sempati üzerinden duygu sömürüsünün “işi” bitirene
kadar devam edeceğini sanıyordu.
Planın
gerçekleştirilmesi için adımlar:
Hamas,
yerleşimcilerin kaybolmaları ve ölümleriyle bir ilgisinin
olmadığını açıklamasına rağmen İsrail, hazırlanmış
planını gerçekleştirmek için harekete geçmekte gecikmedi. ABD
ve AB tarafından desteklenen, ama bütün dünya tarafından mahkum
edilen İsrail'in Filistin'e müdahalesinin, üç yerleşimcinin
ölümüyle ilgili olmadığı, ama İsrail hükümetinin siyasi
hesaplarıyla doğrudan ilgili olduğu kısa zamanda anlaşıldı.
Filistinli
avına çıkılmıştı; adeta bir sürek avı başlatıldı: Bir
taraftan İsrailli Yahudi çeteleri, Kudüs ve Batı Şeria’da
pogrom denebilecek türden etnik saldırı ve linç için sokağa
çıkarken, diğer taraftan İsrail işgalci ordusu da çoğunlukla
Hamas üyeleri ve destekçilerinden oluşan yüzlerce kişiyi
tutuklamaya ve arkasından da Gazze'yi bombalamaya başladı. İsrail,
karada, denizde ve havada gözü dönmüşcesine saldırıyor ve
savunmasız insanları, çocukları katlediyor.
Bu katliam
neden?
Ortadoğu'daki
gelişmelerden dolayı Filistin'in yalnız kalacağını, büyük
bir tepki almayacağını, hele Sisi gibi birisinin de yardımcı
olduğu düşünülürse İsrail açısından katliam için uygun
siyasi atmosfer oluşmuş demekti.
Katliamın
iki nedeni var:
Birincisi:
Filistin'de yönetimde Batı Şeria-Gazze ayrımının sonlanması ve
yenide “ulusal” bir yönetimin kurtulması anlamına gelen son
yaklaşımının İsrail'i son derece rahatsız etmesi ve bunun
engellenmesi. Yani İsrail, olası bir Filistin birliğini
engellemeye kararlıydı.
İkincisi:
İkincisi yeni yerleşim alanı açmak için zemin hazırlamak.
Siyonist
İsrail önüne çıkan bölgesel ve yerel fırsatları
değerlendirdi, önemli bir kısmı çocuk olmak üzere 1400'den
fazla Filistinliyi katletti, Gazze'yi taşı taş üzerinde
bırakmamak için, yeniden inşayı zorlaştırmak ve halkı göçe
zorlamak için bombaladı. Ama kazanamadı; yaptığı zulüm
Filistin'de birlik ruhunu geliştirdi, yeni bir İntifada için maddi
zemin oluşturdu. İntifada ancak ulusal birliğin sağlandığı bir
Filistin'de gerçekleşebilir. Siyonist İsrail'in bütün korkusu da
budur. Yeniden birlik ve İntifada'nın yıkamayacağı ayrım duvarı
yoktur.
Filistin,
1948′den bu yana İsrail siyonizmine karşı mücadele ediyor; taş
generalleriyle, enternasyonalist dayanışmayla, bütün emperyalist
baskı ve kuşatmaya, karanlıkta bırakılmaya, ambargoya, açlık
ve susuzluk pahasına mücadele ediyor. Filistin, her koşul altında
mücadelenin, direnmenin ve baş eğmezliğin ifadesidir.
Filistin,
emperyalist ülkelerin her türden desteğini alan Siyonist İsrail'e
karşı tarihsel bir direniş sergilemektedir. Filistin'i yok etmek
isteyenler aslında insanlığı yok ediyorlar; emperyalist ve
bölgesel çıkarları için Siyonist işgale kurban etmek
istiyorlar. Aynı durumla Rojava'da karşı karşıyadır.
Filistin ve
Rojava, Ortadoğu karanlığını yaran iki aydınlık kaledir.
Düşmemelidir, düşürülmemesi için mücadele edilmelidir.