KİTAP
TANITIMI
MARX-ENGELS-LENİN-STALİN
PARİS
KOMÜNÜ ÜZERİNE
ÖNSÖZ
YERİNE
Haziran
1848’de Fransız işçileri silahlı mücadeleyi, devrimi
başlattılar ve hakim sınıfların iktidarına karşı şiddetli ve
kararlı mücadele verdiler. Ayaklananların sloganı şuydu:
“Kahrolsun burjuvazi”, “işçi sınıfı diktatörlüğünü
kuralım!”
Marjsizmin
yaygınlaşması, etkisini Fransa’da da gösterdi; bu ülkede işçi
hareketi güçlendi, devrimci saldırılar, atılımlar birbirini
takip etti. Creusot işçileri yeniden greve başladılar ve burjuva
gericiliğe karşı acımasız mücadele ettiler.
Sallantıda
olan iktidarını kurtarmak ve mücadele eden Fransız halkını;
işçi sınıfı ve emekçi yığınları amaçlarından saptırmak
için III. Napoleon, Fransa kralı olarak, Almanya’nın Avrupa
üzerindeki hakimiyetini kırmak, bu hakimiyet rekabetinde Fransa’nın
da var olduğunu göstermek için Haziran 1870’de Prusya’ya savaş
ilan etti. Sonuçta Napoleon esir alınır ve Prusya ordusu Paris’in
neredeyse varoşlarına kadar ilerler.
Bu
savaş devrime yol açar. Paris işçileri ve emekçileri çok
şiddetli direniş sergilerler; ayaklanırlar ve sonuçta, 4 Eylül
1870’de III. Napoleon’u ve krallığını devirirler.
Fransız
işçi sınıfı, komünist partisiz ve aynı zamanda tecrübesiz
olarak adeta devrime yakalanmış olur. Bu durumu gören, mücadelenin
meyvelerini toplamak ve fırsatı değerlendirmek isteyen Fransız
burjuvazisi, General Trochu -bu rezil hain- tarafından yönetilen
bir “ulusal savunma hükümeti”nin kurulmasını sağlar. Sonuçta
iktidar halk düşmanı A. Thiers’in eline geçer. Fransız gerici
rejimini kurtarmak için Adolphe Thiers’in dışarıya karşı
teslimiyet ve içte de halkın devrimci mücadelesini ezme
politikasını uygulamaktan başka yapacağı bir şey yoktu.
Buna
karşın Paris’in devrimci proletaryası ve emekçi yığınları
da iki cephede mücadele ile karşı karşıyaydılar: Birincisi,
aynı zamanda iç ve dış düşmanlara karşı mücadele etmek ve
ikincisi de kendi örgütlü gücünü oluşturmak; ulusal muhafız.
Paris ayaklanmacıları Ulusal Muhafız örgütlenmesini oluştururken
Şubat 1871’de kendi iktidar organını; devrime önderlik edecek
olan Ulusal Muhafız’ın Merkez Komitesi’ni de kurmuştur.
Ulusal
Muhfız’ın birbirine bağlı iki görevi vardı; Ülkeyi Fransız
gericiliğinden ve Alman istilasından ve aynı zamanda işçi sınıfı
ve emekçileri kurtarmak. Bu amacını gerçekleştirmek için Ulusal
Muhafız savaşa girer; Paris’in bir varoşunda (Montretout) Prusya
ordusuna karşı saldırıya geçer. Bu muhabere sonucunda Prusya
ordusu püskürtülür ve yok edilir.
Burjuvazi
bu sefer “Ulusal Savunma Hükümeti” adı altında işçi
sınıfını ezmeye devam ettiği için Ulusal Muhafız, 31 Ekim
1870’de Paris Belediyesine saldırır ve ele geçirir; çok sayıda
hükumet üyesini tutuklar.
22
Ekim 1871’de bütün Paris semtlerinden Ulusal Muhafız müfrezeleri
toplanırlar ve sınıf düşmanına karşı yeniden saldırıya
geçerler. Saldırı sonrasındaki baskılara rağmen ayaklanmacılar,
teslim olmak yerine, mücadeleye devam ettiler; daha büyük
mücadeleler için hazırlandılar.
Ayaklanmacıların
kararlılığı, burjuvaziyi korkutuyor ve Thiers gerici rejimi,
başkentteki devrimci güçlerin varlığını ciddi bir tehlike
olarak görüyordu. Bu nedenle gerici “Ulusal Savunma Hükümeti”
Paris proletaryasına saldırma ve Ulusal Muhafız’ı
etkisizleştirme kararı alır.
18
Mart 1871’de karşıdevrim güçleri harekete geçer ve Montmartre
tepesinde Ulusal Muhafız’ın kontrolü altında olan topları
çalma girişiminde bulunur. Paris proletaryasına karşı
gerçekleştirilen bu şiddet eylemiyle gerici hükümet, Fransa İç
Savaşı’nda ilk kurşunu atmış olur.
Gerici
hükümet, belki de eyleminin sonucunu pek düşünmeden ilk kurşunu
sıktı. Ama Paris’in devrimci güçleri burjuvazinin manevralarını
boşa çıkarttığı gibi bütün umutlarını da yok etti; karşılık
vermek için Paris halkı silahlara sarıldı ve ayaklanmaya başladı.
Ayaklanmacılar, kendi alanlarına girmeye cüret eden burjuvazinin
askerlerini çembere aldılar ve hem siyasi hem de askeri olarak
saldırıya geçtiler.
İnsan
yığınları üzerine ateş edilmesi emrini defalarca veren gerici
hükümetin iki subayı -Clement Thomas ve Lecomte- tutuklandı. Bu
iki gerici subay, insanlara ateş edin emirlerini yerine getirmeyi
reddeden kendi askerleri tarafından vurularak öldürüldü.
Ne
var ki, Thiers, yenilgiye rağmen vazgeçmedi; ayaklanan halka karşı
genel bir silahlı saldırı yapılması için emir verdi.
Gericilerin
bu zor kullanmasına karşı Paris proletaryası, devrimci zor
kullanarak cevap verdi. Pigalle Meydanında tam bir coşku ve
olağanüstü bir cesaretle gerici ordunun karşısına nihai sonuç
getirecek muharebe için dikildi. Düşman askerleri sapır sapır
döküldüler ve Thiers’in delice karşı devrimci saldırısı
püskürtüldü.
Aynı
gün, saat 14 sularında Ulusal Muhafız Merkez Komitesi olağanüstü
toplandı ve savaş bakanlığının, belediyenin ve başkaca önemli
hükümet dairelerinin işgal edilmesi emrini verdi. Silahlı
mücadele hızlı bir gelişme sürecine girmişti.
Gece,
saat 03 sularında yenildiklerini anlayan Thiers ve hempası,
kendilerini kurtarmak için, büyük bir aceleyle Paris’in
güneyinde bulunan 18 km uzaklıktaki Versailles’ya kaçtılar.
Aynı
günün akşamı bütün Paris kurtarılmıştı. Belediye binasında
muzaffer Paris proletaryasının kızıl bayrağı ilk kez
dalgalanıyordu. Devrimci Paris proletaryası, gericiliği, Fransız
hakim sınıflarını başkentte yenmişti, dize getirmişti. Bu
proletarya, silah-süngü elinde dünyanın ilk devrimci iktidarını
proletarya diktatörlüğü olarak; Paris Komünü olarak kurmuştu.
26
Martta Komün, o zamana kadar tarihte örneği görülmemiş olan
demokratik seçimleri gerçekleştirir. Bütün Paris halkı bu
seçimlere, Komün üyelerini seçmek için aktif olarak katılır.
Komün’ün bütün önemli görevlerine işçiler ve herkes
tarafından tanınan, bilinen temsilcilerin seçilmesi amaçlanır.
28
Martta Belediye Meydanında Paris Komünü’nün ilan edildiği
toplantı yapılır. Bütün şehir, bayramsal bir atmosfere bürünür.
Yüz binlerce Paris'li bu açıklamaya katılır ve meydanı “Yaşasın
Komün” sloganıyla inletir. Tarihin tanıdığı ilk devrimci
iktidar; proletarya diktatörlüğü, Paris Komünü görünümünde
kurulur.
Paris’te
muzaffer proletaryanın devrimi, ülkenin başka bölgelerindeki işçi
ve emekçi yığınları da kendi girdabına çeker; devrimci
mücadelenin alevi bütün ülkeyi sarar. 24 Martta Saint-Etienne
işçileri Paris'li sınıf kardeşlerini örnek alarak silahlı
mücadeleye başlarlar ve kendi Komünlerini kurarlar. Büyük
bir sanayi kenti olan Lyon’da da işçiler, 30 Nisan 1871’de
ayaklanırlar; gerici iktidarı yıkarak kendi Komünlerini ilan
ederler.
Komün
daha baştan bazı tedbirler aldı. Bunlar esas itibariyle eski
devlet mekanizmasını yıkmayı, halkın yaşam ve çalışma
koşullarını iyileştirmeyi amaçlıyordu. Komün, yeni devleti,
Paris Komünü görünümlü proletarya diktatörlüğünü kurmaya
başladı.
Eski,
burjuva devleti yıkmak için Komün’ün ilan ettiği ilk yasa,
burjuvazinin polis ve ordusunu dağıtmayı amaçlıyordu.
Burjuvazinin bu kurumları dağıtıldı ve yerini halk ordusu aldı.
Halkın
elini kolunu bağlayan, baskı altında tutan burjuva devletin
bürokratik yapılarını yıktıktan sonra Komün, genel seçim
hakkı temelinde proletaryaya özgün olan iktidar yapılarını
kurmaya başladı: Hem yasama hem de yürütme gücüne sahip Komün
Konseyi oluşturuldu. Bu konsey ülkenin yönetilmesiyle
görevlendirildi. Hükümet üyelerinin gerçekten halka hizmet
etmeleri için eski rejimin, burjuva hükümet döneminde sahip
olunan yüksek maaşlara ve imtiyazlara son verildi.
Ekonomi
alanında hazırlanan planıyla Komün, işçi sınıfı ve emekçi
kitlelerin çıkarlarını korumak için bir dizi tedbir aldı. Kaçan
veya üretimi durduran kapitalistlerin fabrika ve işletmelerine el
koydu ve buraları işçilerin özyönetimine devretti. Bunun
ötesinde Komün, kapitalistlerin işçileri cezalandırmalarını ve
ücretlerini düşürmelerini yasakladı.
Komün'ün
kararnamelerinden birisi, yoksulların depozit bürosuna bırakmak
zorunda kaldıkları bütün nesnelerin sahiplerine geri verilmesini
düzenlemekteydi. Başka bir kararname de kredi taksitlerinin
ödenmesini erteliyor ve borçluların bir kısmını borçtan
tamamen kurtarıyordu. Komün, halkı zihni olarak baskı altında
tutmak için burjuvazinin kullandığı bütün araçları yok etmeye
başladı: Kilisenin devletten ayrımını açıkladı, kilisenin
gasp ettiği hazineleri geri aldı ve okullarda her türlü dini
faaliyetleri ve sembolleri yasakladı, kaldırdı.
Komün,
devrimi bastırmak, devrimcileri ve halkı korkutmak için
burjuvazinin kullandığı işkence aletini -giyotini- 11. Bölge
Belediye binası önünde yaktı.
Devrimci
Paris, düşman tarafından çembere alınmış olduğu için,
ülkenin diğer bölgelerine; tarım işçilerine, emekçi Fransız
halkına kendi çağrısını ulaştırabilmek için balonlar
kullandı. Balonlarla taşınan çağrıların amacı, Komün'ün
programını tanıtmak ve böylece işçi sınıfı ve köylü
kitlelerinin desteğini almaktı.
Halkın
devrimci mücadelesinin, elde edilen zaferin kazanımlarını korumak
için Komün, askeri mahkemeler kurdu. Burjuva basına -gazetelere-
el koydu, Versailles kaynaklı gerici gazetelerin dağıtımını,
satışını yasakladı. Proletarya diktatörlüğü demirden bir
süpürge ile burjuvazinin kurumlarını ve etkisini her tarafta
temizlemeye, süpürmeye başladı.
Paris
Komünü proleter enternasyonalizmi bayrağı altında yürüyordu;
bütün ülkelerde proletaryanın ilerici bölükleriyle birleşti,
onların bazıları Komün saflarında mücadele etti. Paris'te
proletarya diktatörlüğü, “Komün'ün bayrağının dünya
cumhuriyeti” olduğunu açıkladı. Komün, proletarya, bütün
insanlığı kurtarmadan önce kendini kurtaramayacağı düşüncesini
içselleştirmişti. Bu bakımdan da Komün, dünya proletaryası
için bir örnekti.
Komün,
Vendome Meydanında dikili “zafer Sütunu”nu; burjuvazinin
şovenizminin ve Napoleon militarizminin bu sembolünü yıktı. Bu
meydana “Enternasyonal Meydan” adı verildi.
Paris
semalarında dalgalanan devrim bayrağı, aynı zamanda proleter
enternasyonalizm bayrağı, burjuva dünyaya ölüm korkusu
yaşatıyordu. Bu bayrak, Paris'te eski düzenin yıkıldığının
ve bütün Fransa'da da yıkılacağının sembolüydü. Bu nedenle
Versailles'de toplanmış olan Fransız gericiliği; Thiers hükümeti
ve ordusu, Prusya ile ittifak içinde Paris'e yürüme kararı aldı.
Bu kararın asıl sahibi, Thiers hükümetini ve ordusunu yönlendiren
Prusya'dan; Bismark'tan başkası değildi.
Düşmanın
kudurmuş gibi saldırısına Paris işçileri ve emekçi yığınları
Komün'ün çağrısını coşkuyla karşıladılar ve devrimci
iktidarlarını savunmak için karşı saldırıya geçtiler.
Fedakarlıktan
kaçınmayan, devrimci bilinçle dolu sayısız işçi, bu büyük
mücadeleye katıldı. İşçiler, gece gündüz demeden savunma
hendekleri kazdılar; barikatlar kurdular, kaleleri ve kale
duvarlarını güçlendirdiler. Topları ve cephaneleri dağıttılar.
Bütün bunlar, sınıf düşmanına karşı ölümüne savaşın
hazırlıklarıydı.
Kısa
zaman içinde Komün, yüz binlerce Versailles ve Prusya askerleri
tarafından kuşatılmıştı. Durum oldukça kritik olmasına rağmen
Komünarlar, hiç bir fedakarlıktan kaçınmadılar, proletaryaya
özgü cesaretlerini gösterdiler. Versailles ordusunun seçkin
askerleri kendilerinden emin Courbevoie ve Puteaux'ya
saldırdıklarında karşılarındaki 2000 Komünardan büyük bir
ders aldılar; Komünarlar saatlerce kahramanca direndiler, düşmanı
tamamen ezdiler; düşmana kaçmaktan başka bir yol kalmamıştı.
Paris'in
işçi kadınları da mücadelenin en ön saflarında yerlerini
almışlardı ve savaş alanında her türden görevi hakkıyla
yerine getiriyorlardı. Gece gündüz demeden 10 binden fazla
proleter kadın silah elde ateş hattında düşmana karşı
savaştılar. “Kadın vatandaşların Gönüllü Birlikleri”,
Komün'ün bu kurtuluşu mücadelesinde destansı bir rol oynadılar.
20
Mayısta burjuvazinin ordusu Paris'e, Komün'e karşı yeniden genel
bir saldırıya geçti. 21 Mayısta şehrin savunma sistemlerine
saldırdılar. Bu saldırıya bir muhbir önderlik ediyordu ve
saldırıyı Prusya birlikleri destekliyordu. 23 Mayısta Komün için
oldukça önemli olan Montmartre tepesi düştü. Düşman için
oldukça pahalıya mal olan, çok kayıp vermek zorunda kaldığı
bir zaferdi bu.
28
Mayısta Versailles çetesi bütün Paris'i ele geçirdi.
29
Mayısta Pere Lachaise Mezarlığını siper alan son Komünarlardan
200 kadarı süngüyle 5000 düşman askerine karşı harekete geçti.
Bu çatışma sonucunda mezarlığın bir duvarında sıkıştırıldılar;
147 Komünar, Komün'ün bu son savaşçıları bu mezarlık
duvarında kurşuna dizildiler. Haykırdıkları tek bir slogan
vardı: “Yaşasın Komün”! Sonraları Fransız halkı, bu
komünarları, bu çığır açıcıları anmak için bu duvarı
“Müttefiklerin Duvarı” diye adlandırdı. Bu duvar bütün
ülkelerin proleterlerinin Paris Komünü'nü simgeleyen duvarıydı.
Marx
ve Engels, Paris proletaryasının bu çığır açıcı kahraman
mücadelesini başından sonuna takip ettiler. Orada değil de,
Londra'da olmalarına rağmen bu mücadeleyi, sanki oradalarmış
gibi analiz ettiler; Komün ile ilişkide kalabilmek, ona yardım
edebilmek için bütün olanakları kullandılar...
Mayıs
ayının o kanlı yenilgisinden hemen sonra, aynı zamanda bir Komün
üyesi olan şair Eugène Pottier “Enternasyonal”i yazdı. Bugün
dünya proletaryasının dilinde mücadele silahı olan bu şiir
Komün'ün devrimci gerçekliğine dayanır; o devasa mücadelenin
şiirleşmesidir.
*
* *
Şimdiye
kadar Paris Komünü üzerine derlemelerde sadece Marx, Engels ve
Lenin’in görüşlerine yer verilmiştir. Oysa SSCB’de
sosyalizmin, sosyalist devletin, yani proletarya diktatörlüğünün
inşasına önderlik eden Stalin'in de Komün üzerine
değerlendirmesi vardır. O’nun görüşlerine de bu derlemede yer
veriyoruz. Bir bakıma, Komün değerlendirmesinden hareketle dünya
proletaryasının bu dört önderinin proletarya diktatörlüğü
konusunda görüşlerinin aynılığını göstermek istedik.
Bu
derlemenin hazırlanmasında bazı materyallerin teminine yardımcı
olan ROC-ML’den (Rassemblement Organise des Communistes –
Marxistes Leninistes - “Örgütlü Komünistler Birliği –
Marksist-Leninist) arkadaşlara ayrıca teşekkür ederim.
Belirtmem
gereken bir diğer nokta da genel anlamda Türkçeye çevri
meselesidir. Bu derlemeyi hazırlarken Türkçeye kazandırılmış
olanlara baktım. Yazarın, bu durumda Marx’ın, Engels’in ve
Lenin’in, yazıya döktükleri düşüncelerinin devrimci ruhunu
öldüren çevirmelerden, atlamalara varana kadar çok şey gördüm.
Eksiklikleri olmasına rağmen en doğru çevriyi İnter Yayınları
yapmış. Bu çevirilerden yararlandım.
İbrahim
Okçuoğlu
Kasım
2019
İÇİNDEKİLER
Önsöz
Yerine 7
KARL
MARX
Uluslararası
İşçi Birliği Genel Konseyinin
Fransız-Alman
Savaşı Üzerine Birinci Çağrısı 17
Uluslararası
İşçi Birliği Genel Konseyinin
Fransız-Alman
Savaşı Üzerine Birinci Çağrısı 24
Fransa’da
İç Savaş
Uluslararası
İşçi Birliği Genel Konseyinin
Çağrısı 34
FRIEDRICH
ENGELS
Karl
Marx’ın “Fransa’da İç Savaş”ına Giriş,
1891
Baskısı 91
V.
I. LENIN
Komün’ün
Anısına 107
Komün
Dersleri 113
Marx’tan
Kugelmann’a Mektupların Rusça
Çevirisine
Önsözden 117
Uzaktan
Mektuplar’dan 123
Bugünkü
Devrimde Proletaryanın
Görevleri
Yazısından 128
İkili
İktidar Üzerine Yazısından 136
Taktik
Üzerine Mektuplar 140
Devrimimizde
Proletaryanın Görevleri
Yazısından 148
Devlet
ve Devrim Kitabından 152
Engels’in
Tamamlayıcı Açıklamaları 173
Marksizmin
Oportünistler Tarafından
Bayağılaştırılması 189
Bolşevikler
İktidarda Kalabilecekler mi?
Yazısından 208
Halk
Komiserleri Konseyinin Faaliyeti Üzerine
Rapordan 212
Proleter
Devrim ve Dönek Kautsky
Kitabından 214
Burjuva
Demokrasisi ve Proletarya Diktatörlüğü
Üzerine
Tezlerden 217
JOSEF
STALİN
Anarşizm
mi? Sosyalizm mi? Kitabından 219
FOTOĞRAF
ALBÜMÜ 249