deneme

25 Kasım 2011 Cuma

EKONOMİK KRİZİN İDEOLOJİK SİSİNDE YOLUNU ŞAŞIRANLAR (I) (EKONOMİK KRİZ, DEĞİŞEN GÜÇ DENGESİ VE KENDİLİĞİNDEN ÇÖKÜŞ)



Hangi açıdan bakılırsa bakılsın kendiliğinden çöküş teorisi bir cümlede şöyle ifade edilebilir: Modern meta üretimi sistemsel bir kriz sürecine girmiştir ve bu kriz, ancak ve ancak meta üretimin -kapitalizmin- çöküşüyle sonuçlanabilir.
Bu krizin kanıtı nedir diye soracak olursanız, ancak birtakım imalarla karşılaşırsınız. Somut durumun somut analizi yok; kapitalist üretimin, sermaye hareketinin tarihsel eğilimini gösteren ampirik veriler yok. Kapitalizmin sonuna geldiğini gösteren maddi olgular ve bu olgulara dayanan bir trend yok. Ama kapitalizm çöküyor!
Kapitalizmin çöküşü a priori olgu olarak kabul ediliyor. Bunun ötesinde kapitalizmin kendiliğinden çökeceği anlayışını savunanlara kadercilik yön veriyor. Kapitalizmin geleceği iç çelişkilerinden dolayı daha baştan belirlenmiştir, bu gelecek, bu son değiştirilemez anlayışı hakim.

5 Kasım 2011 Cumartesi

G-20 TOPLANTISI VE EMPERYALİST ÜLKELER ARASI ÇELİŞKİLER

 
G-20, G-8 ülkelerinden (ABD, Kanada, Japonya, Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya ve Rusya), Arjantin, Brezilya, Çin, Hindistan, Endonezya, Meksika, S. Arabistan, Güney Kore, Avustralya, Güney Afrika ve Türkiye gibi “gelişen” ülkelerden ve AB'den oluşmaktadır. Dünya Bankası ve IMF de grup toplantılarına katılmaktadır. Bu grup, dünya nüfusunun üçte ikisini, dünya ekonomisinin yaklaşık yüzde 90'ını ve dünya ticaretinin de yüzde 80'ini temsil etmektedir.

G-20, 1999'da uluslararası mali sistemin sorunlarını tartışmak, iyileştirme adımları atmak için maliye bakanları ve merkez bankaları şeflerinin bir forumu olarak kurulmuştu. Ama süreç içinde devlet ve hükümet başkanlarının katıldığı toplantılara dönüştürüldü.