deneme

27 Mart 2020 Cuma

KORONAVİRÜS - KAPİTALİZMDE VE SOSYALİZMDE SAĞLIK SİSTEMİNİN SINIFSAL KARAKTERİ




KORONA-VİRÜS 
 
KAPİTALİZMDE VE SOSYALİZMDE SAĞLIK SİSTEMİNİN SINIFSAL 

KARAKTERİ


Kapitalizmde Sağlık Sistemi

Sağlık sisteminin mülkiyetin sınıfsal karakteriyle doğrudan ilişkisi vardır. Kapitalizm, üretim araçlarının özel mülkiyeti üzerine kurulmuş bir üretim biçimidir. Üretim araçları kimin, hangi sınıfın mülkiyetindeyse toplumun altyapısı (ekonomisi) onun elindedir ve dolayısıyla toplumun üst yapısı da (örneğin devlet, hukuk, eğitim, sağlık) o altyapının çıkarlarına göre örgütlenmiştir. Bu nedenle kapitalizmde değişim, reform, demokrasi, burjuva sınıfın çıkarlarına ters düşemez, sermayenin sömürüsünü engelleyici olamaz. Değişimin bir sınırı vardır. Bu nedenle nasıl ki, kapitalizmde demokrasi, burjuva demokrasisinin ötesine geçemezse, sağlık sistemindeki değişim de, reform da sermayenin çıkarlarına ters düşecek boyutlarda olamaz.

21 Mart 2020 Cumartesi

HANGİ SINIF İÇİN NEYİN PAKETİ?



HANGİ SINIF İÇİN NEYİN PAKETİ? 
 
EKONOMİYİ KURTARMANIN MI, 
 
SALGINA KARŞI MÜCADELENİN Mİ PAKETİ?

Alınan bu tedbirlerin, destek paketlerinin korona-virüs salgınına karşı mücadeleyle
hiçbir ilişkisi yoktur. Bütün bu tedbirler, ekonomik krizin yıkıcı etkisine karşı sermayeyi
koruma tedbirleridir. Her kriz döneminde burjuvazinin/devletin yaptığını şimdi de görüyoruz.
2008 krizinde ortaya saçılan ve trilyon dolarla ifade edilen miktarlar kadar
olmasa da, şimdi gündemde olan desteklerin zaman içinde sermaye için
harcandığını, sermayenin, tekellerin hizmetine sunulduğunu görececeğiz.
Türkiye'de açıklanan 100 milyar liralık "Ekonomik İstikrar Kalkanı" paketi bunun
açık ifadesidir. ABD ve AB’de bunu yapıyor.

18 Mart 2020 Çarşamba

KORONA-VİRÜSÜN DÜNYA EKONOMİSİNE ETKİLERİ


KORONA-VİRÜSÜN DÜNYA EKONOMİSİNE ETKİLERİ


Bir virüs bütünleşmiş, ilave edeyim birbirine kenetlenmiş, uluslararasılaşmış, kendi kendine çökme eşiğine gelmiş dünya ekonomisini bu kapsamda, genişlikte (yaygınlık) ve derinlikte sallayabildiyse, sarstıysa, acaba iki virüs ne yapardı denklemini kurabilirsiniz.
Gerçekten de bir virüs dünya ekonomisini hallaç pamuğu gibi atıyorsa; ulusal ekonomiler, çıkarlar temelinde uluslararasılaşmış dünya ekonomisine rağmen darmadağın ediliyorsa emperyalizm ötesi dünya anlayışının, sermaye ve üretimin uluslararasılaşmasının geriye dönüşü mümkün olmayan süreç olarak görülmesinin de bir anlamı kalmamış demektir. Bu, bu türden teorilerin korona-virüsüne yenildiğini gösterir. Öyleyse bu virüsü “teori” açısından küçümsememek gerekir!

12 Mart 2020 Perşembe

SURİYE (İDLİB) SAHASINDA ABD-RUSYA- TÜRKİYE ARASINDA JEOPOLİTİK OYUNLAR



SURİYE (İDLİB) SAHASINDA ABD-RUSYA-

TÜRKİYE ARASINDA JEOPOLİTİK OYUNLAR

 
Suriye (İdlib), Doğu Akdeniz, Libya sahasında ABD-Rusya-Türkiye 

jeopolitik ilişkileri ve “Sol”un muhteşem değerlendirmeleri


1-İdlib Sahasında Rekabet Eden Güçler Ve Amaçları

İdlib sahasında rekabet eden güçler bloklaşmış durumdadır; bir taraftan Rusya önderliğinde İran ve Esad rejimi, diğer taftan doğrudan, fiilen sahada olmasa da HTŞ başta olmak üzere birtakım cihatçı örgütleri destekleyen ABD ve SMO (Suriye Milli Ordusu) adı verilen eski “ılımlı” diye tanımlanan “Özgür Suriye Ordusu” mensuplarıyla birlikte Türkiye. Ancak mücadele şimdilik silahlar susmuş olsa da Suriye ordusu, İran’a bağlı güçler ve bunları destekleyen Rusya ile SMO/TSK arasında sürdürülmektedir. 5 Martta Moskova’da imzalanan “askeri faaliyetleri durdurma” anlaşmasına kadar durum böyleydi. HTŞ ve benzeri cihatçı güçler silahlı çatışmaya henüz girmediler.

7 Mart 2020 Cumartesi

FAŞİST DİKTATÖRLÜĞÜN İDLİB “SEFERİ” VE SONUÇLARI


FAŞİST DİKTATÖRLÜĞÜN İDLİB “SEFERİ” VE SONUÇLARI

5 Martta Erdoğan ve Putin önderliğinde Türk ve Rus heyetlerinin İdlib bağlamında imzaladıkları protokol, İdlib sorununu çözüme ulaştırmaktan oldukça uzaktır. Öyle ki, sorunun ele alınışı böyle bir amacın olmadığını açıkça göstermektedir. Üç maddeden oluşan protokol, daha önceki Astana mutabakatını (2017) ve Soçi’de imzalanan “silahlardan arındırılmış bölge” anlaşmasını (2018) dışlamıyor, reddetmiyor. Tersine, bu süreçlerde alınan kararlara atıfta bulunuyor. Protokol, bütün sorunları, acelece hazırlanmış ve kabul edilmiş bir “ateşkes”le sadece ertelenmiş oluyor. Bu bakımdan Moskova’da kararlaştırılan “ateşkes”, Astana mutabakatına ve Soçi’de varılan “silahlardan arındırılmış bölge” anlaşmasına eklenen bir ek protokolden başka bir anlam taşımamaktadır. Nitekim, “Suriye Arap Cumhuriyeti’nde Gerginliği Azaltma Bölgeleri Oluşturulmasına İlişkin 4 Mayıs 2017 tarihli Muhtıra ve İdlip Gerginliği Azaltma Bölgesindeki Durumun İstikrarlaştırılmasına İlişkin 17 Eylül 2018 tarihli Muhtıra’yı hatırda tutarak” tanımlamasıyla bu, kabul ediliyor.

2 Mart 2020 Pazartesi

İDLİB’DE BİLEK GÜREŞİ DEVAM EDİYOR


İDLİB’DE BİLEK GÜREŞİ DEVAM EDİYOR

Ne olmuştu?
3-4 Mayıs 2017’de üç ülke; Türkiye, İran ve Rusya, Suriye’de çatışmasızlık bölgeleri oluşturulmasına karar verir. (Astana süreci)