deneme

27 Aralık 2015 Pazar

BİR VENEZUELA DEĞERLENDİRMESİ


BİR VENEZUELA DEĞERLENDİRMESİ

YENİ BİR DERS – YENİ BİR DEVRİM HİKAYESİ
 
DEVRİM Mİ, REFORM MU?

Kimilerine göre Latin Amerika'nın iki ülkesinde -Arjantin ve Venezuela- bir zamanlar devrimler gerçekleştiği için şimdi bu ülkelerde olup bitenler de karşı devrim olarak tanımlanmaktadır. İflah olmaz mantığın kaçınılmaz olarak yapacağı/yaptığı bir değerlendirme ile karşı karşıyayız. Chavez ve onu destekleyenlerin iddialarının “göğü yere indirecek kadar” büyük olduğunu biliyoruz. Venezuela’daki yeni yönetimi “Bolivarcı Devrim” olarak tanımladılar; her ne kadar İsa tarzında da olsa sosyalizme yürüdüklerini açıkladılar. Öyle ki, Venezuela’da “21. yüzyıl sosyalizmi” inşa ettiklerine bizzat inanmakla kalmadılar, yedi düvelde başkalarını da buna inandırdılar. Uluslararası alanda iflah olmaz mantık bunu ciddi ciddi tartıştı; Arjantin'de işçilerin kendi kendilerini yönettiğini gördü, Venezuela'da “21. Yüzyıl sosyalizmi”nin inşasını gördü. İflah olmaz mantık Arjantin ve Venezuela ile uçarken, Kirchner çifti ve Chavez-Maduro ikilisi her iki ülkeyi emperyalist küreselleşme çemberi içinde tuttular. İflah olmaz mantık, Marksizm-Leninizmi, onun devrim anlayışını Post-Marksizm kıvamına getirebilme fırsatı yakalamış olduğu için adeta mest olmuştu.

20 Aralık 2015 Pazar

BİR AYRIK OTU HİKAYESİ! (II)*


BİR AYRIK OTU HİKAYESİ! (II)*

Dünya Ekonomisinde Çevrim (Konjonktür) Seyri

IV-KRİZ ÇEVRİMİ-SERMAYE HAREKETİ (KONJONKTÜR HAREKETİ) VE İNİŞLİ-ÇIKIŞLI DURGUNLUK AŞAMASI

13 Aralık 2015 Pazar

BİR AYRIK OTU HİKAYESİ! (I)* - Dünya Ekonomisinde Çevrim (Konjonktür) Seyri


BİR AYRIK OTU HİKAYESİ! (I)*

Dünya Ekonomisinde Çevrim (Konjonktür) Seyri

Giriş
Ekonomiyle ilgili son makalede (“2015'e Girerken Dünya Ekonomisi”, 4 Ocak 2015, ibrahimokcuoglu.blogspot.com) bu yazının konusunu açıklamıştım. Söylenen şuydu: 2014 yıllık verilerinin açıklanmasından sonra Norbert Nelte-Aşırı Üretim Yasası” bağlamında dünya ekonomisi üzerine yazıda bu gelişmeleri nedenleriyle birlikte ayrıntılı olarak ele alacağımızı belirtelim. Norbert Nelte kapitalizmin nesnel bir yasasını keşfetmiş, yasasını Norbert Nelte-Aşırı Üretim Yasası” diye adlandırmış ve yanılmıyorsam Mart 2009'da da bu keşfini bütün dünyaya ilan etmişti. O yasaya göre şimdi kapitalizm koşullarında değil de, başka ekonomi koşullarında yaşıyor olmamız gerekir. Bu şahıs kim ve neden bu kadar üzerinde duruyorsun, görüşlerini önemsiyorsun diyebilirsiniz. Tek başına, kişi olarak bu şahsın hiçbir önemi yok. Ama belli görüşlerin savunucusu durumunda. Uluslararası arenada onun gibi başkaları da var. Ama Nelte oldukça açık; neyi savunduğunu yorumu adeta gereksiz kılacak derecede bir sadelik ve netlik içinde anlatıyor.
2015'te dünya ekonomisi üzerine ilk yazıda Nelte'yle, toprağın altına çekilme sürecinde olan bu ayrık otlarıyla -yeni bir dünya krizi patlak vermeden önce- nihai bir hesaplaşma kaçınılmaz. Kaçınılmaz, çünkü gelecek krize kadar hiçbir şey olmamış gibi hareket etme moduna geçmeye çalışıyorlar.

31 Ekim 2015 Cumartesi

ORTADOĞU CEHENNEMİ - DAR ALANDA JEOPOLİTİK “İT DALAŞI”



ORTADOĞU CEHENNEMİ
DAR ALANDA JEOPOLİTİK “İT DALAŞI”

Rusya, Suriye eksenli Ortadoğu sorununda sessizliğine son verdi ve bölgedeki güçler dengesinde kartlar yeniden karıldı. 28 Eylülde (2015) BM Genel Kurulu'nda konuşan Rusya Başkanı W. Putin, ABD'nin art niyetli, aptalca olduğu kadar başarısız da olan; bölgeyi kaosa sürükleyen Ortadoğu politikasına artık göz yummayacağını açıkladı. Bu konuşmadan veya o an için verbal olarak Ortadoğu'da kartların yeniden karılacağına işaret eden Putin, iki gün içinde Duma'dan aldığı yetki ile Suriye iç savaşına askeri olarak müdahil oldu ve IŞİD'e karşı mücadele adı altında Esad rejimine karşı savaşan diğer güçlere hava saldırıları başlattı.

13 Temmuz 2015 Pazartesi

YUNANİSTAN'DA EZİLENLERİN HÜKÜMETİ SYRIZA'NIN SONU



YUNANİSTAN'DA EZİLENLERİN HÜKÜMETİ SYRIZA'NIN SONU

Bu yazı tamamlandığında AB maliye banaklarından sonra 12 Temmuzda AB hükümet ve devlet başkanlarının toplanacağı ve Yunanistan sorununu ele alacağı açıklanmıştı. Sonradan AB Bölgesi devlet ve hükümet başkanlarının toplanacağı açıklandı ve 12 Temmuzda başlayan bu toplantı 16 saatlik bir maraton pazarlıktan sonra 13 Temmuzda sonlandı. Avro Bölgesi Yunanistan'a “demek referandum, demek bana karşı gelmek” demeden kin ve nefretini kustu. Özellikle Almanya, Avro Bölgesi'nin ve para birimi olarak avronun geleceğini göz önünde tutarak, Yunanistan'dan yükselen direnişin diğer GIIPS ülkeleri tarafından örnek alınmasını engellemek, bir nevi ders vermek için acımasızca saldırdı ve Yunanistan'a dayatılan koşulların ağırlaştırılması için elinden geleni yaptı. Sonuç ortada: Yunanistan sömürge durumuna düşürüldü. Çipras, AB diktatörlüğüne, acımasız tasarruf tedbirlerine ve ülkenin AB komisyonu, Avrupa Merkez Bakası ve IMF'den oluşan “Üçlü”nün yönetimine verilmesine boyun eğdi. Böylece Yunanistan fiilen bu “Üçlü”nün sömürge hakimiyetine girmiş oldu.

14 Haziran 2015 Pazar

HDP’NİN SEÇİM ZAFERİ - DAHA YOLUN BAŞINDAYIZ



HDP’NİN SEÇİM ZAFERİ - DAHA YOLUN BAŞINDAYIZ

HDP ile Türkiye seçimler tarihinde bir ilk yaşanmıştır. İdeolojileri, sınıfsal duruşları, toplum anlayışları farklı olan ama bütün farklılıklarına rağmen HDP’de bir araya gelen güçler, 7 Haziran seçimlerinden büyük bir zaferle çıktılar. Bu, 60’lı yıllarda TİP’in parlamentoya girmesiyle pek karşılaştırılamayacak bir olgudur. Ne de olsa TİP, kendisi açısından belli bir ideolojiyi ve o doğrultuda bir mücadeleyi temsil ediyordu. HDP’nin böyle bir iddiası yok. Buna karşın HDP, belli susamışlıkların, özgürlük ve demokrasinin, isteklerin, “yeter artık”ların ifadesi olarak küçümsenemeyecek bir zafer kazanmıştır. Parti formasyonundaki bu cephe hareketinde yer alan güçlerin ortaklaştırdığı gündemlerin başında Kürt ulusal sorununun çözümü; kutuplaştırmaya, ötekileştirmeye, etnik, dinsel ve cinsel ayrımcılığa karşı, özgürlük, demokratik ve ekonomik haklar için mücadele gelmekteydi. Dolayısıyla bu seçimde demokrasiden, özgürlükten barıştan yana olanlar HDP olarak bir araya gelmişlerdi. Bu nedenle de kazanılan zafer aslında bütün halkın; onu oluşturan bütün toplumsal sınıf ve tabakaların; işçilerin, köylülerin, emekçilerin, gençlerin, kadınların, etnik ve dinsel baskıya maruz kalanların ortak zaferidir. Bu, çözüm sürecinden, yeni bir anayasadan, etnik ve dinsel farklılığa bakmaksızın bir arada yaşamaktan yana olanların ortak zaferidir.

26 Mayıs 2015 Salı

8 MAYIS 1945 SOSYALİZMİN ZAFERİDİR - II. DÜNYA SAVAŞINI SONLANDIRAN SOSYALİZMDİR


 
8 MAYIS 1945 SOSYALİZMİN ZAFERİDİR -
II. DÜNYA SAVAŞINI SONLANDIRAN SOSYALİZMDİR


(Geçikmiş bir yazı)

Faşizme karşı dünya tarihinin en büyük zaferi karşısında sergilenen duyarsızlık oldukça düşündürücüdür. Bir taraftan burjuva anti-faşizmi, diğer taraftan bu anti-faşizmi de kapsamına alan modern anti-komünizm bütün olanaklarını kullanarak faşizme diz çöktüren sosyalizmin bu zaferini resmen ve düpedüz çalmak, çarpıtmak ve tekelci sermayenin çıkarlarına koşmak istiyor. Bir taraftan modern anti-komünizm, diğer taraftan bu zaferi sahiplenmesi gereken güçlerin duyarsızlığı...

NEREDEN NEREYE - VİETNAM


NEREDEN NEREYE - VİETNAM

(Gecikmiş bir yazı)

40 sene önce, 1 Mayıs 1975'te Güney Vietnam gerici rejimi teslim olmuş, sömürgeciliğe, emperyalist işgale karşı sürdürülen ulusal kurtuluş mücadelesi zaferle sonuçlanmıştı. Vietnam halkının dünyaca tanınmış seçkin önderi “Ho Amca”nın -Ho Şi Minh'in vizyonu gerçekleşmişti. “Ho Amca”nın şu düşüncesi hala yol göstermektedir: “Ülkemiz, kahraman mücadelede iki büyük emperyalist gücü, Fransız ve Amerikan (emperyalizmini) yenmenin ve ulusal kurtuluş hareketine değerli katkı sağlamanın mükemmel onuruna sahip olacaktır”.

20 Mayıs 2015 Çarşamba

SOSYALİSTLER NEDEN HDP İLE YÜRÜYOR?



SOSYALİSTLER NEDEN HDP İLE YÜRÜYOR?

Türkiye sınıf mücadelesi ve politik oluşumlar tarihinde HDP, bir ilktir. HDP, çok sayıda ve birbirinden oldukça farklı siyasal, programatik anlayışlara ve hitap ettikleri sınıf bakımından farklı ideolojilere sahip olanları, birbirleriyle bir araya gelemez görünenleri bir araya getirme başarısıdır. Bu ona, bundan dolayı da tarihi bir misyon yüklemektedir.

25 Nisan 2015 Cumartesi

YEMEN SAVAŞI - ARAP YARIMADASINDA BÖLGESEL REKABET VE JEOPOLİTİK OYUNLAR


YEMEN SAVAŞI...

ARAP YARIMADASINDA BÖLGESEL REKABET VE JEOPOLİTİK OYUNLAR

Amerikan emperyalizmi Ortadoğu'nun Arap Yarımadası ayağında yeni bir savaşı kışkırttı ve başlatılması işaretini verdi. Bu savaşın da jeopolitik mimarı Amerikan emperyalizmidir. Daha öncesinde bir dizi ülkede askeri müdahalelere girişti ve geriye yıkılmış, talan edilmiş ülkeler ve devam eden savaşlar bıraktı. “Teröre karşı savaşı”nı başlatmasından bu yana işgal ettiği, savaştığı ülkelerde ve bölgelerde kaos ve yıkımdan başka bir sonuç alamadı. 2001'de Afganistan'ı işgal etti; 2003'te Irak'ı işgal etti; 2011'de Libya havadan bombalandı, Gaddafi rejimi yıkıldı; 

10 Mart 2015 Salı

ORTADOĞU'YU NASIL BİR GELECEK BEKLİYOR?


ORTADOĞU'YU NASIL BİR GELECEK BEKLİYOR?

Amerika (sonraları İngiltere ve Fransa da) Ağustos 2014'ten bu yana Irak'ta belli hedefleri, somutta da IŞİD'i bombalamaya başladı. 2011 sonunda terk etmek zorunda kaldığı Irak'a yeniden 3000'den fazla asker gönderme kararı alan ABD, bu ülkede yıkıma kaldığı yerden devam edecek. Sorunun sadece Irak ile sınırlı kalmadığını, ABD'nin, müttefiki olan ülkelerle birlikte IŞİD mevzilerini, bazende El Nusra'yı bombalamak için Suriye topraklarında da faal olduğunu görüyoruz. ABD öncülüğünde emperyalist ülkeler hep İslam ülkelerini bombalıyorlar; Afganistan, Somali, Yemen, Pakistan Libya, Irak ve Suriye. Bu yedi ülke, barış ödülü almış B. Obama'nın emriyle bombalanıyor.

5 Mart 2015 Perşembe

KUZEY KÜRDİSTAN'DA KAPİTALİZMİN GELİŞMESİ



KİTAP TANITIMI


KUZEY KÜRDİSTAN'DA KAPİTALİZMİN GELİŞMESİ
Önsöz'den:
Bu çalışmada; geçen yüzyılın üçüncü çeyreğinden bu yanaki gelişmelere ağırlık verdik. Bunun nedeni daha önceki dönemlerin Türkiye'de Kapitalizmin Gelişmesi çalışmasında (kitap 1, 2 ve 3) kapitalizmin Misak-ı Milli sınırları içinde ele alınmış olmasıydı. Bu nedenle birkaç yerde 1950 tarım ve 1927 sanayi sayımına ilişkin bazı verilerin aktarılmasıyla yetindik. Geriye giderek sorunu ele almış olsaydım söz konusu kitaplarda söylenenden farklı bir şey söylemeyecektim.
Her ayrıntıda değil ama ana konularda karşılaştırma yapılabilsin diye Türkiye genelindeki gelişmeyi gösteren verilere yer vermeyi önemsedik.

İŞSİZLİĞİN TARİHİ

 
KİTAP TANITIMI


İŞSİZLİĞİN TARİHİ

Kapitalizmin Gelişme Yolu Sefaletin Yoludur ...” (Stalin)

Önsöz'den:
İster toplumsal, isterse de ekonomik açıdan olsun kapitalist sistem bir çelişkiler abidesidir. Kendi iç çelişkilerinden arınmış bir kapitalizm düşünülemez. Bu nedenle burjuvazinin ve ideologlarının kapitalist sistemi “insancıl” gösterme çabaları boşuna bir çabadır. Kapitalizm, sürekli rekabet, sürekli kâr, sürekli azami kâr ve bundan dolayı da sürekli baskı, sürekli sömürünün yoğunlaştırılması ve dolayısıyla sürekli işsizlik demektir.

2 Şubat 2015 Pazartesi

YUNANİSTAN'DA “POST-MARKSİZM”İN ZAFERİ! EZİLENLERİN HÜKÜMETİ...


YUNANİSTAN'DA “POST-MARKSİZM”İN ZAFERİ!

EZİLENLERİN HÜKÜMETİ...

Yunanistan'da 25 Ocakta yapılan erken seçimlerde Syriza'nın en çok oyu alarak hükumeti kurması yeryüzünde bütün ilericileri, devrimcileri, komünistleri sevindirmiştir. Yunan halkının, daha doğrusu seçmenlerinin bu kararı, ülkelerini protektorata çeviren IMF, AB ve Avrupa Merkez Bankası'ndan oluşan Üçlü'nün diktasına, dayatmalarına indirilen bir tokat olmuştur. Bu Üçlü bütün dünyanın gözü önünde uluslararası sermayenin çıkarları için nelerin yapılabileceğini göstermiş; bütün Yunan halkını siyasi ve ekonomik olarak esir almıştı. Syriza, bu Üçlü'ye her şeye muktedir değilsiniz, bu gidişi değiştirebiliriz diyerek sürdürdüğü mücadeleden ve son olarak da seçimlerden büyük bir zafer elde etmiştir. Yunan işçi sınıfının, emekçilerinin, evet ezilenlerinin bu zaferi bizim de zaferimizdir. Ama unutmamak gerekir ki, bu bir seçimdir ve hükümet olmaya devam etmek de verilen vaatlerin yerine getirilmesine bağlıdır. Hal böyle olmasına rağmen yeryüzünden yükselen sevinç çığlıkları, o coşku adeta Yunan seçmenlerini ve bizzat Syriza'yı bile şaşırtmıştır. Küçük burjuvazi coştu, güce tapınmada sınır tanımadığını bir kez daha gösterdi, sınıfı falan unuttu! Sanki “Arap Baharı”nın ilk günlerini yaşıyoruz. O dönem de aynı çevreler coşkuda, güce tapınmakta sınır tanımıyorlardı, sınıfı falan bir kenara atmışlardı. Bu “bahar”ın aktörlerine bolca akıl veriyorlardı; neyi nasıl yapmaları gerektiğini ayrıntılı olarak anlatıyorlardı. Şimdi de öyle bir durum söz konusu; Syriza'nın koalisyon konusunda doğru adım atıp atmadığını, öne sürülen talepleri gerçekleştirip gerçekleştirmeyeceğini, programının nasıl olması gerektiğini, taktik açıdan şöyle mi böyle mi yapması gerektiğini yazıp çiziyorlar. Syriza ve Çipras'ın bundan haberi var mı, orasını bilemem, ama uluslararası alanda Post-Marksizm'in, yani “radikal demokrasi“nin savunuculuğunu yapan medyadan adı komünistlere kadar uzanan geniş bir yelpazede durumdan vazife çıkartmanın gereği yerine getiriliyor. Öyle ki, Eğe'nin batı yakasındaki zafer, doğu yakasında daha heyecan uyandırıcı oluyor. Belki de bu, bir şey yapamamaktan kaynaklanan çaresizliğin bir yansımasıdır. Kim bilir, belki de şimdi çare A. Çipras ve Syriza olacak.

17 Ocak 2015 Cumartesi

“İSLAMOFOBİ” - “KÜLTÜRLERİN ÇATIŞMASI” - JEOPOLİTİKA



İSLAMOFOBİ” - “KÜLTÜRLERİN ÇATIŞMASI” - JEOPOLİTİKA

Huntington'ın 1990'lı yılların ilk yarısında (1993, 1996) gündeme getirdiği “Medeniyetler Çatışması” veya “Kültürler Mücadelesi” o zaman başka sorunların daha gündemde olmasından dolayı pek dikkati çekmese de sürekli jeopolitika tartışmalarının bir parçası olarak kalmıştı. Şimdi bu konu jeopolitika tartışmasının önüne geçti, özellikle de 7 Ocakta gerçekleştirilen Paris saldırısından sonra yoğun bir “medeniyetler çatışması” tartışması sürdürülüyor. Taraflar belli; bir taraftan Batı medeniyetinin temsilcisi olduğundan hareket eden ABD ve AB'nin emperyalist ülkeleri, diğer taraftan da İslamı temsil ettiğini söyleyenler ve İslamcılığı savunanlar. İslam dünyasında bir bütünlük olmadığı için bu dinin toplumsal yapıyı (üst yapı) güya biçimlendirdiği ülkelerde böyle bir iddia sesi yükselmemekte.

4 Ocak 2015 Pazar

2015'E GİRERKEN DÜNYA EKONOMİSİ



2015'E GİRERKEN DÜNYA EKONOMİSİ

Bu yazıda dünya ekonomisiyle ilgili son makalede (Dünya Ekonomisinde Birbirini Etkileyen İki Eğilim Ve Sonuçları (Güçler Dengesinde Değişim Eğilimleri) – Mart 2014) belirtilen eğilimlerin gelişme yönünü ele almakla yetineceğim*.