KRİZ
KARŞILAŞTIRMASI (II)
EKONOMİK
KRİZ VE KAPİTALİZMİN GELECEĞİ ÜZERİNE FANTEZİLER
II-DÜNYA
ÇAPINDA GENEL VE KAMU BORÇLANMASI – BORÇLANMA KRİZİ
Borçlanma konusunda durum tespiti
yapmakla yetineceğiz. Zaten bir biçimde yazı içinde borçlanmanın
nedenlerine değinilmiştir.
IMF
verilerine göre dünya çapında toplam borç (özel + kamu) miktarı
1990'da 18 trilyon dolardı. Bu miktar 2000 yılında 35 trilyon
dolara çıkar; 10 senede yaklaşık 2 misli artar. 2010 yılında
ise dünya borç tutarı 95 trilyon dolara çıkar; 10 sene içinde
2,78 misli artar. 1990'dan 2010'a, sadece 20 sene içinde dünya borç
miktarı yüzde 427 oranında -yaklaşık 5,3 misli- artar. Bu ve
aşağıdaki veriler dünya ekonomisinin borç üzerine kurulmuş
olduğunu değil, ama çarkın borçlanarak ancak çevrilebildiğini
göstermektedir. Dünya ve ülkelerin borçlanma boyutu bizdeki halk
deyimi “borç yiğidin kamçısıdır”ın öyle pek geçerli
olmadığını göstermektedir. Belki de meydanda “yiğit”
olmadığı için geçerli değildir. Şüphesiz, borçlu hiçbir
devlet ve şirket, borcun “üzerine yatmıyor”, borcu borçla
kapatıyor; yani eski borcu, daha doğrusu çoğu kez eski borcun
faizini ödemek için yeniden borçlanıyor (Ama bu, borç miktarını
düşürmek için hile yapılmadığı -enflasyon-, iflas ettim
denmeyeceği vb. anlamına gelmez. Bunlar yapılıyor). Bugüne kadar
çark böyle döndü, şimdi de bazı ülkeler ve işletmeler için
oldukça zorlaşmasına rağmen hala dönüyor. Ama bu arada iflas
edenler de oldu. Sorun işletme olunca iflas kavramı kullanılıyor,
ama bir de devletlerin iflası var. Orada iflas kavramı pek
kullanılmıyor.
Niye
borç alınır sorusunun en sade cevabı, söz konusu olabilecek,
saymakla bitmeyecek ve her bir ülke açısından farklı olan
faktörleri/nedenleri bir kenara bırakırsak şudur: “Olanakların
üstünde yaşamak”; gelirinden çok harcamak!