deneme

31 Aralık 2017 Pazar

Bitcoin (Kripto Para)



Bitcoin (Kripto Para) – Spekülasyon Çılgınlığı

Son dünya ekonomik krizinin patlak vermesinden bu yana 10 sene geçti. Bu kriz dünya mali sistemini neredeyse çökme noktasına getirdi. Ama aynı zamanda bu krizin diğerlerinden nitelik olarak bir farkının olmadığını da gösterdi. Bu kriz de daha öncekiler gibi kapitalizmin dönemsel fazla üretim krizlerinden birisi -küçümsemeyelim- en önemlilerinden birisi olarak tarihe geçti. Bu kriz öncesinde dünya mali sistemi gerçek bir kumarhaneye dönüşmüştü, Şimdi, bu fazla üretim krizinden 10 sene sonra aynı durumla yeniden karşı karşıyayız; dünya mali sistemi yeni bir kumarhane durumunda. Bunun nedeni, sistemi kurtarmak için o zaman dağıtılan, adeta ucuz kredi adı altında bütün dünyaya saçılan paraların önemli bir kısmının, burjuvazinin deyimiyle “reel” sektöre değil de, mali sektöre akmış olmasıdır. Tabii bu paralar merkez bankaları tarafından karşılıksız verilmediği için dünya şimdiye kadar görülmemiş boyutlarda borç batağına batmış durumdadır. Bu paraların önemli kısmı maddi değerlerin (sanayi vs.) üretimine değil de, spekülasyon alanına aktığı için hisse senetleri, gayrimenkul vb. pazarlarında ardı arkası kesilmeyen bir “değer” artışı yaşanmaktadır.

13 Aralık 2017 Çarşamba

TARİHSEL MATERYALİST YÖNTEM AYDINLATIR, HATIRATLAR VE SÖYLENTİLER YÖNTEMİ ÇARPITIR!

TARİHSEL MATERYALİST YÖNTEM AYDINLATIR, HATIRATLAR VE SÖYLENTİLER YÖNTEMİ ÇARPITIR!
“ÖKÜZÜN ALTINDA BUZAĞI ARAMAK” YÖNTEMİYLE ELEŞTİRİ YAPILMAZ

Garbis Altınoğlu, 28-30 Kasım 2017 tarihli “Atılım Teorisyeninin İttihatçılık ve Kemalizm Aşkı” yazısıyla 10 Kasım 2017 tarihli “Tarihsel şahsiyetleri değerlendirme yöntemi üzerine” yazıma cevap veriyor. Bu yazıda nasıl bir cevap olduğunu ele alacağız.

15 Kasım 2017 Çarşamba

TROÇKİZMİN VAR OLUŞ “İKSİRİ”, MARKSİZM-LENİNİZME DÜŞMANLIKTAN İBARETTİR!



TROÇKİZMİN VAR OLUŞ “İKSİRİ”, MARKSİZM-LENİNİZME DÜŞMANLIKTAN İBARETTİR!

SOSYALİZM VE STALİN ÜZERİNE BİR KİTAP” ELEŞTİRİSİNE CEVAP

Devrimci Marksizm”in 23. sayısında (İlkbahar 2015) “SSCB’de Sosyalizmin Zaferi ve Kapitalizmin Yeniden İnşası Sorunları” adlı çalışmamda (İbrahim Okçuoğlu; Akademi Yayınevi, 2011) ele alınan bazı konuları eleştiren bir makaleye yer verilmiş. Eleştirinin bir Troçkist cenahtan geldiğini unutarak biraz da heyecanlanmıştım. Ne de olsa, eleştiri öğreticidir kültürüyle yetişmiş birisi olarak, yeni bir şeyler öğrenebileceğimi düşünmüştüm. Sonrasında, bu eleştiri Troçkist bir cenahtan, kullanımını çok sevdikleri kavramla ifade edersek “eğilim”den geldiğine göre Troçki ve bilumum Troçkistlerin yaşam iksiri olan bildik savların tekrarından başka bir şey olamayacağı aklıma geldi. Yanılmamışım. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği'nde (SSCB) sosyalizmin inşası, proletarya diktatörlüğü ve sosyalizmle bağlam içinde Troçki'nin görüşleri belli bir Troçkist “eğilim” tarafından bir kez daha sıralanmış.

10 Kasım 2017 Cuma

TARİHTE ŞAHSİYETLERİN ROLÜNÜ DEĞERLENDİRME YÖNTEMİ ÜZERİNE



TARİHTE ŞAHSİYETLERİN ROLÜNÜ DEĞERLENDİRME YÖNTEMİ ÜZERİNE

Erdoğan da Kemalist olduysa...!

Ölümünün 79. yılında M. Kemali anma törenleri ilginç gelişmelerle dolu. AKP hükumeti dönemlerinde devlet erkanından hiçbir AKP’li gönüllü olarak Anıtkabir’e gitmemiştir. Mecburiyetten dolayı 10 Kasım’da orada görünmüşlerdir. Ama özellikle 15 Temmuz darbe girişiminden bu yana Erdoğan'da bir Kemalizm aşkı alevlendi. Düne kadar iki sarhoştan biri olan M. Kemal, birdenbire ulusal kahraman olmuştur Erdoğan ve AKP nezdinde. Öyle ki, AKP İstanbul'dan (belki başka yerlerden de) Ankara’ya, atalarını anmak için otobüslerle taşınır oldular.

7 Kasım 2017 Salı

100. YILINDA EKİM DEVRİMİ DERSLERİ



100. YILINDA EKİM DEVRİMİ DERSLERİ

Aradan 100 sene geçmiş olmasına rağmen hala Ekim Devrimi üzerine tartışmaların, yeniden değerlendirmelerin yapılması, Ekim devriminin salt Rusya ile sınırlı olmadığını, Stalin’in dediği gibi “ulusal çerçevede ele alınamayacağını”, aksine uluslararası bir karakter taşıdığını göstermektedir.

28 Ekim 2017 Cumartesi

SSCB – HALKIN MADDİ REFAHININ ARTTIĞI ÜLKE



SOVYET SOSYALİST CUMHURİYETLER BİRLİĞİ –
HALKIN MADDİ REFAHININ ARTTIĞI ÜLKE

TEMEL GÖSTERGELER

(100. YILINDA BÜYÜK SOSYALİST EKİM DEVRİMİ)

8. Makale

1-SSCB'de ulusal gelirde gelişme

22 Ekim 2017 Pazar

SSCB - KADIN DEVRİMİ ÜLKESİ


SSCB - KADIN DEVRİMİ ÜLKESİ

TEMEL GÖSTERGELER

(100. YILINDA BÜYÜK SOSYALİST EKİM DEVRİMİ)

7. Makale


Kadının toplumda eşit haklara sahip olmaması bütün dünyada ilerici insanların tepkisine neden olmuştur. Yüzyıllardan beri devam eden bu mücadelenin çeşitli dönemlerinde çeşitli teoriler oluşturulmuş ve bu teorilerin yaşama uygulanmasıyla “kadın sorunu”nun çözüleceği iddia edilmiştir. Ne var ki, tarihsel gelişme, kadın sorununun çeşitli teorilere göre çözülmediğini ve çözülemeyeceğini de göstermiştir. Nihayetinde bu teorileri oluşturanların teorik ve politik ufku burjuva ideolojisiyle sınırlıydı ve kadın sorununun esasını oluşturan eşitsizliğin sınıfsal karakterini görmüyordu. Görmüş olsalardı, kadının özgürlüğünü talep etmezlerdi, çünkü kadının gerçek özgürlüğü emekçi yığınların kapitalist sömürüden, boyunduruktan kurtulması olmaksızın mümkün değildir. Bu durumda kadının kurtuluşu için çeşitli teoriler oluşturan burjuva unsurlar, savundukları sistemin yıkılması pahasına kadının özgürlüğünü savunmuş olurlardı.

12 Ekim 2017 Perşembe

Türkiye’nin İdlib “Seferi” ve “Sol”un Çaresizliği! Veya Şimdi de Putin’e “Piyon” Olmak



Türkiye’nin İdlib “Seferi” ve “Sol”un Çaresizliği!
Veya Şimdi de Putin’e “Piyon” Olmak

Astana görüşmelerinin ve Rusya, İran ve Türkiye arasında Suriye üzerine anlaşmaların “sol” tarafından nasıl değerlendirildiği, “sol”un çaresizliğini; kalıplaşmış, dondurulmuş düşünce tarzından kurtulamamayı gösteriyor. “Sol” denince karşımızda oldukça geniş bir yelpaze çıkıyor. Bu yelpaze içinde her bir siyasal çevre, yapı, kendine göre bir yer seçmiş ve o yeri savunmanın derdine düşmüş. Bu derde düşmeyenler Marksist Leninist Komünistler. Bu yelpaze içinde diğerlerinin, örneğin son olarak İdlib üzerine yazıp çizdiklerine bakarsanız bir gariplik görürsünüz. Gerçekten de sorunları Erdoğan nezdinde Türkiye’nin İdlib “seferi”ni eleştirmekten çok Erdoğan’ın neden gerçek bir “piyon” olamayacağını veya Putin’in Erdoğan’ı neden hala gerçek bir “piyon” olarak görmediğini anlatmak, kanıtlamaya çalışmak olmuş.

29 Eylül 2017 Cuma

SOVYET SOSYALİST CUMHURİYETLER BİRLİĞİ – KÜLTÜR DEVRİMİ ÜLKESİ


SOVYET SOSYALİST CUMHURİYETLER BİRLİĞİ – 
 
KÜLTÜR DEVRİMİ ÜLKESİ

TEMEL GÖSTERGELER

(100. YILINDA BÜYÜK SOSYALİST EKİM DEVRİMİ)

6. Makale


Sovyetler Birliği'nde ekonominin büyümesi ve güçlenmesi Sovet halkının kültürel büyümesine ve güçlenmesine maddi zemin oluşturmuştur; sosyalizmin inşası aynı zamanda bir kültür devrimidir. Çarlık döneminde halkın kültür seviyesi oldukça geriydi; her dört kişinden ancak birisi okuma yazman biliyordu. İşçi ve köylü çocuklarının eğitim alması hemen hemen imkansız gibiydi. Ekim Devriminde sonra sosyalizmin inşa sürecinde bu durum tamamen değişti.

22 Eylül 2017 Cuma

SURİYE-IRAK (ORTADOĞU) “JEOPOLİTİK OYUN”UNDA YENİ BİR AŞAMA


SURİYE-IRAK (ORTADOĞU) “JEOPOLİTİK OYUN”UNDA YENİ BİR AŞAMA

1-Amerikan emperyalizmi Ortadoğu'yu kendi çıkarlarına göre dizayn etme politikasının Suriye ayağında önce Türkiye'yi sahaya sürdü. Suriye devletinin yıkılması gerekiyordu. Bir an önce Emevi Caminde cuma namazı kılmak isteyen hükümet, Suriye'nin devlet olarak ortadan kaldırılması için en önde en aktif rolü üstlendi.

20 Eylül 2017 Çarşamba

SOVYET SOSYALİST CUMHURİYETLER BİRLİĞİ – ÇALIŞMA HAKKININ GERÇEKLEŞTİRİLDİĞİ VE İŞSİZLİĞİN YOK EDİLDİĞİ ÜLKE



SOVYET SOSYALİST CUMHURİYETLER BİRLİĞİ –
ÇALIŞMA HAKKININ GERÇEKLEŞTİRİLDİĞİ VE İŞSİZLİĞİN YOK EDİLDİĞİ ÜLKE

TEMEL GÖSTERGELER

(100. YILINDA BÜYÜK SOSYALİST EKİM DEVRİMİ)

5. Makale

Kapitalizmde “çalışma hakkı” bir temel insan hakkı olarak sunulmaktadır. Kimler bu talebe sahip çıkıyor, gerçekleşmesi için mücadele ediyor veya etmiş diye sorduğumuzda karşımıza küçük burjuva çevreler ve sosyal demokratlar; sosyal demokrasinin etkisi altında olan sendikalar çıkmaktadır. İlk bakışta tamamen doğru bir talep olarak gözüküyor. Hele kitlesel işsizliğin yaygın olduğu günümüzde işsizlik bağlamında bu talepten daha doğru başka talep de olamaz! Sosyal demokrat ve revizyonist anlayışa göre bu talep, milyonlarca insanın var oluşunun teminatı olarak algılanıyor; öyle ki diğer bütün temel hakların gerçekleşmesi için ön koşul olarak görülüyor. Gerçekten de insanca bir yaşam için çalışmak her insanın hakkı olmalıdır. Engels'in dediği gibi insanı insan yapan; hayvanlar aleminden ayrılmamızı sağlayan iş/çalışmak değil miydi? Öyle ki, çalışmak insanın gelişmesi için temel öneme sahip olduğu için “çalışma hakkı” BM-İnsan Hakları Açıklamasına da alınmıştı. Bu açıklamanın 23. maddesinde şöyle denir: “Her insan çalışma, meslek seçimi özgürlüğü, uygun ve tatmin edici çalışma koşulları ve işsizliğe karşı korunma hakkına sahip olmalıdır”.

15 Eylül 2017 Cuma

ZAMAN'IN RUHU! Almanya Türkiye'den ne istiyor veya da Türkiye Almanya'dan ne istiyor?



ZAMAN'IN RUHU!
Almanya Türkiye'den ne istiyor veya da Türkiye Almanya'dan ne istiyor?

Çok değil, 2 seneden bu yana Türkiye'yi en çok ziyaret eden yabancı devlet ve hükumet başkanları arasında A. Merkel herhalde ilk sırada yer alır. Savaştan kaçan ve göç yollarına düşen Afganistan'dan, Pakistan'dan, Irak ve Suriye'den göçmenlerin AB'ye girişinin engellenmesi gerekiyordu ve bu engellene işinde de Türkiye kilit rol oynuyordu ve oynuyor. Bu nedenle Merkel de aynen göçmenler gibi Türkiye yollarına düşmüştü. Göçmenlerin AB kapılarına dayanmasını engelleyen anlaşma AB ve Türkiye arasında imzalandı. Ama AB, anlaşma çerçevesinde mali yükümlülüklerini yerine getirmedi. Bu arada Gümrük Birliği anlaşmasının güncellenmesi de gündeme geldi. Bunun ötesinde AB ülkelerinde seçimler de gündemdeydi ve gündemde. Bu arada diktatör Erdoğan diktatörlüğünü kurumsallaştırmak için anayasa değişikliğinden birtakım yasalara varana kadar yeni düzenlemelerini gerçekleştirmek için hiçbir engel tanımayacağını dünya aleme göstermeye başladı.

13 Eylül 2017 Çarşamba

SSCB, MODERN MAKİNELEŞMİŞ SOSYALİST BÜYÜK BİR TARIM ÜLKESİ - TEMEL GÖSTERGELER


SSCB –
MODERN MAKİNELEŞMİŞ SOSYALİST BÜYÜK BİR TARIM ÜLKESİ
TEMEL GÖSTERGELER

(100. YILINDA BÜYÜK SOSYALİST EKİM DEVRİMİ)

4. Makale

Kapitalizmin nispeten geri olduğu ülkelerde, örneğin o zaman Rusya'da, sosyalist devrim ve sosyalizmin inşasında kırda (tarımda) sınıf ve mülkiyet ilişkileri doğru ele alınmazsa büyük sorunlar kaçınılmaz olur.
Tarım, Sovyetler Birliği örneğinde de görüldüğü gibi mülkiyetin sınıfsal karakteri bağlamında teorinin sınandığı bir alan olmuştur. Tarım, sanayide olduğu gibi toplusal (sosyalist) mülkiyetin nispeten sorunsuz gerçekleştirilebileceği bir üretim ilişkileri alanı değildir. Bu gerçekliği gören Bolşevikler, kırsal alanda proletarya diktatörlüğünün zaferini sağlamak; kırsal alanda toplumsal mülkiyeti hakim kılmak için aradıkları, uyguladıkları yol ve yöntemlerde başarılı olmuşlardır. Onların tecrübesinden öğrenilecek çok şey vardır. Bu nedenle tarımda sosyalizmin gelişmesini beli kıstaslar temelinde görülebilir, ölçülebilir yapmaya çalıştım. Bakalım sonuç ne olacak.

5 Eylül 2017 Salı

“HIYAR” SENSİN!


HIYAR” SENSİN!

Biraz geçikti, ama olsun. Kimin “hıyar” olduğunu bilmek gerekir.
Lüleburgaz'da düzenlenen “Çınaraltı Sohbetleri” etkinliğe (16 Ağustos 2017) katılan İlber Ortaylı haddini aşan açıklamalar yaptı. Bu etkinlikte Ortaylı “Azerbaycan'lı başka, Azeri başka. Türkler arasında Azeri diye bir millet yoktur. Komünist şairler bile 'Türk kızları' diye yazar. Bunu Stalin hıyarı çıkardı. Stalin cahil bir Gürcü'dür, milliyetlerden anlamaz, felaket bir heriftir” demiş. Bu açıklamasıyla da bizzat kendisinin “hıyar” olduğunu göstermiştir. “Hıyar”, “cahil” diye tanımlamaya çalıştığı kişinin hiç de “hıyar”, “cahil” olmadığını Ortaylı pekala bilir. Ama hakim burjuva zihniyete hizmette kusur etmemek için tarihi yanlış okumaktan geri kalmamıştır.

19 Ağustos 2017 Cumartesi

DÜNYA VE TÜRKİYE EKONOMİSİNDE GENEL GELİŞME EĞİLİMİ (II)


DÜNYA VE TÜRKİYE EKONOMİSİNDE GENEL GELİŞME EĞİLİMİ (II)

II-TÜRKİYE EKONOMİSİ

Türkiye’de ekonomi üzerine yazıp çizenlerin bir kısmı hakkında artık belli bir görüşe vardım. Bunlar için nesnel gerçekliğin beş para değeri yok. Ekonomi beyazsa siyah; siyahsa beyaz demeyi ilke edinmişler. Bunların temel özellikleri de şu: Ekonomiden anlamıyorlar ama öznel görüşlerini gerçeklik yerine koyuyorlar. Örneğin ibre biraz aşağıya dönünce kriz patlatıyorlar ve hükümeti de devirme umutlarını canlandırıyorlar. Eski dönemlerde ekonomiyi hep krizde tutanlar vardı. O dinozorlara şimdilerde pek rastlamıyoruz veya da varlıklarından benim haberim yok.

15 Ağustos 2017 Salı

KORE DEMOKRATİK HALK CUMHURİYETİ - BOLİVARCI VENEZUELA CUMHURİYETİ – AMERİKAN EMPERYALİZMİ


KORE DEMOKRATİK HALK CUMHURİYETİ-ABD VE
BOLİVARCI VENEZUELA CUMHURİYETİ-ABD ARASINDAKİ ÇELİŞKİLER JEO-POLİTİK VE JEO-STRATEJİK KARAKTERLİDİR

Amerikan emperyalizmi Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti'nden ne istiyor?

Görüntüdeki mantıksızlığın arka planında dünya çapında bir rekabetin mantığı sırıtmaktadır. Sanki planlanmış, kimin ne zaman, karşı tarafın açıklamasından sonra ne türden bir açıklama yapacağı belirlenmiş, belli kavramları geçmeyen adeta retorikleştirilmiş söylemler. ABD ve Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti (KDHC) arasındaki siyasi tansiyon, karşılıklı askeri tehditlerin dozajı arttırılarak yükselmeye devam ediyor.

11 Ağustos 2017 Cuma

DÜNYA VE TÜRKİYE EKONOMİSİNDE GENEL GELİŞME EĞİLİMİ (I)


DÜNYA VE TÜRKİYE EKONOMİSİNDE GENEL GELİŞME EĞİLİMİ (I)

I-DÜNYA EKONOMİSİ

1- Dünya sanayi üretimi
Bu yazıda dünya ekonomisi üzerine ayrıntılı bir analiz yapmayacağız. Mayıs-Temmuz 2015 tarihli makaleden (BİR AYRIK OTU HİKAYESİ! Dünya Ekonomisinde Çevrim (Konjonktür) Seyri) buyana dünya ve ülke grupları bazında ekonomin seyrinde dikkate değer değişimlerin olup olmadığını ele alacağız. Bu nedenle bu yazının “BİR AYRIK OTU HİKAYESİ” yazısıyla birlikte ele alınması doğru olur. (O makalede veriler 2005 = 100 ve bu makalede de 2010 = 100 bazında değerlendirildi). Bu makalede yeni olan, sanayi üretiminin Mayıs 2015-Nisan 2017 arasındaki seyrinde ne türden değişimin olduğudur.

25 Temmuz 2017 Salı

GÜÇLÜ BİR SANAYİ ÜLKESİ OLARAK SSCB – TEMEL GÖSTERGELER



GÜÇLÜ BİR SANAYİ ÜLKESİ OLARAK SSCB – TEMEL GÖSTERGELER

(100. YILINDA BÜYÜK SOSYALİST EKİM DEVRİMİ)

3. Makale

I-SANAYİLEŞMENİN SOVYETİK YÖNTEMİ -

SSCB’DE SOSYALİST SANAYİLEŞME GÖSTERGELERİ


SB, tarihin buz kıranıydı. Bütün dünya proletaryası ve ezilen halkları, Sovyet ülkesini izliyorlardı. Acaba başaracaklar mı, tuttukları yol gerçekten kurtuluşun yolu mu? Ekim Devriminden sonra iç savaş ve ekonominin yeniden inşa süreci geride kalmıştı. Önceleri teorik bir konu olan tek ülkede sosyalizmin zaferi sorunu, artık pratik bir sorun olmuştu. Bu konuda verilen şiddetli mücadele sonucu, tek ülkede sosyalizmin inşasının mümkün olacağı görüşü artık partinin politikası olmuştu. Şimdi soru, “tek ülkede sosyalizmi inşa edebilmek için nerede, nasıl başlanacaktı?” sorusuydu. Kavranması gereken esas halka neydi? Bu soruya Bolşevik Partinin verdiği cevap, sanayi oldu. Sosyalizmin zaferi için, ülkenin sanayileştirilmesi olmazsa olmaz ön koşul olmuştu. Ama bu, herhangi bir kapitalist sanayileşme; kapitalist yöntemle gerçekleştirilen bir sanayileşme olamazdı. Bolşeviklerin, sosyalist sanayileşmenin nasıl olacağı konusunda yararlanabilecekleri herhangi bir tecrübe de yoktu. Yapılması gereken, sosyalist sanayileşmenin nasıl olacağı konusunda olgunlaştırılan görüşlerin pratiğe uygulanmasından başka bir şey değildi. Böylelikle, fevkalade başarılı sonuçları alınan sanayileşmenin Sovyetik yöntemi doğdu.

2 Temmuz 2017 Pazar

SSCB'DE SOVYET TOPLUMUNUN VE İKTİDARININ ZAFERİ - GÖSTERGELER


SSCB'DE SOVYET TOPLUMUNUN VE İKTİDARININ ZAFERİ - GÖSTERGELER

(100. YILINDA BÜYÜK SOSYALİST EKİM DEVRİMİ)

2. Makale

Bu makalede giriş olarak Marksist-Leninist politik ekonomi, hangi üretim biçimi olursa olsun ekonomide yasaların nesnelliği üzerine kısa da olsa duracağız. Ne de olsa söz konusu olan, Ekim Devrimi sonucunda kurulan bir sistemle karşı karşıyayız; bu sistemin ortaya koyduğu gerçekler nasıl ki ölçülebilirse, aynı zamanda teorik olarak da temellendirilebilir, açıklanabilir. Bu, söz konusu sistemin sosyalist olum olmamasından bağımsız olarak böyledir; adı sosyalizm olsun veya olmasın, önemli olan bundan ziyade, inşa edilenin ne olduğudur, kimin nasıl inşa ettiğidir; mülkiyetin karakterindeki değişimin sınıfsal olup olmadığıdır, mülkiyetin toplumsallaşma derecesidir. Bu soruların toplamına veya bu sorulara cevap vermede bize Marksist-Leninist politik ekonomi yol göstermektedir. Bu politik ekonominin bazı özelliklerine değinerek SSCB'de Sovyet toplumunun ve iktidarının zaferinin ölçülebilirliğini bazı temel göstergelerle açıklamaya çalışacağız.

24 Haziran 2017 Cumartesi

“Hay Maşallah” - Değerlendirmeye bak!


Hay Maşallah” - Değerlendirmeye bak!

21 Haziran 2017 tarihli Evrensel gazetesinde Derya Dursun imzalı “Sömürerek Büyüyorlar!” başlıklı bir yazı yayınlandı*.

Yazı, yazarın ifadesiyle Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Enstitüsü(nün), TÜİK tarafından yayınlanan sanayi üretimi ve istihdam verilerini değerlendirmesini ele alıyor.

21 Haziran 2017 Çarşamba

SSCB: MİTLER VE GERÇEKLER*


SSCB: MİTLER VE GERÇEKLER*

Ekim Devrimi 100 yaşında ve ne dünya işçi sınıfına, emekçilerine, ezilen uluslara verdiği enerjiden, ne de emperyalizme ve burjuvaziye saldığı korkudan bir şey kaybetmiş. Bu, dünya sosyalist devriminin öyle bir ilk adımı ki, hala ilham kaynağı olmaya devam ediyor.

Bu devrim ve kazanımları üzerine çok yazıldı, yazılıyor ve daha da yazılacak. Ekim Devrimi’nin kazanımlarından anlaşılması gereken, yapılanları aynen tekrarlamak, bunun için mücadele etmek değil, o günün koşullarında gerçekleştirilenlerden bugün için dersler çıkartmaktır. O günün koşullarında gerçekleştirilen de SSCB’nin kurulması ve sosyalizmin inşasıdır.

14 Mayıs 2017 Pazar

SSCB'DE İKTİSADİ VE KÜLTÜREL GELİŞME – TEMEL GÖSTERGELER



SSCB'DE İKTİSADİ VE KÜLTÜREL GELİŞME – TEMEL GÖSTERGELER

(100. YILINDA BÜYÜK SOSYALİST EKİM DEVRİMİ)

1. Makale

Ön açıklama:
Ekim Devrimi ile “sıkıntısı” olanlar, bu devrimi ulusal sınırlı bir devrim olarak göstermek için nesnel gerçekliği reddetmekten de çekinmiyorlar. Başka ülkelerde devrimlerin -beklenen devrimlerin- gerçekleşmemesinin sorumlusu sanki Ekim Devrimi. Ekim Devrimi'nin uluslararası işçi ve komünist harekete kazandırdığı ivme inkar edilemez olmasına rağmen; insanlık tarihinde sadece Rusya ile sınırlı olmayan, dünya çapında temel değişime neden olmasına rağmen; kapitalist dünyadan sosyalist dünyaya dönüşümün yolunu açmış olmasına rağmen ve bundan dolayı da enternasyonal bir devrim karakteri taşımasına rağmen, bu devrimi ulusal sınırlara hapsetmek istiyorlar.

25 Nisan 2017 Salı

PROPAGANDA NASIL YAPILMAZ VEYA DA NASIL YAPILMAMALI




PROPAGANDA NASIL YAPILMAZ VEYA DA NASIL YAPILMAMALI

Propaganda ve ajitasyon konusunda “sol”un (yelpazeyi geniş tutmak için “sol” diyorum) bir dizi eksikliklerinin olduğu tartışma götürmez. Bu eksiklikler içinde öne çıkan, birbirine bağlı olan iki konudur. Bunlardan birisi propaganda ve ajitasyonda yöntem sorunu, diğeri de gerçeklik ile gerçek olması istenilenin birbirine karıştırılmasıdır. Bu iki eksikliğe bir de “kime hitap ediyoruz” konusunda kafa karışıklığı eklenince ortaya çok vahim bir durum çıkıyor. Sonuçta, burjuva medyanın etkisinde kalınmış gibi hareket ediliyor ve gerçek durumla bağdaşmayan değerlendirmeler yapılabiliyor; olmasını istediğimizi sanki gerçekmiş, sanki olmuş gibi yazabiliyoruz. Bu değerlendirmeleri insanların okumasını ve bize inanmasını istiyoruz.

14 Mart 2017 Salı

EMPERYALİSTLEŞEN TÜRKİYE VE TÜRK BURJUVAZİSİNİN DURUMU



EMPERYALİSTLEŞEN TÜRKİYE VE TÜRK BURJUVAZİSİNİN DURUMU
(Darbe Karakterli “Renkli Devrim” Girişimi ve Sonrası – V - son makale)

Türkiye'nin sosyo-ekonomik yapısı üzerine tartışmalar en azından Türkiye'nin tarihi kadar eskidir. Ama en canlı tartışmalar Türkiye devrimci hareketinin oluşma ve gelişme döneminde olmuştur; en kaba hatlarıyla 1960'lı yılların sonundan itibaren. Bu konu üzerine tartışmalar belli bir olgunluğa ulaşmış ve Türkiye'de sosyo-ekonomik yapının en azından kapitalist olduğu genel kabul görmüştür. Ama bu konuda hala öznel görüşler, gerçeğin tamamen inkarı üzerine kurulmuş düşünceler de yok değil. Örneğin Maocularımızın bir kanadı diğer kanadıyla sosyo-ekonomik yapı üzerine polemiklerinde yeni bir üretim biçimi üretme yeteneğini sergilemiştir; “Partizan” özel sayısında (Haziran 2014) MKP'nin 3. kongre kararlarını eleştirirken “Yarı-feodal ilişkiler emperyalizm çağında kendi başına bir ekonomik ilişkiler bütünü haline evrilmiştir” diyerek yeni bir üretim biçimi keşfinde bulunuyor (1). MKP de III. Kongre'sinde “1990’lardan sonra coğrafyamızda, hem sanayi, hem tarım, hem de hizmetler alanında esasta kapitalist işleyiş feodal üretime oranla hakim hale gelerek üretime damgasını vurmaya başladı” (2) tespiti ile bir “geç kapitalizm”den bahsediyor.

9 Şubat 2017 Perşembe

“VARLIK FONU” VE SERMAYENİN MERKEZİLEŞTİRİLMESİ



VARLIK FONU” VE SERMAYENİN MERKEZİLEŞTİRİLMESİ

Son birkaç günden beri burjuva ve aynı zamanda “sol” medyada da “Varlık Fonu” üzerine, sorunun siyasi boyutu bağlamında doğru eleştirilerin yanı sıra kapitalist ekonomiyle hiç de bağdaşmayan değerlendirmeler okuyoruz. Burjuva politik ekonomi açısından da yanlış ve kabul edilemez olmasına rağmen söylenenlerin “sol” tarafından hiçbir şey yokmuş gibi kabullenilmesi doğrusu insana acı veriyor. Bu anlayışlarla en fazla bu fon ile kastedilen siyasal amaçları teşhir etmiş oluruz. Hepsi bu kadar. Ağız birliği yapılmışcasına medya böyle fon olmaz, fon oluşturmak için varlık olması gerekir deniyor. Varlık olmadığına göre fon da olmaz deniyor. Yani varlık yok, yok olanın da fonu olmaz! Olur mu, olmaz mı sorusunu açmadan önce olayın özüne bir bakalım.

25 Ocak 2017 Çarşamba

YOKSULLARI “DÜŞÜNEN” SERMAYE!



YOKSULLARI “DÜŞÜNEN” SERMAYE!
Dünyanın Yoksulluk ve Zenginlik Haritası

17-20 Ocak 2017'de 100'den fazla ülkeden 3000 politikacı, kapitalist ve üst düzey yönetici adeta “fethedilemez” bir kaleye dönüştürülmüş Davos'ta (İsviçre) yeniden bir araya geldiler ve dünyanın “hal ve gidişi” üzerine kaygılarını dile getirdiler. Uluslararası sermaye ortaklaştırılmış bir plan çıkartamadı, farklılıklar ağır bastı. Ama bir konuda gerçekten görüş ortaklığına varabildiler: Sadece ekonomik büyüme yetmez, ekonomik büyüme içsel olarak da etkili olmalıdır”ı anladıklarını açıkladılar. Anladıklarını açıkladıkları bu “şeyi” Türkçeye çevirirsek şunu demiş oluyorlar: 'Zenginler, zenginliklerinden bir parça da olsa yoksullara vermeliler'! Aslında bu teraneyi her sene tekrar ederler. Medyasıyla beraber bu “mutlu” cemaat her sene bir biçimde yoksulları da düşündüklerini dile getirirler. Davos, “Dünya Ekonomik Forumu” böylesi “duygusallık”ların dile getirildiği en önemli forumlardan birisidir. Ama her seferinde oluğu gibi bu sefer de yalan söylediler. Sömürünün ve talanın kaçınılmaz sonucu olarak dünya çapında zenginlik ve yoksulluk farklılaşması ürkütücü boyutlardadır. Bu farkı gösterelim: