deneme

27 Ocak 2011 Perşembe

SON İKİ DÜNYA EKONOMİK KRİZİ SÜRECİNDE DOĞRUDAN YABANCI YATIRIMLAR VE PORTFÖY YATIRIMLARI BAZINDA ULUSLARARASI SERMAYE HAREKETİNİN SEYRİ (I)

Bu makalede son iki dünya ekonomik krizi döneminde doğrudan yabancı yatırım ve portföy yatırımı biçiminde sermayenin uluslararası hareketini ele alacağız. Bakalım, veriler bizi nereye götürecek. Ama önce kavramları tanımlayalım:

Doğrudan yabancı yatırımlar:
1-Bu yatırımlar uzun vadelidir.
2-Ana sermayeye katılım anlamına gelir.
3-İşletme faaliyetinde söz sahibi olmayı beraberinde getirir.
4-Gayrimenkuller satın almak, bağımlı işletmeler kurmak, yabancı işletmeleri devralmak, yabancı işletmelerin öz sermayesine katılmak bu türden sermaye tarafından gerçekleştirilir. Uluslararası tekellerin birleşmeleri veya yabancı işletmelerle ortaklık kurmaları bu çerçevede görülmelidir.
5-Doğrudan yabancı yatırımda esas olan, yatırımcının üretim araçlarını kontrol etmesidir.
5- Doğrudan yabancı yatırımda yine esas olan, bizzat sermaye akışının yanı sıra bilgi ve teknoloji akışının da olmasıdır.
6-IMF'nin tanımlamasına göre bunlar yüzde 10, ama çoğunlukla yüzde 25 ve daha yüksek paylı katılımlardır.

Portföy yatırımları:
Portföy yatırımlarının temel özelliği, doğrudan mülkiyet hakkı talep etmeksizin yurt dışına akmasıdır. Yani yabancı bir ülkede bir işletmeye katılım durumunda o işletmenin faaliyeti üzerinde etkili olma çabası olmayan sermaye. Bunlar genellikle yüzde 10 paylı katılımlardır ve amaç, başkası tarafından kontrol edilen üretimden elde edilecek kâra katılımdır.

Portföy yatırımları “sıcak para” diye de tanımlanan yatırımlardır; bu türden yatırımlar krizden en çok etkilenen yabancı sermaye türüdür. Bu nedenle istikrarlı değildir; çıkarına uygun olduğu her an girebildiği gibi, birtakım ekonomik, siyasi ve askeri gelişmelerden de ürkerek hemen çıkabilir.
*
Doğrudan yabancı yatırımlar bazında uluslararası sermaye hareketinde yön değişimi geçen yüzyılın '90'lı yıllarında görülüyordu. Bu yön değişiminde söz konusu olan, bu türden sermaye yatırımlarının miktar bakımından emperyalist ülkelerden ziyade gelişen ülkelere akışı değildir; söz konusu olan oransal gelişmedir ve oransal gelişme de belli bir aşamadan sonra miktar bakımında değişimi ifade eder.

Sorunu bölgeler ve ülkeler bazında somutlandırmadan önce genel göstergelerin neyi ifade ettiklerine bakalım. Bunu açıklamak için ekteki tablodaki verilerden yararlanacağız.

I-Son İki Kriz Sürecinde Uluslararası Sermaye Hareketi

1-Doğrudan yabancı yatırım hareketi açısından
Doğrudan yabancı yatırım akışı dünya çapında 2000'den 2009'a yüzde 12,4 oranında gerileyerek 1.271 milyar dolardan 1.114 milyar dolara düşüyor. 2000-2004 dünya krizinden dolayı, 2000'e göre örneğin 2003 yılında yarıdan daha fazla azalan bu yatırım miktarı, 2007'de 1.979 milyar dolara kadar çıksa da 2007'ye göre yaşanmakta olan krizin 2008 sürecinde yüzde 10,5 ve 2009 sürecinde de yüzde 37,1 oranında geriliyor.



2-Yurt dışına doğrudan yabancı yatırım akışı açısından
Yurt dışına doğrudan yabancı yatırım akışı 2000 yılında 1.150 milyar dolardan, 2000-2004 krizinin etkisiyle oldukça geriledikten sonra 2007 yılında 2.147 milyar dolara çıkıyor, ama sonraki yıllarda yeniden gerileme trendine giriyor ve örneğin 2009 kriz yılında 2007'deki seviyesinin yüzde 42,9'una kadar düşüyor.


Her iki kriz sürecinde görülen doğrudan yabancı yatırım akışındaki önemli gerilemeye rağmen bu türden yatırım mevcudunda önemli bir değişme olmamıştır; 2007 yılına göre 2008 yılında ülke içi ve ülke dışı doğrudan yabancı yatırım miktarında yüzde 1,1 ve yüzde 0,1 gibi önemsiz gerileme olurken, tam tersi bir durum 2000-2004 krizi döneminde yaşanmıştır; bu dönemde mevcutlarda mutlak artış devam etmiştir.

3-Uluslararası birleşmeler açısından
Sermaye hareketinin seyrini belirlemede ekonomik krizin ne denli etkili olduğunu uluslararası sermaye birleşmelerinde görüyoruz.

2000 yılında 1.144 milyar dolar olan uluslararası sermaye birleşme miktarı, sonraki yıllarda bu seviyesine çıkamamıştır. Kriz yıllarında azalan bu miktar, ancak 2007 yılında 1.031 milyar dolara çıksa da 2008 ve 2009 yıllarında oldukça gerilemiştir; bu gerileme 2007'ye göre 2008'de yüzde 31,4'e ve 2008'e göre de 2009'da yüzde 64,6'ya varıyordu.


4-Bağımlı yabancı işletmelerin cirosu açısından
Uluslararası tekellere bağımlı yabancı işletmelerin cirosu 2000 yılında 15.680 milyar dolardan 2007 yılında 31.764 milyar dolara çıkıyor. 2002, 2003, 2008 ve 2009 kriz yıllarında bu işletmelerin cirosunda yüzde 0,6-5,7 oranlarında gerileme oluyor. Bu işletmelerin brüt üretiminde de yaklaşık aynı paralelde bir gelişme yaşanıyor.


5-Bağımlı yabancı işletmelerin varlık miktarı açısından
Bağımlı yabancı işletmelerin varlık toplamında 2008 yılı hariç krizden dolayı mutlak bir küçülme görülmüyor; en fazlasıyla varlık miktarının artış oranları kriz yıllarında küçülüyor. Bu işletmelerin varlık miktarı verili dönem içinde 2000'den 2007'ye kadar sürekli artarak 21.102 milyar dolardan 73.457 milyar dolara çıkıyor. Ancak 2008 yılında 2007'ye göre yüzde 2,7 oranında azalıyor.



6-Bağımlı yabancı işletmelerin ihracatı açısından
Bağımlı yabancı işletmelerin ekonomik krizden ne denli etkilendiklerini gösteren başka bir kıstas da bunların ihracat değerlerindeki değişimdir. Bu işletmelerin ihracatı 2001 kriz yılında 2000 yılına göre yüzde 27,2 ve 2009 kriz yılında da 2008'e göre yüzde 22,2 arasında gerilemiştir; burada toplam ihracatlarının beşte biri ila dörtte biri arasında bir değer kaybı söz konusudur.




(Yukarıdaki grafikler ekteki verilerden -tablo I- oluşturulmuştur).

II-Son İki Dünya Krizi Sürecinde Doğrudan Yabancı Yatırımların Akış 
   Yönü

1-Dünya çapında doğrudan yabancı yatırım hacmindeki gelişme
Dünya çapında doğrudan yabancı yatırım miktarı 2000 yılındaki seviyesini ancak 2006 yılında aşabiliyor. 2007 yılında 2.099.973 milyon dolara çıkan bu türden yatırım miktarı sonraki yıllarda yeniden düşüyor. Öyle ki 2000-2004 krizi döneminde, örneğin 2003 yılında bu türden yatırım miktarı 2000 yılına göre yüzde 59,7 oranında, 2007 yılına göre 2008 yılında 15,7 ve 2009 yılında da yüzde 46,9 oranında azalıyor.



2-Gelişmiş ülkelere doğrudan yabancı yatırım akışı
Verili dönem içinde bu türden sermaye akışı 2000 yılındaki seviyesini 1.444.075 milyon dolarla sadece 2007 yılında aşıyor ve kriz dönemlerin de ise 2000 yılı seviyesine göre oldukça geriliyor; öyle ki 2003 yılında 2000'deki seviyesinin yüzde 33,1'ine düşüyor.
2009'da gelişmiş ülkelere akan bu türden sermaye miktarı 2000 yılı miktarının yüzde 51,1'ine eşitti; yani ortalama olarak yarı yarıya azalmıştı.



3-AB'ye doğrudan yabancı yatırım akışı
Yukarıdaki eğilimi farklı boyutlarda burada da görüyoruz: AB'ye bu türden sermaye girişi 2000 yılındaki seviyesini ancak 2007'de aşarak miktar bakımından 671.417 milyon dolardan 923.810 milyon dolara çıkıyor. Kriz dönemlerinde ise, örneğin 2004 yılında 2000 yılındaki seviyesinin yüzde 31,8'ine kadar azalıyor. Sert bir düşüşü yaşanmakta olan kriz sürecinde de görüyoruz; bu türden sermaye akışı 2007'ye göre 2008'de 41,9 ve 2009'da da yüzde 60,8 oranında geriliyor.
2009'da bu türden sermaye girişi 2000'deki seviyesinin ancak yüzde 53,9'una tekabül ediyordu; neredeyse yarı yarıya bir gerileme.



4-Kuzey Amerika'ya doğrudan yabancı yatırım akışı
Kuzey Amerika'ya (ABD ve Kanada) akan doğrudan yabancı yatırımların ezici çoğunluğu ABD adresli (örneğin ABD'nin K. Amerika toplamındaki payı 2000'de yüzde 82,5 ve 2009'da da yüzde 87,4 idi). Verili dönem içinde bu bölgeye akan doğrudan yabancı sermaye miktarı 2000 yılındaki seviyesine ulaşamamıştır. Ancak 2008'de 2000 yılındaki seviyeye hemen hemen (yüzde 99,7 oranında) yaklaşılmıştır. Kriz döneminde bu türden sermaye akışında oldukça sert düşmenin olduğunu görüyoruz. Örneğin bu türden sermaye girişi 2003'te 2000'e göre yüzde 90,5 oranında gerilemişti. 2008'den 2009'a ise gerileme oranı yaklaşık yüzde 60 idi.



5-Gelişen ülkelere doğrudan yabancı yatırım akışı
Gelişmiş ülkelerle karşılaştırdığımızda gelişen ülkelere doğrudan yabancı yatırım akışında faklı bir trendin söz konusu olduğunu görüyoruz. Bu türden sermaye akışı verili dönemde yüzde 89,5 oranında artarak 2000'de 252.459 milyon dolardan 2009'da 478.349 milyon dolara çıkıyor. Bu ülkelere sermaye akışında kriz dönemlerinde gelişmiş ülkelerde görülen derecede bir durgunluk da olmuyor; sadece 2002'de bu türden yatırım miktarı 2000'deki seviyesinin yüzde 62,4'üne kadar düşüyor. 2002'den sonra da sürekli artarak 2008'de 630.013 milyon dolara çıkıyor. Gelişen ülkelere bu türden sermaye akışı 2004 yılında 2000 yılındaki seviyesini aşıyor. Kriz sürecinde bu türden sermaye girişinde gerileme oranı 2000 yılına göre 2002'de yüzde 37,6 ve 2008 yılına göre de 2009'da yüzde 24 oranındaydı.


6-Çin hariç bütün gelişen ülkelere doğrudan yabancı yatırım akışı
Bütün gelişen ülkelerde doğrudan yabancı yatırım miktarı 2000 yılında 252.459 milyon dolardan 2009 yılında 478.349 milyon dolara çıkarak yüzde 89,5 oranında ve Çin hariç diğer bütün gelişen ülkelerde aynı türden yatırım miktarı 2000'de 211.714 milyon dolardan 383.349 milyon dolara çıkarak yüzde 81,1 oranında artıyor. Bu türden toplam yatırımlarda Çin'in payı 2000 yılında yüzde 16'dan 2009 yılında yüzde 20'ye çıkıyor.

7-Afrika kıtasına doğrudan yabancı yatırım akışı
Soruna kıtalar bazında baktığımızda doğrudan yabancı yatırımın en az aktığı kıtanın Afrika olduğunu görüyoruz. 2000 yılında ancak 8.728 milyon dolar olan bu türeden yatırım miktarı 2008 yılında 72.179 milyon dolara çıkıyor. Verili dönem içinde 2000 yılındaki seviyesinin altına düşmeyen bu türden yatırım miktarı krizin etkisiyle, örneğin 2002 yılında bir yıl öncesine göre yüzde 39,9 ve 2009 yılında da 2008 yılına göre yüzde 18,9 oranında azalmıştır.

Afrika kıtasında doğrudan yabancı yatırımlar Kuzey Afrika ülkelerinden (1) ziyade “Diğer Afrika” ülkelerinde (2) yoğunlaşmıştır. Bu türden yatırımların Afrika toplamında Kuzey Afrika ülkelerinin payı 2000 yılında yüzde 33,4'ten 2009 yılında yüzde 31,2'ye düşmüştür. Dolayısıyla “Diğer Afrika” ülkelerine yatırımın payı da 2000'de yüzde 66,6'dan 2009'da yüzde 68,8'e çıkmıştır.

8-Latin Amerika ve Karayipler'e doğrudan yabancı yatırım akışı
Latin Amerika ve Karayip Adalarına akan doğrudan yabancı yatırım miktarı krizden dolayı 2003 yılında 2000'deki seviyesinin yarısına kadar düşüyor, kriz sonrasında sürekli artarak 2008 yılında 183.195 milyon dolara çıkıyor ve yine ekonomik krizden dolayı yeniden 2008'e göre 2009'da yüzde 36,4 oranında geriliyor.

Bu bölgeye yapılan bu türden yatırımda nispeten dengesiz bir gelişme görülmektedir: Bu yatırımlar miktar olarak 2004'te 2000'deki seviyesini aşıyor, dünya kriz sonrasında, örneğin 2005 ve 2006'da yeniden 2000 ve 2004'teki seviyenin altına düşüyor ve sonra 2008'e kadar hızlı bir artış trendine giriyor.


9-Asya ve Okyanuslara doğrudan yabancı yatırım akışı
Pasifik Okyanusundaki ada devletlere akan doğrudan yabancı yatırım miktarı oldukça önemsiz olduğu için Asya kıtasına akan doğrudan yabancı sermayeyi esas alıyoruz. Bu türden yatırımların miktarı 2000 yılında 146.067 milyon dolardan 2008 yılında 372.739 milyon dolara çıkarak verili dönem içinde en üst seviyesine varıyor. Kriz döneminde etkilenen bu türden yatırımlar 2000-2004 dünya krizinin 2001, 2002 ve 2003 yıllarında 2000'e göre sırayla yüzde 23,4, yüzde 35,4 ve yüzde 26,7 oranında geriliyor. Yaşanmakta olan krizi döneminde ise 2008'e göre 2009 yılında gerileme 19,1 oranındaydı. Bir bütün olarak Asya kıtasına akan doğrudan yabancı yatırım miktarı 2000 yılına göre 2009 yılında 2 mislinden fazla artmıştır.



10-Orta, Doğu ve Güneydoğu Avrupa/CIS ülkelerine doğrudan yabancı 
     yatırım akışı
Orta, Doğu ve Güneydoğu/CIS (3) ülkelerine yapılan bu türden yatırımların miktarında 2005 yılından sonra hızlı bir artış olmuştur. 2000-2004 dünya ekonomik krizinin ilk üç yılında bu bölgelere/ülkelere akan doğrudan yabancı sermayede azalma yerine çoğalma, ancak 2004 yılında 2000 yılına göre yüzde 23,8 oranında bir gerileme olmuştur. 2005 yılında 2004 yılına göre yeniden yüzde 21,7 oranında bir gerileme olmuş, ama 2006-2008 arasında 2000 yılına göre 3,3 ve 4,4 misli bir artış gerçekleşmiştir. Yaşanmakta olan krizden dolayı da bu türden sermaye akışında 2008'den 2009'a yüzde 42,9 oranında gerilemiştir.



11-“En az gelişmiş ülkeler”e doğrudan yabancı yatırım akışı
“En az gelişmiş ülkeler”e (4) doğrudan yabancı yatırım akışı 2006-2008 arasında oldukça hızlı artmıştır. Bu türden yatırımlardaki sürekli artış 2003'te yüzde 10,7 ve 2005'te de yüzde 18,3 oranında gerilemeyle kesintiye uğramış ve 2009 kriz yılında da 2008'e göre yüzde 13,3 oranında düşmüştür. Bir bütün olarak verili dönemde bu ülkelere akan doğrudan yabancı yatırım 2000'e göre 2006'da 3,4, 2007'de 6,7, 2008'de 8,5 ve 2009'da da 7,3 misli artmıştı.
(Yukarıdaki grafikler ekteki verilerden -tablo II- oluşturulmuştur).

III-Son İki Dünya Krizi Sürecinde Doğrudan Yabancı Yatırım Akış Hızı

Ekteki verileri -tablo II- miktar açısından değil de akış hızı bakımından değerlendirelim ve bunu grafiklerle gösterelim.

1)AB, Kuzey Amerika, Afrika, Latin Amerika ve Asya'ya doğrudan 
   yabancı yatırım akışı (2000 =100)
Bu türden yatırımların en hızlı geliştiği kıta Afrika'dır. 2000 yılına göre artış 2008 yılında yaklaşık 8,3 ve 2009 yılında da 6,7 misli olmuştur. İkinci sırada Asya geliyor; buraya yapılan bu türden yatırımın artış hızı 2000 yılına göre 2008'de 2,5 ve 2009'da da 2 mislinden biraz fazla olmuştur.



Yüzde 19,5 oranında artışla üçüncü sırada Latin Amerika yer alıyor. 2000'e göre 2009'da bu türden yatırımlar artmak bir yana, dünya çapında yüzde 19,7, AB'de yüzde 46,1 ve Kuzey Amerika'da da yüzde 61 oranında geriliyor.

Kıta ve bölgelere akan bu türden sermaye akışını biraz somutlaştıralım.

2)Kuzey Amerika, Kanada ve ABD'ye doğrudan yabancı yatırım akışı 
   (2000 = 100)
Bu türden sermaye akış hızı 2002, 2005-2008 yıllarında Kanada, diğer yıllarda da Amerika lehine olmuştur. Ama toplam miktar içinde ABD'nin payı Kanada'nın payından fazladır; örneğin bu pay 2000 yılında yüzde 82,5, 2009 yılında da yüzde 87,4 oranındaydı. Toplam miktar bakımından ABD'ye yapılan bu yatırımlar 2000 yılına göre 2009'da yüzde 61 ve Kanada'ya yapılan yatırımlar da yüzde 72,1 oranında gerilemiştir.



3)Afrika'ya doğrudan yabancı yatırım akışı (2000 = 100)
2000'den 2009'a bu türden yatırımlar Afrika genelinde 6,7, Kuzey Afrika genelinde 6,2 ve “Diğer Afrika” genelinde de 6,9 misli artıyor.

Kuzey Afrika'ya akan bu türden sermaye miktarı 2000'de 2.918 milyon dolardan 2007'de 24.785 milyon dolara çıkarak en üst seviyesine ulaşıyor ve 2009'da da 18.285 milyon dolara düşüyor. “Diğer Afrika”ya akan bu türden yatırımlar ise 2000 yılında 5.810 milyon dolardan 2008'de 48.081 milyon dolara çıkıyor (en üst seviye) 2009'da ise 40.279 milyon dolara düşüyor. Bu türden toplam yatırımlar içinde “Diğer Afrika”nın payı, 2006 yılı hariç Kuzey Afrika'nın payından daha fazla; örneğin bu pay “Diğer Afrika” açısından 2000 yılında yüzde 66,6, 2009'da yüzde 68,8, ama 2006 yılında ise 49,4 oranındaydı.

2000-2004 arasında her üç alana akan sermaye hızı yaklaşık aynı oranlarda kalıyor. Farklılaşma 2004-2008 arasında görülüyor; bu yıllar arasında doğrudan yabancı yatırım akış hızı bakımından Kuzey Afrika birinci, Afrika ikinci ve “Diğer Afrika da üçüncü sırada yer alıyor. Kuzey Afrika'da bu türden yatırım hareketinde en hızlı gelişme 2004-2006 arasında görülüyor; 2006-2008 arasında ise bu türden sermaye akışında belirgin bir yavaşlama oluyor. 2008'de ise krizin etkisinden dolayı her üç alan bakımında sermaye akışı geriliyor.



4) “Diğer Afrika“ya doğrudan yabancı yatırım akışı (2000 = 100)
Cezayir, Mısır, Libya, Fas, Sudan ve Tunus (Kuzey Afrika) dışında kalan diğer bütün Afrika ülkeleri UNCTAD tarafından “Diğer Afrika” olarak tanımlanıyor. Afrika'nın bu kısmına ve bu türden sermaye akışı bakımından en önemli iki ülkesindeki doğrudan yabancı yatırım hareketine bakalım. “Diğer Afrika” ülkeleri toplamında 2000-2008 arasında doğrudan yabancı yatırım artışı 8,2 misli; 2000-2009 arasında ise 6,9 misli olmuştur. Bölgenin en önemli ülkesinde veya en çok doğrudan yabancı sermaye çeken Nijerya'da 2000-2008 arasında bu türden sermaye artışı 7,2 misli; 2000-2009 arasında ise yaklaşık 6,3 misli; aynı dönemlerde Güney Afrika'da 10 ve 6,4 misli ve Angola'da ise 18,8 ve 14,9 misli olmuştur.
Miktar bakımından ise Nijerya'ya akan doğrudan yabancı yatırım miktarı 2000 yılında 930 milyon dolardan 2008'de 6.814 milyon dolara çıkıyor ve krizden dolayı da 2009'da 5.851 milyon dolara düşüyor. Güney Afrika'ya giren bu türden sermaye miktarı 2000 yılında 888 milyon dolardan 2008'de 9.006 milyon dolara çıkıyor ve krizden dolayı da 2009'da 5.696 milyon dolara düşüyor. Aynı dönemde Angola'ya akan sermaye miktarı da 879 milyon dolardan 16.581 milyon dolara çıkıyor ve sonra da 13.101 milyon dolara düşüyor. Nijerya ve Angola başta petrol olmak üzere yeraltı zenginliğinden dolayı bu yatırımları çekebiliyorlar ve 2000-2004 ve yaşanmakta olan krizlerde Güney Afrika kadar etkilenmiyorlar. Örneğin yaşanmakta olan krizden dolayı Güney Afrika'ya akan bu türden sermaye miktarı 2008'den 2009'a yüzde 36,8 oranında gerilerken bu gerileme Angola açısından yüzde 21 ve Nijerya açısından da yüzde 14,1 oranlarında kalıyordu. Aşağıdaki grafikte yıllara göre sermaye akış hızının değişimini görüyoruz.



5)Latin Amerika ve Karayipler'e, Güney Amerika, Brezilya ve Meksika'ya 
   doğrudan yabancı yatırım akışı (2000 = 100)
Son iki dünya krizi döneminde doğrudan yabancı yatırım biçiminde yabancı sermayenin uzak durduğu alanlardan birisi de Latin Amerika idi. Bu türden sermaye miktarı 2000-2008 arasında Latin Amerika bütününde yüzde 87,8; Güney Amerika bütününde yüzde 58,5; Brezilya'da yüzde 37,5 ve Meksika'da da yüzde 42,8 oranında artmıştı. Her iki kriz döneminde bu kıta ve ülkelere akan bu türden sermayede büyük oranlara varan gerileme olmuştur; 2000-2004 krizi döneminde Latin Amerika genelinde bu türden sermaye 2000'e göre 2003 yılında yüzde 49 oranında; Güney Amerika genelinde 2003'te yüzde 63,3 oranında; 2004'te Brezilya'da yüzde 69,1 oranında ve Meksika'da da keza 2003'te yüzde 35 oranında gerilemiştir. Yaşanmakta olan kriz döneminde ise sermaye akışındaki gerileme 2008'den 2009'a Latin Amerika genelinde 36,4 oranında; Güney Amerika'da yüzde 40,3; Brezilya'da yüzde 42,4 ve Meksika'da da yüzde 47,1 oranında olmuştur.
2000'den 2009'a Latin Amerika'ya akan bu türden sermaye miktarı ancak yüzde 19,5 oranında artarken Güney Amerika'ya akan sermaye miktarı yüzde 5,4; en önemli ülkelerden Meksika'ya akan sermaye yüzde 20,8 ve Brezilya'ya akan sermaye ise yüzde 24,5 oranında gerilemiştir.

Latin Amerika'ya akan bu türden sermaye içinde Güney Amerika'nın payı belirleyici derecede önemlidir. Örneğin bu pay 2000 yılında yüzde 59 ve 2009 yılında da yüzde 47 oranınaydı. Güney Amerika'ya akan doğrudan yabancı sermaye içinde de birinci sırada Brezilya ve sonra da Meksika belirleyici paya sahipti. Üçüncü sırada ise Şili yer alıyordu.


6)Asya kıtasına doğrudan yabancı yatırım akışı (2000 = 100)
Asya kıtasına akan doğrudan yabancı sermaye yatırımları 2000'den 2008'e 2,5 ve 2009'a da 2 misli artıyor; miktar olarak ise 2000'de 146 milyon dolardan 2008'de 372.739 ve 2009'da da 301.367 milyon dolara çıkıyor. Okyanuslara yapılan yatırım, miktar bakımından oldukça önemsiz. Batı Asya'ya akan bu türden sermaye miktarı 2000'de 1.494 milyon dolardan 2008'de 90.299 milyon dolara çıkıyor ve 2009'da da 68.317 milyon dolara düşüyor; 2000'e göre 2008'de 60 ve 2009'da da 45 misli bir artış. Böylece Asya kıtasına akan doğrudan yabancı sermaye içinde Batı Asya'nın payı 2000 yılında yüzde birden 2009'da yaklaşık yüzde 23'e çıkıyor.

Asya kıtasına akan bu türden sermayede Güney, Doğu ve Güneydoğu Asya'nın payı belirleyici derecede önemli. Asya'ya akan bu türden sermayedeki payı 2000'de yüzde 97,4'ten 2009'da yüzde 77,3'e düşüyor ve 2000'den 2009'a miktar bakımından ancak yüzde 63 oranında artıyor. Aşağıdaki grafikte söz konusu bölgelere ve bir bütün olarak Asya ve Okyanuslara sermaye akış hızını görüyoruz.




7) Batı Asya, Türkiye ve S. Arabistan'a doğrudan yabancı yatırım akışı 
    (2000 = 100)
Batı Asya'ya (Bahreyn, Irak, Ürdün , Kuveyt , Lübnan, Oman , Filistin, Katar , Suudi Arabistan, Suriye , Türkiye, BAE ve Yemen ) akan bu sermayenin yönünü biraz somutlaştıralım. Batı Asya ülkeleri içinde en çok doğrudan yabancı sermaye çeken ülkelerin başında Türkiye ve Suudi Arabistan gelmektedir.
Türkiye'ye giren doğrudan yabancı sermaye 2000 yılında 982 milyon dolardan 2009 yılında 22.029 milyon dolara çıkar; 22,4 misli bir artış. Bu sermaye girişi yaşanmakta olan krizden, 2000-2004 krizinden eskilendiği kadar etkilenmez; örneğin 2001 yılında Türkiye'ye giren doğrudan yabancı sermaye 3.266 milyon dolardı; bu miktar 2002'de 1.038 milyon ve 2003'te de 575 milyon dolara düşer; 2002'de 2001'e göre yüzde 68,2 oranında ve 2002'ye göre de 2003'te yüzde 44,6 oranında bir gerileme. 2007 yılında Türkiye'ye giren doğrudan yabancı sermaye 22.023 milyon dolardan 2008'de 18.148 milyon dolara düşer, ama 2009'da 22.029 milyon dolara çıkar; 2007'den 2009'a sadece yüzde 17,6 oranında geriler.

S. Arabistan'a giren doğrudan yabancı sermaye girişinde ancak 2003'ten itibaren belli bir istikrar sağlanır; bu miktar 2003'te 208 milyon dolardan 2008'de 38.151 milyon ve 2009'da da 35.515 milyon dolar seviyesine ulaşır; 2003'e göre 2008'de 183 ve 2009'da da 170 misli bir artış. 2000-2006 arasında Türkiye'ye giren doğrudan yabancı sermaye S. Arabistan'a girenden genellikle daha çoktur; 2006'dan itibaren durum S. Arabistan'ın lehine değişir.

En hızlı akış S. Arabistan'a oluyor. İkinci sırada Batı Asya toplamı ve son sırada da Türkiye geliyor. Aşağıdaki grafikte bu gelişmeyi görüyoruz.



8)Güney, Doğu ve Güneydoğu Asya'ya, Çin, Hindistan ve Güney Kore'ye 
   doğrudan yabancı yatırım akışı (2000 = 100)
Asya kıtasına akan doğrudan yabancı sermayenin en büyük kısmı Doğu, Güney ve Güneydoğu Asya ülkelerine (5) yatırılmıştır. Örneğin Doğu, Güney ve Güneydoğu Asya'nın payı 2000 yılında yüzde 97,4 ve 2009 yılında da yüzde 77,3 idi. Pay gittikçe oransal olarak küçülüyor, ama yine de oldukça önemli. Asya kıtasının bütününe akan bu türden yatırımlarını verili dönem içinde hızının yüzde 106 oranında ve Doğu, Güney ve Güneydoğu Asya'ya akan yatırımların payının ise yüzde 63,7 oranında olması bu türden sermayenin Asya'nın başka bölgelerine, somutta da Batı Asya'ya kaydığını gösterir. Nitekim, yukarıda da belirttiğimiz gibi Batı Asya'nın payı 2000 yılında yüzde 1'den yüzde 22,7'ye çıkarak 45,7 misli artmıştı. (Bu gelişmeyi aşağıdaki grafikte görüyoruz).

Doğu, Güney ve Güneydoğu Asya'da bu türden yabancı sermayenin en çok yoğunlaştığı ülkeler, Çin, Hongkong (Çin) ve Hindistan'dır. Güney Kore bu türden sermaye bakımından ilginç olma özelliğini giderek kaybetmiştir. Örneğin Hindistan'a akan sermaye verili dönem içinde yaklaşık 15 misli artarken, Çin'de yoğunlaşan bu türden sermaye ancak 2,3 misli artmış ve 2000'e göre 2009'da Güney Kore'ye akan sermaye yüzde 31,8 ve Hongkong'a akan sermaye de yüzde 21,8 oranında azalmıştır. Çin ve Hindistan'a bu türden sermaye akışı 2000-2004 dünya krizinden etkilenmemiş, yaşanmakta olan krizden ise örneğin Çin 2008'e göre 2009'da yüzde 12,3 ve Hindistan da yüzde 14,4 oranında sermaye azalışıyla etkilenmiştir.

2000'den 2009'a Doğu, Güney ve Güneydoğu Asya'ya akan doğrudan yabancı yatırımlarda Hindistan'ın payı yüzde 1,6'dan 14,9'a; Çin'in payı 28,6'den 40,8'e çıkarken Hongkong'un payı yüzde 28,6'dan 20,9'a ve Güney Kore'nin yapı da yüzde 6'dan yüzde 2,5'e düşmüştür.



9)Orta, Doğu, Güneydoğu Avrupa/CIS ülkelerine doğrudan yabancı 
   yatırım akışı (2000=100)
Orta, Doğu, Güneydoğu Avrupa/CIS ülkelerine akan doğrudan yabancı sermaye miktarı 2000 yılında 27.508 milyon dolardan 2008 yılında 122.588 milyon dolara çıkarak en yüksek seviyesine ulaşıyor, 2009 yılında ise yaşanmakta olan ekonomik krizden dolayı 69.948 milyon dolara düşüyor. Bu sermaye içinde Rusya'ya akan kısmın payı 2000-2003 dünya kriz sürecinde nispeten düşük; örneğin 2000 yılındaki payı yüzde 9,9; 2001'de yüzde 9,4; 2002'de yüzde 11,1 ve 2003'de de yüzde 5,4 idi. Bu pay 2004'te yüzde 39'a; 2005'te yüzde 41,6'ya, 2006'da yüzde 56,7'ye; 2007'de yüzde 60,5'e ve 2008'de de 61,6'ya çıkıyor, 2009'da ise krizden dolayı yüzde 55,4'e düşüyor. Verili dönem içinde bu türden toplam sermaye ancak 2,4 misli artarken, Rusya'ya akan sermaye 14,3 misli artmıştır. Bu bölge ülkelerine akan doğrudan yabancı yatırımlar, krizden dolayı 2003 yılında 2002 yılına göre yüzde 32,9 oranında, aynı yıl Rusya açısından da yüzde 66,9 oranında ve yaşanmakta olan krizden de toplam yatırımlar bölge genelinde 2008'e göre 2009'da yüzde 42,9 ve Rusya açısından da yüzde 48,7 oranında gerilemiştir.




10)Gelişmiş ülkelere, gelişen ülkelere, Orta, Doğu, Güneydoğu 
     Avrupa/CIS ülkelerine ve “en az gelişmiş ülkeler”e doğrudan yabancı  
     yatırım akışı (2000 = 100)
Soruna ülkeler grubu genelinde bakarsak:
2000'den 2008'e doğrudan yabancı yatırımlar miktar bakımından dünya çapında yüzde 27,6 oranında; gelişen ülkelerde yüzde 149,6 oranında; Orta, Doğu, Güneydoğu Avrupa/CIS ülkelerinde yüzde 345,6 oranında; “en az gelişmiş ülkeler”de yüzde 748,4 oranında ve Çin hariç gelişen ülkelerde de yüzde 146,4 oranında artarken gelişmiş ülkelerde yüzde 8,1 oranında geriliyor. Yaşanmakta olan krizden dolayı da doğrudan yabancı yatırım hareketinde gelişme hızı kesiliyor ve 2000'den 2009'a bu türden yatırımlar dünya çapında yüzde 19,7 ve gelişmiş ülkelerde 48,9 oranında mutlak azalırken gelişen ülkelerde artış oranı yüzde 89,5'e; Orta, Doğu, Güneydoğu Avrupa/CIS ülkelerinde yüzde 154,3'e; “en az gelişmiş ülkeler”de yüzde 635,7'ye ve Çin hariç bütün gelişen ülkelerde de yüzde 81,1'e düşüyor. Aşağıdaki grafikte verili dönem içinde bu ülke gruplarına akan doğrudan yabancı yatırım seyrini görüyoruz.


(Yukarıdaki grafikler ekteki verilerden -tablo II- oluşturulmuştur).


IV-Son İki Dünya Krizi Sürecinde Ülke Gruplarına Göre Doğrudan 
    Yabancı Yatırımların Dağılımı

1- Ülke ve kıtalara göre genel dağılım
10 sene içindeki değişim oldukça ilginç. Toplam doğrudan yabancı yatırımlarda gelişmiş ülkelerin payı yüzde 79,8'den yüzde 50,8'e düşüyor. AB'nin payı yüzde 48,4'ten yüzde 32,5'e düşüyor; 2000'de bu türden sermayenin yaklaşık yarısı AB'de yoğunlaşmıştı, 2009'da ise ancak üçte biri AB ülkelerine akıyor. Kuzey Amerika'nın payı yarı yarıya azalıyor; 2000'de yüzde 27,4'ten 2009'da yüzde 13,3'e düşüyor. Gelişen ülkelerin payı 2000'de toplam sermayenin ancak yüzde 18,2'sine tekabül ediyordu; bu pay 2009'da yüzde 42,9'a çıkıyor; 24,7 puanlık bir artış. Afrika'nın payı 2000'de yüzde 1'in altındayken (% 0,6) 2009'da yüzde 5,3'e çıkıyor. Aynı dönemde Latin Amerika'nın payı yüzde 7'den yüzde 10,5'e çıkıyor; önemli bir artış değil. Asya ve Okyanusların payı yüzde 10,5'ten yüzde 27,2'ye çıkıyor; 2,7 misli bir artış. Orta, Doğu, Güneydoğu Avrupa/CIS ülkelerinin payı yüzde 2'den yüzde 6,3'e çıkıyor; önemli oransal bir artış. “En az gelişmiş ülkeler”in payı da yüzde 0,'ten yüzde 2,5'e çıkıyor. Bu da oransal bakımdan önemli bir artış.

Bu veriler doğrudan yabancı sermaye yatırımında akış yönünün değiştiğini göstermektedir; bu türden yatırımlar gelişmiş ülkelerden, AB'den, Kuzey Amerika'dan gelişen ülkelere kaymaktadır. Gelişen ülkelerle gelişmiş ülkelerin doğrudan yabancı yatırım bakımından 2000-2009 arasındaki konumları değişmektedir. Her iki ülke grubu arasındaki toplam yatırımdaki pay farkı oransal olarak 2000'de 61,6'dan 2009'da 7,9'a düşmüştür.

Aşağıdaki iki grafikte doğrudan yabancı yatırımlarda bölgelerin ve ülke gruplarının payını ve bu türden yatırımlar bazında değişen güç dengesini görüyoruz.







2- G-20 ülkelerine doğrudan yabancı yatırım akışı

Dünya çapında doğrudan yabancı yatırım akışı bakımından G-20, G-8 ve G-20'de yer alan diğer ülkelerin (“yükselen pazarlar”) durumu:

G-20 toplamı:
G-20 ülkelerine akan doğrudan yabancı yatırımlar ekonomik krizden dolayı 2003 yılında krizin başlangıcı olan 2000 yılına göre yüzde 74,5 oranında ve yaşanmakta olan kriz sürecinde de 2009'da 2007 yılına göre yüzde 44,8 ve 2008 yılına göre de yüzde 39,4 oranında gerilemiştir. 2007 yılında toplam miktar 2000'e göre yüzde 27,1 ve 2008 yılında da yüzde 15,7 oranında artmasına rağmen 2000'den 2009'a toplam miktar yüzde 29,8 oranında azalmıştır. G-20 ülkelerine akan bu türden sermaye sadece 2007 ve 2008 yıllarında 2000'deki seviyesini aşmıştır.

G-20 ülkeleri toplamına akan bu türden sermayenin kriz yıllarında bir yıl öncesine göre değişimi şöyle olmuştur: Doğrudan yabancı sermaye yatırımı 2000-2004 krizi döneminde 2000'e göre 2001'de yüzde 49,1; 2001'e göre 2002'de yüzde 27,1 ve 2002'ye göre 2003'te yüzde 31,4 oranında gerilerken 2004'te 2003'e göre yüzde 83,3 oranında artmıştır. Yaşanmakta olan kriz açısından: Bu ülkelere doğrudan yabancı sermaye akışı 2008'de 2007'ye göre yüzde 9 ve 2009'da da 2008'e göre 39,4 oranında gerilemiştir.

G-8 ülkeleri:
Genel trendi göstermek için 2000-2007 (yaşanmakta olan kriz öncesi yıl) arasını esas alırsak: Doğrudan yabancı yatırım akışının durduğu veya giderek azaldığı ülke Almanya'dır; Almanya'ya akan bu türden yatırım 2000'de 198.276 milyon dolardan 2007'de 76.543 milyon dolara düşerek 2000 yılına göre yüzde 61,4 oranında azalmıştır. Diğer bütün G-8 ülkelerinde bu türden sermaye girişi 2000-2004 dünya krizden sonra yeniden artışa geçmiştir: Örneğin bu artış Fransa'da 2005'ten, İngiltere'de 2003'ten, ABD'de 2006'dan, Japonya'da 2005'ten ve Rusya'da da 2003'ten itibaren görülmüştür. İtalya'da 2002'deki önemsiz düşme hesaba katılmazsa bu türden sermaye sürekli artarmıştır. Kanada'da ise bu türden sermaye girişinde sürekli bir dengesizlik olmuştur.

G-20 ülkelerinin bir kısmını oluşturan G-8 ülkelerine akan doğrudan yabancı sermaye yatırımı krizlerden oldukça güçlü etkilenmiştir. Örneğin 2000-2004 dünya krizi döneminde, 2003 yılında G-8 ülkelerine akan bu türden sermaye 2000'e göre yüzde 82,4 oranında gerilemişti. Yaşanmakta olan krizden dolayı da 2000'e göre 2008'deki gerileme yüzde 11,8 ve 2009'da da yüzde 51,6 oranındaydı.

G-8 ülkelerine akan doğrudan yabancı yatırım miktarı 2000-2004 krizi döneminde 2000'e göre yüzde 56,3; 2001'e göre yüzde 56,3; 2002'de 2001'e göre yüzde 33,1 oranında gerilerken 2004'te 2003'e göre yüzde 86,7 oranında artmıştır. Yaşanmakta olan kriz sürecinde ise bu türden yatırım hareketi 2007'ye göre 2008'de yüzde 20,7 ve 2009'da da 2008'e göre yüzde 45,1 oranında bir azalma göstermiştir.

“Yükselen pazarlar” (G-20'den 11 ülke):
“Yükselen pazarlar” diye tanımlanan ülkeleri doğrudan yabancı sermaye akışı bakımından iki gruba ayırabiliriz; birinci grupta en azından verili dönem içinde giderek artan oranda sermaye çeken ülkeler, ikinci grupta ise giderek doğrudan yabancı sermaye için ilginç olmaktan çıkan, bu türden sermaye girişinin gerilediği ülkeler yer almaktadır. Çin, Hindistan, Endonezya, Suudi Arabistan, Güney Afrika, Avustralya ve Türkiye birinci grupta yer alan ülkeleri Güney Kore, Güney Afrika, Meksika, Brezilya, ve Arjantin de ikinci grupta yer alan ülkeleri oluşturmaktadır.
Genel trendi de göz önünde tutarak değerlendirdiğimizde 2000'den 2009'a doğrudan yabancı yatırım akışı Avustralya'da yüzde 72,7 oranında; Çin'de yüzde 133,3 oranında; Hindistan'da 14 misli (yüzde 1392 oranında); Güney Afrika'da yüzde 541,4 oranında ve Türkiye'de de yüzde 675 oranında artmıştır. Aynı dönemde doğrudan yabancı yatırımlar Arjantin'de yüzde 53; Brezilya'da yüzde 20,8; Meksika'da yüzde 24,5 ve Güney Kore'de de yüzde 31,9 oranında azalmıştır.

“Yükselen pazarlar”a (G-20'ye dahil olan 11 ülke) akan doğrudan yabancı yatırım miktarı 2000'e göre 2001'de yüzde 101,9 oranında artmıştır. G-8 ülkeleriyle karşılaştırıldığında bu ülkelere akan doğrudan yabancı yatırımların krizden daha az etkilendiğini görüyoruz. 2000-2004 dünya krizinde gerileme 2000'e göre 2003 yılında yüzde 26,9 oranında ve 2008'e göre de 2009'da yüzde 28,5 oranında olmuştu. Soruna kriz yıllarındaki gelişme açısından baktığımızda doğrudan yabancı yatırımların 2000'e göre 2001'de yüzde 5,5; 2001'e göre 2002'de yüzde 10,3 oranında gerilediğindi ve 2004'te de 2003'e göre yüzde 78,4 oranında arıttığını ve yaşanmakta olan kriz sürecinde ise 2008'e göre 2009'da yüzde 28,5 oranında gerilediğini görüyoruz.
Bu veriler, G-20'yi oluşturan G-8 ülkeleri ve “yükselen pazarlar” arasındaki krizden etkilenme farkını göstermektedir.



Dünya çapında doğrudan yabancı yatırımlardaki payı bakımından G -20, G-8 ve G -20'de yer alan diğer ülkelerin (“yükselen pazarlar”) durumu:

G-20 ülkelerinin dünya toplamındaki payı:
Dünya çapında doğrudan yabancı yatırımlarda G-20 ülkelerinin payında çok büyük bir değişim olmamıştır. Krizden dolayı 2003'te yüzde 40,6'ya düşse de genellikle yüzde 55-60 arasında kalmıştır. Her halükarda verili dönemde dünya çapında doğrudan yabancı yatırımlarda G-20 ülkelerinin payı yüzde 50'nin üstündedir.

G-8 ülkelerinin dünya toplamındaki payı:
Her iki kriz dönemindeki gerilemeyi hesaba katmazsak, trend olarak görmezsek bu ülkelerin dünya çapında doğrudan yabancı yatırımlarındaki payının sürekli düştüğünü görürüz; bu pay 2000 yılında yüzde 55,2'den 2009 yılında yüzde 33,3'e düşmüştür; yani 2000 yılında bu türden yatırımların yarıdan fazlası bu ülkelere akarken 2009 yılında üçte biri bu ülkelere akıyordu.

“Yükselen pazarlar”ın dünya toplamındaki payı:
Yine her iki kriz dönemindeki gerilemeyi hesaba katmazsak bu ülkelere akan doğrudan yabancı yatırımların sürekli arttığını görürüz; bu pay 2000 yılında yüzde 9,1'den 2009 yılında yüzde 22,9'a çıkarak 2,5 misli artmıştır.

“Yükselen pazarlar”ın G-20 toplamındaki payı:
Yine kriz dönemindeki gerilemeyi hesaba katmazsak bu ülkelerin G-20 toplamındaki payı sürekli artmıştır; bu pay 2000 yılında yüzde 14,2'den 2009 yılında yüzde 40,7'ye çıkmıştır; yaklaşık 3 misli bir artış.


G-8=100 bazında 11 ülke toplamı:
G-8 ülkelerine akan bu türden yatırımların toplamını baz olarak aldığımızda “yükselen pazarlar”a akan yatırımların oldukça hızlı arttığını görürüz. Bu oran 2000 yılında yüzde 16,5'ten 2009 yılında yüzde 68,8'e çıkmıştır. Bu demektir ki, 2000 yılında “yükselen pazarlar”a akan doğrudan yabancı yatırımlar G-8 ülkelerine akan bu türden yatırımların ancak yüzde 16,5'ine tekabül ederken 2009 yılında yüzde 68,8'ine tekabül edecek derecede artmıştır.
Yukarıdaki anlatımı grafikleştirirsek.


(Yukarıdaki grafikler ekteki verilerden -tablo III, IV ve V- oluşturulmuştur).

V-Küresel Sermaye Akışı

Burada 1998-2008 arasında küresel sermaye hareketinin seyrini göstermeye çalışacağız. Zaman dilimi kısa ama genel bir trend gösterebiliriz. Burada esas olarak göstermek istediğimiz trend doğrudan yabancı sermaye ve portföy yatırımlarının akış yönüdür.

ABD:
Bu ülkeye giren doğrudan yabancı yatırımlar 1998'e göre 2008 yılında yüzde 78,6 oranında artarak 179 milyar dolardan 319,7 milyar dolara çıkıyor. Doğrudan yabancı yatırımların ABD'ye toplam sermaye akışındaki payı 1998'de yüzde 42,5'ten 2007'de yüzde 13'e düşüyor; genel trend bu türden sermayenin toplam giren sermaye içindeki payının giderek azalmasıdır.

ABD'ye giren portföy yatırımları 1998'de 187,6 milyar dolardan 2007'de 1.154,7 milyar dolara çıkıyor; yüzde 515,5 oranında bir artış. Krizden dolayıda 2007'ye göre 2008'de yüzde 54,3 oranında geriliyor. ABD'ye giren portföy yatırımlarının giren toplam sermaye içindeki payı da 1998'de yüzde 44,6'dan 2007'de yüzde 54,2'ye çıkıyor; genel tren, bu türden sermaye girişinin artış göstermesidir.

ABD'ye toplam sermaye akışı ise 1998'de 420,8 milyar dolardan 2007 yılında 2.129,5 milyar dolara çıkarak yüzde 406,1 oranında artmıştır. Ama yaşanmakta olan krizden dolayı da 2007'ye göre 2008'de yüzde 74,9 oranında gerilemiştir.

Büyük Britanya:
Bu ülkeye akan doğrudan yabancı sermaye miktarı 1998'de 74,7 milyar dolardan 2007'de 197,8 milyar dolara çıkarak yüzde 164,8 oranında artıyor, ama toplam sermaye akışı içindeki payı 1998'de yüzde 33,1'den 9,7'ye düşüyor; genel trend bu türden sermaye girişinin toplam sermaye akışında giderek önemsizleşmesidir.

Portföy yatırımları 1998'de 35,2 milyar dolardan 2007'de 406,7 milyar dolara çıkarak 11,6 misli artıyor, ama krizden dolayı da 2007'ye göre 2008'de 10,5 oranında geriliyor. Portföy yatırımlarının toplam sermaye akışı içindeki payı 1998'de yüzde 16'dan 2007'de yüzde 19'a çıkıyor, bu payın bazı yıllarda yüzde 49,3'e (1999), yüzde 38,6'ya da (2002) çıktığı oluyor; yani bu türden yatırım girişlerinde açık bir istikrarsızlık var, ama genel trend toplam giren sermaye içinde payın artmasıdır.

Toplam sermaye akışı 1998'de 220,3 milyar dolardan 2007'de 2.043,6 milyar dolara çıkarak yüzde 827,6 oranında artıyor.

Avro Alanı:
Avro Alanına akan doğrudan yabancı yatırım miktarı 1999'da 216,3 milyar dolardan 2007'de 563,5 milyar dolarak çıkarak yüzde 160,5 oranında artıyor ve kriz yılı 2008'de de 2007'ye göre yüzde 63,2 oranında geriliyor. Bu türden yatırımların toplam sermaye içindeki payı, dengesiz bir gelişme sürecinde giderek azalıyor.

Portföy yatırımları 1999'da 305,2 milyar dolardan 2008'de 890,5 milyar dolara çıkıyor; yüzde 162,3 oranında bir artış. Sonrasında krizden dolayı düşüyor; 2006'ya göre 2007'de yüzde 10,1 oranında, 2007'ye göre de 2008'de yüzde 34,6 oranında geriliyor. Genel trend bu türden sermaye akışının toplam sermaye akışındaki payının artması yönündedir.

Toplam sermaye akışı ise 1999'da 720,7 milyar dolardan 2007'de 2.633,7 milyar dolara çıkarak yüzde 265,4 oranında artıyor, krizden dolayı da 2007'ye göre 2008'de yüzde 61 oranında geriliyor.

“Yükselen pazarlar” ve gelişen ülkeler:
Bu ülkelere akan doğrudan yabancı sermaye miktarı 1998'de 169,5 milyar dolardan 2008'de 686,8 milyar dolara çıkıyor; yüzde 305,2 oranında bir artış. Bu türden yatırımların toplam sermaye içindeki payı yıldan yıla oldukça değişik, ama yüksek: Verili dönem içinde bu pay ortalama olarak yüzde 60'ın üzerinde kalmıştır; genel trend bu ülkelere akan doğrudan yabancı yatırımların toplam sermaye akışı içindeki payının yüksek oranda seyretmesidir.

Portföy yatırımları krizden oldukça etkilenen yatırımlardır. Kriz dönemlerinde bu türden sermaye akışının hiç olmadığı veya çok az olduğu yıllar da oluyor. Verilili dönemde bu türden yatırım miktarının 1998'de 43,8 milyar dolardan 2008'de 352,2 milyar dolara çıksa da toplam sermaye akışı içindeki payı genellikle yüzde 20 civarında kalıyor.

Toplam sermaye akışı ise 1998'de 253,4 milyar dolardan 2007'de 1.658,3 milyar dolara çıkarak yüzde 554,4 oranında artıyor, ama krizden dolayı da 2007'ye göre 2008'de yüzde 53,2 oranında geriliyor.


Doğrudan yabancı yatırımların toplam sermaye akışındaki payı:
Gelişen ülkelere akan sermaye içinde doğrudan yabancı yatırımların payı oldukça yüksek. Her ne kadar bu pay 2003-2007 arasında yüzde 40-60 bandına kadar düşse de genel anlamda bu pay yüksek. Demek oluyor ki, gelişen ülkelere yabancı sermaye daha ziyade doğrudan yabancı yatırım olarak; yani üretim amaçlı sermaye olarak gelmektedir.



Verili dönem Avro Alanı, B. Britanya ve ABD'de (1998 hariç) bu pay yüzde 40'ın üstüne çıkmamıştır. Avrupa Alanına akan sermaye içinde doğrudan yabancı yatırımların payı B. Britanya ve ABD'ye nazaran daha yüksektir. ABD'de bu oran 1998'de yüzde 42,5'ten 2007'de yüzde 13'e; Avro Alanında 1999'da yüzde 30'dan 2008'de yüzde 20,2'ye ve B. Britanya'da da 1998'de yüzde 33,1'den 2007'de yüzde 9,7'ye gerilemiştir.

Portföy yatırımlarının toplam sermaye akışındaki payı:
Kriz endeksli gelişmeyi dikkate almazsak ABD'ye akan portföy türü sermayenin toplam sermaye akışındaki payı 1998'de yüzde 44,6'dan 2007'de yüzde 54,2'ye çıkıyor. Avro alanında da bu oran 1999'da yüzde 42,4'ten 2008'de yüzde 51'e çıkıyor. İngiltere'ye giren bu türden sermayenin 1998-2002 arasındaki sert çıkış ve inişini dikkate almazsak, portföy yatırımları bu ülkeye akan sermayenin 1998'de yüzde 17,3'ünü ve 2007'de de yüzde 19,9'unu oluşturuyordu. Portföy türü sermayenin gelişen ülkelere giren sermayedeki payı nispeten düşük; bu pay 1998'de yüzde 17,3'ten krizden dolayı 2002'de sınır noktasına düşüyor ve 2007'de de yüzde 21,2'ye çıkıyor. Demek oluyor ki, gelişen ülkelere portföy türü sermayeden; “sıcak para”dan ziyade başka biçimlerde yabancı sermaye giriyor.



Portföy yatırımlarının akış hızı:
Portföy yatırımlarının artış hızı bakımından B. Britanya ilk sırada yer alıyor; 1998'den 2008'e 10,3 misli bir artış. İkinci sırada gelişen ülkeler yer alıyor; bu ülkelere giren portföy yatırımları 1998'e göre 2007'de 8 misli artıyor. Üçüncü sırada ABD geliyor; bu ülkeye giren portföy yatırımları verili dönemde yüzde 181,3 oranında artıyor. Dördüncü sırada Avro Alanı yer alıyor; bu ülkelere giren portföy yatırımları 1999'dan 2008'e ancak yüzde 71,5 oranında artıyor.


Toplam sermaye akış hızı:
Toplam sermaye akışının en hızlı arttığı ülke B. Britanya; bu ülkeye giren sermaye 1998'den 2007'ye 9,2 misli artıyor. İkinci sırada gelişen ülkeler yer alıyor; bu ülkelere giren toplam sermaye artışı 1998'den 2008'e 3 mislinden fazla (1998'den 2007'ye ise 6,5 misli artıyor). Üçüncü sırada Avro Alanı geliyor; bu ülkelere giren toplam sermaye verili dönemde ancak yüzde 42,3 oranında ve ABD'ye giren toplam sermaye de yüzde 26,9 oranında artıyor (1998'den 2007'ye ise 5 misli artıyor).



(Yukarıdaki grafikler ekteki verilerden -tablo VI- oluşturulmuştur).

Çıkartılması gereken sonuçlar:
1) Verili dönem içinde “gelişmiş ülkeler” diye tanımlanan emperyalist ve başkaca sanayileşmiş ülkelerin doğrudan yabancı yatırımlarındaki,; bu türden sermaye akışındaki payı azalıyor; bu pay 2000'de yüzde 79,8'den 2009'da yüzde 50,8'e düşüyor.

2) Gelişen ülkelerin -”yükselen pazarlar”ın payı ise aynı dönemde 2 misli artıyor; 2000'de yüzde 18,2'den 2009'da yüzde 42,9'a çıkıyor. 2000 yılında gelişen ülkelerin payı gelişmiş ülkelerin payının dörtte biri kadardı, 2009'da ise bu pay neredeyse aynılaşır.

Bu verilere göre doğrudan yabancı sermaye yatırımında akış yönü değişmektedir; bu türden yatırımlar gelişmiş ülkelerden; AB'den, Kuzey Amerika'dan gelişen ülkelere kaymaktadır. Gelişen ülkelerle gelişmiş ülkelerin doğrudan yabancı yatırım bakımından 2000-2009 arasındaki konumları değişmektedir. Her iki ülke grubu arasındaki toplam yatırımdaki pay farkı oransal olarak 2000'de 61,6'dan 2009'da 7,9'a düşmüştür.

3) Doğrudan yabancı yatırım girişi bakımından “yükselen pazarlar” diye tanımlanan ülkeler iki gruba ayrılıyor; birinci grupta en azından verili dönem içinde giderek artan oranda sermaye çeken ülkeler, ikinci grupta ise giderek doğrudan yabancı sermaye için ilginç olmaktan çıkan, bu türden sermaye girişinin gerilediği ülkeler yer almaktadır. Çin, Hindistan, Endonezya, Suudi Arabistan, Güney Afrika, Avustralya ve Türkiye birinci grupta yer alan ülkeleri Güney Kore, Güney Afrika, Meksika, Brezilya, ve Arjantin de ikinci grupta yer alan ülkeleri oluşturmaktadır.

4)Her iki kriz dönemindeki dalgalanmayı (gerilemeyi) hesaba katmazsak, genel trend bu ülkelerin dünya çapında doğrudan yabancı yatırımlarındaki paylarının sürekli düştüğünü gösteriyor; bu pay 2000 yılında yüzde 55,2'den 2009 yılında yüzde 33,3'e düşmüştür; yani 2000 yılında bu türden yatırımların yarıdan fazlası bu ülkelere akarken 2009 yılında üçte biri bu ülkelere akıyordu.

5)Yine her iki kriz dönemindeki gerilemeyi hesaba katmazsak “yükselen pazarlar”a akan doğrudan yabancı yatırımların sürekli artması bir trendi ifade ediyor; “yükselen pazarlar”a akan doğrudan yabancı yatırımların dünya toplamındaki payı 2000 yılında yüzde 9,1'den 20009 yılında yüzde 22,9'a çıkarak 2,5 misli artmıştır.

6) “Yükselen pazarlar”a akan doğrudan yabancı sermayenin toplam sermaye içindeki payı yıldan yıla oldukça değişik, ama yüksek: Verili dönem içinde bu pay ortalama olarak yüzde 60'ın üzerinde kalmıştır; genel trend bu ülkelere akan doğrudan yabancı yatırımların toplam sermaye akışı içindeki payının yüksek oranda seyretmesidir. Demek oluyor ki, gelişen ülkelere yabancı sermaye daha ziyade doğrudan yabancı yatırım olarak; yani üretim amaçlı sermaye olarak gelmektedir.

7)Kriz endeksli gelişmeyi dikkate almazsak ABD'ye akan portföy türü sermayenin toplam sermaye akışındaki payının 1998'de yüzde 44,6'dan 2007'de yüzde 54,2'ye; Avro Alanında da bu oranın 1999'da yüzde 42,4'ten 2008'de yüzde 51'e çıkması; Japonya'da ise portföy yatırımlarının 1998'de 56,1 milyar dolardan 2006'da 198,6 ve 2007'de 196,6 milyar dolara çıkarak artması ve aynı dönemde doğrudan yabancı yatırımların 2007-2008 hariç (2007'de 22,2 ve 2008'de de 24,6 milyar dolar) diğer yıllarda 10 milyar doları geçmemesi bu türden sermayenin daha ziyade gelişmiş ülkelere aktığını veya gelişmiş ülkelere akan yabancı sermaye toplamından portföy yatırımlarının önemli bir payının olduğunu gösterir. Diğer bir deyişle, portföy türü sermayenin gelişen ülkelere giren sermayedeki payının nispeten düşük olması gelişen ülkelere portföy türü sermayeden -“sıcak para”dan- ziyade başka biçimlerde yabancı sermaye giriyor demektir.

*

Açıklamalar:

1) Kuzey Afrika ülkeleri; Cezayir, Mısır, Libya, Fas, Sudan, Tunus.

2) “Diğer Afrika” ülkeleri: Cezayir, Mısır, Libya, Fas, Sudan ve Tunus dışında kalan diğer bütün Afrika ülkeleri.

3) CIS-ülkeleri: Ermenistan, Azerbaycan, Beyaz Rusya, Gürcistan, Kazakistan, Kırgızistan, Moldavya, Rusya, Tacikistan, Türkmenistan, Ukrayna ve Özbekistan.

4) “En az gelişmiş ülkeler”:Afganistan, Angola, Bangladeş, Benin, Butan, Burkina Faso, Burundi, Kamboçya, Cape Verde, Merkezi Afrika Cumhuriyeti, Çad, Comoros, Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Cibuti, Ekvator Ginesi, Eritrea, Etiyopya, Gambiya, Gine, Gine-Bissau, Haiti, Kiribati, Laos, Lesotho, Liberiya, Madagaskar, Malawi, Maldives, Mali, Mauritaniya, Mozambik, Myanmar, Nepal, Nijer, Ruanda, Samoa, Sao Tome ve Principe, Senegal, Sierra Leone, Solomon Adaları, Somaliya, Sudan, Togo, Tuvalu, Uganda, Tanzanya, Vanuatu, Yemen ve Zambiya.

5)Afganistan, Bangladeş, Bhutan , Brunay, Hongkong (Çin), Hindistan, Endonezya, Kore Demokratik Cumhuriyeti, Kore Cumhuriyeti, Laos, Kamboçya, Makao (Çin), Malezya, Maldivler, Moğolistan, Myanmar , Nepal, Pakistan, Filipinler, Singapur, Sri Lanka, Tayvan, Tayland, Vietnam.