KAPİTALİZM
VE SOSYALİZMDE
İŞİN SINIFSAL KARAKTERİ
KİTAP TANITIMI
Kapitalizm
ve Sosyalizmde
İŞİN
SINIFSAL KARAKTERİ
Töz
Yayınları,
Nisan
2019
ÖN AÇIKLAMA
Bu
çalışmada üç bölümden oluşan bir derleme sunuyoruz.
Birinci
bölümde Sosyalizmde Türkçede “emek” diye tanımlanan işin,
çalışmanın karakterinin bazı özelliklerini ele alanı bir
çevriye yer veriyoruz. Bu çevriyi “Büyük Sovyet
Ansiklopedisi”nin birinci cildinden aldık (Almanca çevrisinin 2.
baskısı, 1952). Burada söz konusu olan sosyalizmde iş, işgücü
kavramlarının sınıfsal içeriğinin analiz edilmesidir ve kısmen
de kapitalizmle karşılaştırması yapılmaktadır. Ansiklopedinin
çıkış noktası, SSCB'de sosyalizmin inşa edilmiş olmasıdır;
en azından sosyalizmin nesnel yasalarının açığa çıktığınca
inşa edilmiş olmasıdır. Aksi taktirde sosyalizmde iş, işçi
sınıfının sınıfsal karakterini nesnel verilere dayanarak analiz
etme olanağı olmazdı; sadece Marx, Engels, kısmen de Lenin'in
yaptıkları soyut değerlendirmelerle yetinilmiş olunurdu.
2004-2005
döneminde genç bir arkadaşın katkısıyla çevrilen bu yazıyı
ancak şimdi; 12-13 sene sonra Töz Yayınları katkısıyla okurla
buluşturabiliyoruz.
İkinci
bölümde kapitalizmde iş, çalışma, işgücü, işçi sınıfı
vb. temel kavramların Türkçeye çevrisinde rastladığımız
yanlış anlamlandırmalardan hareketle bu konuları açıklayan bir
derleme yer almaktadır. Bu derlemede yer verdiğimiz bazı
anlayışlar farklı açılardan ele alınabileceği için farklı
ara başlıklarda tekrarlanmıştır. Tabii bu kavram açıklamalarının
oldukça eksik olduğunu söyleyelim ve kapitalist ve sosyalist
ekonomide kavramları ele alan ve Marksist-Leninist politik ekonomi
temelinde analiz eden kapsamlı bir çalışmanın kaçınılmaz
olduğunu da belirtmiş olalım.
Üçüncü
bölüm başka bir çalışmada [“Türkiye'de
Kapitalizmin Gelişmesi – İç Pazarın Oluşma Süreci, 1950-1991,
Yöntem ve Teori Üzerine Hesaplaşma”, kitap 3, Bölüm X
(“Markizmde Kategori Ve Kavramın Yeri”), genişletilmiş 2.
baskı, Ceylan Yayınları, Haziran 2003] yer alan yazıdan
oluşmaktadır. Bu yazıda, Türkçeye çevrilerden işlenen onulmaz
çevri ve dolayısıyla kavram hatalarının belli başlılarını
ele alınmaktadır. Şunu da belirtelim: Bu yanlışları ortaya
çıkartmak için özel bir çaba harcanmamıştır; “alıntı”
olarak değerlendirilmek istenen anlayışları yeniden
çevirmektense, Türkçeye çevrilmişi varsa onu değerlendirirken
görülen hatalardır. Aslında bu bir tembelliktir ve ben de bu
konuda oldukça tembel olduğum için, ister istemez çevriyi,
yazıldığı lisandaki (bu durumda Almanca) baskısıyla
karşılaştırırken gördüğüm hatalardır, farklı kavram
yorumlamalarıdır. Ama bazılarını da kendimiz çevirdik ve hemen
bütün çevirilerde farklı kelime ve kavramlar kullandık.
Aslında
üçüncü bölüm önce okunup diğer bölümlere geçilmesi
gerekir.
Ocak
2017
İ.
Okçuoğlu