KİTAP
TANITIMI
TÜRKİYE'DE KAPİTALİZMİN
GELİŞMESİ
(İÇ
PAZARIN OLUŞMA SÜRECİ)
TÜRKİYE
DEVRİMİNİN DİYALEKTİĞİ
IV.
KİTAP
ÖNSÖZ
Ağustos-Kasım
1992'de bu kitaba son hali verilmişti. Baskı işi 2005'e kadar
uzadı. Bu arada Maocu arkadaşlarımızın bir bölümü “Sınıf
Teorisi” adında bir dergi çıkartmaya başladı. Bu dergide aynı
görüşler “döne döne” yeniden anlatılıyor. “Sınıf
Teorisi”nde ele aldıkları konuya ilişkin anlayışlarının
eleştirisini de ekledim.
Çalışma
2005'te Ceylan Yayınları tarafından baskıya hazır hale
getirildi. Basılması için matbaaya gitti, ama basılmadı.
Nihayetinde bu çalışmayı yıllarca yok saydım. Sonradan, yıllar
sonra Ceylan Yayınları'nın baskıya gönderdiği nüshayı dijital
arşivi yeniden düzenlerken olmaması gereken yerde buldum. Ama sene
2015'e gelmişti. Bu arada iki Maocu hareketin sosyo-ekonomik yapı
üzerine tartışmalarını okudum. Bu tartışmaları, yöntemleri
yanlış olduğu; diyalektik ve tarihsel materyalizmden uzak olduğu
için vardıkları sonuçların da kaçınılmaz olarak yanlış
olduğunu göstermektedir. Bu nedenle kaybolan ve bulunan dördüncü
kitapta sosyo-ekonomik yapı üzerine arkadaşlara yönelttiğim
eleştirilere eklemeler yaptım. Bu ekleri, MKP'nin III. Kongre
kararlarında konuyla bağlam içinde savunduğu düşünceleri, bu
kararlara “Partizan” dergisinin Haziran 2014 tarihli özel
sayısında (“Yeni Bir Aşama Olarak MKP III. Kongresi”) verdiği
cevabı değerlendirerek yaptım.
Eski
versiyonda yapılan birinci değişiklik bu.
İkinci
değişiklik “Kızıl Bayrak” çevresinin sosyalist devrim
anlayışının eleştirisini çıkartmamdır.
Şimdi,
2019de bu çalışmayı yayınlama imkânı bulabildim. Elinizdeki
kitap üç “hamle”nin ürünüdür: İlk hali (1999); ikincisi
baskıya hazırlanış ve eklemelerin yapılmış hali (2005); şimdi
de 2017'de yeni eklemelerin yapılmış hali.
Tabii
aradan bunca zaman geçince, o zaman ele alınan konuların bugün,
en azından 20 sene sonra artık bir anlamı kalmamıştır diye
düşünebiliriz. “Partizan” varoluşundan bu yana “aynı suda”
yıkanıyor, o cephede değişen hiçbir şey yok. “Değişmeyen
bir şey varsa o da değişimdir” sözü arkadaşlar nezdinde
anlamsız. Ama “Sınıf Teorisi” cephesinde oldukça önemli bir
sıçrama yapıldı, ama yanlış yerde konaklanıldı. Bu
değişmezliği ve değişimi göstermeye çalışacağım.
Bu
kitap da diğer ilk üç kitap gibi tamamen yöntem ve teori üzerine
küçük burjuva devrimciliği ile somut olarak da Türkiye'de Maocu
örgütlenmelerle bir hesaplaşmadır.
Bu
Maocu arkadaşlarla neden bu kadar uğraştığım, neden geçmişe
ait, Türkiye gerçekliğini yansıtmayan bu düşünceleri
eleştirmekle uğraştığım sorulabilir. Söyleyeyim. Bu
arkadaşların siyasi yapılarını devrimci olarak görüyorum.
Coğrafyamızda Maocular, mevcut düzene karşı mücadelede
küçümsenmemesi gereken bir potansiyeldir. Bu arkadaşlar, Maoizmi
savundukları için dünya görüşü ve teori bakımından her ne
kadar anti-marksist olsalar da, siyasi duruşları bakımından
devrimcidirler. Köhnemiş düzeni yıkmak istiyorlar, bunun için
can pahasına mücadele ediyorlar, ama bu işin sosyo-ekonomik,
sınıfsal yanını henüz anlamış değiller.
Maoculuk
coğrafyamızın tipik bir küçük burjuva akımıdır. Küçük
burjuva devrimcileri olarak bu arkadaşlar, anti-emperyalist,
anti-faşist mücadelenin bir bileşenidirler. Dolayısıyla, bugün
Maoculuk görünümünde, yarın başka bir görünümde küçük
burjuva devrimciliği ile sürekli siyasi, ideolojik ve teorik olarak
uğraşacağız. Türkiye'de küçük burjuvazinin de hala devrim
yapma olasılığının olduğu; bunun nesnel bir gerçeklik olduğu
göz önünde tutulursa, Maocularla bu denli uğraşmamın bir
zorunluluğun ifadesi olduğu anlaşılır.
Coğrafyamızda
toplumsal yapı, ağırlıkta küçük burjuva unsurların varlığı,
bu düşüncelerin sürekli farklı siyasi ve teorik
biçimlerde/görünümlerde yaşam bulmalarına maddi temel teşkil
ediyor. Bu koşullar var olduğu müddetçe -istesek de istemesek de-
küçük burjuva devrimciliğine karşı mücadele etmek zorunda
kalacağız.
Maoculuk,
toplumsal gelişmeyi analiz etmekte ve bundan siyasi sonuçlar
çıkartmakta yetersizdir, bir çıkmaz içindedir. Ufku, en
fazlasıyla küçük burjuva demokrasisiyle sınırlıdır; ondaki
sosyalizm, Marksizm-Leninizm sadece lafızdadır; dünya görüşü
olarak gelişmesinin maddi koşulları yoktur, çünkü hitap ettiği
sınıf geleceği olan bir sınıf değildir ve bu nedenle ulusal ve
uluslararası çapta Maocu akımlar olarak bölünüp
parçalanmaktadır.
Coğrafyamızda
Maocu düşünceyi katışıksız, şabloncu ve oldukça kaba bir
şekilde savunanlar, “Partizan” camiasından devrimcilerdir. Bu
arkadaşların Türkiye'nin sosyo-ekonomik yapısı, sınıflar,
devrim vb. konularında “somut” olarak söylediklerinin öyle pek
fazla bir önemi yoktur. Bu küçük burjuva akımla hesaplaşmayı
önemli kılan, onların “somut” argümanlarından ziyade
yöntemleridir. Dolayısıyla onlarla hesaplaşmanın temelinde
yatan, yöntem sorunudur. Önemli olan, Marksist yöntemle Maocu
yöntem arasındaki sınıfsal-ideolojik farkı ortaya koymaktır.
Maocuların tarihsel materyalizme “saldırıları”, onu
çarpıtmaları, yani Maoculaştırmaları karşısında susmak, bu
saldırı ve çarpıtmaya ortak olmak anlamına gelir.
Onların
düşüncelerinin ve tespitlerinin ne denli basit, gerçeklikten
uzak, kaba ve geneli ifade eden, somutta hiçbir işe yaramayan
“teoriler” toplamı olduğunu; teori ve yöntem cephaneliklerinin
aynı genel formülasyonlardan ibaret olduğunu söylemek yetmiyor.
Maoculuk biçiminde yansıyan küçük burjuva devrimciliğiyle teori
ve yöntem açısından hesaplaşmak için anlayışlarını analiz
etmek gerekir.
Emperyalizme,
faşizme, baskı ve zulme karşı mücadele eden ve coğrafyamızda
nasıl mücadele edilmesi gerekiyorsa öyle mücadele eden bu
arkadaşlara yöneltilen eleştiriler, onları ne denli ciddiye
aldığımın ve devrimci olarak gördüğümün doğrudan bir
ifadesi olarak da algılanmalıdır.
Arkadaşların,
eleştirilerimi “dost acı söyler” anlamında
değerlendirmelerini isterim.
*
Ayrıca
belirteyim: Okur bu kitapta, farklı açılardan yorumlamaya açık
olan anlayışların tekrarıyla karşılaşacaktır. Lenin'in,
Marks-Engels'in ve tabii ki Maocuların bazı anlayışları, farklı
açılardan değerlendirilmek için tekrarlanmıştır.
Bu
çalışmada bolca alıntı yapıldı; adeta yorumlama yerine
alıntılarla cevap verildi. Sıkıcı olabilir; alıntıların
çoğunu dipnot kısmına kaydırabilirdim, ama yapmadım. Olduğu
gibi kalsın istedim. Tabii bu, bir tembelliğin yansıması
değildir. Böyle hareket etmemin; dünya proletaryasının
önderlerinin konuya ilişkin anlayışlarına sürekli ve bazen de
tekrarlayarak yer vermemin bir nedeni var: Arkadaşların, bu
önderlerin düşüncelerine verecekleri cevap veya düşüncelerini
nasıl yorumlayacakları...
Türkiye
somutuyla ilgili olarak arkadaşların analizleri oldukça
sınırlıdır, ama çok amaçlı, farklı yaklaşımla
değerlendirmeye açıktır. Bu nedenle görüşlerini farklı
açılardan değerlendirmek için tekrarlamak zorunda kaldım. Aynı
şekilde, Türkiye somutuyla ilgili verilerde de, özellikle tarım
konusunda kaçınamadığım tekrarlar oldu. Bütün bunlar için
şimdiden özür dilerim.
*
Türkiye'de
Kapitalizmin Gelişmesi çalışmasının birinci kitabında dördüncü
kitabın, yani bu kitabın içeriği de açıklanmıştı. Her ne
kadar bazı konulara değinilse de dördüncü kitabı, çeşitli
nedenlerden dolayı açıklanan içerik doğrultusunda
hazırlayamadım. Belki başka bir zaman o konuları ele alan bir
çalışma yapılır.
*
Bu
kitabın I., II. ve IV. bölümleri 1986-1987 döneminde, III. bölümü
1997'de ve V. Bölüm de Ağustos-Kasım 1999'da hazırlandı ve bazı
eklemelerle güncelleştirilerek (2000-2004 ve 2017) bu haline
getirildi.
Çalışmanın
kitap haline getirilmesine katkıda bulunan arkadaşlara ayrıca
teşekkür ederim.
Mart
2001 (Ağustos 2005, Ağustos 2017, Ocak 2019)
İbrahim
Okçuoğlu