EĞİTİM
SORUNUNDA MARKSİST LENİNİST YÖNTEM
Yazının
akışından ve belirtilen kaynaklardan da anlaşılacağı gibi
burada söz konusu olan, Marksizm-leninizm üzerine temel eğitimdir,
bu eğitimin araçları ve yöntemidir. Bu kapsamda bir eğitim,
Marksist Leninist şekillenmenin kazanılmasına, Marksizm-leninizmi
eylem kılavuzu olarak kullanabilme yeteneğinin geliştirilmesine
hizmet etmektedir. Bütün güçlerimiz bu hedefe yönelmelidirler.
Ama hepimizin; bu hedefe kilitlenmesi de olanaklı değildir. Hepimiz
için esas olan, devrimci pratik içinde Marksist eğitimi
gerçekleştirme çizgisini izlemektir. Bu yazıda söylenen ve
sunulanlar, bir çok komüniste ulaşılamaz bir hedefmiş gibi
gelebilir. Ama unutulmaması gereken nokta şu; bu yazı, marksist
leninistlerin, komünist kitlenin geneli için eğitimde anahtarı
vermektedir. Onu kullanabilmek ise çok somut düşünmeyi ve plan
yapmayı gerektiriyor. Bu ise, yazının doğrudan amacı değildir.
Yazı bu noktalar göz önünde tutularak okunmalı ve
değerlendirilmelidir.
***
Marksist
leninist komünist parti, Türk ve Kürt ulusundan, Laz, Gürcü,
Abhaza, Çerkes, Arap, Rum, Ermeni vb. ulusal azınlık
topluluklarından proletaryanın öncü müfrezesi ve savaş
kurmayıdır. Marks, Engels, Lenin ve Stalin'in yolunda yürüyen
Marksist Leninist Komünist parti Marksizm-leninizmi rehber alır.
Diğer bir ifadeyle; Türkiye ve Kürdistan coğrafyasında işçi
sınıfının partisidir. Onun bilinçli ve örgütlü öncüsüdür,
onun en yüksek sınıf örgütlenmesidir.
Marksist
leninist komünistler, işbirlikçi tekelci burjuvazi ve büyük
toprak sahiplerinin iktidarının zora dayalı devrimle yıkılması
anlamına gelen antiemperyalist demokratik devrimi gerçekleştirerek,
durmaksızın sosyalizme/komünizme geçmeyi hedeflerler. Bu hedef
için mücadele, önderlerimiz Marks, Engels, Lenin ve Stalin'in
eserlerinde bilimsel olarak temellendirilmiş/açıklanmıştır.
Lenin'in
deyimiyle Marksizm, başlangıçta enternasyonal işçi hareketi
içindeki sosyalist akımlardan sadece birisiydi. Ama 19. yy.'ın
ikinci yarısında bu akım, Marks ve Engels tarafından
proletaryanın dünya görüşü olarak; bilimsel sosyalizm olarak
geliştirildi ve enternasyonal işçi hareketine damgasını vurdu.
Marks ve Engels'in yaşadıkları dönemde güçlü sosyalist
partiler kurulmuşlardı. Örneğin Almanya Sosyal Demokrat Partisi.
Marksizm gelişiyordu. Ama onun düşmanları da boş durmuyorlardı.
19. yy'ın sonu 20. yy'ın başında antimarksist güçler, E.
Bernstein önderliğinde Marksizme saldırıya geçtiler. Onlar,
Marksist teorinin yerine burjuva teorileri geçirmeyi; Marksizmi
revizyona uğratmayı amaçlıyorlardı. Antimarksist güçler, II.
Enternasyonal'in birçok güçlü partisinde (örneğin Alman Sosyal
Demokrat Partisi) üstünlüğü ele geçirerek, büyük tahribata
neden olmuşlardı.
Daha
baştan itibaren antimarksist güçlerle dişe diş mücadele sadece
Rusya'da gerçekleştirilmiştir. Sadece Rusya'da Marks ve Engels'in
öğretileri bütün saldırılara karşı sonuna dek kararlı ve
tutarlı bir şekilde savunulmuştur. Bu mücadelenin başında Lenin
vardı. Lenin ve de Stalin, Marksizmi, 20. yy'la birlikte gündeme
gelen yeni tarihi koşullar -kapitalizmin serbest rekabetçi
aşamasından emperyalist/tekelci aşamasına geçmesi- ışığında
geliştirmişlerdir ve emperyalist çağın Marksizmi olan Leninizm
doğmuştur.
Lenin
ve Stalin, Marksist öğretiyi sadece savunmakla, sadece
geliştirmekle ve onu zenginleştirmekle yetinmediler. Onlar, aynı
zamanda Marksizmi; bu bilimsel devrimci teoriyi yaşama geçirmenin
ve maddi güce dönüştürmenin örgütsel motoru olan partiyi de
kurmuşlardır. Onların kurduğu bu parti; Bolşevik Parti, işçi
sınıfını cüretkarca, hiçbir yalpalamaya fırsat vermeden
kapitalizmin yıkılmasına, sosyalizmin inşasına götüren öncünün
ifadesidir. Bolşevik Parti, işçi sınıfının, kapitalizmi yıkıp
proletarya diktatörlüğünü kuran ve sosyalizmi inşa eden ilk
partisiydi. Bundan dolayıdır ki o, enternasyonal işçi hareketinin
tarihi önderidir ve örneğidir. Bolşevik parti, yeni tipten bir
partidir, Marksist Leninist mücadele partisidir. O, zaferin ve
bitmez tükenmez tecrübenin partisidir.
Türkiye
ve Kürdistan coğrafyasında komünistlerin birliğinin
gerçekleştirilmesinden sonra marksist leninist komünistler, bu
birliğin ifadesi olan partiyi; Leninist bir parti olarak; Bolşevik
bir parti olarak geliştirmek göreviyle karşı karşıya
kalmışlardır. Marksist leninist komünist parti, Marksist Leninist
klasikleri incelemeyi ve bilgilerini derinleştirmeyi, aynı zamanda
hem enternasyonal alandaki ve hem de ülkedeki komünist ve devrimci
mücadelenin deneyimlerini ve derslerini inceleyip öğrenmeyi
üyelerinin görevlerinden birisi olarak, bir tüzük maddesi olarak
görüyor. Bu, kendiliğinden yerine getirilecek bir talep değildir.
Parti, Marksist-leninist teoriyi öğrenin diyor ve sadece bunu
söylemekle yetinmiyor, aksine öğrenmenin yol ve yöntemlerini de
açıyor. Stalin şöyle diyor:
"Marksizm,
toplum ve doğanın gelişme yasalarının bilimidir, baskı altında
tutulan ve sömürülen yığınların devriminin bilimidir, bütün
ülkelerde sosyalizmin zaferinin bilimidir, komünist toplumun
inşasının bilimidir. Bilim olarak Marksizm yerinde saymaz. O
gelişir ve mükemmelleşir. Gelişmesi içinde Marksizm tabi ki,
yeni tecrübelerle ve yeni bilgilerle zenginleşecektir."
(Stalin; A. Cholopov'a Mektup'tan, Marksizm ve Dil Bilimi, C. 15, s.
253, Alm.)
Burada
vurgu yapılan nokta oldukça açık:Her bilim gibi Marksizm-leninizm
de itinalı, disiplinli ve sabırlıca incelenmelidir,
araştırılmalıdır. (Eğitim sorununun güncel önemi üzerine
basınımızda çeşitli yazılara yer verildiğinden dolayı,
sorunun bu yönüne burada yer vermeyi gereksiz görüyoruz.)
Bu
noktada önümüze kocaman bir metodik soru çıkıyor! Bilim olarak
Marksizm-leninizm nasıl incelenir, nasıl araştırılır?Araştırmanın,
incelemenin (eğitimin) belli bir yolu-yöntemi var mıdır?Evet
vardır. Bu yazımızda eğitimde kesinlikle takip edilmesi gereken
Marksist-leninist yöntemi ele alacağız.
Marksist-leninist
teoriyi araştırmada ve özümlemede birçok yöntemin olduğu
söylenir veya düşünülür. Gerçekten de öyledir. Şayet
eğitilmesi gerekenlerin; öğrencilerin, yani hangi örgütsel
konumda olursak olalım, hepimizin teorik yetkinliği göz önünde
tutulmazsa:
Yayın
organları aynı zamanda kolektif bir eğitici olarak görülebilir.
Şu
veya bu kitabın/broşürün okunması önerilebilir.
Şu
veya bu konuyu içeren bir konferansa veya seminerlere katılınabilir.
Bir
kaç gün veya hafta süren eğitim amaçlı özel kurslara
katılınabilir.
Birimlerde,
örgütlü olunan alanlarda şu veya bu konu üzerine
tartışılabilinir.
Bütün
bunların ötesinde parti okuluna da gidilebilinir.
Buralarda
öğrenci, en fazlasıyla kolektif bir eğitim sürecinden geçmiş
olur. Bunun ötesinde, kısa süreli eğitim kurslarını ve parti
okulunu esas alacak olursak, buralardaki eğitim temel eğitimdir,
soruna girişin eğitimidir. Örneğin parti okulu. Bu okul, özel
durumlar dışında, öğrencilerine Marksizm-leninizmin üç
bileşeninin -politik ekonomi, felsefe ve bilimsel sosyalizm- temel
ilkelerini, temel anlayışlarını vermekten öte fazla bir işlev
göremez. Ama bizim sorunumuz, eğitilmesi gerekenlere
Marksizm-leninizmin temel anlayışlarını anlatmak değildir.
Olamaz da! Temel eğitim bir başlangıçtır ve marksist leninist
komünistler için esas olan da, temel eğitimden sonrasıdır.
Temel
eğitimi ve alınış yol ve yöntemlerini bir kenara bırakırsak,
komünistlerin eğitiminde geriye yegane bir yolun kaldığını
görürüz. Kendi kendine veya bireysel eğitim. Enternasyonal
alanda komünistlerin bu alandaki pratikleri, Marksist teoriyi;
Marksizm-leninizmi özümlemede temel yöntemin bireysel eğitim
olduğunu göstermişlerdir.
Marksist
leninist komünist parti, her komünistten, her taraftarından, ona
gönül bağlayan, inanan her işçiden, emekçiden öğrenciden vs.
yılmadan usanmadan bilincini yükseltmesini, Marksist-leninist
teoriyi özümlemesini talep ediyor. Marksizm-leninizm parti
politikasının teorik temelidir. Bu teoriye hakim olmak, onun özünü
kavramak ve onu, devrimci mücadelenin, yaşamın her alanında
dayattığı sorunların çözümünde kullanmayı bilmektir. Demek
oluyor ki, partinin bu alandaki sorunu, güçlerini
Marksizm-leninizmin ruhuyla eğitebilmektir. Demek oluyor ki,
komünistlerin ve bütün güçlerimizin siyasi eğitimi parti
faaliyetinin çok önemli alanlarından birisidir ve öyle de
kalacaktır.
Bireysel
eğitim, pratik faaliyetten, örgütsel işlerlikten bağımsız,
gündemi belirsiz, kişinin canının istediğini okuması anlamına
gelen bağımsız, kontrolsüz bir eğitim değildir ve olamaz
da. Parti, mevcut kurumlarını harekete geçirerek veya bu kurumlar
yetersiz kalıyorsa gerekli pratik işlerliği olan kurumlarla
bireysel eğitimi mutlaka ve mutlaka kontrol etmek ve yönlendirmek
göreviyle karşı karşıyadır. Parti, her bir biriminde dönem
dönem bu amaca yönelik tartışma toplantıları düzenleyebilir,
legal alanlarda teorik tartışmaları teşvik edebilir vs.
Partinin
eğitim politikası, bir bütün olarak bakıldığında, her
seviyede kadronun siyasi eğitim politikasıdır. Partinin
bolşevikleşmesi, kadroların siyasi eğitimi bir bilgi-tecrübe
birikimi ve bunu pratiğe uygulama sürecidir. Dolayısıyla bir
parti, hiçbir zaman kendini yeteri kadar bolşevikleşmiş olarak
göremez ve hiçbir zaman kadrolarının mevcut siyasi eğitim
seviyesiyle -bu seviye çok da yüksek olabilir- yetinemez.
Bilginin
ve tecrübenin sınırı yoktur. Her yeni bir gün, her yeni bir
gelişme bize yeni bilgileri, yeni tecrübeleri yükler. O halde her
gün öğrenmekle, yeni deneyimler kazanmakla karşı karşıyayız.
Bunun içindir ki, partinin ve de kadrolarının bolşevikleşmesinin
bir sınırı yoktur. Bu bir süreçtir ve bu süreci kavrayanlar,
onun gerisinde kalmayanlar, devrimci mücadelenin dayattığı
sorunların çözümünde başarılı olabilirler.
Bahsettiğimiz
kolektif-grupsal temel eğitimi dışlarsak, kadroların siyasi
eğitiminde temel yöntem olan bireysel eğitimin iki yönüne
burada dikkati çekmek isteriz; kadroların bireysel politik eğitimi
birbirini tamamlayan iki süreçtir. Bu eğitim, sonucunda kadroların
siyasi kavrayış seviyeleri yükselir ve siyasi kavrayış seviyesi
yükselmiş olan kadrolar bu sefer kendilerini daha yüksek
seviyedeki bir eğitim sürecinde bulurlar. Böylelikle hem
kadroların bilinçlenme seviyesi ve hem de eğitimin seviyesi
(kapsam-derinliği) yükselmiş olur. Birinci durumda kadroların
Marksizm-leninizmle genel ve köklü bir donanımları söz
konusudur. İkinci durumda ise bu genel-köklü eğitimi alan
kadrolar, devrimci mücadelenin dayattığı sorunlarda uzmanlaşmaya
yöneleceklerdir. Kadrolar, ihtiyaç alanlarında ve yetenekleri
doğrultusunda uzmanlaşacaklardır. Biz burada birinci durumu;
kadroların siyasi eğitimini; genel-köklü eğitimi ele alıyoruz.
Uzmanlaşma bazında eğitimi başka bir yazının konusu yapacağız.
Hemen
belirtelim ki, aşağıda yapacağımız öneriler, genç
yoldaşların, bilgiye susamış marksist leninist komünistlerin
şevkini kırmamalıdır. Tersine onları kamçılamalıdır. Böyle
bir tehlike vardır. Önce, eğitime çok şevkli bir şekilde
başlanıyor. Ama sonra çalışma temposu düşüyor, kendi gücüne
inanmama noktasına geliniyor ve sonuç olarak eğitime son
veriliyor. Tabii bu, okunanın, araştırılanın istenildiği oranda
kavranmamasından kaynaklanmaktadır. Sovyet deneyi göstermektedir
ki, kadroların siyasi eğitiminde bu sorun, partinin, konuya ilişkin
açıklama yapmasını gerekli kılan boyutlara varmış. SBKP(B)
MK'sı konuyla ilgili şu kararı alıyor:
"Sadece
küçük bir çevrenin, teoriyi özümleyebilecek durumda olduğu
anlayışı yanlıştır. Marksist-leninist teoriye hakim olmak elde
edilebilir (bir olaydır-çn)...
Marksizm-leninizmin teorisini özümlemek için sadece iradeye sahip
olunmalıdır ve bu amaca ulaşmada sebatkarlık ve karakter
sağlamlığı sergilenmelidir. Fizik, kimya ve biyoloji gibi
bilimler başarılı bir şekilde öğrenildiğine göre,
Marksizm-leninizm bilimini de keza tamamen özümleyebilmek için
şüpheye düşmenin hiçbir nedeni yoktur." ("Die
KPDSU in Resolutionen und Beschlüssen der Parteitage,
Parteikonferenzen und der Plenartagungen der ZK", C. 9, s. 250)
Demek
oluyor ki, kararsızlığa düşmenin, umutsuzluğa kapılmanın
anlamı yok. Bu durumda olanlar, iradesizliklerini ve
kararsızlıklarını sergilemekten öte bir şey yapmış olmazlar.
1)Eğitim
Planı Nasıl Olmalı?
Politik
eğitim planının tespitinde birçok faktör göz önünde
tutulmalıdır. Aksi taktirde hiçbir işlevi olmayan, çok güzel
(!) planlar hazırlamış oluruz.
Kısa
evreli eğitim çalışmalarının planı, grupsal-kolektif siyasi
eğitimi esas alan ve geçici karakter taşıyan bir plandır. Bu
planlamada esas olan, bu türden eğitime katılan kadroların siyasi
seviyelerinin şu veya bu şekilde aynı olması ve tespit edilen
belli konuların işlenmesidir. Bu tür eğitimler ihtiyaca göre
düzenlenir. Dolayısıyla düzenlenmesi ve eğitim planı geçicidir,
çoğu kez güncel ihtiyaca cevap verecek tarzda hazırlanır.
Parti
örgütleri/kolektifleri pratik faaliyetlerinin yanı sıra takip
edecekleri belli bir siyasi eğitim planı çıkartmış olsalar da
uygulanmasında sürekli aksaklıklar söz konusudur ve dolayısıyla
kadroların siyasi eğitiminde pek de verimli bir yol değildir.
Parti
okulu, grupsal, kolektif siyasi eğitimin belli bir plan çerçevesinde
itinalı bir şekilde sürdürüldüğü en önemli ve verimli
olandır.
Bunun
ötesinde dönem dönem belli sayıda "öğrenci"yi bir
araya toplayarak onlara belli bir plan çerçevesinde belli konuları
anlatmak da bir yoldur. Ama burada da bir süreklilik söz konusu
olamaz.
Geriye,
kadroların bireysel siyasi eğitiminin planlanması kalıyor. Bizi
ilgilendiren de daha ziyade bu noktadır.
Kadroların
bireysel siyasi eğitiminin planlanması iki açıdan ele
alınmalıdır.
Birincisi:
Parti, her bir kadronun bütün özelliklerini göz önünde tutarak,
her bir kadroyu ilerleten bireysel eğitim planları hazırlar.
Böylesi planlamada söz konusu olan kadroların genel özelikleri
şöyledir: Birtakım özellikleri, yetenekleri çok erken açığa
çıkan kadrolar (askeri alan, ajitasyon, propaganda, örgütçülük,
sanat vs.). Parti bu tür özellikleri olan kadroları en kısa
zamanda uzmanlaştırmak için bu türden her bir kadroya tekabül
eden özel-bireysel eğitim planları hazırlar. Örneğin;
propagandist olma özelliği gösteren iki kadro, o andaki siyasi
birikim seviyeleri farklıysa farklı eğitim planı çerçevesinde
ele alınmalıdırlar.
Bunun
ötesinde siyasi birikim ve tecrübesi yüksek olan kadroların
uzmanlaşmalarını sağlamak için bireysel eğitim planları
hazırlanmalıdır. Örneğin, felsefe, politik ekonomi vs. alanlarda
uzmanlaşacak kadroların bireysel eğitim planları çıkartılmalıdır.
Burada her bir kadro için geçerli olan bireysel eğitim planı
çıkartılacağı gibi, uzmanlaşma alanı bazında genel
geçerliliği olan eğitim planları da hazırlanabilir.
İkincisi:Bugünkü
koşullarda partinin ihtiyacına cevap verecek kadroların bireysel
siyasi eğitiminin kolektif eğitim planıdır.
Kadroların
bireysel siyasi eğitiminde, bireysel eğitim planlarına göre
faaliyet, en verimli faaliyettir ve kadroların siyasi eğitiminin
önemli bir biçimidir. Ama bu türden eğitim planını
gerçekleştirmek her zaman mümkün değildir. Faşist diktatörlük
ve ağır illegalite koşullarında -çok özel durumlar hariç
tutulursa- her bir kadro için ayrı eğitim planı hazırlamak ve
bunu denetlemek gerçekten zordur ve bugün için gereksizdir de.
Parti bu türden eğitimi denetlemek için ayrı bir kurumlaşmaya
gitmek zorunda kalır.
İkinci
yol ise partinin mevcut koşullarına uygun olan en iyi yoldur.
Burada söz konusu olan, her kadro için geçerli olan bir siyasi
eğitim planıdır. Her kadro siyasi eğitimini bireysel yapıyor,
ama bütün kadrolar aynı eğitim planı çerçevesinde hareket
ediyorlar. Böyle bir yol izlendiğinde parti şu avantajları elde
eder: Eğitim tartışmalarında aynı konular tartışılır. (Aksi
taktirde -birinci durumda- her bir kadro kendi eğitim planında yer
alan konuyu gündeme getireceği için çok şey tartışılır, ama
fazla bir şey anlaşılmamış olur.)Bu tartışmaların sonucu
verimli olur. Diğer taraftan parti, aynı eğitim planı söz konusu
olduğu için, siyasi eğitim faaliyetini her zaman ve her alanda
denetleyebilir ve bunu yapmak için de, birinci durumda olduğu gibi
geniş bir denetleyici ordusuna ihtiyaç duymaz. Bu yöntemin sıkıcı
olan bir yönü de var: Bütün kadrolar için geçerli olan eğitim
planında yer alan bazı kaynaklar, bazı kadrolar tarafından daha
önce incelenmiş olabilir ve bu konular işlenirken, bu kadrolar
sıkılabilirler. Bu durumda önerimiz şudur; söz konusu alandaki
birikiminizi, tartışmaların canlı ve verimli olması için
kullanın. Tartışma sürecinde öğretin ve öğrenin.
Bu
yöntem, sistemli ve disiplinli bir çalışmayı beraberinde
getirecektir. Hem bir kadro, tespit edilen konuyu veya literatürü,
tespit edilen zaman içinde incelemek zorunda kalacaktır. Bu
yöntemde kendiliğindenciliğe, zamanı boşa harcamaya, bireyciliğe
yer yoktur. Bu yöntem kitabi öğrenmeyi dışlar. Bu yöntem,
kadroları, öğrenip öğrenmemek ikilemiyle karşı karşıya
bırakır.
Yeri
gelmişken, burada siyasi eğitimde görülen bir amatörlüğe artık
son vermenin gerektiğini belirtelim. Kadroların kişisel/bireysel
eğitiminin alternatifi grupsal-kolektif eğitim değildir. Böyle
bir anlayış temelden yanlıştır. Bu yanlışlığa karşı
SBKP(B)Lenin ve Stalin önderliğinde sürekli mücadele etmiştir ve
Bolşevik partinin bu alandaki tecrübesi, kadroların eğitiminde
bireysel eğitimin temel yöntem olduğudur:
"Marksizm-leninizm
sadece çevre içinde öğrenilebilir şeklindeki zararlı önyargının
kökü kazanmalıdır. Gerçekte ise Marksizm-leninizmi araştırmak
için bağımsız okuma, bireysel eğitim esas ve temel metoddur."
(Die KPDSU in Resalutionen... C. IX, s. 254)
Sonuç
itibariyle; günümüzün koşulları -objektif koşullar ve partinin
olanakları- kadroların siyasi eğitiminde bütün kadrolar için
geçerli olan belli bir eğitim planını esas almayı beraberinde
getirmektedir. Bu eğitim planının içeriğini ana başlıklar
altında açalım.
2)
Kadroların siyasi eğitiminde incelenmesi gereken önemli kaynaklar
Kadroların
siyasi eğitiminin temelini ve esasını bilim olarak
marksizm-leninizmin kavratılması oluşturur.
Marksist
öğretiyi tanımlarken Lenin şöyle der:
"Marks'ın
öğretisi kadri mutlaktır. Çünkü o gerçektir. O, iç
bütünsellikli ve uyumludur. O, insanlara, hiçbir safsatayla,
hiçbir gericilikle, burjuva boyunduruğun hiçbir savunuculuğuyla
bağdaşmayan bütünlüklü bir dünya görüşü verir. O,
insanlığın 19. yy'da Alman felsefesi, İngiliz politik ekonomisi
ve Fransız sosyalizmi formunda ortaya çıkardığı en iyilerin
meşru mirasçısıdır." (Lenin, Seçilmiş Eserleri, 3
Cilt, C. I, s. 77-78, Alm.)
Kadroların
siyasi eğitiminde esas olan, bu öğretinin; "marksizmin üç
kaynağının ve aynı zamanda bileşiminin" (Lenin)
kavratılmasıdır.
a-Marksist-leninist
felsefenin incelenmesi ve bunun için zorunlu temel kaynaklar:
A.
I. Kalinin'in şu sözleri kulağımıza küpe olmalıdır.
"Birazcık
felsefe yapmayan nasıl bir komünist olur? Oldukça ileriyi
görüyoruz, ufkumuz oldukça engin...
Marksizm,
sadece toplumsal değil, doğa görünümlerinin de kavranmasında
yegane gerçek yöntemdir." (Komünist Eğitim Üzerine)
O
halde, komünistler en azından, "birazcık" felsefe
yapmasını bilmelidirler, "birazcık" da olsun felsefeden
anlamak zorundadırlar. Çünkü Marksizmin bir bileşeni olan
felsefe veya marksist felsefe veya da tarihi ve diyalektik
materyalizm doğadaki ve toplumdaki oluşum ve gelişmeleri
kavramanın, yorumlamanın ve sonuçlar çıkarmanın "yegane
gerçek metodu"dur.
Marksist
leninist komünistler, dünyada; doğada ve toplumda olup bitenleri
doğru kavramak ve doğru sonuçlar çıkarmak zorundadırlar. Bunun
için diyalektik ve tarihi materyalizme hakim olmak zorundayız.
Diyalektik ve tarihi materyalizm, komünizmin teorik tabanıdır.
Marksist leninist partinin veya da marksist leninist komünist
partinin teorik temelidir. Bundan dolayıdır ki Stalin, bu temeli
görmek ve özümlemek Bolşevik partinin her bir aktif sorumlusunun
görevidir der.
Komünist
partisi, bütün pratik faaliyetini materyalist diyalektiğin
yasaları üzerine yükselttiği müddetçe güçlüdür ve
yenilmezdir. Teori ile pratiğin bağı, teori ile pratiğin
bütünselliği "birazcık" da osun Marksist-leninist
felsefe kavranmamışsa, sadece ve sadece lafızda kabul görür.
Marks,
"Nasıl ki felsefe proletaryada maddi silahını
buluyorsa, proletarya da zihni silahını felsefede buluyor"
diyor. (Marks-Engels-Lenin-Stalin; "Zur Deutsche Geschichte, C.
II, s. 75, Berlin 1954, Alm.) Engels, "dünyanın gerçek
bütünselliği onun maddeselliğinden oluşmaktadır"
(Anti-Duhring, s. 51, Alm.) diyor. Bu sözleri yorumlayamayan bir
komünist nasıl bir komünisttir? Dünyaya, Türkiye'ye, bakışımızı,
programatik anlayışımızı felsefi olarak temellendiremeyen;
dünyayı yorumlayışımızı felsefi olarak açıklayamayan bir
marksist leninist komünist, hiç de örnek alınacak bir marksist
leninist komünist olamaz.
O
halde Marksist-leninist felsefeyi; diyalektik ve tarihi materyalizmi
pratik mücadelemiz içinde öğrenmek zorundayız. Ya öğreniriz ve
dünyayı yorumlamayı ve değiştirmeyi gerçekten bilince
çıkartırız ya da öğrenmeyiz ve böylece her türlü politik
yalpalanmaya açık kapı bırakırız.
Kim
diyor Marksist-leninist felsefe zordur diye? Bunun aslı yok! Önce
bir başlayın, doğayı ve toplumu diyalektik ve tarihi
materyalizmin yasaları ve kategorileri ışığında ele alacak
seviyeye geldiğinizde yeni doğmuş gibi olduğunuzu göreceksiniz;
ufkunuz açılacak, yorumlayacaksınız, sorgulayacaksınız,
olaylara eleştirisel gözle bakacaksınız ve parti politikasını
gerçekten kavrayacaksınız.
Şimdi,
incelenmesini doğru bulduğumuz dar kapsamlı bir literatür listesi
verelim:
1)Marks/Engels:
Komünist Parti Manifestosu
Marks/Engels:Kutsal
Aile
2)K.
Marks: Politik Ekonominin Eleştirisine Katkı'nın Önsözü
K.Marks:
Kapital, C. I. 2. baskının Sonsözü
3)
F. Engels: Anti-Dühring (Bay Eugen Duhring'in Bilimde Devrimi)
F.
Engels: Doğanın diyalektiği
F.
Engels: Ütopik Sosyalizm ve Bilimsel Sosyalizm, M-E Seçme Yapıtlar,
C. 3
F.
Engels: Ludwing Feuerbach ve Klasik Alman Felsefesinin Sonu, M-E
Seçme Yapıtlar, C. 3
F.
Engels:Ailenin Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni
4)Lenin:Halkın
Dostları Kimlerdir ve Sosyal Demokratlara Karşı Nasıl Mücadele
Ederler?
Lenin:
Marksizm ve Revizyonizm, Marks-Engels-Lenin; İşçi Sınıfı
Partisi Üzerine
Lenin:
Materyalizm ve Ampriokritisizm
Lenin:
Marksizmin Üç kaynağı ve Üç Bileşimi, Marks-Engels-Marksizm
Lenin:
Karl Marks ve Doktirini
Lenin:
Devlet ve Devrim
Lenin:
Devrimci Materyalizmin Anlamı Üzerine
5)Stalin:
Anarşizm ve Sosyalizm, Seçme Eserler (SE) C.1
Stalin:
Sınıf Mücadelesi, SE C.1
Stalin:
Leninizmin İlkeleri
Stalin:
Leninizmin Sorunları Üzerine (Leninizmin Sorunları)
Stalin:
İlk Amerikan İşçi Delegasyonuyla Konuşmadan (Leninizmin
Sorunları)
Stalin:
Marksizm ve Ulusal ve Sömürge Sorunu
Stalin:
Diyalektik ve Tarihi Materyalizm Üzerine
Stalin:
SBKP(B)'in MK Faaliyeti Üzerine 18.Parti Kongresi'ne Sunulan Siyasi
Rapor.
Stalin:
Marksizm ve Dil Bilimi
6)SBKP(B)'nin
Tarihi
7)
Turan Dursun: Din Bu (1,2,3,4)
b)Marksist
Leninist politik ekonominin incelenmesi ve bunun için zorunlu temel
kaynaklar:
Marks
ve Engels tarafından oluşturulan ve Lenin ve Stalin tarafından
geliştirilen politik ekonomi, Marksizm-leninizmin üç bileşeninden
birisidir. Dahası, en azından felsefe kadar önemi haiz
bileşenidir.
Politik
ekonomi, toplum bilimlerinden biridir. Politik ekonomi, toplumsal
üretimin yasalarını araştırır ve aynı zamanda toplumsal
gelişmenin (üretim biçimlerinin) her bir aşamasında maddi
üretimin dağıtımını/paylaşımını inceler. Diğer bir
ifadeyle; politik ekonomi, üretici güçlerin birbirlerini
karşılıklı etkilemeleri bütünselliği içinde üretim
ilişkilerini inceler. Yani politik ekonomi, üretici güçlerin ve
üretim ilişkilerinin bütünselliği bazında üretim biçimini
inceler. Politik ekonomi, geçmiş, tarih olmuş üretim
ilişkilerini, üretim biçimlerini de incelediği için, aynı
zamanda tarihi bir bilimdir. Politik ekonomi, toplumsal üretimi, en
basit aşamasından en yüksek aşamasına doğru gelişme süreci
içinde inceler; toplumsal düzenin nereden nereye doğru ve hangi
objektif yasalar temelinde geliştiğini inceler. Demek oluyor ki,
politik ekonomi, toplumsal üretim ilişkilerinin bilimidir. Yani o,
insanların, iradelerinden bağımsız olarak karşılıklı
girdikleri ekonomik ilişkileri inceler ve her bir ekonomik
ilişkinin, her bir gelişme aşamasındaki yasalarını; objektif
yasaları inceler ve açığa çıkartır.
Kalinin'in
yukarıya aktardığımız sözünü şöyle de
yorumlayabiliriz:Birazcık da olsa politik ekonomi bilmeyen nasıl
bir komünist olur?İlave edelim:Politik ekonomiyi birazcık anlamak
asla yeterli olmaz. Marksist-leninist felsefe ile birlikte politik
ekonomi, proletaryanın dünya görüşünün; bilimsel komünizmin,
bunun ötesinde marksist leninist komünist partinin programatik
anlayışının; dünya ve Türkiye'yi yorumlayışının arka
planıdır, maddi dayanağıdır. Neden demokratik devrim, neden
böyle bir programatik anlayış sorusuna cevap vermek, bunu
yorumlamak isteyen marksist leninist komünist, politik ekonomiyi
incelemeksizin bu soruya cevap veremez. En fazlasıyla, tespit
edilmiş anlayışları, formülasyonları tekrarlar, ama
yorumlayamaz.
Marksist-leninist
felsefeden ve politik ekonomiden anlamayan bir komünist, kör bir
komünisttir. Eline tutuşturulmuş yazıların ötesinde hiçbir şey
göremez ve yorumlayamaz.
Ayrıca
politik ekonomi, oldukça zevkli bir bilimdir. Anlaşılması
kolaydır, insanı araştırmaya sürükler. Marksist leninist
komünistler böyle bir bilimi incelemek ve özümlemek
zorundadırlar. Bunun için mutlaka incelenmesi gereken literatürler
(dar kapsamlı) şunlardır:
Kapitalizmin
Politik Ekonomisi:
(Takip
edilmesi gereken sıralama)
1)Politik
Ekonomi Ders Kitabı, C. I
2)Marks/Engels:
Komünist Parti Manifestosu
3)Marks:
Ücret ve Sermaye
Marks:
Felsefenin Sefaleti
Marks:
Politik Ekonominin Eleştirisine Katkı
Marks:
Kapital, C. I, II ve III
4)F.
Engels: Anti-Dühring (3. ve 4. Bölümler)
F.
Engels: Doğanın Diyalektiği, Maymunların İnsan Oluşunda İşin
Payı
5)Lenin:
Rusya'da Kapitalizmin Gelişmesi
Lenin:
Tarım Programı, Seçme Eserler, C. 3
Lenin:
Marksizmin Üç Kaynağı ve Üç Bileşimi
Lenin:
Avrupa Birleşik Devletleri Sloganı Üzerine, Seçme Eserler C. 5
Lenin:
Emperyalizm
Lenin:
Proleter Devrimin Askeri Programı, Sosyalizm ve Savaş
Lenin:
Emperyalizm ve Sosyalizmin Bölünmesi
6)Stalin:
Anarşizm ve Sosyalizm
Stalin:
Partimizdeki Sosyal Demokrat Sapma Üzerine Bir Daha
Stalin:
SBKP(B)'nin 15, 16, 17 ve 18. Parti Kongrelerine Sunulan Siyasi Rapor
Stalin:
Marksizm ve Dil Bilimi
Stalin:
Diyalektik ve Tarihi Materyalizm Üzerine
Sosyalizmin
Politik Ekonomisi:
1)Politik
Ekonomi, Ders Kitabı, C.II
2)Marks/Engels:
Komünist Partinin Manifestosu
3)Marks:Gotha
Programının Eleştirisi
4)Lenin,
Devlet ve Devrim (IV. Bölüm)
Lenin:Yarış
Nasıl Örgütlenmelidir?
Lenin:Sovyet
İktidarının Acil Görevleri
Lenin:Büyük
İnisiyatif
Lenin:Proletarya
Diktatörlüğü Üzerine(Burjuva Diktatörlüğü ve Proletarya
Diktatörlüğü)
Lenin:Ayni
Vergi Üzerine, İşçi Sınıfı ve Köylülük
Lenin
Proletarya Diktatörlüğü Çağında Ekonomi ve Politika, İşçi
Sınıfı ve Köylülük
Lenin:Az
Olsun Daha İyi Olsun, İşçi Sınıfı ve Köylülük
Lenin:Kooperatifçilik
Üzerine, İşçi Sınıfı ve Köylülük
Lenin:Dış
Ticaret Tekeli Üzerine
5)Stalin:
Leninizmin İlkeleri Üzerine
Stalin:
Leninizmin Sorunları
Stalin:
SBKP(B)'in 14. (Sonsöz Kısmı), 15, 16, 17 ve 18. Parti
Kongrelerine Sunulan Siyasi Raporlar.
Stalin:SB'nin
Ekonomik Durum ve Partinin Politikası Üzerine
Stalin:Partimizdeki
Sosyal Demokrat Sapma Üzerine Bir Daha
Stalin:Ülkenin
Sanayileşmesi ve SBKP(B)'deki Sağ Sapma Üzerine
Stalin:
SBKP(B)'de Sağ Sapma Üzerine (Leninizmin Sorunları)
Stalin:SSCB'de
Tarım Politikasının Sorunları Üzerine (Leninizmin Sorunları)
Stalin:
Sınıf Olarak Kulakların Tasfiyesi Sorunu Üzerine (Leninizmin
Sorunları)
Stalin:
İktisatçıların Görevleri Üzerine (Leninizmin Sorunları)
Stalin:I.
Beş Yıllık Planın Sonuçları (Leninizmin Sorunları)
Stalin:Kırdaki
Çalışma Üzerine (Leninizmin Sorunları)
Stalin:Kolhozlarda
Öncü İşçilerin İlk Birlik Kongresindeki Konuşma (Leninizmin
Sorunları)
Stalin:Stahanovcuların
İlk Birlik Görüşmesindeki Konuşma (Leninizmin Sorunları)
Stalin:
Kızılordu Askerleri Mezunları Önünde Kremlin Sarayı'nda Yapılan
Konuşma (Leninizmin Sorunları)
Stalin:SSCB
Anayasası Taslağı Üzerine (Leninizmin Sorunları)
Stalin:Büyük
Anavatan Savaşı Üzerine
Stalin:9
Şubat 1946'da Moskova Şehri Stalin Seçim Bölgesinde Seçmenler
Toplantısındaki Konuşma
Stalin:Marksizm
ve Dil Bilimi Sorunları
Stalin:SSCB'de
Sosyalizmin Ekonomik Sorunları
Stalin:Dördüncü
Yıllık Plan Üzerine (1946-1950)
6)SBKP(B)'nin
Tarihi
7)
W. A. Karpinsky:SSCB'nin Toplum ve Devlet Düzeni (1. Bölüm),
Varyos Yayınları.
c-Bilimsel
sosyalizm/komünizmin, marksist-leninist teorinin incelenmesi ve
bunun için zorunlu temel kaynaklar:
Burada
söz konusu olan, sınıf mücadelesi ve bu mücadelenin
diyalektiğinin, zorunluluğunun kavranmasıdır. Marks ve Engels
"Manifesto"da şöyle diyorlardı.
"Bugüne
kadar ki bütün toplumların tarihi (Engels
buraya sonraları 'ilkel toplumların tarihi hariç' eklemesini
yapar- çn.), sınıf mücadelesinin tarihidir.
Özgür
vatandaş ile köle, patrisyen ile pleb, toprak beyi ile serf, lonca
ustası ile kalfa kısaca, ezen ile ezilen sürekli karşı karşıya
gelmişlerdir. Her seferinde ya toplumun tümüyle devrimci bir
dönüşüme uğramasıyla ya da çatışan sınıfların ortak
yıkımıyla sonuçlanan, kimi zaman gizliden gizliye, kimi zaman da
açıktan açığa, ama durmak bilmeyen bir mücadele içinde
olmuşlardır.
Feodal
toplumun yıkıntıları arasından filizlenip yükselen modern
burjuva toplumu, uzlaşmaz sınıf çelişkilerini ortadan
kaldıramamıştır. Modern burjuva toplumu, eski sınıfların
yerine yeni sınıflar, eski baskı koşullarının yerine yeni baskı
koşulları, eski mücadele biçimlerinin yerine de yeni mücadele
biçimleri getirmekten öteye gitmemiştir.
Ama
çağımızın; burjuva çağının ayırt edici bir özelliği
vardır:Bu çağ, uzlaşmaz sınıf zıtlıklarını
yalınlaştırmıştır. Bütün toplum giderek iki büyük düşman
kampa, birbiriyle doğrudan doğruya karşı karşıya gelen iki
büyük sınıfa bölünmektedir; burjuvazi ve proletarya."
(s. 44/45, Türkçe)
Marks
ve Engels'in bu sözlerini Lenin şöyle yorumluyor: "Markszim,
bize bu görünüşteki labirent ve kaos içinde belli bir yasallığı
keşfetmemize yol açan ipucunu verdi: Sınıf mücadelesinin
teorisi, sadece belli bir toplumun veya toplumlardan bir grubun bütün
üyelerinin çabalarının bütününün araştırılması, bu
çabaların sonuçlarının bilimsel olarak saptanmasını olanaklı
kılar. Birbirlerine zıt çabaların kökeni ise sınıfların
durumu ve yaşam koşullarının farklı olmasındandır..."
(Lenin, "Karl Marks", Seçilmiş Eserleri, C.I, s. 37)
"Manifesto"da
Marks ve Engels devamla şöyle derler:
"Bugün
burjuvaziyle karşı karşıya gelen bütün sınıflar arasında
gerçekten devrimci olan yegane sınıf, proletaryadır. Öteki
sınıflar, modern sanayi karşısında zayıflarlar ve en sonunda
yok olurlar. Proletarya ise, modern sanayinin bizzat yarattığı bir
üründür.
Küçük
imalatçı, dükkan sahibi, zanaatkarı ve köylüsüyle bütün bu
orta sınıf, orta sınıf olarak varlığını sürdürmek için
burjuvaziye karşı mücadele eder. Yani onlar, devrimci değil,
tutucudurlar. Dahası gericidirler. Çünkü tarihin tekerliğini
geriye doğru çevirmeye çalışırlar. Şayet devrimcileşirlerse
bu, proleterleşmek üzere olduklarından dolayıdır. Bu yönleriyle
de şimdiki çıkarlarını değil, gelecekteki çıkarlarını
savunurlar, kendi bakış açılarını bir kenara bırakıp
proletaryanın bakış açısını benimserler." (Bkz.
Manifesto, s. 58-59, Türkçe)
Bugünün
dünyasında ve Türkiye'sinde bütün bunlar yaşanmaktadır, birer
gerçekliktir. Ya bu gerçeklikleri kavrarız ya da önümüze
sunulanı ezberleriz. Marksist leninist komünistlerin belgeleri,
devrim ve programatik anlayışları Anadolu coğrafyasında sınıf
mücadelesinin diyalektiğinin, sınıf mücadelesi teorisinin
kavranmasının bir sonucudur.
Parti,
devrim yapma savıyla yola çıkmıştır. Her bir marksist leninist
komünist kadro, bulunduğu alanda partinin siyasi görüşlerinin
sadece taşıyıcısı olmamalıdır. Kadrolar mevcut siyasi
tespitleri yorumlayabilmelidirler ve aynı zamanda toplumdaki
gelişmeleri izleyerek siyasi sonuçlar çıkartmakla da karşı
karşıyadırlar. Kısacası; Türkiye ve Kürdistan devriminin
diyalektiğini kavramak isteyen; mevcut siyasi tespitlerimizin neden
böyle olduğunu ve başka türlü olmadığını kavramak isteyen,
sınıf mücadeleleri teorisini araştırmak ve kavramak zorundadır.
Marksist
leninist komünist kadro şunu hiçbir zaman unutmamalıdır:Siyasi
tespitlerimiz biz yazdığımız için doğru değildir. Tersine
doğru olduğu için yazılmıştır. Birinci yol, körü körüne
inanca, inisiyatifsizliğe, bağnazlığa vs. yol açar. İkinci yol
ise, araştırmanın, eleştirisel yaklaşımın ve partiye bilinçli
bir bağlılığın yoludur. Bu yolu kavrayabilmek için
araştırılmasını zorunlu gördüğümüz dar kapsamlı literatür
listesi şöyledir:
Enternasyonal
işçi hareketi üzerine:
1)Marks:Fransa'da
Sınıf Savaşımları
Marks:Kugelmann'a
Mektuplar
Marks:Fransa'da
İç Savaş
2)Engels:İngiltere'de
Çalışan Sınıfın Durumu
Engels:Ütopik
Sosyalizm ve Bilimsel Sosyalizm
Engels:Almanya'da
Devrim ve Karşıdevrim, Marks-Engels Seçme Yapıtlar
3)Marks/Engels:I.
ve II Enternasyonalle ilgili Türkçeye çevrilmiş bütün yazıları.
(Komünist Enternasyonal Belgeleri, Manifestonun Önsözü)
4)Lenin:Dönek
Kautsky
Lenin:Sosyalizm
ve Savaş
Lenin:Ulusların
Kaderini Tayin Hakkı
Lenin:Seçme
Eserler, C. 5
Lenin:İşçi
Sınıfı ve Köylülük
Lenin:Sosyalizm
ve Savaş
Lenin:
Mark-Engels-Lenin; İşçi Sınıfı Partisi Üzerine
Strateji
ve Taktik-SBKP(B) Tarihi:
1)
Marks/Engels: Komünist Parti Manifestosu
2)Leninizm:
Leninizm
Nedir? (Defter I)
Proleter
Devrimin Teorisi (Defter II)
Proletarya
Diktatörlüğü (III)
Tarım
ve Köylü Sorunu (V)
Ulusal
ve Sömürge Sorunu (VI)
Proleter
Devrimin Strateji ve Taktiği (VII)
3)Lenin:"Halkın
Dostları" Kimlerdir ve Sosyal Demokratlara Karşı Nasıl
Mücadele Ediyorlar?
Lenin:Ne
Yapmalı?
Lenin:Bir
Adım İleri, İki Adım Geri
Lenin:"İki
Taktik"
Lenin:Materyalizm
ve Ampriokritisizm
Lenin:
Ulusların Kendi Kaderini Tayin Hakkı
Lenin:Avrupa
Birleşik Devletleri Sloganı Üzerine
Lenin:Emperyalizm
Lenin:Proleter
Devrimin Askeri Programı
Lenin:
Devlet ve Devrim
Lenin:Sovyet
İktidarının Acil Görevleri
Lenin:"Sol
Komünizm" Bir Çocukluk Hastalığı
Lenin:Kooperatifçilik
Üzerine
Lenin:Az
Olsun Daha İyi Olsun
Lenin:Nisan
Tezleri (Derleme)
4)Stalin:
Proleterler Sınıfı ve Proleterler Partisi (C.I)
Stalin:Parti
İçinde Görüş Farklılıklarının Kısa Tanımı (C.I)
Stalin:Geçici
Devrimci Hükümet ve Sosyal Demokrasi (C.I)
Stalin:Anarşizm
ve Sosyalizm C.I
Stalin:
Marksizm ve Ulusal Sorun (C. II)
Stalin:
Ekim Devrimi ve Rus Komünizm Taktiği (C. VI)
Stalin:Leninizmin
İlkeleri Üzerine (C.VI)
Stalin:
Leninizmin Sorunları (C.VIII)
Stalin:SBKP(B)'nin
14. Parti Kongresine Rapor (C. VII)
Stalin:SB'nin
Ekonomik Durumu ve Partinin Politikası (C. VIII)
Stalin:Köylülük
Sorununda Partinin Temel Sloganları (C.IX)
Stalin:Partimizde
Sosyal Demokrat Sapma Üzerine Bir Daha (C.IX)
Stalin:Ekim
Devriminin Enternasyonalist Karakteri (C. X)
Stalin:SBKP(B)'nin
15. Parti Kongresi'ne Rapor (C. X)
Stalin:
Ulusal Sorun ve Leninizm (C.XI)
Stalin:SBKP(B)'de
Sağ Sapma Üzerine (C. XII)
Stalin:Büyük
Coşkunun Yılı (C. XII)
Stalin:
SSCB'de Tarım Politikası Sorunları Üzerine (C.XII)
Stalin:
SBKP(B)'nin 16. Parti Kongresine Rapor (C.XII)
Stalin:
SBKP(B)'nin 17. Parti Kongresine Rapor (C.XIII)
Stalin:
Kremlin Sarayı'nda Kızılordu Akademisi Mezunları Önünde Yapılan
Konuşma (C. XIV)
Stalin:
Stahanovcuların I. Birlik Görüşmelerindeki Konuşma (C. XIV)
Stalin:
SSCB Anayasa Taslağı Üzerine (C. XIV)
Stalin:
SBKP(B)'nin 18. Parti Kongresine Rapor (C. XIV)
Stalin:
Marksizm ve Dil Bilimi (C.XV)
5)
Dimitrov: Faşizme Karşı Birleşik Cephe
6)Enver
Hoca: Emperyalizm ve Devrim
7)SBKP(B)'nin
Tarihi
8)W.
A. Karpinsky: SSCB'nin Toplum ve Devlet Düzeni (Varyos Yayınları)
9)
N.K. Ivanow: Sovyet Devleti Yeni Tipten Bir Devlet (Varyos Yayınları)
10)
M. I. Kalinin:Komünist Eğitim Üzerine
11)
Troçkist-Zinovyevist Terörist Harekete Karşı Dava Raporu-Moskova
Yargılamaları-(19-24 Ağustos 1936). C I (Varyos Yayınları)
Bu
listeye marksist leninist komünistlerin yayınlarını da eklemek
gerekir.
Listenin
"uzunluğu"ürkütücü olmamalıdır. Öğrenme isteğini,
irade ve disiplinini gösterenler için bu literatür listesi dar
kapsamlıdır.
3)Marksist-Leninist
Teorinin Kavranması Öğrenilmelidir
Lenin
şöyle diyor:
"Bizim
öğretimiz doğma değil, bilakis, eylem için bir rehberdir. Bunu
Marks ve Engels sürekli vurgulamışlardır ve onlar ezberlemekle ve
en fazlasıyla genel görevleri göstermeye yarayan ve tarihi sürecin
her özel zaman diliminde somut (aç. Lenin) siyasi ve ekonomik
durumla zorunlu olarak değiştirilen 'formüllerin' basit
tekrarlanmasıyla çok haklı olarak alay etmişlerdir." (C.
24, s. 25)
Bu
paragrafın hemen üst tarafında ise şöyle der:
"Marksizm
bizden, her tarihi zamanın somut özeliklerini ve sınıfların
karşılıklı ilişkilerinin en tam ve en objektif olarak kontrol
edebilir tahlilini talep etmektedir. Biz Bolşevikler, devamlı,
politikanın her bilimsel temellendirilmesi açısından tamamen
elzem olan bu talebe layık olmaya çalıştık." (Taktik
Üzerine Mektuplar, C. 24, s. 25, Alm.)
Demek
oluyor ki, Marksizm-leninizmin, Marksist teorinin birtakım genel
lafızlarını okumuş olmak ve bunun ötesinde ezberlemek
Marksist-leninist teorinin kavrandığı anlamına gelmiyor.
SBKP(B)'nin
Tarihi'nde de konuyla ilgili olarak şöyle deniyor:
"Marksist-leninist teoriyi kavramak, hiç de onun bütün
formüllerini ve varılan sonuçları ezberlemek ve bu formüllerin
ve sonuçları her bir harfine sülük gibi yapışmak anlamına
gelmez...
Marksist-leninist
teoriyi kavramak bu teorinin esasını özümlemek ve bu teoriyi,
proletaryanın sınıf mücadelesinin çeşitli koşulları altında
devrimci hareketin pratik sorunlarının karara bağlanmasında
kullanmayı öğrenmektir." (Dietz Verlag, Berlin 1953, s.
442, Alm.)
Sorunu
Kalinin de çeşitli yazılarında, konuşmalarında ele almıştır.
O şöyle diyordu:
"Bir
Marksist olmak, sadece, Lenin,Marks, Engels ve Plehanov'u okumak,
hatta incelemek anlamına gelmez. Marksizmi tanımak için tabii ki
bu dört yazarı okumak yeterlidir ve (böylece) Marksizmi
tanırsınız. Ama Marksizmi tanımak meselenin bir (yönüdür) ve
Marksizmi (her) gün (her) saat çok çeşitli durumlarda;
olağanüstü, o zamana kadar hiç görülmemiş durumlarda kullanmak
ise tamamen başka bir meseledir. Kitaplardan elde edilen Marksist
bilgi, Marks'ı ezberlemiş bir insanın her soruna Marksist
yaklaşımda bulunacağı anlamına henüz gelmemektedir... Marksizm,
onun metodu, onun teorisi, sadece yukarıda saydığımız yazarların
eserlerinde incelenmez, bilakis, gelişmelerin tarihi seyrinde de
incelenir... Marksist olmak için teori yaşamla doldurulmalıdır,
günlük ufak işler teoriyle bağlam içinde de alınmalıdır."
(M. I. Kalinin; "Swerdlow-Üniversitesi Mezunlarına yaptığı
konuşmadan, 30 Mayıs 1926, "Komünist Eğitim ve Askeri Görev
Üzerine", Berlin, 1960, s. 161-162, Alm.)
"Lenin
ve Stalin... sık sık Marksizmin formülleri sadece ezberlenerek
incelenemeyeceğine, kavranamayacağına dikkati çekmişlerdir...
Marksizm-leninizm, pratik politikaya, toplumsal ve ekonomik faaliyete
uygulandığında en tam anlamıyla kavranır." (Kalinin;
Komünist Gençlik Birliği'nin Şerefli Yolu" makalesinden;
agk. s. 330)
"Marksist-leninist
teori, iman sembolü değildir, doğmaların toplam değildir, aksine
eylem için klavuzdur...
"Marksizm-leninizmi
tamamen kavramak deyimi ne anlama geliyor?Bundan anlaşılması
gereken nedir?Bu şöyle mi anlaşılmalıdır:Marksizm-leninizmin
bütün öğretisi, hazır sonuçlandırmalar ve formülasyonları
kelimesi kelimesine ezberlenerek mi (kavranır)? Veya bu şöyle mi
anlaşılmalıdır:Marksizm-leninizmin özüne nüfuz edilir ve bu
teoriyi, yaşamda, toplumsal-siyasi ve özel yaşamda eylem için
kılavuz olarak kullanma yeteneğine sahip olunur. Esas olan, doğru
olan, önemli olan, sonuncusudur. Çünkü o, Marksizm-leninizmin
çekirdeğini ifade ediyor... Şu veya bu şekilde herkes,
Marksizm-leninizmi ezberleyebilir. Ama onun özüne nüfuz etmek ve
onun kullanımını öğrenmek daha zordur." (Öğretmen
Gazetesi" redaktörünün düzenlediği görüşmedeki
konuşmasından, Kalinin, agk. s. 338-339)
Bu
kadar alıntı yeter her halde. Marksizm-leninizmi kavramada esas
olan, ezbercilik değildir, ne anlama geldiğini bilmediğimiz veya
genel geçerli olan formülasyonları öğrenmek de değildir. Esas
olan, Marksizm-leninizmi, yöntem olarak öğrenebilmektir. Onu,
siyasi, toplumsal ve de özel yaşamımızda doğru hareket etmenin
metodu olarak öğrenmektir. Yöntem olarak Marksizm-leninizm, şu
veya bu sorunun çözümünde anahtardır. O, sorunu çözümlememize
olanak sağlayan anahtardır. O, bize sorunun çözümüne nasıl
yaklaşmamız gerektiğini gösterir. Ama o, sorunun çözümü
değildir. Böyle olsaydı Marksizm, siyasi, toplumsal ve özel
yaşamımızdaki bütün sorunlar için reçete olurdu. Ama o, reçete
değildir. Marksizm-Leninizmi okumuş-arastırmış olan birçok
insan vardır. Mark, Engels, Lenin ve Stalin'den, arka arkaya, ezbere
bir dizi alıntılar yapabilirler. Veya onların herhangi bir
yazısını aktarabilirler. Ama öğrendiklerini pratik bir sorunun
çözümünde kullanmalarını talep etseniz, çok değişik bir
durumla karşılaşırsınız: Görürsünüz ki, sorunun çözümüne
yaklaşımda, ezberlenmiş sözlerin hiçbir anlamı yoktur. Çünkü
o sorunun çözümü kitaplarda yoktur. Ama sorunun çözümüne
nasıl yaklaşılması gerektiği vardır. Bu türden insanların
anlamadıkları tam da budur.
Marks,
Engels, Lenin ve Stalin, dünya proletaryasının önderi olmalarını,
"öğretmen" olmalarını çok iyi çok başarılı birer
"öğrenci" olmalarına borçludurlar ve onlar yaşamları
boyunca çok başarılı birer "öğrenci" olarak
kalmışlardır. Onlar, siyasi ve toplumsal yaşamın
öğrencileriydiler, onlar doğada ve toplumda görülen gelişme ve
değişmelerden dersler, sonuçlar çıkartıyorlardı. Kendilerinden
öncekilerinin yazdıklarını ezberleyip aktarmıyorlardı. Onlar,
her gelişmeyi her değişimi somut durumu içinde ele alıyorlardı,
her olgu ve dönüşümü, kendi gelişmesi içinde ele alıyorlardı.
Onlar, her bir gelişmeyi kendi gelişim süreci içinde ele
alıyorlardı.
Marks'ın,
Kapital'i neden öyle yazdığına kafa yoramayan ve orada sadece
İngiltere somutunda kapitalizmin teşhirini, Lenin'in Rusya'da
Kapitalizmin Gelişmesi" yapıtında sadece Rusya'da
kapitalizmin nasıl geliştiğini görenler ne yazık ki, Marks ve
Lenin'i anlamayanlar konumuna düşerler. Şüphesiz ki bu eserler,
konuyla ilgili olarak bilgi yüklüdür. Ama sadece bu mu?Kapital ve
Lenin'in adı geçen eseri başlı başına birer yöntemdir. Esas
olan da budur. Ne zamanki biz bu eserleri, aynı zamanda ve öncelikle
yöntem olarak kavrarsak Türkiye somutuna uygulayabilir ve bundan
doğru siyasi sonuçlar çıkartabiliriz.
Diyalektik
ve tarihi materyalizmin yasalarını ve materyalist diyalektiğin
kategorilerini doğadaki ve tolumdaki, siyasetteki, özel
yaşamımızdaki gelişmelere uygulayabilmek, Marksizm-leninizmi
yöntem olarak kavramak anlamına gelir.
Programatik
anlayışımızı şu veya bu konudaki siyasi tespitlerimizi
ezberlemek, bizim iyi bir marksist leninist komünist olduğumuzun
asla ifadesi değildir. Önemli olan, programatik anlayışımızın
her bir noktasına, siyasi tespitlerimize "Neden böyle de şöyle
değil" vb. sorular sorarak yaklaşabiliyor muyuz? Gazi
ayaklanmasını, kahramanlığın ötesine geçerek
değerlendirebiliyor muyuz?Antiemperyalist demokratik devrim sorusuna
Türkiye gerçeğinden hareketle cevap verebiliyor muyuz? vs. vs. Bu
sorulara cevap verebiliyorsak marksizm-leninizmi yöntem olarak
kavrıyoruz veya bu doğrultuda çaba harcıyoruz demektir.
Politik
tespitlerimizin ne denli doğru olduğu Marks, Engels, Lenin ve
Stalin'in eserlerini ne kadar çok okuduğumuza ve tanıdığımıza
bağlı değildir. Politik tespitlerimizin ne denli doğru olduğu
Marksizm-leninizmi yöntem olarak kavrayıp kavramadığımıza, onun
eylemimizde rehber olarak alıp almadığımıza bağlıdır.
Her
gün gözümüz önünde cerayan eden siyasi ve toplumsal
gelişmelere/patlamalara veya doğa olaylarına diyalektik ve tarihi
materyalizmin yasaları (olayların genel bağları ve karşılıklı
bağlılıkları; gelişme ve değişim; nicel dönüşümlerden
nitel dönüşüme geçiş; zıtların mücadelesi -Stalin) ve
materyalist diyalektiğin, soyut, somut (soyuttan, somuta) genel
özel; (özelden genele, genelden özele) olasılık, gerçeklik
içerik, biçim vb. kategorileri ışığında yaklaşamıyor ve
sonuçlar çıkartamıyorsak biz, henüz, partinin biçimlendirmeye
çalıştığı gerçek marksist leninist komünistler değiliz
demektir.
Şimdi
bir ikilemle karşı karşıyayız; ya Marksizmi yöntem olarak
öğreneceğiz ve partinin umudu olan Marksist leninist komünistler,
savaşçılar olacağız ya da bize sunulan hazır literatürü
yüzeysel veya da derinlemesine (!) ezberlemekle yetineceğiz. Bunun
ikisinin ortasında üçüncü bir yol yok.
Diğer
bir ifadeyle; Marksist felsefeyi incelmeden, diyalektik ve tarihi
materyalizmi kavramadan; politik ekonomiyi incelemeden ve
kavrayamadan; Marksizmin bu iki bileşiminin yasalarına hakim olup,
kullanmadan teorinin içinden çıkamayız; partinin ihtiyaç duyduğu
kadro, gerçek Marksist leninist komünist olamayız.
4)
Kitap nasıl incelenir?
Kitap
okumayı da öğrenmek zorundayız. Gelişi-güzel, disiplinsiz,
programsız okunan kitaptan fazla bir şey öğrenemeyiz. Ama bolca
zaman kaybetmiş ve kendimizi kandırmış oluruz. Öyle ki, bazen "O
kitapta bilimsel bir şey yok" diye yorumlarda da bulunuruz.
Bütün bunlardan kaçınmak ve okuduğumuzu gerçekten anlamak için
okumayı örgütlemek zorundayız. Bunun için:
Başarılı,
verimli bir araştırma için okunması gereken materyalin seçimi
oldukça önemlidir, öyle ki bağlayıcı önemi haizdir.
Bu
konuda N. K.Krupskaya şu önerilerde bulunuyor:
"Kendi
kendine araştırmanın temel formu, sistematik okumadır... Şunlara
dikkat edilmelidir.
1)Az,
ama akıllıca okumak en iyisidir. Bir kitabı 'yutmak' oldukça
verimsiz bir uğraşıdır.
2)
Kitap seçimi olağanüstü önemlidir. Belli bir sorun üzerine
okumak isteniyorsa, her şeyden önce sorunu anlayan biriyle
konuşulmalı veya da söz konusu sorun üzerine tavsiye edilebilir
bir literatür listesi temin edilmelidir. En iyi, en zorunlu
kitaplar, ... bunların arasından gücümüze uygun olanlar
seçilmelidir.
3)Zaman
zaman okumaya ara verilmeli, okunan konu üzerine düşünülmeli,
anlaşılmayan deyim veya kelimeler varsa, sözlüğe bakılmalı,
anlaşılmayan kısımlar bir daha okunmalı, yine kavranmıyorsa
bilen birisinin fikri alınmalıdır." (N. K. Krupkaya;
"Nasıl Okumalı", C.III, s. 87-88, Alm. Özet Çeviri.)
Bunun
ötesinde araştırmaya gerçekten önem verenler veya buna yatkın
olanlar, her bir bölümü okuduktan veya kitabın tamamını
okuduktan sonra anladığını, konunun/kitabın içeriğini bir
deftere not etmeli ve notları tartışmalarda kullanmalıdır.
Bu,
can sıkıcı bir yöntem gibi gözükebilir. Ama bu yöntemle birkaç
kitap okunduktan sonra böyle bir yol izleyerek okumanın hiç de
sıkıcı olmadığı, tersine belli bir okuma/araştırma
disiplinini beraberinde getireceği ve böylelikle öğrenmenin
azamiye çıkartılacağı görülecektir.
Biz
yukarıda okunması gereken materyallerin listesini verdik. Gerisini
getirmek pratik bir sorundur.
Demek
oluyor ki, araştırmada istenilen sonucu almak istiyorsak "ne
okuduğumuzu, nasıl okuduğumuzu ve okumayı nasıl örgütlememiz
gerektiğini bilmek zorundayız." (N. K. Krupskaya)
Liebknecht'in
dediği gibi "bilgi iktidardır" ve her bir marksist
leninist komünist, "araştırmak, propaganda yapmak ve
örgütlemek" (W. Liebknecht) ilkesine göre hareket etmek
zorundadır. Biz, teorimizin neden devrimci bir teori olduğunu
kavramak zorundayız. Aksi taktirde "devrimci teori olmadan
devrimci hareket olmaz" (Lenin) sözü hiç anlaşılmamış
demektir.
Okumak,
araştırmak alışkanlığını kazanmak için birçok
alışkanlıkların, tembelliğin yıkılması gerekir. Bu zahmetli
bir iştir. "Bilgisizliğin şimdiye kadar hiç kimseye yararı
olmamıştır." (Weitling). Ama bilgi sahibi olmak da belli bir
çabayı beraberinde getirir.
"Bilimin
düz yolu yoktur ve sadece onun aydınlık zirvesine, onun sarp
patikasını tırmanırken, yorulmaktan çekinmeyenler ulaşma
şansına sahiptirler." (K. Mark, Kapital, C. I s. 31, Alm.)
"Okurken/araştırırken
dikkat etmemiz gereken başka bir nokta da şudur.
-
Okuma sürecindeki ilk görev, konu üzerine kafamızın açılması,
içeriğin kavranmasıdır.
-
Okuma sürecindeki ikinci görev, okunan konu üzerine düşünmektir.
-
Okuma sürecindeki üçüncü görev, hafızaya dayanarak okunan
konunun özetini çıkarmaktır.
-Okuma sürecindeki dördüncü görev ise, okunan kitabın bize yeni
bir şey (bilgi) kazandırıp kazandırmadığı üzerine muhakeme
yürütmektir." (Bkz. N. K. Krupskaya; "Bireysel
Eğitimin Örgütlenmesi" makalesinden, C. 3, s. 164)
Tabii
ki kitap okunurken bu dört nokta üzerine; acaba bu görevleri
yerine getiriyor muyum diye ayrıca düşünmek abes olur. Çünkü
bu noktalar üzerine düşünmek, okurken başka bir şey düşünmek
anlamına gelir. Biz, elimize aldığımız bir kitabı;
konusunu-araştırmasını öğrenmek zorundayız. Aynı zamanda
mümkün olduğunca çok ve hızlı okumalıyız. Böylelikle, belli
bir zaman sonra okuma eylemimiz tamamen otomatikleşir ve gözümüz
kitapta, düşüncemiz başka yerde olmaz. Bu bir disiplin
meselesidir.
Denecek
ki, "biz 24 saat koşuşturuyoruz, bu öneriler biraz lüks
değil mi?" Bilinçli bir şekilde 24 saat koşuşturan birisi
böyle düşünmez. Ancak ve ancak 24 saat koşuşturmakla, 24 saat
iş yaptığını sananlar böyle düşünebilirler.
"Kızıl
Yıldız"da şöyle deniyor:
"Josef
Wissornionowiç'in evine gittik. Açık ki basımhaneden yeni gelmiş
koca bir yığın kitap dikkatimi çekti. Burada tekstil sanayi,
debagat, savaş tarihi ve edebiyat üzerine kitaplar vardı"
diye yazıyordu G. Savçenko.
"Bütün
bunları okumaya nasıl zaman buluyorsunuz' Josef Wissorionowiç diye
bir soru istemeyerek ağzımdan çıktı.
Yoldaş
Stalin gülümsedi.
'Oldukça
meşgul olabilirim, her gün mutlaka 500 sayfa kadar gözden
geçiririm... Bu benim payım' dedi.
'Büyük
bir pay, Josef Wissorionoviç!'
'Önemli
değil, ben alışkınım. Bunu zindanlarda ve sürgünlerde
öğrendim... Mümkün olduğunca çok okumanızı tavsiye
ederim'"(Aktaran, M. Glasser; Marksizm-Leninizmin
Ustalarının Çalışma Metodu Üzerine; s. 85, Berlin 1951, Alm.)
Enver
Hoca da okumaya vaktimiz yok diyenlere "az uyu" diyordu.
Demek
oluyor ki, okumaya zaman bulamamak faaliyetimizi; yoğunluğundan
dolayı değil, faaliyetimizi, zamanımızı örgütleyememizden
dolayıdır. Ya zaman bizi örgütlemeye devam edecek ve enerjimizin,
zamanımızın bir kısmı boşa gidecek, ya da biz zamanı
örgütleyeceğiz ve her dakikamızı devrimci mücadele için dolu
dolu yaşayacağız.
Bu
açıdan kolaylık olsun diye, bazı öneriler aktaralım:
-Zaman
ayarlamasını doğru yapmak.
-Okuma/araştırma
için uygun koşullar yaratmak
-Araştırılacak
materyalleri doğru seçmek.
-
Okumayı/araştırmayı doğru planlamak.
-Zorunlu
yardımcı araçlar (sözlük vs.) temin etmek.
-
Boşa zaman akışını engellemek için kolektif tartışmaların
uygun formlarını bulmak.
Marksizm-leninizmi
bilim olarak öğrenmenin yolu ve yöntemi kısaca böyle.
Proleter Doğrultu, Sayı 7, Eylül - Ekim 1996