deneme

24 Mayıs 2000 Çarşamba

NİÇİN SAVAŞIYORLAR?


 
Etiyopya ile Eritre arasındaki savaş, bugünlerde olduğu gibi, dönem dönem şiddetlenerek iki yıldan beri devam ediyor. Sosyal emperyalist Sovyetler Birliği’nin uşağı Mengusta diktatörlüğünü ‘ortak’ bir cephe içinde antiempeeryalist mücadele ile yıkan bugünün savaşan güçleri, emperyalizme karşı uluslar arası mücadelede bir kıvanç kaynağı olmuşlar ve destek görmüşlerdi. Eritre’nin, Etiopya’dan barışçıl ayrılmasına ve kendi kaderini tayin hakkını kullanmasına da saygı duyulmuştu. Her iki ülkenin, iktidara gelen ulusal burjuvazi ve demokratik güçleriyle demokratik devrimlerini sürdürecekleri umudu yaygındı. Ama olmadı, daha doğrusu tam tersi oldu. Dünün dostları, bugün düşman oldular ve iki yıldan bu yana da nedeni pek bilinmeyen (!) bir savaş sürdürüyorlar. Savaşı başlatan taraf, Eritre olmuştu. Kayalık, verimsiz ve insandan boş bir toprak parçasını ele geçirmek için saldıran Eritre’ye, Etiyopya cevap vermekte gecikmedi. Her iki taraf ve savaştan çıkarı olan dış güçler, esas nedenin bu olmadığını çok iyi biliyorlardı.

Eritre, Etiyopya'dan ayrılıp, bağımsızlığını ilan edince(1993), Etiyopya'nın denize açılan (Kızıl Deniz) kapısı kapanmış oldu. Bu, Etiyopya'nın dünyaya açılan yolunun kesilmesi demekti. Etiyopya, bu yolu açmak ve yeniden denizlere açılma olanağına sahip olmak için Eritre’nin başlattığı savaşı fırsat bildi. Bu nedene iç politik nedenleri de eklemek gerekir. Özellikle Eritre açısından iç politik nedenler belirleyici olmaktadır. Bağımsızlıktan bu yana Afeverki önderliğindeki Eritre yönetimi, halka verdiği sözleri tutmadı; demokrasi ve siyasal özgürlüklerin yerini Afeverki-diktatörlüğü aldı. Ekonomide iyileşme olmadı, tam tersine iktisadi durum giderek daha da kötüleşti. Etiyopya'ya karşı savaşın yanı sıra, Eritre, ordusunu Sudan ve Yemen’e karşı da harekete geçirdi. Savaş, yığınların dikkatini iç siyasi ve ekonomik sorunlardan uzaklaştırmak için bir araç oldu. Sürekli seferberlik Afeverki-dikatörlüğünün işini kolaylaştırdı. Benzeri iç nedenler Etiyopya yönetimi için de geçerlidir.

Süreklilik arz eden kuraklıktan dolayı milyonlarca insan açlık ve ölümle pençeleşiyor. Kuraklık kurbanlarının sayısı, resmi verilere göre 6,6 milyon. Ama gerçek sayı bunun çok üstünde. Savaştan dolayı her iki tarafta göç edenlerin sayısı yüz binlerle ifade ediliyor.

Etiyopya ve Eritre rejimlerinin açlığa, sefalete, kuraklığa, işsizliğe karşı mücadele etmek için mali olanakları yok. Eğitim ve sağlık için harcayacakları metelikleri yok. Ama her iki taraf da günde 3 milyon markı silahlanma için harcıyor. Silahlanma için para var ve her iki taraf, silah bulmakta ve getirmekte hiç de zorluk çekmiyor. Silah sevkıyatı, “yardım sevkıyatı” adı altında yapılıyor. Şimdi her iki tarafın silah depoları tıka basa doldu ve BM, silah ambargosu koysa da, belli bir müddet savaşacak kadar silahları var. Sonra yeni bir “yardım” kampanyasıyla yeni silahlar gelir!

Milyonlarca insan, bütün dünyanın gözü önünde açlık ve sefaletten, hastalıktan ölürken her iki tarafa kim silah satıyor? Rusya ve Bulgaristan her iki taraf da silah satıyor. İtalya, sadece Eritre’ye silah satıyor. Çin, Fransa ve İsrail de sadece Etiyopya'ya silah satıyorlar. Bu ülkeler, sadece, bilinen silah tüccarları. Etiyopya ve Eritre’de milyonlarca insan sefalet içinde kıvranıp dururken, açlıktan ve hastalıktan ölürken ve göçmen olurken bu ülkeler, her iki tarafa da silah satarak, güçler dengesi bozulmadan savaşın devamını sağlıyorlar. Fransa ve Rusya, Güvenlik Konseyi’nde silah ambargosunun 12 ayla sınırlı olması için uğraştılar. Nedeni açık: her iki tarafa, 12 ay savaşacak kadar silah sattılar. 12 ay sonra yeniden silah satmaya başlayabilirler!
Ayrıca Etiyopya tarafında önde gelen parti üyelerine ait işletmeler, cephede savaşan askerlere içme suyu ve benzin bidonları satıyorlar. Etiyopya, bir Rus firmasıyla “yerli” kamyon üretecek. Asker ve malzeme transportu için Etiyopya ordusuna kiralanan araçlar da partililere ait. Konserve kutularından battaniyeye varana dek ordunun ihtiyacı olan her şey, yerli-yabancı ortaklığıyla üretiliyor veya temin ediliyor. Savaş, savaş zenginleri üretmiş ve vurgun büyük. Bu durumda, tarafların savaşı sonuçlandırmaları için bir neden yok. Tam tersine savaş, dış güçler ve işbirlikçileri/savaş vurguncuları -rejim ve rejimin adamları- devam etsin diye körükleniyor.

Etiyopya ve Eritre rejimleri, başlangıçta ilerici olan bu rejimler, bugün emperyalizmin uşağı gerici diktatörlüklere dönüşmüşlerdir. Bu ülkelerin halklarının mutlu geleceği emperyalizme ve yerli işbirlikçilerine karşı mücadeleden geçer.