deneme

10 Şubat 2002 Pazar

İKİ GÜNDEM ÜÇ PERSPEKTİF

Şubat ayının ilk haftası uluslar arası planda üç anlayışı gündemleştirdi. Bir taraftan New York’ta düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu (DEF), diğer taraftan da Porto Alegre’de (Brezilya) düzenlenen Dünya Sosyal Forumu (DSF).
Geleneksel olarak Davos’ta (İsviçre) düzenlenen DEF, bu yıl New York’ta düzenlendi. Kimine göre, 11 Eylül saldırısı nedeniyle ABD ile dayanışma amacından dolayı, kimine göre de Davos’un yaygın protestolara açık olmasından dolayı. Her halükarda emperyalist ülkeler, dünyanın geleceğini tartışmak için, aslında talan ve sömürülerini nasıl sürdürecekleri gerektiğini tartışmak için artık istedikleri gibi toplantı düzenleyemeyeceklerini anladılar.
Birkaç yıldan beri kitlesel olarak sürdürülen antiküreselleşme hareketi, emperyalist ülkelerin toplantı düzenleme ve istedikleri gibi konuşma özgürlüklerini sınırlandırmıştır. Bu anlamda Davos yerine NewYork, yaygın protestolardan korkunun ve kaçışın bir ifadesidir.
DEF’da ne konuşuldu, hangi sorun halledildi? Başta ABD olmak üzere birçok emperyalist ve bağımlı ülkenin ekonomik krizde olduğu, bir bütün olarak dünya ekonomisinin yeni bir fazla üretim krizine doğru yol aldığı, özellikle birçok bağımlı ülkede borçlanma krizinin patlak verdiği, neoliberal politikaların uygulanması sonucunda açlığın, sefaletin, işsizliğin kol gezdiği günümüz koşullarında DEF, dünyanın hiçbir sorununu çözemez. O, böyle bir platform da değil.
DEF, “Üçüncü Dünya”da açlıkla mücadeleyi konuştu. 5 gün boyunca terörizme ve dünya ekonomisindeki durgunluk üzerine tartıştı. Dünya çapında gelir farkının uçuruma dönüştüğünün altı çizildi. “Üçüncü Dünya” adına, dünyanın yoksulları adına BM Genel Sekreteri, zengin ülkelere merhametli olun çağrısında bulundu. Bu forumda BM’e biçilen görev buydu.;gerginliği yumuşatma çağrısı yapmak. Talanı, neoliberal politikaları, “küreselleşme”nin sonuçlarını kanıksayın, ama bazı düzeltmeler için de ricada bulunun!
DEF, emperyalist sömürü, savaş, talan ve baskının nasıl tamamen kanıksandırılacağıyla uğraştı.
Bu foruma karşı düzenlenen DSF’unda aynı sorunlar başka bir perspektifle ela alındı. DSF, protestonun, savaşa ve neoliberalizme, “küreselleşme”nin sonuçlarına karşı oluşan bir forumdu. Bu forumda güncel sorunlar; Filistin’de, Afganistan’da askeri çatışmalar, neoliberal politikaların mali sektör, sanayi üretimi, tarım vs. üzerindeki yıkıcı etkileri tartışıldı. Demokratik hakların tırpanlanması, sermayenin “ücretliler”e karşı saldırısı üzerine konuşuldu. Bir bütün olarak emperyalizm; yabancı sermaye, çok uluslu tekeller protesto edildi.
DSF’nun en radikal kararı, BM’in ve emperyalist ülkelerin düzenleyecekleri uluslararası forumlara karşıt forumlar ve protestolar düzenlemekti. Bu forumun en radikal kararı, protestoya devam ve “dünyanın lanetlileri“nin sorunlarını sürekli gündemde tutmaktı. Ama “dünyanın lanetlileri“nin sorunlarının çözümü için DSF’nun en radikal çözümü uzlaşmacılık, sorunları, sorunlara neden olanların kurumlarıyla konuşmak, yani açlığın, sefaletin, işsizliğin, haksızlığın vs. giderilmesi, “küreselleşme“nin olumsuz sonuçlarının yok edilmesi için emperyalist ülkelere çağrı yapmak.
DEF ve DSF, iki gündemi ve iki perspektifi gösteriyor: Emperyalist burjuvazinin dünya sorunlarını ele alışı ve çözüm perspektifi; dünya bizimdir ve öyle de kalacaktır.
DSF; reformizmin, küçük burjuvazinin dünya sorunlarını ele alışı ve çözüm perspektifi; Bu sorunların nedeni sizsiniz (emperyalistler), konuşarak çözelim. Dünya, sizin olduğu kadar bizim de.
Bugün için henüz gündemleşmeyen, ama kurtuluş yolunu açan perspektif komünistlerinkidir. Bu sistem; kapitalizm yıkılmalıdır, sömürü ortamı/ilişkileri ortadan kaldırılmalıdır. Bu dünya üretenlerindir, üretenlerin olacaktır. Bütün sorunların çözümü buradadır. Bu, bir devrim sorunudur.
Gönül isterdi ki komünistler de DSF’unda seslerini duyursunlar veya bütün insanlığa yol gösteren bir forum düzenlesinler. Katılmak ve desteklemek yetmiyor, yetmez de. Örgütleyici, yönlendirici, düşünceleri ve eylemi devrimleştirici olmak gerekiyor.