deneme

27 Eylül 2009 Pazar

KAPİTALİZMİN ALTERNATİFİ SOSYALİZMDİR (I)


27.09.2009
KAPİTALİZMİN ALTERNATİFİ SOSYALİZMDİR (I)

Yaşanan ekonomik krizden dolayı işçi sınıfı ve emekçi yığınların arayışında sosyalizm özlemi sürekli önplana çıkmaktadır; kapitalizmin yegane alternatifi olarak görülmektedir.  Birkaç makalede sosyalizmin neden kapitalizmin yegane alternatifi olduğunu; her iki üretim biçimine özgün olan farkları açıklamaya çalışacağız.

SOSYALİZMDE VE KAPİTALİZMDE MÜLKİYETİN KARAKTERİ

Sosyalist mülkiyet, sosyalist sistem, üretim araçlarının özel mülkiyetini dışlar. Böylece insanın insan tarafından sömürüsünün temel koşulu da ortadan kaldırılmış; kapitalist sistemin yerini sosyalist sistem almış olur. Üretim araçlarının toplumsal mülkiyeti sosyalist üretim ilişkilerinin, sosyalist toplumun temelini oluşturur.

Marks ve Engels’e göre, „komünizmin özelliği genel anlamda mülkiyetin değil, burjuva mülkiyetin yok edilmesidir“. İnsanlık tarihi, mülkiyetin bilinen tarihsel bir biçiminin hakimiyeti olmaksızın toplumsal yaşamın olamayacağını göstermiştir. Sosyalizmde üretim araçları sermaye olmaktan ve böylece sömürünün temel aracı olmaktan çıkmıştır. Her üretim biçiminde olduğu gibi sosyalist üretim üretim biçiminde de üretim sürecinin iki temel unsuru olan iş gücü ve üretim araçları yeni, daha yüksek bir gelişme seviyesinde birleşmiş olurlar. Bu, sosyalizmde büyük üretimin temelini oluşturur.

Sosyalizm, ekonominin bütün alanlarında, sektörlerinde toplumsal mülkiyetin sınırsız hakimiyeti demektir. Aşağıdaki verilerde Sovyetler Birliği’nde toplumsal mülkiyetin ekonomide yıllara göre hakimiyetinin gelişmesini görüyoruz.

SSCB ekonomisinde sosyalist sistemin/toplumsal mülkiyetin hakimiyeti, % olarak
Sosyalist ekonominin payı (%):
1924
1928
1937
1956
Üretim yatırımları fonunda (iş hayvanları hariç)
59,8
65,7
99,6
99,99
Ulusal gelirde
35,0
44,0
99,1
99,99
Sanayi brüt üretiminde
76,3
82,4
99,8
100,0
Tarım brüt üretiminde (Kolhoz üyeleri kişisel yan geliri dahil)
1,5
3,3
98,5
99,89
Lokanta ve kahvehaneler dahil ticari işletmelerin perakende cirosunda
47,3
76,4
100,0
100,0

1930’lu yılların ilk yarısına gelindiğinde Sovyet ekonomisinin bütün alanlarında toplumsal mülkiyet hakim kılınmıştır.  Demek oluyor ki, daha 1937'de SB’nde, dünya tarihinde ilk defa, üretim araçlarının toplumsal mülkiyette olduğu bir toplum düzeni; sosyalizm gerçekleştiriliyor; bu veriler, daha 1937'de sosyalist üretimin, sosyalist mülkiyetin ekonominin bütün dallarında hakim olduğunu gösteriyor. Böylelikle SB’nde "kim kimi" alt edecek; sosyalizm kapitalizmi mi alt edecek yoksa kapitalizm sosyalizmi mi alt edecek sorusu cevaplandırılmış oluyordu.

Kapitalizmde sosyalizmdekinin tam tersi geçerlidir: Kapitalist üretim biçimi, üretim araçlarının tamamının özel mülkiyette olması demektir; kapitalizm, üretim araçlarının toplumsal mülkiyetini tanımaz. Dolayısıyla her iki sistem birbirine tamamen zıt sınıf çıkarları üzerinde yükselir:
1-Sosyalizm, işçi sınıfı ve emekçi yığınların sistemidir.
2-Kapitalizm sermayenin/burjuvazinin veya kapitalistlerin sistemidir.
3-Sosyalist üretim biçiminin temelini üretim araçlarının toplumsal mülkiyeti oluşturur.
4-Kapitalist üretim biçiminin temelini üretim araçlarının özel mülkiyeti oluşturur.
5-Üretim araçlarının bu özelliğinden dolayı sömürü, sosyalist üretim biçimine yabancıdır, ama kapitalist üretim biçiminin “olmazsa olmazı”dır.

Toplumsal mülkiyet, sosyalist sistemin temelini oluşturur; sosyalizmde iktidar, zenginliğin, her alanda refahın kaynağıdır. Sosyalizmde toplumsal mülkiyet kutsaldır, dokunulamaz.

Sosyalist sistemden toplumsal mülkiyetin iki biçimi vardır: Devlet mülkiyeti ve kırsal alanda kolektif mülkiyet. Sosyalizmde devlet mülkiyetinin kapitalizmdeki devlet mülkiyeti anlayış ve uygulamasıyla hiçbir ilişkisi yoktur: Sosyalizmde devlet mülkiyeti, siyasi iradesini proletarya diktatörlüğüyle uygulayan işçi sınıfının; halkın mülkiyetidir; bu mülkiyet bütün toplumu kapsayan mülkiyettir. Kolektif sosyalist mülkiyet ise kırsal alanda kolhoz ekonomilerinde (çiftliklerde) çalışan köylülerin, kooperatif türü birliklerin mülkiyetidir. Sınırlandırmanın da ifade ettiği gibi grup mülkiyetidir.

Sosyalist mülkiyetin her iki biçimi iki işletme tipine tekabül eder:
1-Devlet işletmeleri (fabrikalar, başkaca işletmeler, kırsal alanda devlet çiftlikleri (Sovhoz), Makine-Traktör-İstasyonları vs.).
2-Kırsal alanda grup mülkiyetine tekabül eden işletmeler; kolhozlar, tüketim kooperatifleri vs.

Sosyalist sanayileşme ve bunun kırsal alana yansıması ve tarımın kolektifleştirilmesi sonuç itibariyle, oldukça kısa bir zamanda, Sovyet kırında gerçekten devrimci ve teknik bir altüst oluşa yol açtı. Bu altüst oluş sonucunda Sovyet tarımı sosyalist tarıma ve dünyanın en büyük ve en çok mekanize olmuş tarımına dönüştü. Sovyet tarımındaki değişimlerin belirleyici sonucu, toplumsal ve sosyalist mülkiyetin kırsal alanda yegane geçerli mülkiyet olmasıdır, özel bireysel işin yerini toplumsal sosyalist işin almasıdır. Bu iş, toplumsal biçimi bakımından sanayi işiyle aynıdır. Bütün bu dönüşümler ilk iki beş yıllık plan döneminde gerçekleştirilmiştir. İkinci Beş Yıllık Plan sonunda Sovyet tarımı neredeyse tamamen sosyalistleşmişti. Örneğin 1938'e gelindiğinde bütün köylü işletmelerinin %93,5'i kolhozlarda birleşmişlerdi ve bu kolhozlar, ülkenin o dönemde işlenebilir/ekilebilir alanlarının %99,3'ünü işliyorlardı.

Sosyalizmde toplumsal mülkiyetin iki biçiminin varlığı, doğrudan tarihsel koşullarla ilgilidir. İşçi sınıfı ve müttefikleri siyasal iktidarı ele geçirdikten sonra özel mülkiyetin farklı biçimleriyle karşı karşıya kalırlar ve sosyalizmi inşa etmek için bu özel mülkiyet biçimlerini toplumsal mülkiyete dönüştürmek zorundadırlar. Özel mülkiyetin biçimleri, tarihsel olarak oluşmuştur; bir taraftan yabancı iş gücü sömürüsüne dayanan büyük mülkiyet, diğer taraftan şehirlerde ve kırsal alanda zanaatçıların, küçük üreticilerin, küçük köylünün kendi çalışmasına dayanan küçük özel mülkiyeti. Ayrıca kırsal alanda yine büyük toprak mülkiyet. Buna kapitalizmin geri olduğu ülkelerde feodal mülkiyeti de dahil etmek gerekir.

Sosyalist devrim sürecinde kapitalist büyük mülkiyet halk mülkiyetine veya sosyalist devlet mülkiyetine dönüştürülür; böylece mülksüzleştirenler mülksüzleştirilir. Küçük üretim ise gönüllülük temelinde kolhoz ekonomilerine, üretim kooperatiflerine dönüştürülür.
Toplumsal mülkiyetin iki biçiminin varlığı nesnel zorunluluktan kaynaklanmaktadır.

Üretim araçları, toplumsal fonlar ve üretilen ürünler sosyalizmde toplumsal mülkiyet kapsamına girer. Ürünlerin bir kısmı yeniden üretim aracı olarak kullanılır ve böylece toplumsal mülkiyet olarak kalır. Tüketim araçlarından oluşan ürünler ise, harcanan iş gücünün (emeğin) niteliğine ve miktarına bağı olarak emekçiler arasında paylaşılır ve böylece kişisel mülkiyet kapsamına girer.

Sosyalizmde kişisel mülkiyetin kaynağı emektir. Sosyalist üretim ilişkilerini sınırsız hakim olduğu koşullarda kişisel mülkiyet kapsamına giren nesneler, sermayeye dönüştürülemez; sömürünün aracı olarak kullanılamaz. Sosyalizmde kişisel mülkiyet hakkı ve kişisel mülkiyet üzerine miras hakkı anayasa tarafından korunur.

Sosyalizmde kişisel mülkiyetin temelini toplumsal mülkiyet oluşturur.
Sosyalizmde üretim ilişkileri ile kapitalizmde üretim ilişkileri birbiriyle uzlaşmaz; var oluş nedenleri, koşulları ve ifade ettikleri sınıflar tamamen farklıdır. Sosyalizmde üretim ilişkilerinin esas itibariyle üç karakteristik özelliği vardır: 1)Üretim araçlarında toplumsal mülkiyetin sınırsız hakimiyeti. 2) İşçi sınıfı ve emekçi yığınların sömürü ortamından kurtulmuş olmaları. 3) Ürünün bütün toplumun çıkarına uygun paylaşılması.

İkinci makalede sosyalizmde ve kapitalizmde ulusal gelirin dağılımını ele alacağız.