deneme

25 Mart 2000 Cumartesi

IMF: SERMAYENİN SİLAHSIZ POLİSİ

Emperyalist barbarlık ve yıkımın tarihsel sonuçlarına Seatle ve Davos’ta militanca gösterilerle tepki veren antiemperyalist ve ilerici güçler, IMF’nin kuruluş yıldönümünde de aynı tepkileri yaygınlaştırmaya, büyütmeye ve geliştirmeye hazırlanıyorlar.
IMF (Uluslararası Para Fonu), 1944’te Bretton Woods anlaşması çerçevesinde kuruldu. Bu kuruluşa bugün 180’den fazla ülke üye. Kuruluş amacı, uluslararası mali ilişkileri kontrol etmek, dolara bağlı istikrarlı bir uluslararası para ilişkisi oluşturmak vs. IMF’nin esas görevi, “kısa vadeli ödeme zorluğu durumunda üyelerine yardımcı olmaktır”. Mali krizler ve borç ödeyememe, iflas durumunda IMF’nin esas niyeti açığa çıkar. Böylesi durumlarda IMF “yardım”ı ancak ve ancak, bütçede ve mali sistemde “yapısal uyumluluk” adı altında dayatılan koşulların kabulü ve yerine getirilmesiyle sağlanır. Bugün 55 ülke, IMF’nin programını uyguluyor.
IMF, BM çerçevesinde bir kuruluştur. Bu kuruluşun yönetiminin seçimi, bir üye-bir oy kuralına göre yapılmaz. Oylar, kota oranına bağlıdır. Bu kurala göre ABD’nin oy oranı %17, 78’dir. Yani ABD’nin onayı olmaksızın IMF’de hiç bir şey yürümez.
IMF, emperyalist sermayeyi uluslararası planda yönlendiren bir kuruluştur. Bu anlamda IMF, emperyalist sermayenin mali polisidir veya “silahsız dünya polisi“dir.
IMF, yeni sömürgeci mali bir kuruluştur. Şimdiye kadar birçok ülkede mali ilişkilere müdahale etmiştir. Her bir ülkeye, güya o ülkenin koşullarına uygun düşen “reçete” vermiştir. IMF reçetesine göre alınan ilaç (mali yardım ve dayatmalar) hiç bir hastayı (ülkeyi) şimdiye kadar iyileştirmemiştir. IMF, bağımlı ve yeni sömürge ülkelere itfaiyeci olarak gitmiş, ama kundakçılık yapmıştır.
IMF, emperyalizm demektir. IMF, emperyalizm kavramını somutlaştıran bir kuruluştur. Bu anlamda IMF’ye karşı mücadele antiemperyalist mücadelenin ve antiemperyalist demokratik devrimin billurlaşmış bir ifadesidir. IMF politikası, ülkenin iktisadi olarak çarpıklaştırılması ve tamamen emperyalist ülkelerin/yabancı sermayenin çıkarlarına koşulması, bu çıkarlar doğrultusunda şekillendirilmesi demektir. IMF’nin yabancı sermaye adına dayattığı “yapısal uyum”, ülke koşullarına tekabül eden iktisadi yapılanmanın yıkılması ve dışa bağımlılığın derinleştirilmesi ve kapsamlaştırılması anlamına gelir.
IMF reçetesi, işsizlik, açlık, sefalet ve talan reçetesidir. IMF’nin “yapısal uyum” politikasının uygulandığı bütün ülkelerde, işsizlik, açlık, yoksulluk ve aynı zamanda tekel karları artmış, talan kapsamlaşmıştır. IMF politikaları işçi düşmanı, emekçi düşmanı politikalardır. IMF politikaları, baskı sömürü ve talan politikalarıdır. IMF politikaları, emperyalist politikalardır.
Türkiye ve Kürdistan halkı da IMF ile tanışıktır.
IMF ile yapılan son anlaşma ile Türk ekonomisi tamamen bu kuruluşun yönetimine verilmiştir. IMF, kredi vermek için bütçe ve mali sistemi “yapısal uyum” adı altında yabancı sermayenin çıkarına göre düzenliyor. Özelleştirmeyle KİT’lerin yabancı sermayeye peşkeş çekilmesini; yabancı sermayenin engelsiz sömürüsünü ve ülke ekonomisinin her alanına girmesini sağlamak için tahkim yasasını; IMF reçetesiyle, enerji vb. gibi gözde sektörlerin tamamen yabancı sermayeye teslim edilmesini dayatıyor. Hedef enflasyon ve denk bütçe gerekçeleriyle işçi ve memur ücretlerindeki referans rakamı %25 ücret artışı ile sınırlı tutulmasını öngörüyor. Ve IMF heyeti başkanı C.Cottarelli, bunun “özel sektör içinde referans” alınmasını emrediyor.
Türkiye ve Kürdistan’da İşçi sınıfı, emekçi yığınlar ve gençlik, emperyalist kuruluş IMF’nin müdahale ve politikalarının iktisadi, toplumsal ve siyasi sonuçlarını, yıkım ve tahribatlarını askeri faşist darbeler, sıkıyönitemler, 24 Ocak ve 5 Nisan kararları, mülksüzleşme, sefalet, yoksulluk, baskı ve yasaklarla yaşaya geldi.
IMF’ye karşı mücadele edilmeksizin, emperyalizme, yabancı sermayeye, özelleştirmeye karşı mücadele edilemez. IMF’ye karşı mücadele aynı zamanda mevcut düzene karşı mücadeledir. Çünkü hâkim sınıf olarak işbirlikçi tekelci burjuvazi ve büyük toprak sahipleri, emperyalist efendileriyle birlikte IMF politikasında bütünleşerek karşımıza çıkıyor.
IMF politikalarının yıkımına, dayattığı sefalete karşı mücadele eden yığınlar, hedef olarak emperyalizmi ve işbirlikçilerini görmek zorundadırlar. Faşist diktatörlük hükümetlerinin IMF ile birlikte attığı hiç bir adım sınırlandırılmış olarak ele alınamaz; şu veya bu işletmenin özelleştirilmesi, şu veya bu fabrikada işçilerin sokağa atılmaları kapsamlı, ulusal (ve uluslararası) çapta geçerli olan bir politikanın sonucudur. Buna karşı mücadele de ulusal çapta ve düşmanı somutlaştırarak sürdürülmek zorundadır. Bu mücadele en geniş emekçi yığınların çıkarını ifade eder. Antiemperyalist demokratik devrim için savaşım bugün IMF’ye, özelleştirmeye, tahkime ve nihayetinde faşist diktatörlüğe karşı mücadelede somutlaşmaktadır.
MAI’ı rafa kaldırtan, Seattle’de WTO’yu mahkûm eden enternasyonal eylem, yığınsal hareketin gücünü ortaya koyuyordu. Önemli olan, bu ilerici, antiemperyalist enternasyonal potansiyeli, ama belli bir örgütlülük vererek açığa çıkarmak ve harekete geçirmektir. Ama bunun için önce ulusal çapta işe başlamak gerekir. Burada da Marksist Leninist komünistlere büyük görevler düşüyor. Emperyalizme; IMF’ye, özelleştirmeye karşı birleşecek güçleri birleştirmek, ortak bir hareketi geliştirmek yaşamsaldır. Özelleştirmeden dolayı işsiz kalan işçi, Bergamalı köylü ve IMF politikalarından dolayı sefalete sürüklenen yığınlar, bütün nedeni emperyalizmde, yabancı sermayede ve işbirlikçilerinde görebilmelidirler.
Başta işçi sınıfı olmak üzere, emekçi memurlar, gençlik, kır ve kent yoksullarının, IMF’den zarar gören bütün toplumsal kesimlerin çıkarları, kendi özgün talepleriyle emperyalizm ve IMF’ye karşı mücadelede yerlerini almalarını gerekli kılıyor.
7-16 Nisan’da IMF ve Dünya Bankası’nın New York toplantısına karşı gerçekleşecek protestolara coğrafyamızda ses verme, güç katma, hem enternasyonalist dayanışma, hem de antiemperyalist demokratik savaşımın görevidir. Bu görev, IMF ve özelleştirme uygulamalarını protesto temelinde işçi havzalarında işçi toplantıları ve gösterileri düzenlemek, kısa süreli iş bırakmak veya yavaşlatmak; özelleştirmeyi bekleyen işyerlerini terk etmemek ya da işgal etme eylemleri, emekçi semtleri ve okullarda direniş ve gösteriler örgütlemek, İEP gibi çeşitli işçi ve sendika platformlarını işlevli kılmak, işçi sınıfı ve emekçi memur hareketi eksenli antiemperyalist bir eylemin hedeflenmesi, böylesi bir eylemin hazırlığı ve örgütlenmesiyle yerine getirilebilir.