deneme

27 Temmuz 2002 Cumartesi

TEKELLERİN MEYDAN MUHAREBESİ

2001’de önde gelen emperyalist ülkelerden ABD, Almanya ve Japonya’da patlak veren ekonomik kriz, dünya krizine dönüştü. Bu ülkelerde sanayi üretimi II. Dünya Savaşı’ndan sonra görülen en geri seviyesine düştü. Ekonomik kriz, etkisini kaçınılmaz olarak borsalarda da gösterdi veya dünya borsalarında geçen hafta yaşanan düşüşler, krizin şiddetini göstermek bakımından bir ölçü oldu.
Emperyalist ülkelerde, özellikle de Almanya’da burjuvazinin, ekonomide olumsuz gelişme aşılmıştır, artık yükseliş dönemine giriyoruz propagandasının demagojiden ibaret olduğu son gelişmelerle bir kez daha kanıtlanmıştır.
Daha önceki dünya krizleriyle karşılaştırdığımızda bu sefer daha çok tekelin krizden etkilendiğini görüyoruz. Amerika’da görülen muhasebe skandalları, büyük tekellerin bu krizden ne denli etkilenmiş olduğunu göstermektedir.
Emperyalist burjuvazi, Enron’un iflasını, “ABD’de krizin en derin noktası” olarak yorumlamıştı. O zaman, yani 2001’de Enron, Amerikan tarihinde görülen en büyük iflastı. Şimdi WorldCom iflas etti. 107 milyar dolarlık bu iflas, Amerikan tarihinin en büyük iflası oldu. Enron’dan sonra WorldCom’un iflası ABD, AB ve Japonya’da görülen firma iflas ve çöküşlerinin doruk noktaya ulaştığını göstermektedir. Krizin devam etmesi; derinleşmesi ve kapsamlaşması, daha başka tekellerin de aynı akıbetle karşı karşıya bırakacaktır.
WorldCom, ABD’nin uluslararası ikinci büyük telefon şirketiydi. Dünya internet trafiğinin yaklaşık yarısı bu tekel üzerinden gerçekleştirilmektedir. Bu tekel, ‘80’li ve ‘90’lı yıllarda 60 firmayı satın aldı. Şimdi ise bizzat kendisi başka tekellerin avı olmuştur.
Telekominikasyon alanında faal olan uluslararası tekeller, olağanüstü bir kapasite fazlalığı oluşturmuşlardır. Kapasite arttırımı, borçlanma ve hisse senedi emisyonu vasıtasıyla sağlanmıştır. Dünya borsa krizinin sonucu olarak WorldCom hisse senedi değeri, 1999’da 64 dolardan geçen Cuma günü 9 sente düşmüştür. Muhasebe sahtekârlığının açığa çıkmasıyla WorldCom’un kaçınılmaz sonu görülmüştür.
Bu tekelin iflasında bankalar önemli bir rol oynamışlardır. 25 bankadan oluşan bir bankalar grubu, WorldCom’a verilen kredileri mahkeme yoluyla dondurma yolunu seçmiştir. Neden olarak da 30 milyar dolar borçlu olan bu tekelin muhasebe sahtekârlığı yapması gösterilmiştir. Sanki kendileri bu sahtekârlığı yapmıyorlar ve WorldCom’un sahtekârlığını da ilk defa duyuyorlar! Bankaları bu tavrı WorldCom’un iflasının açıklanması anlamına geliyordu. Öyle de oldu.
Bu tekelin iflası, şimdiki dünya krizinde sermaye ve işyeri kıyımının yeni boyutlarını göstermektedir. İflasa başvurulduğunda tekelin değeri 107 milyar dolardı. Bu miktar tek başına İrlanda’nın GSMH’na (102 milyar dolar) veya Macaristan ve Çek Cumhuriyeti’nin GSMH toplamına (50+54 milyar dolar) şu veya bu şekilde denk düşmektedir. Ama şimdi spekülatörler ve rakip tekeller, WorldCom’un en değerli bölümleri için sadece ve sadece 15 milyar dolarlık bir değer biçiyorlar.
IMF ve Dünya Bankası’nın yeni sömürge ülkelerde uyguladıkları programların sonucunda iflas eden firmaların veya spekülatörler tarafından iflas sürüklenen firmaların ucuza kapatılması olgusunu, özellikle “Asya Krizi” döneminde Güney Kore ve başka ülkelerde görülen gelişmeleri şimdi devasa boyutlarda bazı emperyalist ülkelerde görmekteyiz.
Tekellerin iktisadi meydan muharebesi üretim kapasitelerini yok etmeye hizmet ediyor. Her fırsat kullanılarak rakip ortadan kaldırılıyor, yok ediliyor ya da değeri yapay olarak düşürülerek devralınıyor.
Kapasite düşürümü, sermaye kıyımı ve işyeri yok edilmesinden, işçilerin kitlesel olarak sokağa atılmasından başka bir anlam taşımaz. Emperyalist burjuvazinin bu gelişmeyi engellemek için aldığı hiç bir tedbir sonuç vermemiştir. Üretimin bugünkü uluslararasılaşması boyutlarını göz önünde tutarsak ulusal-devlet tedbirlerinin fazla bir öneminin olmadığını görürüz.
Önde gelen emperyalist ülkelerde burjuvazinin iddiasının aksine ekonomik kriz, en derin noktasına henüz ulaşmamıştır, aksine dünya krizi olarak kapsamlaşmakta ve derinleşmektedir.