deneme

10 Temmuz 2006 Pazartesi

”Stratejik Ortaklık” mı?


 
Türkiye Dışişleri Bakanı A. Gül ile ABD Dışişleri Bakanı C. Rice bir araya geldi.
Görüşmeden sonra gerçekleştirilen basın toplantısında her iki bakan, Türkiye ile ABD’nin stratejik ortak olduklarını ve iki ülke arasında hazırlanan Ortak Vizyon Belgesi'nin tamamlandığını açıkladılar.

Dışişleri Bakanı Rice’a göre Türkiye ile ABD stratejik ortaklık boyutunda güçlü bir dostluk ilişkisi içinde ve bu ilişki veya stratejik ortaklık, bölgesel ve küresel istikrara katkı sağlayacak kapasitede.

Söz konusu belgede “Bölgesel ve küresel hedeflerimiz bağlamında aynı değer ve idealleri paylaşıyoruz. Bunlar: barış, demokrasi, özgürlük ve refahın yayılmasıdır” deniyor. Belgede Amerikan emperyalizminin dünya hakimiyeti jeopolitikasına hizmet eden her şey var. ABD, işbirliği veya “stratejik ortaklık” adına Türkiye’yi yerine getirmekle yükümlü kıldığı çıkarlarını sıralıyor.

“Geniş Ortadoğu'da barış, istikrar ve demokrasi; İsrail-Filistin ihtilafına iki-devletli çözüm; Birleşik bir Irak'ta istikrarın, demokrasinin ve refahın teşviki; İran'ın nükleer programına ilişkin diplomatik çabaların desteklenmesi; Karadeniz, Kafkaslar, Orta Asya ve Afganistan'da istikrar, demokrasi ve refaha katkı; Kıbrıs'ta BM gözetimi altında adil ve kalıcı çözüm ve Kıbrıs Türklerinin üzerindeki izolasyonun kaldırılması; Enerji güvenliğinin geliştirilmesi; Transatlantik ilişkilerin güçlendirilmesi ve NATO'nun dönüşümü; PKK ve buna bağlı örgütler dahil terörizme karşı konulması; Kitle imha silahlarının önlenmesi; Ekonomik, ticari, askeri, teknolojik işbirliği; ABD'nin, Türkiye'nin AB üyeliği ve üyelik sürecini kuvvetle desteklemesi” vs.

Görüyoruz ki, ABD’nin “Avrasya” jeopolitikası ve onun bir ayağı olan BOP veya genişletilmiş BOP ile ilgili ne kadar sorunu varsa hepsi bu “stratejik ortaklık” belgesinde sıralanmış. Filistin sorununun İsrail’in çıkarlarına göre sonlanması, Irak’ta Amerikan hakimiyetinin sağlanması ve direnişin kırılması, İran’ın teslim alınması, Amerikan jeopolitikasının geleceğini ilgilendiren Karadeniz, Kafkasya, Afganistan ve Orta Asya’da rakiplerin dışlanmasına dayanan bir “istikrar”ın sağlanması, dünya hakimiyetinde olmazsa olmaz olan enerji güvenliğinin ABD lehine geliştirilmesi, AB’de ABD’nin çıkarlarının savunulması için Türkiye’nin AB üyeliğinin desteklenmesi, Kıbrıs’ta AB’nin Güney Kıbrıs üzerinden sağladığı etkinin Kuzey Kıbrıs’ın Türkiye’nin hakimiyet alanında kalarak kırılması ve BOP açısından stratejik önemi olan bu adanın elden çıkartılmaması.

Amerikan emperyalizmi dünya hakimiyeti bakımından yaşamsal öneme sahip olan bu ve benzeri taleplerinin gerçekleştirilmesi için stratejik ortağının çıkarlarını da göz önünde tutuğunu açıklıyor. Bu alanda bilinen talepler sıralanıyor: “PKK ve buna bağlı örgütler dahil terörizme karşı konulması, Ekonomik, ticari, askeri, teknolojik işbirliği”.

Yazılı hale getirilmiş “yeni” “stratejik ortaklık” belgesinde Türkiye’nin talepleri açısından yeni olan hemen hiçbir şey yok, ama Amerikan emperyalizmi açısından yeni olan, sıralanan taleplerin kapsamının genişletilmiş olmasıdır. ABD, dünya hakimiyetini gerçekleştirmek; başka ülkeleri işgal etmek, tehdit etmek, rakiplerini stratejik ve hammadde kaynakları bakımından önemli alanlardan uzak tutmak için suç ortağı aramaktadır. Bu nedenle söz konusu belge “stratejik ortaklık” belgesi değil, “suç ortaklığı” belgesidir. 

Söz konusu bu belge, çıkarların paylaşımında ortaklık değildir. En fazlasıyla Amerikan çıkarlarının gerçekleştirilmesi için mayın tarlasına sürülmektir. Bu belge, ABD adına Ortadoğu halklarına, Kafkasya halklarına karşı ve bu alanlarda gözü olan başka emperyalist ülkelere karşı savaşmayı, Amerikan emperyalizminin katliamlarına, işgaline ortak olmayı emrediyor ve Türkiye bu belgeyi imzalamakla Amerikan çıkarlarını savunmaya hazır olduğunu açıklamış oluyor.