deneme

2 Temmuz 2017 Pazar

SSCB'DE SOVYET TOPLUMUNUN VE İKTİDARININ ZAFERİ - GÖSTERGELER


SSCB'DE SOVYET TOPLUMUNUN VE İKTİDARININ ZAFERİ - GÖSTERGELER

(100. YILINDA BÜYÜK SOSYALİST EKİM DEVRİMİ)

2. Makale

Bu makalede giriş olarak Marksist-Leninist politik ekonomi, hangi üretim biçimi olursa olsun ekonomide yasaların nesnelliği üzerine kısa da olsa duracağız. Ne de olsa söz konusu olan, Ekim Devrimi sonucunda kurulan bir sistemle karşı karşıyayız; bu sistemin ortaya koyduğu gerçekler nasıl ki ölçülebilirse, aynı zamanda teorik olarak da temellendirilebilir, açıklanabilir. Bu, söz konusu sistemin sosyalist olum olmamasından bağımsız olarak böyledir; adı sosyalizm olsun veya olmasın, önemli olan bundan ziyade, inşa edilenin ne olduğudur, kimin nasıl inşa ettiğidir; mülkiyetin karakterindeki değişimin sınıfsal olup olmadığıdır, mülkiyetin toplumsallaşma derecesidir. Bu soruların toplamına veya bu sorulara cevap vermede bize Marksist-Leninist politik ekonomi yol göstermektedir. Bu politik ekonominin bazı özelliklerine değinerek SSCB'de Sovyet toplumunun ve iktidarının zaferinin ölçülebilirliğini bazı temel göstergelerle açıklamaya çalışacağız.

İşçi sınıfının çıkarları, toplumsal gelişmenin nesnel seyriyle uyumluluk içindedir. Onun çıkarları, toplumun kapitalist boyunduruktan kurtuluşuyla aynılaşmıştır. Bu nedenle, bu sınıfın politik ekonomisi, gerçek bilimsel politik ekonomidir. Bu nedenle, işçi sınıfının politik ekonomisi; sosyalizmin politik ekonomisi sıkı bilimseldir, tutarlı devrimci öze sahiptir. Bu, Marksist-Leninist politik ekonomidir.

Marksist-Leninist politik ekonomi, devasa örgütleyici ve harekete geçirici bir güce sahiptir. Onun bu gücü, toplumun ekonomik gelişme yasalarını açığa çıkartmasında, kapitalist toplumun kaçınılmaz olarak devrimci mücadeleyle sosyalist topluma dönüştürüleceğinde görülür.

Devrimin diyalektiği; sınıfların konumu politik ekonomiden ayrı olarak ele alınamaz.

Marksist-Leninist politik ekonomi, insan toplumu tarihinin, toplumun yasal gelişme süreci doğrultusunda basit biçimlerinden daha yüksek biçimlerine doğru gelişeceğini göstermiştir. Gelişmenin böyle olması ve başka türlü olmaması, insanların iradesinden bağımsız olarak var olan ve etkide bulunan tarihsel materyalizmin yasalarının içeriğinde aranmalıdır. Her bir toplum formasyonu, insanlık tarihinin ileriye doğru gelişmesinin belli bir aşamasını ifade eder. Bu anlamda, insanlık tarihinde şimdiye kadar beş üretim biçimi; toplum formasyonu yaşanmıştır: İlkel toplum, köleci toplum, feodal toplum, kapitalist toplum ve sosyalist toplum (komünist toplumun ilk aşaması).

Marksist-Leninist politik ekonomi, ilkel toplum ve sosyalizm/komünizm dışında bütün ekonomik toplum formasyonlarının, üretim araçlarının özel mülkiyetin şu veya bu biçimine dayanan, yani sömürüye dayanan formasyonlar olduğunu öğretmektedir.

Marksist-Leninist politik ekonomi, işçi sınıfının, geçmişten devraldığı ekonominin sosyalist temeller üzerinde nasıl yeniden şekillendireceğini ve aynı zamanda geriye dönüşün olabileceğini; sosyalist ekonominin nasıl yeniden yıkılarak kapitalizmin yeniden inşasının sağlanacağını göstermektedir.

Marksist-Leninist politik ekonomi, sosyalizmi yıkan, “yeni” üretim ilişkilerinin karakterini belirleyen, toplumu yeniden kapitalizme götüren nesnel yasaların neler olduğunu inceler ve bunların kapitalizmin nesnel ekonomik yasaları olduğunu açıklar.

İşçi sınıfının siyasi iktidarı ele geçirmesi; proletarya diktatörlüğünün kurulması, sosyalizmin inşasının olmazsa olmaz koşuludur. Sosyalist inşanın gelişmesine paralel olarak, kapitalizme özgü olgular ve etki alanı sınırlı olan kapitalizmin ekonomik yasaları yok olmaya başlar.

Marksizm-Leninizm, proletarya diktatörlüğünün zorunluluğunu açıklar, temellendirir. Üretim ilişkilerinin, üretici güçlerin karakteriyle uyumluluk yasasından hareketle ve sosyalizmde ekonomik temel yasayı göz önünde tutarak proletarya diktatörlüğü koşullarında sosyalizmin politik ekonomisi, ülkenin sanayileştirilmesini ve kırsal alanda kolektifleştirmeyi temellendirir.

Her toplum formasyonunda olduğu gibi, sosyalizmde de ekonomik yasalar nesneldir. İnsan iradesinden bağımsızdır. Bu yasaların gereksinimlerini dikkate almamak, inkâra kalkışmak, kaçınılmaz olarak, ekonomik ve buna bağlı olarak da toplumsal yaşamın altüst olmasına, zorlukların ve çelişkilerin açığa çıkmasına neden olur.

Sosyalizmin ekonomik yasalarını kavramak, sosyalist ekonomide embriyon halinde olan, gelişen süreçlerin özüne nüfuz etmeyi, toplumu komünizme doğru götüren gelişmeyi görmeyi olanaklı kılar. Ama aynı zamanda, sosyalizmde kapitalizme dönüşün maddi koşulları olduğu için, kapitalizmin ekonomik yasaları, kategorileri, sınırlandırılmaları ve yok edilmeleri yerine genelleştirilerek, gelişmelerinin önü açılarak, sosyalist toplumun yeniden kapitalist topluma dönüştürülmesi de mümkündür. Sovyet revizyonistleri tam da bunu yapmışlardır.

    Marksist-Leninist politik ekonomi, sosyalizmin temel ekonomik yasasının “gelişmiş teknik temelinde sosyalist üretimin kesintisiz büyümesi ve mükemmelleştirilmesiyle bütün toplumun sürekli artan maddi ve kültürel gereksinimlerinin azami giderilmesinin teminat altına alınması” (Stalin) olduğunu öğretir. Bu öğretinin somutlaşmasını bu makale dizisinde göreceğiz.

Sosyalist toplumda gelişmenin diyalektiği:
Diğer bütün toplumlarda olduğu gibi sosyalist toplumun da gelişmesi materyalist diyalektiğin; tarihsel materyalizmin genel yasalarıyla uyumluluk içinde gerçekleşir. Diğer bütün toplumlar gibi sosyalist toplum da, eski nitelikten yeni niteliğe doğru, eskiden yeniye geçiş olarak, çelişkilerin doğması ve aşılması yoluyla, eski ile yeni arasındaki, doğan/oluşan ile yok olan arasındaki mücadele yoluyla gelişir. Ama sosyalist toplumda nesnel yasaların etkisi, sınıflı, uzlaşmaz yapılı toplumlarda olduğundan temelden farklıdır.

Uzlaşmaz sınıfların –sömürücü ve sömürülen sınıflar- doğmasıyla sınıf mücadelesi, toplumsal gelişmenin itici gücü olmuştur. Köleci, feodal ve kapitalist toplumların temel özelliği, toplumun uzlaşmaz sınıflara bölünmüş olması ve toplumun gelişmesinde uzlaşmaz sınıf mücadelesinin itici güç olmasıdır.
Ancak sosyalizmde bu durum tamamen değişmiş, uzlaşmaz sınıfların uzlaşmaz sınıf mücadelesinin yerini, toplumun sosyalist sisteme özgü nesnel yasalar doğrultusunda gelişmesi almıştır.

Toplum bilimlerinin ve doğa bilimlerinin yasaları nesneldir, insanların irade ve bilincinden bağımsız olarak var olurlar ve etkide bulunurlar. Bunun ötesinde kapitalizmde ekonomik yasalar, etkisi engellenemez, yönlendirilemez güç olarak etkide bulunurlar. Kapitalizmde bu yasalar, insanların iradesine hükmederler, örneğin değer yasasının, artı değer yasasının, kâr yasasının, rekabet yasasının, üretimde anarşi yasasının, ekonomik kriz yasasının etkisi böyledir, yıkıcıdır. Kapitalizmde insanlar, bu yasaların gücünden kurtulamazlar. Kapitalist toplum, bu yasaların etkisini kontrol etme yeteneğine sahip değildir. Çünkü üretim araçlarının özel mülkiyette olması, toplumun bu yasaları kontrol edebilmesini engellemektedir.
Kapitalist toplum, sınıf mücadelesi yasasının da etkisini yok edemez, bu yasaya tabidir. Çünkü toplum, uzlaşmaz sınıflardan; burjuvazi ve proletaryadan oluşmaktadır ve bu iki sınıf arasındaki mücadele, eskiyle yeni arasındaki mücadeledir.

Sosyalizmde ekSovyet halkının maddi ve kültürel yaşam standardının yükselmesionomik yasaların etkisi, toplumun kontrolü altındadır. Sosyalizmde ekonomik taban, üretim araçlarının toplumsal mülkiyeti üzerinde yükselir ve sosyalist ekonomi, nesnel zorunluluğun doğrudan bir ifadesi olarak planlı gelişir. Bu ekonomi, nesnel yasaların bilinmesi, kavranması üzerine kurulmuştur. Bu ekonomi, ekonomik yasalarıyla uyumluluk içinde olmak zorundadır.

Şimdi SSCB'de Sovyet toplumunun ve iktidarının zaferi üzerine bazı temel göstergelere geçelim:

1-SSCB'de nüfusun sınıfsal yapısı














“SSCB işçilerin ve köylülerin sosyalist devletidir” (SB Anayasası).
SSCB'de sömürücü sınıflar yoktur; ne toprak beyleri ne de burjuvazi vardır. Sosyalist toplum dost iki sınıftan oluşmaktadır; işçi sınıfı, köylülük ve her bakımdan işçi sınıfı ve köylülükle kaynaşmış olan aydınlar.

1956'nın başında aile üyeleri de dahil işçilerin ve ücretli memurların sayısı 117 milyondu; aile üyeleri de dahil kolektif köylülerin ve kooperatiflerde örgütlenmiş esnafların sayısı 82 milyondan fazlaydı ve aile üyeleri de dahil tekil köylülerin, kooperatiflerde örgütlenmemiş esnafların sayısı da yaklaşık bir milyondu.
“Görevimiz her bir kadın için politikayı ulaşılabilir yapmaktır” (Lenin)

2-Kadın vekil sayısı

SSCB Yüksek Sovyeti'nde, Birlik ve Otonom Cumhuriyetleri Yüksek Sovyeti kadın milletvekili ve Bölge, Kaza, Şehir, Semt, Köy ve Mezra Sovyetleri'nde emekçi milletvekili sayısı.


























Çarlık Rusyasında kadınların hiçbir seçim hakkı yoktu. SSCB'de Leninist en geniş tabanda kadınları devlet yönetimine dahil etme ilkesi sürekli gerçekleştirildi. Yüzbinlerce kadın, halk tarafından emekçi vekillerin yerel Sovyetlerine seçildi. Devletin yüksek organlarında da kadınların sayısı sürekli çoğaldı. SSCB Yüksek Sovyeti vekilleri arasında son seçim döneminde 348 kadın bulunmaktaydı; bu, toplam vekil sayısının yüzde 25,8'ine denk düşmektedir.

3-SSCB ekonomisinde sosyalist sistemin paylaşılamaz hakimiyeti

Sovyet ekonomisinde sosyalizmin hakimiyeti, %
Sosyalist ekonominin payı
1924
1928
1937
1956
Üretim yatırım fonu (iş hayvanları hariç)
59,8
65,7
99,6
99,99
Ulusal gelir
35,0
44,0
99,1
99,99
Sanayi brüt üretimi
76,3
82,4
99,8
100,0
Tarımda brüt üretim (Kolhoz üyelerinin kişisel yan gelirleri de dahil)
1,5
3,3
98,5
99,89
Ticaret işletmelerinin perakende cirosu (kahvehaneler ve lokantalar dahil)
47,3
76,4
100,0
100,0

Bu veriler bize bir ölçü veriyor; mülkiyetin sınıfsal karakterinin nitel değişiminin gerçekleştirildiğini ve bunun ölçülebilir olduğunu göstermektedir:
1-BUrjuva mülkiyet; özel mülkiyet üzerinde yükselen toplumun Ekim Devrimiyle yıkılmış ve sosyalist mülkiyet hakim kılınmıştır. Mülkiyetin sınıfsal karakterinde böyle nitel dönüşümün temek kıstasları a) Üretim-yatırım fonunun; b) Ulusal gelirin; c) Sanayi brüt üretiminin; d) Tarımda brüt üretimin ve e)Ticaret işletmelerinde perakende cironun hangi sınıfın elinden alındığı ve hangi sınıfın eline geçtiğiyle ölçülür.
SSCB'de, tarihte ilk kez, üretim araçlarının toplumsal mülkiyeti temelinde bir toplum düzeni kurulmuştur.

4-Sosyalist ekonomi sistemi hızlı bir sanayileşmeyi garantiliyor












































Sovyet iktidarının 40 yıllık varlığının neredeyse yarıya yakın dönemi Sovyetler Birliği'ne dayatılan savaşlar ve tahrip edilen ekonominin savaş sonrasında yeniden inşasıyla geçmiş olmasına rağmen, SSCB'de sanayi üretimi 1913'e göre 33 misli ve 1917'ye göre de 46 misli artmıştır. Bu artış içinde üretim araçları üretimi daha da hızlı bir yükseliş sergilemiştir.

1956 itibariyle SSCB'de her 8 günde bir 1917 yılı boyunca üretilen sanayi ürünleri üretilmekteydi.

5-Ağır sanayi- Sosyalist ekonomi



































Sovyetler Birliği, bütün sosyalist inşa aşamalarında sürekli ağır sanayinin öncelikli gelişimi üzerine Leninist genel çizgiyi takip etmiştir. Ekonominin inşasında üretim araçları üretiminin önder rolü, teknik düzenlemeler ve bütün ekonomi sektörlerinde üretimin genişletilmesi; iş verimliliğinin kesintisiz artırılması ve Sovyet devletinin savunma gücünün güçlendirilmesi için teminat olmuştur.

Çarlık Rusyasında üretim araçları üretiminin sanayi üretimindeki payı sadece üçte birdi. 1956 yılında ise üretim araçları üretiminin toplam sanayi üretimindeki payı yüzde 70'den fazladır. Bu da yeni toplumun, sosyalizmin kurulduğunu veya kurulmadığını ölçülebilir yapan temel bir göstergedir.

Ağır sanayinin öncelikli büyümesi temelinde tarımın gelişmesi ve tüketim araçları üretiminin sürekli artışı güvence altına alınmış oldu.

6-SSCB ulusal gelirinin artışı – Önemli kapitalist ülkelerle karşılaştırma
(karşılaştırılabilir fiyatlarla ve % olarak)

a)Ulusal gelirin toplam kapsamı açısından


Yıllar
SSCB
ABD
İngiltere
Fransa
1913
100
100
100
100
1929
138
146
112
138
1932
217
91
112
121
1937
459
144
128
117
1940
611
161
145
102
1950
1003
259
165
136
1953
1367
295
171
145
1955
1716
310
181
168
1956
1908
324
188
176

1913 yılında ulusal gelirin büyümesi, SSCB'nin 17 Eylül 1939 sınırları dahilinde 1913 verilerine dayanmaktadır.1956 yılında ulusal gelir, şimdiki sınırları dahilinde 1913'dekinin yaklaşık 17 misliydi.

b) Kişi başına ulusal gelir açısından


Yıllar
SSCB
ABD
İngiltere
Fransa
1913
100
100
100
100
1929
124
116
111
139
1937
386
109
123
117
1940
444
119
137
106
1950
770
166
149
134
1953
997
179
153
139
1955
1210
183
162
159
1956
1322
187
167
165


1913'ten 1956'ya SSCB'de kişi başına ulusal gelir 13 misli artmıştır. Ulusal gelirde böyle bir büyüme hiçbir kapitalist ülkede mümkün olmamıştır. Aynı zaman zarfında ABD'de kişi başına ulusal gelir iki misli dahi artmamıştır. İngiltere ve Fransa'da ise 1,6 mislinin biraz üzerinde artmıştır.

7-Sanayi üretiminin kapsamı bakımından SSCB, dünyada ikinci sıraya ve 
   Avrupa'da da ilk sıraya yükselmiştir


Sovyet sanayinin dünya ve Avrupa'daki yeri
Sektörler
1913
1956

Dünya
Avrupa
Dünya
Avrupa
Toplam sanayi
5
4
2
1
Makine imali
4
3
2
1
Traktör üretimi (15 beygir gücü makineler bazında hesaplama)
Çarlık Rusya'sında bu üretim yoktu
2
1
Kamyon (otobüs dahil)
Çarlık Rusya'sında bu üretim yoktu
2
1
Elektrik enerjisi
8
6
2
1
Kömür
6
5
2
1
Demir madeni
5
4
2
1
Ham demir
5
4
2
1
Çelik
5
4
2
1
Çimento
5
4
2
1
Şeker
4
2
2
1
En önemli sanayi ürünlerinin üretiminde SSCB, Avrupa'nın önemli kapitalist ülkelerini çoktan geçmişti ve ABD'ye yetişir duruma gelmişti. Kişi başına sanayi üretiminde SSCB gelişmiş kapitalist ülkelerden geriydi; SSCB, ABD ve diğer bazı ülkelerle arasındaki bu mesafesi giderek kapatmaktaydı.

8- Tarımda kolektifleştirme

Sovyet halkı tarihsel olarak çok kısa bir zaman içinde sosyalist sanayileşmesini gerçekleştirdi ve proleter devrimin iktidarı ele aldıktan sonra en zor görevi olan tarımın kolektifleştirilmesini çözdü.





































Sosyalist dönüşümün temellerini -tarımın kolektifleştirilmesi- W. I. Lenin, kooperatif planında tasarladı. Sovyet halkı, iktidarın ele alınmasından sonra proleter devrimin bu en zor görevini -tarımın kolektifleştirilmesi- tarihsel bakımdan kısa bir zaman zarfında çözebildi.

Kolhoz düzeninin zaferiyle sosyalist ekonomi sistemi, SSCB'de tarımın tek biçimi oldu. Tarımın kolektifleştirilmesi, SSCB'yi dünyanın en güçlü büyük tarım işletmesine sahip olan devleti yaptı.

Ekim Devrimi'nden sonra tarımda mülkiyet ilişkilerinin niteliksel değişimi, yeni toplumun kurulmasının ölçülebilirliğinin en temel göstergesidir.
 
9-İş verimliliğinde artış
 












































1956 yılında SSCB sanayinde iş verimliliği 1913'e göre, kısalmış iş günü dikkate alındığında yaklaşık 9 misli artmıştı (Ortalama).

Demiryolu ulaşımında iş verimliliği 1956'da 1913'e göre, kısalmış iş günü dikkate alındığında yaklaşık 4,7 misli artmıştı.

10-Özel ticaretin perakende ticaretinden silinmesi

Sovyet ticareti -büyük ve küçük kapitalistlerin olmadığı ticaret- ilk beş yıllık planın sonunda hakim konuma geldi.



































Sosyalist inşanın ilk yıllarında özel ticaret, SSCB'nin perakende ticaretinde önemli bir yere sahipti. 1924 yılında perakende ticaret cirosunun yüzde 50'den fazlası ve ticaret işletmelerinin yüzde 90'ına yakını özel ticarete aitti.

1931'den itibaren toplam perakende ticaret, devlet ve kooperatif örgütleri tarafından yürütülmüştür. Belirtilen bu iki temel biçimin dışında Sovyet ticaretinin üçüncü bir biçimi daha var; kolhoz pazarı. Bu pazarda kolektif ekonomiler ve kolektif köylüler kendi ürünlerini satabiliyorlardı.

11-Sovyet halkının maddi ve kültürel yaşam standardının yükselmesi

SSCB'de insanlık tarihinde ilk defa işsizlik ve yoksuluk yok edildi. İş verimliliğinin, sanayi ve tarım ürünlerinin artmasına kentte ve kırda emekçilerin yaşam standardının yükselmesi eşlik etmiştir.


Sovyet halkının maddi ve kültürel yaşam standardının yükselmesi
1956'da durum (devrim öncesi durum = 1)
Ekonomide işçilerin ve ücretli memurların sayısı
4 mislinden fazla
Sanayi ve inşat işçilerinin gerçek ücretleri (işsizliğin yok edilmesinin ve kısaltılmış iş gününün dikkate alındığı koşullarda)
4,8 misli
Tarımda emekçi köylülerin gerçek gelirleri (her bir çalışan başına ortalama)
6 misli
Genel eğitim veren okullarda, teknik okullarda, meslek okullarında, yüksek öğretimde ve iş yedekleri sistemi okullarında ve işletme okullarında eğitim gören kişilerin toplam sayısı
3,6 misli
Bunların içinde:

Genel eğitim veren okullarda
3,1 misli
Bu okulların içinde 8-10. sınıflarda
40 misli
Teknik ve başkaca meslek okullarında (açık öğretim dahil)
37 misli
Yüksek okullarda (açık öğretim dahil)
16 misli
Yüksek okul ve orta derece mesleki eğitim almış uzmanların sayısı (askeri hizmet görenler hariç)
33 misli
Yayımlanmış kitapların baskısı
11 misli
Gazetelerin günlük tirajı
16 misli
Kulüp tesisleri sayısı
536 misli
Halk kütüphaneleri sayısı
10 misli
Halk kütüphanelerinde kitap mevcudiyeti
69 misli
Film gösterimleri sayısı
41 misli
Daimi kreşlerde yer sayısı
1757 misli
Doktor sayısı (diş doktorları hariç)
14 misli
Hastanelerde yatak sayısı
6,6 misli
Halkın ortalama ömrü
2 mislinden fazla


12-Sosyalist ülkelerin iktisadi gelişmesi

Dünya ölçeğinde sosyalist ülkelerin nüfusu ve toprakları (% olarak)











































II. Dünya Savaşı'ndan önce dünya topraklarının yüzde 17'si ve dünya nüfusunun da yaklaşık yüzde 8'i sosyalist sistemin payına düşüyordu. 1950'li yılların ortası itibariyle sosyalist kamp, dünya topraklarının yüzde 26'sını ve dünya nüfusunun da yüzde 35'ini oluşturmaktaydı.

13. Sosyalist ülkelerin dünya sanayi üretimindeki payı (%)

Dünya sanayi üretiminde ve alt sektörlerinde sosyalist üretimin 1929-1956 arasında artış hızını görmekteyiz.

























II. Dünya Savaşı'ndan önce dünya sanayi üretiminin yaklaşık onda biri, şimdi ise üçte biri sosyalist sistemin payına düşüyordu.

3. makalede SSCB'de sanayi üretimi temel göstergelerini ele alacağız.