EKİM
DEVRİMİ'NDEN 19. PARTİ KONGRESİ'NE SOVYETLER BİRLİĞİ
SOSYALİZMİN
İNŞA SORUNLARI - II
Sosyalist
Sanayileşme -Sanayileşmenin Sovyetik Yöntemi
SB, tarihin buzkıranıydı.
Bütün dünya proletaryası ve ezilen halkları Sovyet ülkesini
izliyorlardı. Acaba başaracaklar mı, tuttukları yol gerçekten
kurtuluşun yolu mu? Ekim devriminden sonra iç savaş ve ekonominin
yeniden inşa süreci geride kalmıştı. Önceleri teorik bir konu
olan, tek ülkede sosyalizmin zaferi sorunu, artık pratik bir sorun
olmuştu. Bu konuda verilen şiddetli mücadeleler sonucu, tek ülkede
sosyalizmin inşasının mümkün olacağı görüşü artık
partinin politikası olmuştu. w4imdi soru, "Tek ülkede
sosyalizmi inşa edebilmek için nerede, nasıl başlanacaktı?"
sorusuydu. Kavranması gereken esas halka neydi?Bu soruya Bolşevik
partinin verdiği cevap, sanayi idi. Sosyalizmin zaferi için,
ülkenin sanayileştirilmesi olmazsa olmaz ön koşul olmuştu. Ama
bu, herhangi bir kapitalist sanayileşme; kapitalist yöntemle
gerçekleştirilen bir sanayileşme olamazdı. Bolşeviklerin
sosyalist sanayileşmenin nasıl olacağı konusunda
yararlanabilecekleri herhangi bir tecrübe de yoktu. Yapılması
gereken, sosyalist sanayileşmenin nasıl olacağı konusunda
olgunlaştırılan görüşlerin pratiğe uygulanmasından başka bir
şey değildi. Böylelikle, fevkalade başarılı sonuçları alınan
sanayileşmenin Sovyetik yöntemi doğdu.
Sovyet ülkesinin sosyalist
sanayileşmesinin objektif zorunluluğu, üretim ilişkilerinin,
üretici güçler ve sosyalizmin temel ekonomik yasasının
karakteriyle mutlak uyumluluk yasasının kaçınılmaz sonucuydu.
Mutlak uyumluluk yasası neyi gerekli kılıyordu?Bu yasa, sosyalist
üretim ilişkilerinin, ekonominin şu veya bu sektöründe değil,
bütün ekonomide geçerliliğini kaçınılmaz kılıyordu.
İktidarın karakteri değişmiş; kapitalist devlet yıkılmış,
sosyalist devlet kurulmuş, bu devlet, emekçi köylülükle birlikte
nüfusun çoğunluğunu oluşturan işçi-köylü ittifakına
dayanıyor. Siyasi dönüşümü sağlayan bu ittifak şimdi mutlak
uyumluluk yasasından yararlanarak kapitalist üretim ilişkilerini
tamamen yok etmek ve bütün ekonomide sosyalist üretim ilişkilerini
hakim kılma mücadelesine soyunuyordu. Bu mücadelenin çıkış
noktasını ülkenin sanayileştirilmesi oluşturmuştu. Çünkü
sosyalist sanayileştirme, bütün ekonomi için ileri, modern teknik
temeli oluşturuyor ve sosyalist üretim ilişkilerinin, ekonominin
bütün dallarında veya toplumsal üretimin bütün alanlarında
hakim olmasını sağlıyordu. Bu aşamada sorun, ülkenin nasıl bir
sanayi ile sanayileştirilebileceği sorunuydu. Proletarya, ekonomik
bakımdan da geri olan bir ülkeyi, bir tarım ülkesini devralmıştı.
Mevcut sanayi kuruluşlarıyla ülkenin kısa zamanda geri durumdan
çıkması, modern teknolojiyle donatılmış bir ülke konumuna
gelmesi imkansızdı. Bu ve başka nedenlerden dolayı, ülkenin
sanayileştirilmesinin ancak ve ancak büyük sanayinin gelişmesiyle
mümkün olacağı sonucundan hareket edildi. Ancak büyük sanayi
ile, ekonominin diğer bütün sektörleri için maddi-teknik temel
kurulmuş olurdu ve diğer sektörler de bu temele dayanarak
gelişebilirlerdi.
Lenin'in öğretisinden hareketle
Stalin, üretim araçları üreten büyük sanayiye sahip
olunmaksızın bağımsız gelişen bir ekonominin, hele hele
sosyalist bir ekonominin kurulamayacağını gösterdi. Gösterdi
diyoruz. Çünkü ülkede büyük sanayin kurulmasına, ekonominin
bağımsız gelişmesine karşı gelenler vardı; troçkistler ve
zinovyevciler.
O dönemde bir kaç ülkede
birden devrim olsaydı, sosyalist sanayileşmeye nasıl yaklaşılırdı,
bunu bilmiyoruz. Ama açık olan şu ki, Stalin'in sosyalist
sanayileşmeyi gerçekleştirme anlayışı, tek ülkede sosyalist
inşanın zaferiyle doğrudan ilişki içindeydi. Stalin, sosyalizmin
maddi üretim temeli olarak büyük sanayinin rolünü oldukça
bilimsel ve doğru olarak açıklamıştır. Bu rolün içeriği şu
noktalardan oluşuyordu:
a)Sosyalizm, toplumsal büyük
sanayi temsil eder. Bu sanayi tekniğin ve bilimin bütün ve en
modern kazanımları üzerinde yükselir ve dolayısıyla toplumun en
yüksek gelişme aşamasıdır; büyük sanayi sosyalizmin maddi
tabanıdır. Sosyalizmde sanayileşme tekniğin sürekli yenilenmesi,
işin modernleştirilmesi, iş verimliliğinin sürekli artırılması
demektir. Sosyalist sanayileşme, üretici güçlerin, kapitalist
toplumdakine nazaran daha yüksek bir gelişme seviyesini tutturmak
demektir. Bütün bunların SB'de başarıyla gerçekleştirildiğini
aşağıda somutlaştıracağız.
b-Ülkenin sanayileşmesi,
proletarya diktatörlüğünün siyasi tabanını genişletir; işçi
sınıfı sayısal olarak artar ve buna bağlı olarak da toplumdaki
payı artmış olur. Bu, onun önderlik rolünü güçlendirir, onun
köylülükle olan ittifakını daha güçlü kılar ve kapitalist
unsurlara; sınıf düşmanlarına karşı mücadelede proletarya
diktatörlüğünü; sosyalist devleti güçlü kılar. Ülkenin
sanayileştirilmesiyle bu da gerçekleştirilmiştir. Örneğin SB'de
işçi sayısı 1928'de 3,124 milyondan 1955'te 14,281 milyona
çıkarak 4,5 misli artmıştır. İşçi sayısındaki artış,
1928'den 1955'e yüzde 357 oranında; 1937'den 1955'e yüzde 80;
1940'dan 1955'e yüzde 72; 1945'ten 1955'e 99 ve 1950'den 1955'e de
26 oranında gerçekleşmiştir.
c- Tarımda büyük üretim ancak
ve ancak makinalı teknik ile mümkün olur. Bunun içindir ki,
tarımın yeniden şekillendirilmesinin olmazsa olmaz önkoşulu,
büyük sanayinin gelişmesiydi. Büyük sanayi, tarımda büyük
üretimin, tarımda küçük özel üretimi büyük sosyalist üretime
yöneltmenin maddi (teknolojik) temelini oluşturur.
d-Büyük,
güçlü bir sanayi ile ülkenin siyasi ve ekonomik bağımsızlığı
sağlanmış, ülkenin savunma potansiyeli güçlendirilmiş olur.
SB'nin siyasi ve ekonomik bağımsızlığı ve II. Dünya Savaşının
nasıl sonuçlanmış
olduğu, büyük/güçlü bir sanayinin bu rolünün doğrudan
ifadesidir.
Bu nedenlerden dolayı, üretim
araçları üreten modern bir büyük sanayinin inşası, SB'de
sosyalizmin kaderini belirleyen bir inşaydı. Bu, Sovyet
ekonomisinin, toplumunun, bir bütün olarak sosyalizmin gelişme
yasasıydı.
Stalin, XIV. Parti Kongresi'ne
sunduğu siyasi raporunun sonunda şöyle diyordu:
"Genel
çizgimizin temeli, özü, SSCB'yi tarım ülkesinden kendi gücüne
dayanarak gerekli üretim araçlarını üreten bir sanayi ülkesine
dönüştürmektir." (C.
7, s. 308)
Sovyet insanı, Birinci Beş
Yıllık Plan'ı, ülkenin sanayileştirilmesi politikasını büyük
bir coşkuyla karşılamıştı. Çünkü tespit edilen politika
ütopik değildi, reel faktörlere dayanıyordu. Ama; troçkistler,
zinovyevciler ve buharinciler, partinin genel çizgisine; ülkenin
sanayileştirilmesi için tespit edilen politikasına karşı
mücadeleyi seçtiler. Onlara, özellikle de troçkistlere göre,
parti ve toplum, SB'yi dışarıdan yardım almaksızın kendi gücüne
dayanarak sanayileşemeyeceği konusunda ikna edilmeliydi. Bunun
içindir ki, onlar, emperyalistlere, kapitalist sermayeye tavizler
vermeyi, köylünün gırtlağına basarak vergileri artırmayı
önerebildiler. Bu önerilerle, bir taraftan ülkeyi kapitalist dış
sermayeye yeniden peşkeş çekmek ve köylülükten alınan
vergilerin artırılmasıyla da işçi-köylü ittifakını
dinamitlemek kaçınılmazdı. Böylelikle, SB'de sanayileşme,
sosyalizmin inşası akamete uğratılmış ve kapitalizmin
restorasyonu için yol açılmış olacaktı.
Buharinciler de sanayileşmeye
hafif sanayi ile başlanmasını öneriyorlardı. Bunlar da ülkeyi,
sanayileşmenin kapitalist yoluna sevk etmeyi amaçlıyorlardı. Bu
anlayış, şehirde ve kırda kapitalist unsurların güçlenmesi ve
sonuç itibariyle de ülkede kapitalizmin restore edilmesi
anlayışıydı. Buharinciler, zengin köylülükle birlikte
sosyalizmi "inşa" etmeyi amaçlıyorlardı.
SB'de sosyalizm düşmanlarına
karşı şiddetli mücadeleler verilmiştir. Ülkenin sosyalist
sanayileşmesini ve sosyalizmin inşasını engellemek ve
kapitalizmin restorasyonu için maddi koşulları sağlamaktan başka
sonuç vermeyecek görüşleriyle partide ve ülkede karışıklık
yaratmaya çalışan troçkistlerin, Buharincilerin ve
zinovyevcilerin gerçek niyetlerini Stalin XV. Parti Kongresi'nde ve
başka konuşmalarında açığa çıkarmıştır. Sovyet ülkesinin
sanayileştirilmesi, ancak bu hainlerin açığa çıkartılıp,
etkisizleştirilmesinden sonra hızlandırılarak
sürdürülebilinmiştir.
Sovyet ülkesinde sosyalist
sanayileşmenin zorunluluğu ile sosyalizmin o koşullarda bile tek
ülkede inşasının mümkün olacağı ve zaferi arasında kopmaz
bir bağ vardır. Çünkü sosyalizmin inşa edilip edilemeyeceği,
ülkenin, devrimin savunulup savunulamayacağı her şeyden önce
sosyalist sanayileşmenin gerçekleştirilip
gerçekleştirilemeyeceğine bağlıydı.
Stalin, tek ülkede sosyalizmin
zaferi için aşılması gereken iki noktaya sürekli işaret
etmişti. Sosyalizmin inşası için aşılması gereken iki nokta,
aslında iki çelişkidir; sosyalist inşanın önündeki iç ve dış
çelişkiler.
İç çelişkilerin-zorlukların
üstesinden geliniyordu. Zaten proletarya diktatörlüğünün
hakimiyeti, Rus burjuvazisinin siyasi ve ekonomik olarak alt
edildiğini, sosyalizmin inşası için ülke içi zorlukların
kalmadığını gösteriyordu. Sovyet ülkesinde sosyalist
sanayileşmenin ve sosyalizmi inşanın koşulları vardı ve Sovyet
insanı Bolşevik parti önderliğinde bu imkanları hayata geçirmeye
koyuldu.
Sorun bununla bitmiyordu. Çünkü
Sovyet ülkesi, kapitalizm denizinde bir ada gibiydi ve kapitalist
çevrenin varlığı, ülkeye silahlı dış müdahalenin
olabileceğinin maddi koşulunu oluşturuyordu. Kapitalist dış
çevre bugünden yarına yok edilemeyeceği için, onun müdahalesine
karşı güçlü olmanın yolu da güçlü sanayiden geçiyordu.
Bu iki nokta; tek ülkede
sosyalizmin zaferi sorunu, SB'de sanayileşmenin nasıl olması
gerektiğini belirleyen noktalardı. Demek ki sanayileşmenin
Sovyetik yöntemi, iç ve dış çelişkiler tarafından
şekillendiriliyordu. Sosyalist sanayileşmenin Sovyetik metodu, tek
ülkede sosyalizmin zaferi sorunu gündemde olduğu müddetçe
sanayileşmede kaçınılmaz bir yasadır.
Sanayileşmenin
Sovyetik metodunda esas olan, sanayinin genel bir büyümesini
sağlamak değildi. Esas olan, ağır sanayinin öncelikli
gelişmesiydi. Bu konuda Stalin şöyle diyordu: "Sanayinin
herhangi bir gelişmesi sanayileşme anlamına gelmez. Onun temelini,
ağır sanayinin (yanıcı maddeler, metal vs.) gelişmesi, sonuç
itibariyle üretim araçlarının üretiminin, kendi makina yapımının
gelişmesi oluşturur."
(C. 8, s. 107) Demek oluyor ki; öncelikle geliştirilmesi gereken
üretim araçları üreten sektördü. Öyle de oldu. Örneğin
Sovyet ülkesinde toplam brüt sanayi üretimi 1956'da 1913'e nazaran
30 misli, tüketim araçları üretimi 12 misli artarken, üretim
araçları üretimi 67 misli artmıştı. Bu, toplam sanayiye göre
2,2 tüketim araçlarına göre de 5,6 misli daha hızlı bir büyüme
demektir. 1917'de üretim araçları üretimi (toplam toplumsal
üretimin I. bölümü) brüt toplam üretimin yüzde 38,1'ne tekabül
ederken 1956'da yüzde 70,8'ine tekabül ediyordu. Sanayinin devasa
gelişmesi diye işte buna denir. İşte bu, sanayileşmenin Sovyetik
metodunun başarılı sonucudur.
Ülkenin sosyalist
sanayileştirilmesi sosyo-ekonomik özellik, sınıfsal karakter ve
itici güç, gelişmenin kaynakları hızı ve metodu bakımından ve
bütün bunların sonucu olarak hayata geçirilişinin doğurduğu
toplumsal sonuçlar bakımından kapitalist sanayileşmeden temelden
farklıdır. Kapitalist sanayileşme ile karşılaştırıldığında
sosyalist sanayileşmenin temel üstünlükleri inkar edilemez
gerçektir.
–Kapitalist sanayileşme ile de
büyük sanayi kurulur. Ama bu, başta işçi sınıfı olmak üzere
bütün emekçilerin yoğun bir sömürüsüyle, başka ülkelerin
talan edilmesiyle gerçekleştirilir.
–Kapitalist sanayileşme
kitlesel işsizliği, işçi sınıfının ve de emekçi köylülüğün
yoksullaşmasını beraberinde getirir.
–Kapitalist sanayileşme, aynı
zamanda ekonomik kriz ve toplumsal yaratılmış maddi değerlerin;
fabrika, ürün formunda sermayenin kıyımı demektir.
– Kapitalist sanayileşme
demek, kapitalist üretim biçiminin bütün çelişkilerinin
keskinleşmesi demektir; kapitalist sanayileşme her şeyden önce
kapitalizmin temel çelişkisini; üretimin toplumsal karakteriyle
ona özel el koyuş arasındaki çelişkiyi derinleştirir.
–Kapitalist sanayileşme şehir
ile köy arasındaki, fiziki iş ile zihni iş arasındaki çelişkinin
derinleşmesi demektir.
–Kapitalist sanayileşme,
toplumdaki bütün sınıfsal antagonizmaların keskinleşmesi ve
devrimin objektif ve subjektif faktörlerinin olgunlaşması
demektir.
Sosyalist
sanayileşmede bunların hiçbiri söz konusu olamaz. Aksi taktirde
yapılanın sadece etiketi "sosyalist"
sanayileşmedir.
– Sosyalist
sanayileşme, ekonominin
toplumsallaşmış
sektörünün zaferine,
kapitalist ilişkilerin/unsurların yok edilmesine götürür. Bu,
insanın insan tarafından sömürüsünün giderek ortadan
kaldırılması demektir; sosyalist sanayileşme ile sömürücü
sınıflar tasfiye edilir; sosyalist sanayileşme toplumda sınıfsal
farkların ortadan kaldırılmasına götürür.
– Sosyalist sanayileşme,
üretimin, devamlı modern teknoloji temelinde kesintisiz artması
demektir. Böylelikle, emekçilerin sürekli artan maddi ve kültürel
gereksinimlerini azami ölçüde karşılamanın maddi temeli
yaratılmış olur.
–Sosyalist sanayileşme,
sınıflı toplumun kalıntıları olan şehir ile kır, fiziki iş
ile zihni iş arasındaki çelişkileri yok edecek maddi koşulların
oluşturulması demektir.
– Sosyalist sanayileşmede
rekabete, krize ve üretimde anarşiye yer yoktur; sosyalist
sanayileşme ancak ve ancak planlı bir şekilde
gerçekleştirilebilir.
– Ülkenin sosyalist
sanayileşmesi ile halkın emekçi tabakaları arasında belli bir
çıkar bütünlüğü vardır; sosyalist sanayileşme çalışmayı
kolaylaştırır, işsizliği ortadan kaldırır; tarımdaki fazla
nüfusu emer ve emekçilerin yaşam standardını yükseltir. Bu da
iç pazarın gelişmesi/genişlemesi; alım gücünün artması
demektir. Alım gücünün artması ise sanayinin gelişmesine daha
yüksek seviyede bir taban/çıkış noktası oluşturur.
Tek ülkede sosyalizmi inşa etme
zorunluluğu ve bu zorunluluğun olduğu her dönemde, dolayısıyla
bugün de, sosyalist sanayileşme hızlı bir tempoda
gerçekleştirilmek zorundadır. Yukarıda bahsettiğimiz iç ve dış
çelişkiler, sosyalist sanayileşmenin temposunu belirliyordu.
Sovyet ülkesi açısından sanayileşmenin temposunu belirleyen bu
çelişkiler, ülkenin ekonomik olarak geri olması, kapitalist
sınıfların varlığı, kapitalist ülkelerle çevrili oluş ve
genç devletin, kapitalist ülkelerden geri olması olarak ortaya
çıkıyorlardı.
Bu konuda
Molotov şöyle der:
"Beş yıllık planımızın temposu, Bolşevikler tarafından
uydurulmamıştır. Bu, sosyalizmi düşman-kapitalist bir çevreleme
içinde inşa eden proleter devlet için tarihi bir zorunluluktur."
(Molotov; "Sosyalizm İçin Mücadele, Konuşmalar ve
Makaleler", 1935, s. 353, Aktaran K. A. Petrossyan; "die
Sowjetische Methode der Industrialisierung" "Sanayileşmenin
Sovyetik Metodu", 1953, Berlin, s. 201)
Sanayileşme temposunun neden
hızlı olması gerektiğini de Stalin şöyle açıklar:
"İlerlemiş kapitalist
ülkelere, yeni siyasi bir sistemin, Sovyet sisteminin kurulması
bakımından yetiştik ve geçtik. Bu, iyidir, ama henüz yeterli
değildir. Sosyalizmin nihai zaferine ulaşmak için bu ülkelere,
teknik-ekonomik açıdan da yetişmeliyiz ve geçmeliyiz. Ya buna
ulaşacağız, ya da ezileceğiz.
Bu sadece,
sosyalist inşa açısından doğru değildir. Bu, (aynı zamanda)
kapitalist çevrelenmişlik koşullarında ülkemizin bağımsızlığını
muhafaza etmek açısından da doğrudur. Ülkemizin bağımsızlığını,
onu savunmak için yeterli sanayi tabanına sahip olmaksızın
korumak imkansızdır. Böyle bir sanayi temelini yaratmak, sanayide
en gelişmiş tekniğe sahip olmaksızın imkansızdır."
(Aktaran, K. A. Petrossyan; a.g.k., s 202)
Görüyoruz ki; sanayileşmenin
Sovyetik metodunun bir özelliği olan hızlı sanayileşme söz
konusu koşullar tarafından dayatılmıştır.
Sovyet ülkesinde hızlı
sanayileşmenin sonuçlarını şöyle somutlaştırabiliriz: (Tablo
1)
Herhangi bir
açıklama yapmaya gerek var mı, bilmiyoruz. Ama her halükarda
SB'de genel olarak sanayinin ve özel olarak da büyük sanayinin
kapitalist ülkeler açısından rüyasal
bir
hızla/tempoyla büyümüş olduğunu görüyoruz.
Cevaplandırılması gereken bir
soru daha var:Birikimin kaynağı!
Ülkenin sosyalist
sanayileştirilmesi; büyük işletmelerin kurulması, maden
ocaklarının işletilmesi vs. muazzam boyutlarda aracı/birikimi
zorunlu kılıyordu. Kapitalist ülkeler, sanayileşme için gerekli
araçları, emekçilerin sömürüsünü yoğunlaştırmakla,
sömürgeleri talan etmekle, düpedüz talan savaşlarıyla veya yurt
dışından sağlanan sermaye ile
gerçekleştiriyorlardı/gerçekleştiriyorlar. Kapitalizmde
sanayileşmenin bu kaynakları sosyalizmde söz konusu olamazdı.
Sosyalist sanayileşmenin gerçekleştirilmesi için başka kaynaklar
gerekliydi/bulunmalıydı. Bulundu da:
"Sovyetler Birliği'nde
hiçbir kapitalist devletin tanımadığı birikimin kaynakları
bulundu. Sovyet devleti, sosyalist Ekim devrimiyle kapitalistlerin ve
toprak beylerinin elinden çekip aldığı bütün işletmelere,
topraklara, ulaşım araçlarına, bankalara, iç ve dış ticarete
sahipti. Devlet fabrikalarının ve işletmelerinin, ulaşımın,
ticaretin, bankaların karları şimdi, asalak kapitalistler
sınıfının tüketimi için değil, sanayinin inşası için
kullanılıyordu. Sovyet iktidarı, halkın sadece faiz olarak yüz
milyonlarca altın ruble ödediği çarlık borçlarını feshetti.
Toprak beylerinin toprağa olan mülkiyetinin kaldırılmasıyla
Sovyet iktidarı, köylülüğü, yıllık olarak yaklaşık 500
milyon altın ruble olan kira faizi ödemelerinden kurtardı. Bu
yükten kurtulan köylülük, güçlü bir sanayinin inşası için
devlete yardım edebiliyordu. Köylüler, traktör ve tarımsal
makineler almaya oldukça ilgi duyuyorlardı.
Bütün bu
gelir kaynakları Sovyet devletinin tasarrufundaydı."
(SBKP(B)'nin Tarihi, s. 351, Almanca).
Kaynak
konusunda Stalin de şöyle diyordu: "Millileştirilmiş
toprak, millileştirilmiş sanayi, millileştirilmiş ulaşım ve
kredi, tekelleştirilmiş dış ticaret, devlet tarafından
yönlendirilen iç ticaret; bütün bunlar, ülkemizin sanayisinin
gelişmesi için yeni kaynaklardır 'ek sermayeler'dir. Ve bunların
hiçbirisine, hiçbir burjuva devlet hiçbir zaman sahip olmadı…
Bunun
içindir ki, burjuva devletler için mümkün olmayan gelişme yolu
proleter devlet için, gelişme yoluyla bağlam içindeki bütün
zorluklara ve sınavlara rağmen pekala mümkündür."
(C. 7, s. 172)
Ülkenin sanayileştirilmesi
konusunda, parti çizgisine karşı mücadelede troçkistler ve
buharinciler yenilgiye uğratılmışlardı. Ama sosyalizm karşıtı
görüşlerinden vazgeçmeye niyetli olmadıkları açıktı. Taktik
değiştirerek, sanayileşmeyi akamete uğratmaya çalışıyorlardı;
sanayileşme için gerekli araçların araştırılması konusunda
öyle öneriler öne sürüyorlardı ki, bunlar sonuç itibariyle
işçi sınıfıyla köylülüğün ittifakını parçalamaya hizmet
ediyorlardı. Onların önerileri, kapitalizmde sanayileşmenin
birikim yöntemleriyle kaynaklarını kullanmaya götürüyordu.
Kapitalist birikim kaynaklarıyla sosyalist sanayi kurmak! Onlar,
sanayi ürünlerinin fiyatını artırmayı, köylülüğe yüksek
vergiler yüklemeyi öneriyorlardı. Öyle ki, Buharin-Rykov grubu
kulaklara dokunulmamasını talep ediyor, onların sosyalist düzen
için tehlike teşkil etmediklerini savunuyordu.
"Hem
troçkist teslimiyetçiler, hem de sağcı restorasyoncular, ülkede
zengin köylülüğün muhafaza edilmesini savunuyorlardı ve
partiyi, ekonomik gelişmenin kapitalist yöntemlerinden yararlanmaya
yöneltmeye çalışıyorlardı. Sanayi ürünlerinin fiyatlarını
yükseltme, kulak ekonomisini ve meta ekonomisini özel sektörü
muhafaza etme ve köylülük üzerinde vergi baskısını artırma
talebi, kapitalist birikim yöntemlerine geri dönmekten başka
hiçbir anlam taşımıyordu." (K.
A. Petrossyan; a.g.k., s. 171-172)
Stalin önderliğinde Bolşevik
parti, hainlerin bu hain planlarını da alt ederek sanayileşmeyi
sağlıyordu.
Bolşevikler,
sanayi içi birikimin, sosyalist sanayileşmenin ana kaynağı olduğu
tespitinden hareket ediyorlardı. SBKP(B)'nin XV. Parti Konferansı
sanayi içi birikimin rolünü şöyle formüle ediyordu: "Sanayinin
genişletilmiş yeniden üretimi süreci her şeyden önce bizzat
sanayi içinde yaratılan artı değerden (kaynaklanan) yatırımlar
sayesinde teminat altına alınmalıdır."
(Aktaran, K.A. Petrosyan, a.g.k., s. 173)
Stalin
önderliğinde Bolşevik partinin bu anlayışına da devrim
düşmanları saldırmakta gecikmediler: "Kapitalizmin
troçkist-buharinci restorasyoncuları, yalancılıkla, Sovyet
sanayini sosyalist değil, devlet kapitalizmi sanayi olarak
tanımlıyorlardı. Sovyetik devletsel kurumları inkar ediyorlar;
bankaları, para sistemini, iç ve dış ticareti kapitalist tarzda
örgütlenmiş işletmeler olarak karakterize ediyorlardı. Lenin ve
Stalin'in partisinin önerdiği sanayinin seviyesini yükseltme, onun
birikimini ülkenin sanayileşmesi için kullanma yolu yerine,
troçkistler, Putilov işletmesi gibi bir dizi büyük işletmeyi ve
başka işletmeleri de kapatmayı öneriyorlardı. Çünkü onlar, bu
işletmeleri verimsiz olarak görüyorlardı.
Halkın
düşmanları, troçkistler ve Buharin'in taraftarları, sanayide
genişletilmiş sosyalist yeniden üretimin olanağını örgütlenmeyi
ve gerçekleştirmeyi reddediyorlardı. Onlar, yeniden inşa
döneminin rezerveleri tükenince sanayisel gelişmenin temposunun
gerileyeceği anlayışındaydılar. O dönem DevletPlan Komisyonu'na
çöreklenmiş olan troçkist teslimiyetçiler, Bolşevik partiye,
sanayide yatırımın yeniden düzenlenmesinin oportünist planını
öneriyorlardı. Bu plana göre yatırımlar yıldan yıla
gerilemeliydiler. Bu bozguncu Menşevik öneriler, işçi sınıfı
iktidarı ele geçirdikten sonra yabancı ülke yardımı olmaksızın
sosyalist üretimi örgütleyemez diyen troçkist restorasyon
"teorisi"ne iyice kök salmışlardı. Troçkistler,
ülkenin sanayileştirilmesi davasını akamete uğratmayı ve
Sovyetler Birliği'ni yabancı sermayenin boyunduruğuna teslim
etmeyi amaç edinmişlerdi."
(A. K. Petrossyan; a.g.k., s. 173-174)
Stalin önderliğinde Bolşevik
parti, hainleri bu noktada da teşhir eder. Sadece teoride mi, sadece
siyasi olarak mı?Hayır, SB'de sanayileşmenin ilerlemesi, Stalin
önderliğinde Bolşevik partinin bu alanda aldığı kararların ne
denli yerinde ve doğru oldukları görülüyordu:SB'nin
sanayileşmesi, devrim düşmanlarının pratik içinde teşhir
olmalarını beraberinde getiriyordu.
Kaynakların planlı, rasyonel ve
tutumlu kullanılmasıyla ilk yıllarda elde edilen sonuçları
birkaç örnekle somutlaştıralım (Tablo 2):
Bu veriler sanayide (ağır
sanayi) birikimin yıllara göre nasıl arttığını gösteriyorlar.
İkinci Beş Yıllık Plan döneminde; 1933'ten 1937'ye sanayiden
bütçeye aktarılan gelirler 3349,7 milyon rubleden 9294,1 milyon
rubleye çıkarak yüzde 177 oranında artıyor.
- Yıllar1913192819321935Toplam gelir (1926-27 fiyatlarıyla ve milyar ruble)21.025.045.566.5Toplam gelir içinde sanayinin payı5.48.720.634.8Toplam gelir içinde sanayinin oransal payı25.534.845.352.3Bkz: SSCB, Sosyalizmin Ülkesi, 1936, s. 10. Aktaran: A.K. Petrossyan; agk., s. 185. (Tablo 3)
- Dönemler1928-1929193319371940Bütçenin sanayi finansmanı (milyon ruble)1 250,213 728,615 300,027 762SSCB bütçesine gelir katımı (milyon ruble)641,34 168,06 500,021 346Sanayi finansmanı toplam miktarı içinde gelir katımının payı (%)51.330.342.576.8Aktaran: A.K. Petrossyan; agk., s. 185. (Tablo 4)
Aynı dönemde sanayideki
birikimin devletin toplam gelirlerindeki payı da artıyor(Tablo 3):
Bu veriler, devlet bütçesinin
gelir hanesinde sanayinin önemini çok açık olarak gösteriyor:
Sovyet ülkesinde sanayideki birikimin devlet gelirlerindeki payı
oldukça güçlü bir artış göstermiştir. 1928'deki yüzde
34,8'lik pay 7 sene sonra, 1935'te yüzde 52,3'e çıkıyor. Bu,
Sovyet sanayisinin, sosyalist devletin en önemli, belirleyici gelir
kaynağını oluşturduğunu gösterir. Sanayi ile bütçe arasındaki
girdi-çıktı –araç sirkülasyonu– nasıl gelişiyordu. Bu,
belirleyici öneme haiz noktayı da somutlaştıralım(Tablo 4):
Bu tablo neyi ifade ediyor? 1, 2
ve 3. plan yıllarını kapsayan bu tablo, SB'nin sanayi üzerinden
birikim sorununun çözümlendiğini, birikimin kendi imkanlarıyla
giderek genişlediğini gösteriyor. Demek oluyor ki, tek ülkede
sosyalizm kurulabiliyor; ülkenin sosyalist sanayileşmesi
gerçekleştirilebiliyor.
Bu tablo, sanayileşmeye
kapitalist yaklaşımla, sosyalist yaklaşım arasındaki sınıfsal
farkı da gösteriyor, yukarıdaki anlatımımız göz önünde
tutulursa.
Salt bu birkaç veri, Sovyetik
sanayileşme metodunun zaferini kanıtlamaktadır.
1928-1938
yallarında SSCB bütçe gelirleri (milyon ruble)
|
|||||
Dönemler
|
1928-1929
|
1933
|
1938
|
1929’dan
1933’e, %
|
1933’ten
1938’e, %
|
Toplam
gelirler
|
8
116,1
|
44
245,0
|
12
7571,0
|
545,1
|
288,3
|
Bu
miktar içinde:
|
|||||
a-
Sosyalist ekonomiden aktarılan toplam gelirler
|
6
098,6
|
35
379,0
|
11
5981,0
|
580,0
|
327,8
|
Bunun
toplam miktara oranı
|
75.1
|
79.9
|
90.9
|
-
|
-
|
b-
Halktan sağlanan miktar
|
1
355,8
|
6
480,0
|
10
167,0
|
478,0
|
156,9
|
Bunun
toplam miktara oranı
|
16.7
|
14.6
|
8.0
|
-
|
-
|
SSCB’nin
Sosyalist İnşası (1933-1938), 1939, s. 111. Aktaran: A. K.
Petrossyan; agk., s. 190. (Tablo 5)
|
Sovyet ekonomisinin zaferini;
Stalin önderliğinde partinin genel çizgisinin doğruluğunu bir
tabloyla daha göstermekten kendimizi alamıyoruz. Bu sefer soruna,
bütçede gelir kaynaklarının payı açısından yaklaşıyoruz(Tablo
5).
Bu tablo, Sovyet ekonomisinin
kısa bir süreç içinde ne denli muazzam boyutlarda büyüdüğünü
ve kendi kendini finanse eder duruma geldiğini gösteriyor. Öyle ki
bütçe, 1938'e gelindiğinde halkın doğrudan hiç katkısı olmasa
da kendi kendini finanse edecek duruma geliyor. Bu başarı, Sovyetik
sanayileşme metodunun başarısıdır. Sovyetik sanayileşme
metodunun gerçekleştirilme koşulları da (araç bakımından)
Stalinist beş yıllık planlarda açıklanıyordu:Birinci Beş
Yıllık Plan döneminde sanayinin finansman kaynağı sosyalist
devletin bütçesiydi. Bu plan döneminde sanayideki yatırımlar
için ayrılan miktar 24,8 milyar rubleydi. Bu dönemde sanayiye
akıtılan toplam miktar da 26,4 milyar rubleydi. Bu miktar, bütçede
bütün ekonomi giderleri için öngörülen miktarın hemen hemen
yarısına (yüzde 49) tekabül ediyordu.
Aşağıdaki tablo Birinci Beş
Yıllık Plan dönemindeki yatırım hareketini gösteriyor (Tablo
6).
İkinci Beş Yıllık Plan
döneminde ise yatırımların kapsamı 2,6 misli artarak 65,7 milyar
rubleye çıkar ve yukarıdaki tabloların da gösterdiği gibi
sanayinin kendi imkanlarıyla kendini finanse etmesi giderek önem
kazanır.
Dönemler
|
1928
|
1929
|
1930
|
1931
|
1932
|
1928'den
1932'ye, %
|
Bütün
sanayideki yatırımlar
(belirtilen
yıllar fiyatıyla mil. ruble)
|
1
880,0
|
2
615,0
|
4
115,0
|
7
407,0
|
1
0431,0
|
554.0
|
Bir
yıl öncesine göre oran (%)
|
100.0
|
139.1
|
157.4
|
180.0
|
140.8
|
-
|
Toplumsal
üretimin l. bölümü
(mil.
ruble)
|
1
444,0
|
2
127,0
|
3
425,0
|
6
513,0
|
9
080,0
|
629.0
|
Bir
yıl öncesine göre oran (%)
|
100.0
|
147.3
|
161.0
|
190.2
|
139.4
|
-
|
SSCB'nin
Sosyalist İnşası, 1936, s. 384. Aktaran: A. K. Petrossyan;
agk., s. 218. (Tablo 6)
|
Bu veriler, halkın, ulusal
gelirin bir kuruşunun dahi çarçur edilmesine müsaade etmeyen,
bunu yapanlardan hesap soran Stalinist anlayışın birer başarısını
yansıtıyorlar.
Son olarak sosyalist sanayileşme
politikasının, sanayileşmenin Sovyetik metodunun; tek ülkede
sosyalist sanayileşmenin zaferini toplu verilerle somutlaştıralım:
Sovyet ülkesinde sanayileşme
sadece, ekonominin tekniksel yeni yapılanması için temeli teşkil
etmiyordu; sosyalist sanayileşme aynı zamanda toplumsal ilişkilerin
sosyalist şekillenmesi sürecine de çıkış noktası oluyordu.
Sovyet ülkesinde sosyalist sanayileşme yeni toplumun, yeni insanın,
sosyalist mülkiyetin vs. ekonomik temelinin kurulması demekti.
Kapitalizmde sanayileşme tekellerin, bir avuç azınlığın
hakimiyeti; özel mülkiyetin hakimiyeti iken, sosyalizmde
sanayileşme, özel mülkiyetin ortadan kaldırılması; kapitalist
ilişkilerin tasfiye edilmesi, sosyalist mülkiyetin/üretimin hakim
kılınması anlamına gelir.
Bu, SB'de gerçekleştirilebilmiş
miydi? SB'de sosyalizmin zaferinin belirleyici sonucu olarak
sosyalist üretim biçimi hakim kılınabilmiş miydi? Evet, bu
gerçekleştirilmişti. Aşağıdaki veriler bu alandaki gelişmeyi
yansıtıyorlar (Tablo 7).
- Sovyet ekonomisinde sosyalizmin hakimiyeti, %Sosyalist ekonominin payı1924192819371956Üretim yatırım fonu (iş hayvanları hariç)59.865.799.699.99Ulusal gelir35.044.099.199.99Sanayi brüt üretimi76.382.499.8100.0Tarımda brüt üretim (Kolhoz üyelerinin kişisel yan gelirleri de dahil)1,53,398.599.89Ticaret işletmelerinin perakende cirosu (kahvehaneler ve lokantalar dahil)47.376.4100.0100.0Kaynak: “40 Jahre Sowjetmacht in Zahlen”, s. 48. (Tablo 7).
Demek oluyor ki, daha 1937'de
SB'de dünya tarihinde ilk defa üretim araçlarının toplumsal
mülkiyette olduğu bir toplum düzeni; sosyalizm gerçekleştiriliyor.
Bu veriler, daha 1937'de sosyalist üretimin, sosyalist mülkiyetin
ekonominin bütün dallarında hakim olduğunu gösteriyorlar.
Böylelikle SB'de "kim kimi" alt edecek; sosyalizm
kapitalizmi mi alt edecek yoksa kapitalizm sosyalizmi mi alt edecek
sorusu cevaplandırılmış oluyordu.
Sovyet sanayi, sanayinin yapısı
bakımından dünyanın en modern sanayi konumuna gelmişti. Sovyet
ekonomisinde üretimin yapısı temelden değişmişti. Örneğin
ekonomide bütün brüt üretimde sanayinin payı 1929'da yüzde
54,5'ten 1940'ta yüzde 80,6'ya çıkmıştı. Bu korkunç bir
gelişmedir, sosyalist sanayide devrimdir. Bu, genişletilmiş
sosyalist yeniden üretimin kısa bir zamanda ulaştığı yüksek
seviyedir. Ağır sanayinin toplam sanayideki payı bakımından SB,
dünyada birinci konumdaydı. Aynı dönemde, örneğin 1929'da ABD
toplam sanayi üretiminde ağır sanayinin payı yüzde 54,5;
Almanya'da yüzde 55,9; Fransa'da yüzde 41 (1926) ve İngiltere'de
de yüzde 54 (1924) oranındaydı.
Sovyet sanayi üretiminde makina
imalinin payı 1929'da yüzde 11,2'den '40'ta yüzde 31 oranına
çıkarken, aynı oran ABD'de 1929'da yüzde 19,3'ten '35'te yüzde
17,6'ya düşüyordu. Almanya'da bu pay 1935'te yüzde 14,6;
Japonya'da yüzde 10,6; İngiltere'de 16,2; Fransa'da yüzde 7,4 ve
İtalya'da da yüzde 7,1 oranlarındaydı. (Bkz. Büyük Sovyet
Ansiklopedisi, SB Bölümü, C. I, s. 859, 1952, Almanca).
Sovyet sanayi oldukça moderndi.
Örneğin 1935'te ABD'de metal işleyen sanayi teçhizatı 10 seneden
daha yaşlıydı. SB'de ise metal kesen bütün torna tezgahlarının
yüzde 60'ı 6 seneden daha gençti.
Makalenin çerçevesini aşacağı
için tek tek sanayi sektörlerinin gelişmesine, sanayileşmenin
sonucu yeni doğan sektörlere ayrı ayrı değinmeyeceğiz.
İkinci Beş Yıllık Plan'ın
sonuçlarını özetleyen XVIII. Parti Kongresi'nde şu tespit
yapılıyordu:
"SSCB, ekonomisini ve
savunmanın bütün ihtiyaçlarını bütün gerekli teknik donatımla
sağlayan ekonomik açıdan bağımsız bir ülkeye dönüşmüştür."
Sosyalist sanayileşme,
emekçilerin maddi ve kültürel yaşam seviyesini giderek
yükseltmiş, bütün ihtiyaçlar karşılanır olmuştur.
Sosyalizmin gerçek inşası bakımında belirleyici olan bu noktayı,
bu yazı dizisinin başka bir makalesinde ele alacağımız için
burada bu notu düşmekle yetiniyoruz.
Sayıların dili (Tablo 8):
- Ulusal gelirin toplam kapsamı açısından, %YıllarSSCBABDİngiltereFransa191310010010010019291381461121381932217911121211937459144128117194061116114510219501003259165136195313672951711451955171631018116819561908324188176“40 Jahre Sowjetmacht in Zahlen” , s. 56.
- Kişi başına ulusal gelir açısından, %YıllarSSCBABDİngiltereFransa1913100100100100192912411611113919373861091231171940444119137106195077016614913419539971791531391955121018316215919561322187167165Kaynak: a.g.y. (Tablo 9)
Söylenecek, yorumlanacak fazla
bir şeyin olduğunu sanmıyoruz. Hem toplam ulusal gelirin
kapsamının, hem de kişi başına ulusal gelirin artış hızı
bakımından SB, kapitalist dünyanın önde gelen ülkelerini
karşılaştırılamayacak kadar gerilerde bırakmıştır (Tablo 9).
- Toplam sanayi üretimi açısından, 1927=100, %YıllarSSCBABDİngiltereFransaToplam sanayiBüyük sanayi19171001001001001001928185244128109227194011931875162142*199 (1)194510941736259136**152 (2)195642266956346212319*1939; **1946.Kaynak: a.g.k, s. 90, Tablo (10)
Asırlık tecrübe ve gelişmeye
sahip kapitalizm ile 39 senelik bir sürece sahip sosyalizmin
gelişmesini bu tabloda da görüyoruz. Toplam sanayi ABD'de 3,4;
İngiltere'de 2,1 ve Fransa'da 3,2 misli gelişirken, bu gelişme
SSCB'de toplam sanayi açısından 42,2 ve büyük sanayi açısından
da 69,5 misli olmuştur.
- Sanayide iş verimliliğinin artışı açısından, 1913=100YıllarSSCBABDİngiltereFransa191310010010010019281201269410519373181351131291940422150105(x)114(x)19505801851241271956900224138184Kaynak: a.g.k., s. 62, x) 1938 (Tablo 11)
Teknolojinin modernliği ki bunu
yukarıda belirttik, mesleki eğitime verilen önem sonucu işçilerin
yüksek kalifiyeli olmaları, rasyonel planlama sonucunda işin
verimliliği SB'de, önde gelen kapitalist ülkelerle
karşılaştırılamayacak bir hızla artmıştır. Bu artış
1913'ten 1956'ya ABD'de 2,2; Fransa'da 1,8; İngiltere'de 1,4 misli
olurken SSCB'de 9 misli olmuştur. İş verimliliğinin artış hızı
bakımından SB dünyada ilk sırada yer alıyordu. Sovyet ülkesinde,
tablonun da gösterdiği gibi iş verimliliğinin en hızlı artışı
İkinci Beş Yıllık Plan döneminde gerçekleştirilmiştir. Bu
dönemde Sovyet sanayinin yapısı adeta tamamen yenilenmiş ve
Stahanow Hareketi büyük bir coşkuyla yaygınlaşmıştı. Örneğin
1937'de 1932'ye nazaran iş verimliliği toplam sanayide yüzde 82
oranında artmıştı. Ama ağır sanayinin çeşitli sektörlerinde
iş verimliliğinin artışı oldukça büyük boyutlara varıyordu:
Örneğin 1932'den 1937'ye iş verimliliği makina imalinde yüzde
212,2; demir döküm sanayinde yüzde 226,3 ve kömür sanayinde de
yüzde 65,4 oranlarında artmıştı(Tablo 10). (Bkz. "SSCB'de
Ekonominin Gelişmesi İçin İkinci Beş Yıllık Plan'ın Yerine
Getirilmesinin Sonuçları, 1939, s. 73; Aktaran: A.K.Petrossyan;
a.g.k., s. 104)
Bolşevik sanayileşme politikası
sonucu, Sovyet sanayinin Avrupa'daki ve dünyadaki konumu Tablo 11'de
görüldüğü gibi değişmişti.
- Sektörler19131956DünyaAvrupaDünyaAvrupaToplam sanayi5421Makine imali4321Traktör üretimi (15 beygir gücü makineler bazında hesaplama)Çarlık Rusyası’nda bu üretim yoktu21Kamyon (otobüs dahil)Çarlık Rusyası’nda bu üretim yoktu21Elektrik enerjisi8621Kömür6521Demir madeni5421Ham demir5421Çelik5421Çimento5421Şeker4221Agk., s. 57. (Tablo 12)
Böylelikle
bütün dünya sosyalizmin inşa edilip edilemeyeceğini, sosyalizmin
bir ütopya olup olmadığını gördü. Bu arada devrim ve sosyalizm
düşmanları da tek ülkede sosyalizmin zafer kazanıp
kazanamayacağını, başka ülkelerde devrim olmamasına rağmen
sosyalist üretim biçiminin kurulup kurulamayacağını görmüş
oldular. Sovyetik sanayileşme metoduyla 1913'lerde dünyada ve
Avrupa'da 4.,5. sıralarda olan bir ülke 40 sene sonra 1.,2.
sıralara geldi.w4ayet bu, sosyalist sanayileşmenin; tek ülkede
sosyalizmin inşasının başarısı değilse, SB'de sosyalizmin
başarısızlığı
veya başarısı
başka nasıl açıklanabilir?
SB'de sosyalizmin inşa tecrübesi
komünistler açısından oldukça önemlidir. Hem dersler çıkartmak
açısından hem de inşa edilen sosyalizmin propagandasını yapmak
bakımından. Devrime gönül bağlamış, ona inanan işçilerin ve
emekçilerin böyle bir propagandaya ihtiyaçları vardır. Uğruna
can verdikleri davanın başka yerlerde nasıl gerçekleştirilmiş
olduğunu bilmelidirler. Bu onlara güç verecektir, bu işin
olacağına inançlarını artıracaktır, burjuva, revizyonist ve
hain propagandaları etkisizleştirecektir. Sovyetik sanayileşme
metodunun sonuçları bizim açımızdan çok önemli/öğretici
olduğu için, SB'de toplam sanayinin ve ağır sanayinin beş yıllık
planlara göre gelişmesini toplu bir şekilde buraya aktarmayı
faydalı buluyoruz (Tablo 12).
Sanırız yoruma gerek yoktur!
Sovyet
sanayisinin beş yıllık planlar bazında gelişmesi
|
|||||
Brüt
sanayi üretiminin büyümesi -yıllık ortalama ve %
|
1.Beş
Yıl. Plan
1929-1932
|
2.
Beş Yıl. Plan
1933-1937
|
3.
Beş Yıl. Plan
1938-1940
|
4.
Beş Yıl. Plan
1946-1950
|
5.
Beş Yıl. Plan
1951-1955
|
Brüt
sanayi üretimi( toplam)
|
19.2
|
17.1
|
13.2
|
13,6
|
13,2
|
Bu
üretim içinde:
-Üretim
araçlarının(Toplam toplumsal üretimin I. Bölümünün) payı
|
28,5
|
19,0
|
15,3
|
12,8
|
13,8
|
-Tüketim
araçlarının
(Toplam toplumsal üretimin II. Bölümünün) payı
|
11,7
|
14,8
|
10,1
|
15,7
|
12,0
|
-Makine
imalinde ve metal işlemede brüt üretim
|
41.3
|
23.1
|
20.6
|
10,7
|
17,1
|
-Elektrik
enerjisi
|
|||||
Yıllık
ortalama mutlak büyüme (milyar Kw)
|
2,1
|
4,5
|
4
|
9,6
|
15,8
|
Yıllık
ortalama büyüme (%)
|
28,2
|
21,7
|
10.1
|
16,1
|
13,3
|
Her
büyüme oranındaki üretim (milyar Kw)
|
50
|
135
|
362
|
433
|
912
|
-Kömür
|
|||||
Yıllık
ortalama mutlak artış (milyar ton)
|
7,2
|
12,7
|
12,7
|
22,4
|
26,0
|
Yıllık
ortalama büyüme (%)
|
16,0
|
14.7
|
9,1
|
11,8
|
8,4
|
Her
büyüme oranındaki kömür üretimi (1000 ton)
|
355
|
644
|
1280
|
1493
|
2611
|
-Petrol
|
|||||
Yıllık
ortalama mutlak artış (Mil. Ton)
|
2,4
|
1,4
|
0,9
|
3,7
|
6,6
|
Yıllık
ortalama artış (%)
|
16,5
|
5,9
|
3,0
|
14,3
|
13,3
|
Her
büyüme oranındaki üretim (1000 ton)
|
116
|
214
|
285
|
194
|
379
|
-Ham
demir
|
|||||
Yıllık
ortalama mutlak artış (mil. Ton)
|
0,7
|
1,71
|
0,1
|
2,1
|
2,8
|
Yıllık
ortalama artış (%)
|
17,1
|
18,6
|
1,0
|
16,9
|
11,7
|
Her
büyüme oranındaki üretim (1000 ton)
|
33
|
62
|
145
|
88
|
192
|
-Çelik
|
|||||
Yıllık
ortalama mutlak artış (mil. Ton)
|
0.4
|
2.4
|
0.2
|
3.0
|
3,6
|
Yıllık
ortalama artış (%)
|
8.7
|
24.5
|
1,1
|
17,4
|
10,6
|
Her
büyüme oranındaki üretim (1000 ton)
|
43
|
59
|
177
|
123
|
273
|
-Kimya
sanayindeki
brüt üretim (6 olarak yıllık ortalama büyüme)
|
33.3
|
27.1
|
17.2
|
13,3
|
17,9
|
Agk.,
s. 78-79. (Tablo 12)
|
Proleter Doğrultu, Sayı 9, Ocak - Şubat 1997
Dipnot:
Geçen sayıda yer alan "Ekim
Devrimi'nden XIX. Parti Kongresi'ne SB'de Sosyalizmin İnşa
Sorunları" başlıklı yazı, Sovyetler Birliği'ndeki iç
mücadele kapsamında tek ülkede sosyalizmin zaferi sorununu
tartışıyordu.
1917'de "geri" Rusya'da
sosyalist devrim gerçekleşmiş, "ileri" Avrupa'da ise
devrim başkaldırıları –örneğin Almanya, Macaristan–
yenilmişlerdi. İlk başta "ileri" Avrupa'nın yardımına
büyük önem veren Bolşevik Parti ve Sovyet iktidarı, beklenen
yardım gelmeyince, Sovyetler Birliği'nde sosyalizmin
kurulamayacağını iddia eden muhalifler ortaya çıktı. O
koşullarda, Rusya'da sosyalizmin kurulabileceğine inanmamak,
kurulmasından vazgeçilmesini önermek, Rus proletaryasının ele
geçirdiği iktidarı, burjuvaziye geri vermesini istemekle eş
anlamlıydı. Bunlarla, Lenin sağken yürütülen mücadele, Stalin
önderliğinde daha şiddetlenerek sürdü.
Bu çetin
savaş; yeni koşullardaki sınıf savaşımının biçimi;
proletaryaya ve sosyalizme karşı çıkan kapitalizm yandaşlarıyla,
kapitalist yolla sosyalist yol arasında; iktisadi, siyasi,
ideolojik, kültürel bütün alanlarda ölümüne süren bir
savaştı. Bu kaçınılmaz olarak, tek ülkede sosyalizmin inşasının
başarısından öte, çubuğun tek ülkede komünizmin başarısına
doğru bükülmesini getirdi. O günün koşullarında, tek ülkede
sosyalizmin kesin
zaferinden ya da komünizmin zaferinden söz edilmesine, bundan daha
fazla anlam yüklemek, hele de teorik bir tez düzeyine yükseltmek
kesin olarak yanlış olacaktır.
Zira, komünizm; tek bir ülkede
ulaşılabilecek bir hedef değildir, olamaz da. Devletin
sönümlendiği, sınıf farklılıklarının ortadan kalktığı, iş
bölümüne bağlılığın ve çalışmanın zorunluluktan çıkıp,
çalışmanın yaşamın birincil gereksinimi haline geldiği;
toplumsal zenginlik kaynaklarının gürül gürül aktığı,
bayrağında "herkesten yeteneğine göre, herkese ihtiyacına
göre" belgisi yazılı özgürlük alemi olan komünizm, bir
dünya sistemidir. Komünizm, dünya çapında kapitalist kuşatma
yarılıp, yerini sosyalist kuşatma aldığında bir gerçek haline
gelebilir. Proleter Doğrultu'nun komünizm anlayışı budur.
Yazıda yer alan "Eğer tek
ülkede sosyalizmin zaferine inanmıyorsak, ileride göstereceğimiz
gibi, tek ülkede komünizm sorunlarını da sineye çekmek
zorundayız" ve "…tek ülkede komünizm olasılığı
da tek ülkede sosyalizmin zaferi anlayışının doğrudan bir
sonucudur." (s. 66) pasajları ile 69 ve 70. sayfalarda aynı
fikirler üzerinde yapılan tartışmalar yer alıyordu.
Alıntıladığımız ve atıfta bulunduğumuz sayfalarda ifade
edilen, "tek ülkede komünizm olasılığı" görüşüne
Proleter Doğrultu katılmamaktadır. Söz konusu görüş, yazının
yazarını bağlamaktadır ve redaksiyon eksikliği nedeniyle bu
yanlışı düzeltiyor, okurlarımızdan özür diliyoruz.